Çanakkale Savaşı, Seyid Onbaşı

Konusu 'Savunma ve Dövüş Sporları' forumundadır ve deku tarafından 20 Mart 2008 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 16 üye.
  1. deku
    Offline

    deku Üye

    Katılım:
    28 Ocak 2008
    Mesajlar:
    50
    Beğenileri:
    102
    Ödül Puanları:
    43
    12- 18 Mart Deniz Savaşı'nda 275 kiloluk mermiyi kaldırıp topa yerleştiren Seyid Onbaşı

    Balıkesir'in Edremit'ine bağlı Çamlık köyünden Seyid, askerlik vazifesine 1909 yılında başladı. Balkan Harbinin patlak vermesiyle askerlik vazifesine devam etti. Tam terhis olacaktı ki bu kezde birinci dünya savaşının başlamasıyla yine evine dönemedi. Çanakkale'de Mecidiye Tabyalarında vazifeliydi.

    18-Mart sabahı hemen herkes gibi o da tabyasında teyakkuz halindeydi. Düşman gemileri boğazı zorluyor, bomba üzerine bomba yağdırıyorlardı. Düşman gemilerini atışlarıyla bunaltan Mecidiye Tabyasının işini bitirmek üzere yüklenip sağanak halinde atışa başladılar. Mecidiye Tabyasının takım subayı Fehmi Bey askerleri sığınağa sevketti. Bu sırada istihkama düşen bir mermi cephaneliği de uçurunca herkes yerlere yuvarlandı. Koca Seyid'in aklı başına geldiğinde takım arkadaşı Ali'yi karşısında gördü.
    -"Arkadaşlar nerede?" diye sordu.
    Arkadaşı cevap verdi:
    -"Onlar mertebelerini buldular. 14 şehit, 24 yaralımız var. Ayakta bir senle ben kaldık."
    Seyid kalkıp denize doğru baktı.Düşman gemileri karaya iyice sokulmuşlardı. Döndü birde tabyadaki toplara baktı. 3.top dışında hepsi toprağa gömülmüşlerdi. Ayakta kalan tep topunda vinci kırılmıştı. Seyid arkadaşının kaldıramazsın demelerine rağmen toprağa buladığı elleri ile gres yağına bulanmış 215 okka (275 kg.) 'lık topu sırtladı. Sendeleyerek topa doğru yürüdü ve mermiyi topa sürdü. Her ikiside numara eri oldukları için nişan almada usta değillerdi. Bir besmele çeken Seyyid topu ateşledi. İlk mermi uzun düşmüştü. Bir tane daha getirdi ve sürdü. Bu kez de kısa düştü. Fakat üçüncü mermi, en öndeki geminin kıç tarafında ve su kesiminde patladı. Bu gemi, Fransızların ünlü gemisi Ocean'dı. Dümen tertibatı bozulan gemi çevresini harmanlamaya başladı. Sonrasında gece Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlardan birine çarptı ve hızla battı.

    Tabyanın feci durumunu öğrenen Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa,hemen oraya geldi, Koca Seyyid’i alnından öptü ve onbaşı rütbesi taktı.

    Hadiseyi duyan Almanlar fotoğraf makineleri ile geldiler, o anı canlandırmaya çalıştılar. Seyyid bırakın mermiyi sırtlamayı yerinden bile oynatamadı. Bu poz için boş bir kovan bulup, mizansen yaptılar.
    Onbaşımız izin ve para tekliflerine asla yanaşmaz, yalnız o günden sonra herkese bir, ona iki tayın bırakırlar.
    Seyyid Onbaşı hakkına razı olur fazla tayını akadaşlarına dağıtıp dua almaya bakar.

    Koca Seyyid 1918’de terhis edilir. Köyüne döner ama daha soluklanamadan Yunan’ın Ayvalık ve Edremit’e girdiğini duyar. Derhal silahını kapar, dağlara çıkar. Manisa, Kula, Uşak derken Afyon’a kadar uzanır. Zaman zaman yaralanır ama cepheden kopmaz, çok arzulamasına rağmen şehit olamaz. Kışla imamı “bu nasip işidir be Seyyid kardeş” der, “düşün Halid bin Velid (Radıyallahü anh) elliden fazla harbe katıldığı halde meydanda kalma arzusuna kavuşamadı. Ancak Allahü teâlâ’nın öyle kulları vardır ki yataklarında da ölseler şehit olurlar.”

    Çeşitli yazılardan derlemedir.
     

    Ekli Dosyalar:

  2. salvadore_xp
    Offline

    salvadore_xp Üye

    Katılım:
    25 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.113
    Beğenileri:
    531
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul and Giresun
    İşte maneviyat böyle birşey. Allah herkese bu erdemi ve maneviyatı nasip etsin. Bu tarihimizin mihenk noktasına değindiğin için teşekkür ve tebrik ederim.
     
  3. diez
    Offline

    diez ADMIN Yönetici Admin

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    13.051
    Beğenileri:
    15.000
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Çorum
    savaşta 275 kg kaldırdığı doğru fakat resim çekinmek için kullandığı mermide boşaltıldığı halde 210 kg. diye okumuştum bi yerde..

    buarada
    aşağıda ki resme sıkça bakmamız gerekiyor sanırım..hem hangi zorluklar ve tevekkülle bizlere bu şartların hazırlandığının bilinmesi açısından hemde bu bolluk içinde halimize şükretmemiz,israf etmememiz ve gözümüzü yukarılara değil durumu çok daha kötülere çevirmemiz açısından..

    resmin altında da yazdığı gibi..
    "Varlıklarının tamamını Türk varlığına armağan etmişler"

    Ruhları şad olsun..
    [​IMG]
     
    Son düzenleme: 21 Mart 2008
    smltncr, acemiazimli, ALPEREN ve diğer 3 kişi bunu beğendi.
  4. gazilikurt
    Offline

    gazilikurt Yeni Üye

    Katılım:
    3 Şubat 2008
    Mesajlar:
    68
    Beğenileri:
    12
    Ödül Puanları:
    0
    bu resimleri her gördüğümde türlerim diken diken oluyor ve sonra da birden ne mutlu ki Türk doğmuşum diye gurur duyuyorum ruhları şad olsun.
     
    smltncr bunu beğendi.
  5. noghay
    Offline

    noghay Üye

    Katılım:
    13 Eylül 2007
    Mesajlar:
    125
    Beğenileri:
    30
    Ödül Puanları:
    0
    Anadolulu bir gençtti o.Bench press yada dumbell curll yapmıyordu ama 275 kgı o savaşın yorgunluğu açlığı içinde kaldırdı.Buna iman gücü deniyor arkadaşlar.İnanmanın gücü.Milli takımın biraz olsun başarabildiği ulaşabildiği güç...
     
  6. Optimus_Prime
    Offline

    Optimus_Prime Üye

    Katılım:
    28 Mayıs 2008
    Mesajlar:
    54
    Beğenileri:
    33
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Antrenör
    Yer:
    Ankara
    Ne mutlu bize böyle kahraman milletin evladıyız.Layık olmak o kadar zor,Başarabilirsek bize de ne mutlu…
    Atalarımızı saygıyla anıyorum ruhları şad olsun...
     
  7. noghay
    Offline

    noghay Üye

    Katılım:
    13 Eylül 2007
    Mesajlar:
    125
    Beğenileri:
    30
    Ödül Puanları:
    0
    Aslında ibretlik ve ders olarak okutulacak kadar öenmli bir konunun bu kadar az ilgi görmesi toplumumuz açısından acınası bir durum...
     
  8. sovereign
    Offline

    sovereign Üye

    Katılım:
    28 Haziran 2008
    Mesajlar:
    372
    Beğenileri:
    52
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Ögrenci
    Yer:
    Istanbul
    TÜRK olmak ayrıcalıktır! ruhları şad olsun...
     
  9. rockymehmet
    Offline

    rockymehmet Üye

    Katılım:
    21 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    8
    Beğenileri:
    0
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    Kastamonu
    arkadaşım o resimde sağ taraftaki kısa boylu asker benim köylüm olur.
    kastamonu araç ilçesi tatlıca köyündendir.
    Hattaa askerlik şubesnde ismi bile yazıyor.
     
  10. gaddarkemal
    Offline

    gaddarkemal Yeni Üye

    Katılım:
    30 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    994
    Beğenileri:
    756
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    İstanbul
    Seyit Onbaşı'nın o mermiyi kaldırdıktan sonra yaşadığı mütevazi hayatı da bilmekte fayda var. Övünmek iyiyse nankörlüğümüzü de bilelim.

    Şimdi size ilginç bilgiler vereceğim ve kocaman NANKÖRLÜĞÜMÜZÜ:

    Seyit Onbaşının bacasından vurup tek bir mermide batırmayı başardığı gemi düşman donanmasının en büyük ve en kuvvetli gemisiydi.

    Denizcilikte bir kural vardır ki şu an o terimi hatırlayamadım ancak size şöyle açıklayayım, bir hücum esnasında en öndeki gemi (onun da terimini hatırlayamadım özel bir adı var) kılavuzdur liderdir ve genelde en iyi gemidir. Arkadaki gemiler ona göre hareketlerini tayin ederler. Eğer o ilahî olayda son tabyadaki son topun vurduğu o gemi batınca arkada sürüsüne bereket düşman gemisi ileri gidememiştir askeri kurallar gereği. O gemi battıysa kimbilir bize ne olur mantığıyla, halbuki tabyaların durumunu bilseler veya seyit onbaşı o gemiyi batırmasa ya da batırdıktan sonra da devam etseler ÇANAKKALE GEÇİLECEKTİ !

    Modern zamanlarda modern ülkelerin başarısız olduğu YEGANE DENİZ ÇIKARMASI Çanakkeledir. Bu nedenledir ki bugün Japon üniversitelerinde, japonlara ders olarak Çanakkale savunması okutulmakta ve bir ada ülkesi olan Japonya'nın alması gereken örnekler öğretilmekte.

    Şimdi böylesine önemli böylesine ince ilahî bir hesabın fani vesilesi olan Rahmetli Seyit Onbaşının Savaş sonrası yaşadığı sefil hayata ne demeli? Atatürk Balıkesir'e geldiğinde Koca Seyit'le bizzat ve yalnız görüşüyor. balıkesir'e gelip onunla görüşmek istediğinde yetkililerin ondan haberi bile yoktu!

    Ama Yüce Önder bunu unutacak adam değildi, nitekim unutmadı. Seyit Onbaşıyı bulduklarında üzerine giyip utanmadan insan çıkabileceği elbisesi bile yoktu. Ama o onurlu mutlu ve mütevaziydi o ayrı. Konumuz onun o tertemiz şahsiyeti değil. Konumuz bu emsalsiz savaş kahramanını kaderine terk eden nankörlerdir. Elbette Çanakkale'de, Trablusgarp'ta Balkanlarda, Doğu Anadoluda ruslara karşı, Arabistanda hain alçak araplara karşı, aynı anda birsürü cephede savaşmak zorunda kalan Türk askeri nihayetinde Anadolu'da Kurtuluş savaşında nice unutulmaz kahramanlıklar göstermişlerdir. Bunları bazılarından tarihin bile haberi yoktur. Çünkü onlar sağ kalmışlarsa da sonra yaptıklarıyla böbürlenmeyen gerçek Mehmetçiklerdi.

    Ama hepsinin içinde Seyit Onbaşı'nın apayrı bir yeri vardır, ona rahat bir yaşam sağlamayı düşünemeyecek bencillerin de hiç bir bahanesi yoktur. Bir insan mütevazi ve kocaman gururu var diye ona yardım edilmekten vazgeçilmez. Uygun bir yolu bulunur destek olmanın.

    Savaş sırasında o bir asker olarak elbette yaptığı "görev" için, görevi için hiç bir hediyeyi kabul etmedi yalnızca tayınlarda yarım ağızla paşa'ya dert yanaibldi "tayınlar azdır" gibisine. ona iki tayın verildi yukarıdaki arkadaşın dediği gibi ama tabii onun temiz boğazından arkadaşları tek tayın yerken 2. tayın geçemedi. Geçemezdi. Geçebilseydi Allah o mermiyi attırmak için o kulunu seçmezdi. O mermiyi kaldırırken yanındaki çavuşun ifadesine göre kaburgalarının kütürtüsü duyulmuş. İman budur.

    Merak eden olursa Seyit onbaşıyla seneler sonra Atatürk'ün görüşmesinden sonra nler olduğunu yazsın. Benim kanım kaynıyor bu yazıları yazarken derli toplu yazamıyorum.
     
  11. gaddarkemal
    Offline

    gaddarkemal Yeni Üye

    Katılım:
    30 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    994
    Beğenileri:
    756
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    İstanbul
    Seyit Onbaşıya daldık esas söylemek istediğimi unuttum. Ha bu arada Seyit Onbaşı Atatürk'ün kendine bağlattığı maaşı almadı iddiası var ki onu bilmyorum sonuçta onunla ilgilenmeyenler utansın. Zaten Atatürk kaymakama fırçayı çekmiştir.

    Neyse esas değinmek istediğim konu diez in yolladığı resmin tartışılan bir resim olduğudur. Almanya kaynaklıdır. Çakma diyenler de vardır bana da mantıklı gelmektedir. Maddi amaçlı piyasaya sürülmüştür diyen vardır ve resimdekilerin Türk olmadığını çeşitli kanıtlarla iddia edenler vardır.

    ben açıkçası o resme inanmıyorum bizde öyle asker kaç taneydi? BUla bula onları mı bulmuşlar belki eski resim bile değil o resim. uydurma kaynaksız bir resim ama her yerde moda oldu. Tipler zaten bi garip tamam yemek yoktu üst baş yoktu ama aslan her yerde aslandır be kardeşim. Ben çarığını yiyen askerlerimizin de resmini gördüm yine aslandı gözler çakmak çakmaktı. Esirlerimizi de gördüm aslandı. Ben alayı aslandı hiç insani zaaf göstermezlerdi gibi saçma birşey iddia etmiyorum ama asil ruhları suratlarına yansımıştı bir çok resimde. Bu ne ya ne olduğu belli değil.

    Bir arkadaşımızda çıkmış sağdaki bizim köylü askerlik kütüğünde de ismi var diyor. Sanki adamın ismi ve memleketi yazıyor resimde. Birisi çıkıp akrabam diyecek yakında. Büyük dedem mehmettir soldaki.

    Böyle kaynaksız resimlerin konulmasına karşıyım. Kaynaksız olan bilgilere, mantıksız olan yorumlara da karşıyım. Şimdi Seyit Onbaşı hakkında bi ton şey okudum ama hepsini yazamadım neden bazıları rivayetten öteye gidemiyor. Bildiğimiz nedir işte, kahramanlığıdır onun. Sonradan ÇABUK soyisimini alıp Atatürk'le buluştuğu ve 39 yılında Hakk'a yürüdüğüdür. İnşallah kimse çıkıpta öveceğim diye kaynaksız bilgileri yazmaz.

    Hani meşhur bir türkü vardır "burası bilmem neredir, yolu yokuştur, giden gelmiyor acep nedendir" gibi.

    O yer mesela, bazıları tarafından Muş diye söylenir ki değildir, Huş'tur Huş'ta sınırlarımızın dışındadır isteyen arasın bulsun. Orada da çok şehit verdik, çok. Şimdi onun gibi bilhassa tarihi konularda herkes duyduğunu yazmazsa iyi olur. Benim başlattığım Osmanlı'da spor diye bir başlık var bir arkadaşımız hüsnüniyetle Padişahların yaptığı sporlar diye bi yerden yapıştırmış ama yanlış yapmış çünkü eksik bilgilendirme yapmış ve öyle bir tarzda yazmış ki olayı çerçevelendirmiş. Yani sınırlamış. Şu padişah şunu yaptı, şunu yapmadı gibi izlenim vermiş.

    Ben tabi diez'e falan söylemiyorum konu bence çoktan ondan çıktı, ben sağdan soldan bilgileri teyit etmeden önüne geleni kopyalayıp foruma yapıştırmaktan çekinmeyen arkadaşlara söz söylüyorum. Yapmayın, kimse forumu kirletmesin hepimiz kullanıyoruz.
     
  12. atakan_irresistable
    Offline

    atakan_irresistable Üye

    Katılım:
    14 Mart 2008
    Mesajlar:
    1.203
    Beğenileri:
    710
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    istanbul
    kemal nasıl resim ekliyoruz.
     
  13. Karasan
    Offline

    Karasan Özel Üye

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    2.598
    Beğenileri:
    2.095
    Ödül Puanları:
    0
    İnsan ruhu eğer yüceyse bu milletten bağımsız olarak yücedir bence, başka bir başlıkta okuduğum büyük yazar Soljenitsin'den bahsettiğim.
    Kendisi üniversite mezunu olduğu için 2. dünya savaşında orduya alınır, öyle masa başı işi verilmez kendisine büyük çarpışmaların yaşandığı cephelerde üstün hizmetleri nedeniyle 2 madalya alır ve yüzbaşı rütbesine kadar çıkar, aynı zamanda savaşı sorgulamaktadır, Hitler'i durdurmak için vatanının evlatlarının meydanlarda biçilmesi ağırına gittiğini ve Stalin'in halkını düşünmediğini belirttiği mektubu denetime takılır, suçu sabittir, 10 sene Gulaglarda ağır çalışma cezası.
    Neyse nereye varacam, buradaki hayatı anlattığı romanlarında, -40 derecede, çamurlu sularla yapılan çorba, ekşimiş yulafla yapılan lapa gibi hiçbir besleyeciğiliği olmayan, en güçlü insanı eritecek iş yükü ile çalışmaya, daha doğrusu ölüme mahkum edilen insanları anlatır.

    O kamplarda milyonlarca insan öldürülmemiş, ölümüne çalıştırılarak ölmeleri sağlanmıştır.

    Bazıları ise her nasılsa, demirden bir iradeyle oralardan çıkmayı bilmişlerdir. 10 sene bel büken, demiri çürütecek şartlara rağmen yaşayabilenler nasıl insanlardır acaba?

    Burada amacım şu, bence millet ayrımından öte, insanın ne kadar yücelebileceğini ya da alçalabileceğini görmek gerekiyor.
    Kanser Koğuşunda mesela öyle güzel anlatılmış ki, pırıl pırıl, taşarcasına dolu insanların Sibirya'ya sürülüp yaşam ferlerinin söndürüldüğü ama buna rağmen insanca yaşamak için mücadele etttikleri, değerlerini korudukları.

    Sanılmasın ki dünyada tek zorluk çeken halk bizdik.
    Seyid Onbaşı'nın büyüklüğünü azaltmaz bu anlattığım ama büyük insanın milleti yoktur, bunu unutmamamız lazım, o bir Rus, bir Türk, bir Ermeni ya da Amerikalı bile olabilir, önemli olan o eğitimi, o mayayı yerleştirebilmekte ruhlara...
     
    Mestano ve D.Wolf bunu beğendi.
  14. Gray Wolf
    Offline

    Gray Wolf Üye

    Katılım:
    14 Nisan 2008
    Mesajlar:
    533
    Beğenileri:
    267
    Ödül Puanları:
    0
    atakan_irresistable bunu beğendi.
  15. atakan_irresistable
    Offline

    atakan_irresistable Üye

    Katılım:
    14 Mart 2008
    Mesajlar:
    1.203
    Beğenileri:
    710
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    istanbul
    Son düzenleyen: Moderatör: 29 Eylül 2008
  16. gaddarkemal
    Offline

    gaddarkemal Yeni Üye

    Katılım:
    30 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    994
    Beğenileri:
    756
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    İstanbul
    Atakan öncelikle konunun önceki sayfasında sormuş olduğun nasıl resim ekliyoruz sorusunu görmediğimden ötürü cevaplayamadım, afedersin.

    Ancak bence lik vermek yerine cevap yaz bölümünden "grfaik ekle" butonunu kullanarak resimleri direk foruma alman da bazen daha iyi olur.

    Verdiğim resimlerin bazısı gerçekten az bulunan resimler ancak hepsi bende var, demek ki kimsede olmayan resimler değilmiş :)

    Bir de bu resimlerin bazılarında haliyle Atatürk yok, sadece aslan mehmetçikler var. Resimlerin hepsi de tarihlidir o tayyare yanında çekildiği iddia edilen resim gibi şüpheli değil.
     
  17. atakan_irresistable
    Offline

    atakan_irresistable Üye

    Katılım:
    14 Mart 2008
    Mesajlar:
    1.203
    Beğenileri:
    710
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    istanbul
    evet doğru söylüyorsun özellikle sende olmasına çoksevindim. sevgili dostum. tayyarenin süpheli olduğunu en başından beri bilmekteyim. tayyare bölüğü diye bir bölük yok. varda askerden ibaret değil on andaki uçal sayımızda 8-16 arasında nedemek bölük. ama asker olabilirler. süphe yaratılmış.
     
  18. gaddarkemal
    Offline

    gaddarkemal Yeni Üye

    Katılım:
    30 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    994
    Beğenileri:
    756
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    İstanbul
    ya zaten minareyi çalan kılıfını hazırlamış Kurtuluş Savaşında ancak uçağımız oldu bizim, oda 2 tane!

    onun için diyorlar ki güya bunlar esir edilmiş askerlermiş ama hiç bir kaynağı ve dayanağı olmayan bir resim işte.
     
  19. atakan_irresistable
    Offline

    atakan_irresistable Üye

    Katılım:
    14 Mart 2008
    Mesajlar:
    1.203
    Beğenileri:
    710
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    istanbul
    bilmek yada araştırmak şart kendimizi o ana götürüp empati yapmalıyızki ancak doğruyu öyle anlayabiliriz.

    konu dışında istediğimiz gibi yazabilirmiyiz.
     
    Son düzenleyen: Moderatör: 29 Eylül 2008
  20. sovereign
    Offline

    sovereign Üye

    Katılım:
    28 Haziran 2008
    Mesajlar:
    372
    Beğenileri:
    52
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Ögrenci
    Yer:
    Istanbul
    kimse adrenalin faktörünü göz önünde bulundurmamış.
    bebeği araba altında kalan kadının arabayı kaldırdığını okumuştum [tabi tamamen değil]
    vatan elden gidicek burdada.allah rahmet eylesin.
     

Sayfayı Paylaş