Proteinin Kalitesi ve Aminoasit kavramı

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve diez tarafından 2 Mayıs 2007 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 26 üye.
  1. diez
    Offline

    diez ADMIN Yönetici Admin

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    13.051
    Beğenileri:
    15.000
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Çorum
    Proteinin Kalitesi ve Aminoasit kavramı

    Günlük asgarî protein ihtiyacımız aşağı yukarı hesaplamak mümkün. Dünya Sağlık Örgütü’nün (World Health Organisation - WHO) %30’luk fazla payını da hesaba katarsak günlük kilogram başına 450mg’lik (yani 0.45g) bir protein ihtiyacımız olduğunu biliyoruz.

    1985 yılında WHO „safe intake“ diye bir terimi ortaya çıkardı (terimi doğrudan Türkçe’ye tercüme edersek „alımı kesin kılınmış“ diyebiliriz). Terimle kastedilen metabolizma için gerekli olan asgarî miktarda protein alımı. Genç bir yetişkin için bu değer 0.6g/kg olarak belirlendi. Kişiye özgü farkları da hesaba katan bir ek miktar da dahil edilince bu „safe intake“ miktarı 0.75g/kg oldu. Bütün yas grupları için bu tarz ölçüler hesaplandı. Proteine en fazla ihtiyaç duyanlar henüz memede bebekler, özellikle ilk aylarında günde 2.4g/kg gibi bir miktara ihtiyaç duyuyorlar. Yas ilerledikçe protein ihtiyacı da azalıyor, yalnız yaşlıların protein ihtiyacı henüz yeteri kadar araştırılmamış konulardan biri. Yetişkinler 25. ve 65. yaşları arasında vücutlarındaki proteinin %20’sini kaybediyorlar, bu da senede %1 oranında kas kütlesi kaybı demek. Protein takviyesinin yaslanmaya etkileri dediğimiz gibi henüz tam araştırılmamış konulardan biri. Lâkin kesin olan bir şey var, o da kas kütlesinin azalmasının düzenli fiziksel etkinlik ve bilhassa güç çalışması (bu is için haftada bir birim yeterli) ile önlenebileceği.

    Aminoasit İhtiyacı
    Aminoasit ihtiyacımız günümüzde kan plazmasındaki ve hücre içindeki aminoasit oranındaki değişimi ölçerek belirleniyor. Her bir aminoasit için ihtiyaç duyulan miktarlar bayağı iyi araştırılmış durumda bugün, gerek kadın, gerek erkekler için. Bu araştırmaların ortaya çıkardığı mühim bir nokta temel amoniasitlere yönelik ihtiyacın toplam protein ihtiyacına oranla daha hızlı azaldığı. Temel aminoasitlerin toplam protein ihtiyacı içindeki oranı küçük bir çocukta %43 iken, ergen bir çocukta bu oran %36’ya, yetişkinlerde de %20’ye düşüyor.

    Protein Kalitesi
    Besin maddesi tahlilleri ve çizelgeleri genelde temel olarak bir besin maddesinin 100 gramında bulunan protein miktarını gösterirler. Bu sayıdan söz konusu besin maddesinde proteinden gelen kalori miktarını hesaplamak da mümkün, çünkü 1 gram proteinin 4.2 kcal enerji verdiğini biliyoruz. Dengeli bir beslenmenin %15’i protein cinsinden olmalı. Ancak şurası kesin ki günlük besinimizden aldığımız protein miktarı veya oranı proteinin kalitesi hakkında bir şey ifâde etmiyor.
    Günümüzde besin yoluyla alınan aminoasitlerin içinde temel aminoasitlerin oranının ne olması gerektiğini biliyoruz. aldığımız proteinin içinde bulunan temel aminoasit oranını hesaplayabilirsek besinin ne kadar „kaliteli“ olduğunu da bulabiliriz. Daha basitçe ifâde etmek gerekirse, bir proteinin içindeki temel aminoasit oranı ne kadar yüksekse proteinin biyolojik olarak o kadar kaliteli demek.

    Proteinin kalitesi eskiden besinle alınan 100g protein karşılığında kaç gram vücut proteini üretilebildiği seklinde hesaplanıyordu. Hazmedilebilirliği bir kenara bırakırsak ölçülen oran vücutta tutulan proteinin hazmedilen proteine oranı. Bu oran NPU (Net Protein Utilisation) olarak adlandırılıyor. Bugün proteinin biyolojik değeri vücuttaki protein oranına göre hesaplanıyor. Bir proteinin biyolojik değeri ne kadar yüksekse vücut tarafından bir kilo başına alınması gereken protein miktarı da o kadar düşük oluyor.

    Aşağıdaki çizelgelerde çeşitli besin proteinlerinin biyolojik değerleri bulunuyor. Yumurta akının proteini bu hesaplara temel alınan protein ve biyolojik değeri 100 kabul ediliyor. Süt ve et gibi hayvansal proteinler bitkisel proteinlerden daha değerliler, çünkü içlerindeki temel aminoasit oranı daha yüksek. Biyolojik değeri 100 üzerine çıkarmak değişik besin maddelerini beraber almakla mümkün, buna klâsik bir örnek yumurta ve patatesi birlikte yemek.


    [​IMG]

    [​IMG]

    Proteinle ilgili genel beslenme vb. konular dışında söylenmesi ve defalarca vurgulanması gereken yeterli derecede kaliteli protein içeren dengeli bir beslenme profesyonel sporda (buna vücut geliştirme de dâhil) kas metabolizması açısından yeterli olduğu. Arada sırada konsantreler aracılığı ile ek protein takviyesi faydalı olabilir (örneğin güç antrenmanlarında), bu durumda da süt proteinleri tercih edilmeli. Fazladan alınan aminoasitlerin bilimsel olarak kanıtlanmış hiç bir ek getirisi bulunmuyor.


    Kaynak: Dr. Kurt Moosburger
    http://www.mtbtr.com/gezi_yayin/yayin.asp?kayitno=1089
     
    torifonta, Xanthium, sonyol ve diğer 26 kişi bunu beğendi.
  2. diez
    Offline

    diez ADMIN Yönetici Admin

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    13.051
    Beğenileri:
    15.000
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Çorum
    Temel bilgiler

    Vücuttaki protein metabolizmasını anlamak için bâzı temel bilgiler şart: Protein kabaca vücudun ana maddesi. Proteini oluşturan yapı taşlarına amino asit deniyor. Bunlar alfa karbon atomuna (µ-C),birer H atomu, amin, radikal (R) ve bir adet de karboksil grubun (COOH) bağlanmasıyla oluşmuş moleküller. Toplam 20 tane amino asidi var, bunlardan 8 tanesi çok önemli, çünkü vücut tarafından üretilmiyorlar, besin aracılığı ile alınmak zorundalar. Vücuttaki proteinleri bu 20 amino asit oluşturmasına rağmen bunlar insandan insana, hattâ organdan organa farklılık gösteriyorlar. Amino asitlerin kombinasyon olasılığı 24 x 10 üzeri 18.

    Amino asitler yapısal olarak alifatik ve aromatik olarak ayrılıyorlar. Alifatik amino asitler 1 amino asit ve 1 karboksil (glisin, alanin, valin, lösin, izolösin), 1 amino asit ve 2 karboksil (aspartik, glutamik asitler), 2 amino asit ve 1 karboksil (lizin, hidroksi lizin) grubu içeriyorlar. Kompleks, yani amino asit ve karboksil dışında da gruba sahip amino asitler, örneğin serin, treonin, sistein, sistein, metionin alifatik grubuna giriyor. İşlevsel olarak ise glikoplastik (vücutta glikoza çevrilebiliyorlar) ve ketoplastik (ketona çevrilebiliyorlar) diye ayrılıyorlar.

    Metabolizma açısından ise zarurî ve zarurî olmayan diye ayırmak mümkün. Zarurî, yani mutlaka gerekli amino asitler kompleks olanlar, örneğin valin, lösin, izolösin (bunlar kas metabolizması için önemli). Ayrıca lizin, fenilalanin, triptofan, metionin ve treonin de bu gruba dahiller. Bunlara ek olarak bir de kısmen zarurî olan sistein, arginin ve histidin var.

    Protein hazmı
    Vücutta protein hazmı midede başlıyor. Mide özsuyu içinde bulunan hazım enzimi pepsinler besin yoluyla alınan proteinleri parçalıyorlar, ortaya polipeptit ve oligopeptitler çıkıyor. Peptit amino asitler arasında oluşan bir amino asidin karboksil grubu ile diğerinin amino grubunun birleşmesini sağlayan bağ. Birleşmeye dahil olan amino asit sayısına göre dipeptit (2 tane), tripeptit (3 tane), tetrapeptit (4 tane), polipeptit (daha fazla) olarak adlandırılıyorlar.

    Midede bu hâle getirilen, yani kısmen hazmedilen proteinli öğün ince bağırsağa aktarılıyor, burada pankreasın tripsin ve kimotripsin enzimleri ile peptitler tekrar parçalanıyorlar ve vücut tarafından serbest amino asitler, di- ve tripeptitler olarak emiliyorlar. Bütün bu süreç yaklaşık 3 saatte %75 oranında tamamlanmış oluyor, bundan sonrası biraz daha vakit gerektiriyor. Bunun nedeni öncelikle bitkisel proteinlerin hayvansal proteinler kadar kolay ve hızlı emilememeleri. Hazım ve emilme sürecinin büyük kısmı üç saat sürse de bu sporcu olarak üç saatte bir protein gerektiği mânâsına gelmiyor, çünkü vücuttaki amino asit oranı daima sabit ve dengede, kaslara amino asit aktaran amino asit havuzu hiçbir zaman boş değil. Buna ek olarak aldığımız besinlerin hazım, emilme ve değerlendirilmeleri

    pratikte 24 saat boyunca süren bir olgu. Yani fiziksel olarak –hissiyat bir kenara- hiç acıkmıyoruz aslında. Bu durum oruç ve gece uykusu için de geçerli. Bu geçici besin kesintileri de organizmanın tamamen açlık çekmesine yol açmıyor

    Normal fizyolojik şartlar altında kaslardaki protein enerji kazanımı için kullanılmıyor. Yani sporcuların bâzılarında görülen ve „kas kütlesinin kaybı“ diye özetleyebileceğimiz kaygı –en azından protein miktarı açısından- tamamen yersiz. Tam tersine antrenman birimleri arasında, yani dinlenme sürecinde „Super Compensation“ denilen durum söz konusu. Yani sadece antrenman esnasındaki katabolik metabolizma durumunun dengelenmesi değil, buna anabolik bir tepki sonucu olarak fizyolojik uyum sağlama, yani kasların kendini geliştirmesi. Sporda fiziksel gelişmenin temeli olan bu “Super Compensation” sonucudur ki kaslardaki protein dağılımı yeniden gerçekleşiyor ve kaslar büyüyorlar.

    Yani fiziksel gelişme için öncelikli etken antrenmanla kasların zorlanması, beslenme sadece refâkat ediyor bu sürece. Dolayısıyla beslenmenin rolünü gereğinden fazla yüksek tutmanın anlamı yok.

    Amino asit havuzu ve düzenlenmesi

    Besin ile alınan proteinler hazım sistemi içinden geçtikten sonra serbest amino asitler hâline geliyorlar, bunu yukarıda belirttik. Serbest amino asit demek, kan dolaşım sistemi tarafından emilmiş amino asit demek, bunlar bir adım sonrasında hücre içindeki depolara geçiyorlar. Vücuttaki amino asitlerin sadece %0,05’i serbest durumda bulunuyor.

    Hücreler içindeki amino asit yoğunluğu kan dolaşım sisteminden çok daha yüksek. Örneğin glutaminin en yüksek yoğunluğu kas hücrelerinde bulunuyor. Serbest amino asitlerin bileşimleri de bulundukları yere göre değişiyor. Ayrıca amino asit havuzunun bileşimi de, içindeki amino asitlerin yoğunluğu da cinsten cinse değişen veriler. Bu nedenle örneğin amino asitler konusunda hayvanlar üzerinde yapılan deneylerden insanlar için doğrudan sonuç çıkarmak mümkün değil.

    İskelet üzerindeki kas sistemi her amino asit için en büyük depoyu oluşturuyor. Havuzda bulunan serbest amino asitlerin %70-80’i kaslarda yer alıyorlar, havuz dışında bulunan serbest amino asitlerin oranı ise düşük. Tam olarak hücreler ve havuz ile dışında bulunan serbest amino asitler arasındaki oranı ölçmek mümkün değil, çünkü bu beslenme, yas, cinsiyet, hastalıklar vb. etkenlerle değişiyor.

    Protein „Ciromuz“

    Protein cirosu vücuttaki proteinlerin dolum/kullanım ve tüketim miktarının toplamı demek. Normalde „steady state“ denen durum söz konusu, yani sabit ve dengeli bir amino asit oranı, çünkü amino asitlerin tüketim miktarı ile dolum miktarları ayni tutuluyor vücut tarafından.

    Gelişmiş ülkelerde yasayan, yani adam gibi beslenen 70 kilo ağırlığında biri günde 100g protein alıyor. Buna ek olarak bağırsak tarafından salgılanan 70g protein de var. Bu toplam 170g proteinden 160g’i vücut tarafından emiliyor, geri kalanı diski yoluyla vücuttan atılıyor.

    Vücudun ortalama protein cirosu („turnover“) günde 300-400g. Günlük protein alımı ve cirosu arasındaki fark ise protein metabolizması içinde serbest hâle gelmiş amino asitlerin kullanımına tekâbül ediyor. Nispeten yüksek olan protein cirosu öncelikle bağırsak dokusundaki hücrelerin yenilenmesinden, kas metabolizmasından, alyuvar ve akyuvar oluşumundan kaynaklanıyor. Elbette beslenme durumu da bir etken. Bu nedenle düşük protein cirosu yetersiz beslenmeye bir işâret.

    Amino asit metabolizması ve dengesi

    Azot metabolizması olarak da adlandırılan amino asit metabolizmasından arta kalan maddeler idrar ile vücuttan atılıyorlar. Vücut tarafından emilemeyen besin yoluyla alınmış proteinler ve bağırsaktan salgılanan proteinlerin ufak bir kısmı da diski yoluyla vücudu terk ediyorlar. Kezâ deri parçacıkları, saçlar, sperm ve âdet kanı ile de vücut ufak miktarlarda protein kaybediyor. İdrarda amino asitler %80-85 oranında urea olarak, geri kalanı da kreatinin, amonyak ve idrar asidi olarak bulunuyorlar. Protein alımı düştüğü takdirde idrardaki urea miktarı da
    düşüyor.

    kaynak : http://www.mtbtr.com/gezi_yayin/yayin.asp?kayitno=1057
     
    Anthropologistt, sonyol, crucifixio ve diğer 18 kişi bunu beğendi.
  3. diez
    Offline

    diez ADMIN Yönetici Admin

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    13.051
    Beğenileri:
    15.000
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Çorum
    yumurta ve patates

    ilk konuda altınız çizmeyi unuttuğum bir metin..
    ....................
    Süt ve et gibi hayvansal proteinler bitkisel proteinlerden daha değerliler, çünkü içlerindeki temel aminoasit oranı daha yüksek. Biyolojik değeri 100 üzerine çıkarmak değişik besin maddelerini beraber almakla mümkün, buna klâsik bir örnek yumurta ve patatesi birlikte yemek.


    yani patatesli yumurtaya devam.. :)
     
    baki_1990, mista, maximum ve diğer 2 kişi bunu beğendi.
  4. bonatschi
    Offline

    bonatschi Özel Üye

    Katılım:
    10 Ocak 2006
    Mesajlar:
    3.857
    Beğenileri:
    4.944
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    Londra
    çok ilginç ve öğretici bir makale.. emeğinize sağlık..

    özellikle:

    "Hazım ve emilme sürecinin büyük kısmı üç saat sürse de bu sporcu olarak üç saatte bir protein gerektiği mânâsına gelmiyor, çünkü vücuttaki amino asit oranı daima sabit ve dengede, kaslara amino asit aktaran amino asit havuzu hiçbir zaman boş değil. yani sporcuların bâzılarında görülen ve „kas kütlesinin kaybı“ diye özetleyebileceğimiz kaygı –en azından protein miktarı açısından- tamamen yersiz. Yani fiziksel gelişme için öncelikli etken antrenmanla kasların zorlanması, beslenme sadece refâkat ediyor bu sürece. Dolayısıyla beslenmenin rolünü gereğinden fazla yüksek tutmanın anlamı yok."

    bu kısım bugüne kadar beslenme hakkında öğrendiğimiz birçok temel bilgiyi temelden sarsacak nitelikte.
     
  5. siyahkuşak
    Offline

    siyahkuşak Üye

    Katılım:
    10 Şubat 2009
    Mesajlar:
    200
    Beğenileri:
    129
    Ödül Puanları:
    53
    bu konu ile ilgili yorum yapılmamış....hocalarımız ilave görüşlerini belirtebilirler...gerçekten üzerinde durulması gereken bir bilgi...!!
     
  6. grkszhrf
    Offline

    grkszhrf Üye

    Katılım:
    12 Ekim 2008
    Mesajlar:
    20
    Beğenileri:
    9
    Ödül Puanları:
    13
    Yer:
    Ankara
    Evet, hocalarımız konu ile ilgili görüşlerini belirtirseler sevinirim.
     
  7. midnight
    Offline

    midnight Üye

    Katılım:
    4 Temmuz 2009
    Mesajlar:
    25
    Beğenileri:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    bence de bu konuya ciddi bi bilirkişi yorumunun gelmesi lazım çünkü verilen linkin devamında kg başına düşen protein miktarının 0.75 e kadar çıkabileceğinden bahsediliyor...yani en azından bize söylenenin yarısı proteinin yeterli olacağı söyleniyor...ya bu doktor yalan söylüyor ya da bize bugüne kadar öğretilenler yanlış bilgi...
     
  8. AtlasAkın
    Offline

    AtlasAkın Üye

    Katılım:
    4 Ağustos 2009
    Mesajlar:
    42
    Beğenileri:
    92
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    Ankara
    Çok güzel bir yazı dizisi olmuş, teşekkürler, fakat şu kısmı anlamış değilim:
    "Normal fizyolojik şartlar altında kaslardaki protein enerji kazanımı için kullanılmıyor. Yani sporcuların bâzılarında görülen ve „kas kütlesinin kaybı“ diye özetleyebileceğimiz kaygı –en azından protein miktarı açısından- tamamen yersiz. Tam tersine antrenman birimleri arasında, yani dinlenme sürecinde „Super Compensation“ denilen durum söz konusu. Yani sadece antrenman esnasındaki katabolik metabolizma durumunun dengelenmesi değil, buna anabolik bir tepki sonucu olarak fizyolojik uyum sağlama, yani kasların kendini geliştirmesi. Sporda fiziksel gelişmenin temeli olan bu “Super Compensation” sonucudur ki kaslardaki protein dağılımı yeniden gerçekleşiyor ve kaslar büyüyorlar."
     
  9. diez
    Offline

    diez ADMIN Yönetici Admin

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    13.051
    Beğenileri:
    15.000
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Çorum
    anladığım kadarı ile asgari tüketimden bahsetmiş ama sporcular için değil..ki vg.ciler diğer sporculardan ayrılırlar protein alımı olarak ayrıca kas kütlesi miktarı da alınması gereken protein miktarını artıracaktır..

    ortalama bir vg.cide 2gr/kg en yaygın kullanımıdır..
     
    uzk bunu beğendi.
  10. cexenes
    Offline

    cexenes Üye

    Katılım:
    27 Ağustos 2008
    Mesajlar:
    272
    Beğenileri:
    223
    Ödül Puanları:
    53
    eski konuları okurken bunu gördüm bu konuda fikir yürütecek arkadaşlar varmı acaba?
     
  11. muskulus06
    Offline

    muskulus06 Üye

    Katılım:
    30 Eylül 2009
    Mesajlar:
    39
    Beğenileri:
    15
    Ödül Puanları:
    18
    Meslek:
    sağlık
    Yer:
    ankara
    yapılan son arastırmalarda ise beslnemenın ıdman yapmaının onune gectıgı soylenıor.nasıl oluoda beslenem rafakat edıo denılıor anlamıs degılm dogrusu.kalıtelı beslenem yuksek kalorı kas inşası için bızım b.b lerin dustruları yerle bir mş demek şimdi?inanasım gelmio.:eek:
     
  12. jimraynor
    Offline

    jimraynor Üye

    Katılım:
    30 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.466
    Beğenileri:
    961
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Endüstri Mühendisi
    Yer:
    Antalya
    buğday unu ve soya proteinini nereden bulabiliriz hangi besinlerde var.
     
  13. blackcat
    Offline

    blackcat Üye

    Katılım:
    4 Mart 2010
    Mesajlar:
    1
    Beğenileri:
    0
    Ödül Puanları:
    0
    Hocam şimdi sorum şu, vücut kas yapmak için protein ve karbonhidrat gibi maddelere mi ihtiyaç duyar? yoksa enerji kaynağına mı? bu maddeler vücutta güçlü bir enerji kaynağı haline mi dönüşür? Yoksa enerjiden farklı bu maddelere mi ihtiyaç var? Saçma bir soru olabilir ama bir düşünce vardır, gerçeği olmayan bir düşünce, eğer çalıştırırsan yağlar kasa dönüşür saçmalığı. Eğer vücut kas için enerjiye ihtiyaç duyuyorsa bu depolanan yağlar enerji kaynağı oluşturur ve bunların enerjisi tükenirken kaslar gelişir. Bi aydınlatırsanız sevinirim.
     
  14. rodenward
    Offline

    rodenward Üye

    Katılım:
    6 Mart 2008
    Mesajlar:
    220
    Beğenileri:
    45
    Ödül Puanları:
    0
    ben et yeme sansı bulamayınca protein bar yiyorum. 1 barda 50gr protein var 2 bar yiyorum yani 100gr protein alıyorum. barı yiyince ayrıca et yemiyorum. yaptigim dogru mu
     
  15. prontobasso
    Offline

    prontobasso Üye

    Katılım:
    18 Ekim 2009
    Mesajlar:
    440
    Beğenileri:
    319
    Ödül Puanları:
    73
    Yer:
    İstanbul
    1 bar yeterli gelecektir tek seferde 100 gr sentezleyebilecek bi metabolizma yok. (tabi keşke sentezleyebilseydik) yediğin 2. bar dışarı atılacaktır.
     
  16. morjeen
    Offline

    morjeen Üye

    Katılım:
    9 Haziran 2009
    Mesajlar:
    21
    Beğenileri:
    2
    Ödül Puanları:
    13
    o barları, metro yada albeni yer gibi değilde , 2 şer saat arayla yemek üstüne yesen daha iyi olur zannımca
     
  17. SerseriBeyfendi
    Offline

    SerseriBeyfendi Üye

    Katılım:
    28 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    65
    Beğenileri:
    8
    Ödül Puanları:
    0
    Vücut aktivilerini devam ettirebilmek için her gün proteine ihtiyacı vardır.Antremandan sonra atılan aminoasit hapları veya protein tozlarının neredeyse %90 lık kısmı kaslar üzerinde parçalanır.Ve kas beslenmesi ve gelişmesi öyle 1-2 saatte olacak bir olay değil.Ne zaman uyursanız o zaman kaslarınız gelişir.
    Antreman olmadıgı günler yeterli miktarda protein almak gerekir.Normal bir insan kg başına 1 gb protein alıyor.Biz antreman günleri kilo başına 2 gr veya daha yüksek protin alıyorsak.Normal günlerde bu 1,5 e düşebilir.
     
  18. Petrucci
    Offline

    Petrucci Üye

    Katılım:
    20 Kasım 2009
    Mesajlar:
    126
    Beğenileri:
    29
    Ödül Puanları:
    38

    Çok yararlı bir bilgi gerçekten, idmandan sonra et - tavuk yemektense yumurta akıyla patates yemek aslında proteinin tamamını kullanabilmek ve hatta oranını arttırabilmek açısından çok faydalı. Birçok kişinin bundan haberdar olduğunu zannetmiyorum.
     
  19. ridvan54
    Offline

    ridvan54 Üye

    Katılım:
    1 Ağustos 2010
    Mesajlar:
    2
    Beğenileri:
    0
    Ödül Puanları:
    0
    merhabalar yaklaşık 4 aydır fitness salonuna gidiyorum ...
    amaino asit nedir orda öğrendim herkez biberon gibi bişeylerin içinde bişeyler içiyor ne diye sordum amino asit dediler biraz araştırdım işin içinden çıkılmaz bir şeymiş meğer her kafadan bir ses çıktı kafam karışık bende aldım 24 lü bir paket içinde sıvı amino kullanmaya başladım bide protoin almaya gideyim dedim mağazaya baktımki bana sattığı ürünlerin hiçbiri yok yerlerinde ne oldu die sordum arkadaşa üründe domuz emzimi varmış iade ettim dedi yok böle bişe sonra dedim ne olacak 5 kapsül içtim dedim içme dedi bu kadar basit iştee saygılar
     
  20. emregunes
    Offline

    emregunes Üye

    Katılım:
    4 Haziran 2010
    Mesajlar:
    495
    Beğenileri:
    175
    Ödül Puanları:
    53
    Yer:
    Bursa
    Rıdvan sen şimdi ne anlattın?Anlamadım bir şey.Basit işte olan nedir?Bu konu ile alakası ne :)

    Domuz enzimi mi varmış? Yanlış bilgi verilmiştir sana.Hangi markanın likit aminosunu kullandın?
     

Sayfayı Paylaş