Homoseksüel Arkadas ve Zor durum

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan Ayaz
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Ayaz cevabın için teşekkür ederim, aslında her cevaptan sonra yorum yapacak değilim (inşallah başka cevaplar da gelir)
Ancak senin anlatımından anladığım, sen benim vermiş olduğum örnekteki gibi bir insandan tiksinmek yerine onun için insan olarak üzülürsün ama tiksinti, nefret gibi hisler uyanmaz.

Benim merak ettiğim bu tür hisler uyanan arkadaşlarım var mı?
Amacım yargılamak değil, açık sözlülükle dertleşmek.
Tiksinir ya da nefret eder mi?
Ederse neleri düşünerek bu hisler uyanır?

Özellikle mahalle ortamında duyarız, farklı tipte uzun saçlı gençlere laf atma olayları, hatta dövecek kadar ileri gitmeler.

Tabii bu olayın abartı boyutu, benim bahsettiğim düşünce egzersizinde işi bu boyuta getirmeye gerek yok, benim merakım, farklı insanlar bizi ne kadar rahatsız ediyor-ediyor mu?
Ediyorsa acaba neden ediyor diye üzerine düşünmek, düşündürmek.
 
Bence bu soruda yanlış.Böyle bir sağlıklı değerlendirme yapılamaz.Karasanın bahsettiği yada örnek vermiş olduğu komşu modeline ne kızabilirsiniz nede hoşgörebilirsiniz. Oturduğun binada senin gibi düşünüyorsa o adamın yaptığı yanlış,yok eğer onun gibi düşünüyor ve yaşıyorsa seninde onu eleştirmen yanlış.Ortama ayak uydurmak lazım.Şimdi gidelim hindistana insanlara inek kesilebileceğini anlatmaya çalışalım yada yolda boylu boyunca oturan ineğe çarpalım.Olacak işmi bu?Hinduların bunca yıldır babadan atadan çevresinden gördüğü inandığı şeylere yanlış diyelim,böyle bir mantık olabilirmi?Olamıyacxağı gibi böyle bir soruda olamaz,yani bu sorunun bir cevabı olamaz.
Şehzade verdiğim cevabı anlamayamadım açıkcası,

"Oturduğun binada senin gibi düşünüyorsa o adamın yaptığı yanlış,yok eğer onun gibi düşünüyor ve yaşıyorsa seninde onu eleştirmen yanlış."
 
Ayaz cevabın için teşekkür ederim, aslında her cevaptan sonra yorum yapacak değilim (inşallah başka cevaplar da gelir)
Ancak senin anlatımından anladığım, sen benim vermiş olduğum örnekteki gibi bir insandan tiksinmek yerine onun için insan olarak üzülürsün ama tiksinti, nefret gibi hisler uyanmaz.

Benim merak ettiğim bu tür hisler uyanan arkadaşlarım var mı?
Amacım yargılamak değil, açık sözlülükle dertleşmek.
Tiksinir ya da nefret eder mi?
Ederse neleri düşünerek bu hisler uyanır?

Özellikle mahalle ortamında duyarız, farklı tipte uzun saçlı gençlere laf atma olayları, hatta dövecek kadar ileri gitmeler.

Tabii bu olayın abartı boyutu, benim bahsettiğim düşünce egzersizinde işi bu boyuta getirmeye gerek yok, benim merakım, farklı insanlar bizi ne kadar rahatsız ediyor-ediyor mu?
Ediyorsa acaba neden ediyor diye üzerine düşünmek, düşündürmek.

Evet dolandirarak anlatmis olsam da böyle bir insandan tiksinmem ya da nefret etmem. Isin gercegi hayatim boyunca daha hic bir insan hakkinda ondan tiksindigimi hatirlamiyorum. Nefret ettigim oldu tabi. Ama nefretimin kazanilmasi icin hic iliskimin olmadigi birinin hayat ve düsünce tarzi benimkine uymamasi yeterli olamaz.
 
musclefan, simdi de omnibusun yazilarini daha cok begeniyorum diye kiskandin dicem ama... ;)

en iyisi ben fazla uzatmim, sinirlerinin nasil köpürdügünü farkediyorum. Ben hic agzim acik bilgisayara bakmadim daha burayi okurken. Ama heralde ikimiz ayni sekilde tepki verecek degiliz;). sarc4stic konunun bilimsel yönünün
yüksek oldugundan acik kalmasini istiyor.
Senin benimle olan kisisel sorunlarin yüzünden bilimselligine gölge düsmesin. Bilgi verecegine veya tartismaya birsey katacagina tüm gücünü sürekli benim dediklerimi cürütmeye calismaya harciyormussun. Hem benden cok daha fazla sey bildiginden de eminmissin. O zaman neden benden daha fazla bildigin seyleri burada paylasmiyorsun da "ben senden fazla biliyorum ama her dedigini cürütmek daha tatmin edici" tavirlari icerisine giriyorsun ? Ben birseyi iyi veya cok bildigimi söylemedim burda. Benim burda homoseksüeller hakkinda asiri birsey biliyorum diye bir iddiam yok, cok bilmemi gerektirecek bir hadise de olmadi hayatimda..burada kendi tecrübelerimden, agirlikla sokaktaki vatandas olarak gayleri nasil gördügünü, hangi kosulda nasil karsiladigini anlatan biriyim. Sen cok bildiklerini ögretmeye calistin bize, bir kaynagini yanlis verdin, digerinin kaynagini bulamadin, diger sayfalarda bazi yalan yanlis bilgiler. Ama sen gaysin ya, ne yapsan cok bilimsel olacak.
Sen burada kendini nasil gördügünü bilemiyorum, burada insanin kendisini baskasi gibi mi, veya önemli biri gibi mi görmesi gerekiyor ya da böyle bir kaniya nasil vardin? gercekten seni anlamiyorum. Cahilsem ne diye laf anlatmaya calisiyorsun bana? Cahillere laf anlatmanin ne kadar zor oldugunu bilmez misin ?Neler kurdugunu bilmiyorum bilgisayarin karsinda agzin acik otururken ama artik kabak tadi mi veriyorsun desem, sarmiyor musun desem, sIktin mi desem..Bunu sana bir cevher olarak degil, forumda ki Ayaz olarak degil, sokaktaki Abdullah olarak söylüyorum.


yazdığım her şey gay olduğum için bilimsel değil.kendi fikirlerimin kaynaklarında bilimsel metinler olduğu için bilimsel.o metinler de internetten değil,ders notu olarak edindiğim metinler;)cahillere laf anlatmak zor,evet.ama deniyoruz işte.
burda da linkler; http://tr.wikipedia.org/wiki/Eşcinsellik

http://www.gokkusagiproje.org/node/73

http://www.milliyet.com.tr/content/dosya/escinsel/escinsel02.html

http://www.milliyet.com.tr/content/dosya/escinsel/escinsel01.html





herkesin okuması dileğiyle;)
 
Zannediyorum sorunun kendi yeterince tartışıldı, ben de bakış açımı büyük oranda daha önce yazdıklarımla ortaya koydum. Bir bakış açısını sunmaktan daha fazlasına dair bir niyetim de yoktu. Gelenekle, dinle ya da öğretilen/öğrenilen toplumsal normlarla şekillenen zihinlerde ne denli bir değişimin mümkün olabileceğini bilerek bu tartışmaya başlamıştım. Dolayısıyla yine yeni yeniden söylenenlere dair benim daha fazla bir katkım olmayacak.
Ancak yapılacak bir anketin ne işe yarayacağını tam olarak çözemedim. Eğer eşcinsel birliktelikleri onaylıyor musunuz gibi bir soru etrafında dönecekse, Türk toplumunun vereceği cevabı ben de dahil olmak üzere herkes gayet iyi biliyor. "Doğruluk" ya da "yanlışlık" üzerinden yürüyecekse, bunun tartışmasını da yaptık. Üstelik toplumsal bir onamanın önemi ve niteliği, topluma ve toplumsal olana yönelik tartışmalarda defalarca konuşuldu. Tabi eğer sayısal üstünlükle bir tatmin yaşanmak isteniyorsa, bana söyleyecek pek fazla birşey düşmez.
 
Sosyal ilişkilerde cinsel kimliği önemsemem çünkü; tercih değildir kişiliğe bakarım
Sosyal ilişkilerde cinsel kimliği önemsemem çünkü ;tercih ya da değil kişiliğe bakarım
Sosyal ilişkilerde cinsel kimliği önemserim çünkü; tercihtir sapkınlıktır
Sosyal ilişkilerde cinsel kimliği önemserim çünkü; tercih ya da değil hiç haz etmem
-------------------------
Anket hazırlamak uzmanlık ister bilmiyorum ne derece kafi ama ben her başlığı kendi içinde bağımsız hazırlayıp genel yargıları ortaya çıkarmayı amaçladım..eklemek ya da değiştirmek istediğiniz bişey olursa size kalmış…
Omnibus...anketin amacı sonuçlarına bakarak bi tarafı ezmek ya da üstün tutmak değil kesinlikle…başlık altında yapılan tartışmalarda katılımcı sayısı kıstlıydı zira katılımcılar araştırmacı kültür düzeyi iyi üyelerdi genel itibariyle..dolayısıyla bu tartışmaya herkesin müdahil olması beklenemezdi ..öte yandan konunun hassasiyeti de ortada …başlığa mesaj geçersem acaba kim ne düşünür diyenlerin de olduğunu varsayarsak anketin daha geniş kitleye ulaşması olası…herşey bi tarafa ben öyle tahmin ediyorum ki bu başlık zaman içinde en okunan ve en yorum yapılan, sitenin üye sayısını da artıracak bi forum olacak…bunları da göz önüne alarak zaman içinde sosyal bilinç sosyal yönelim kısaca sosyal değişimi ortaya koymakta kanımca iyi bi envanter olacaktır…
 
Ben bu anketi uygun buluyorum. Direk "gayligi onaylarim veya onaylamam" tarzinda olup sonucunun beklenebilinecegi bir sekilde olacak anket degil.

Söyle yapilmasini öneriyorum o zaman anketi, modlar da uygun bulursa tabi..

Sosyal ilişkilerde cinsel kimliği .....

- önemsemem çünkü; tercih değildir kişiliğe bakarım
- önemsemem çünkü ;tercih ya da değil kişiliğe bakarım
- önemserim çünkü; tercihtir sapkınlıktır
- önemserim çünkü; tercih ya da değil hiç haz etmem

Omnibus, escinselleri aslinda bu kadar yakindan ilgilendiren bir anketi neden reddediyorsun ki...Hic ise yaramicaksa su ise yarar, escinseller en azindan bu forumda olan insanlarin (bu forumun 16.000 üyesi var...%5'i bile katilim gösterse 800 insanla yapilmis bir anket olur) onlara karsi olan bakis acisini gösterir..Belki escinsellerin bile beklemeyecegi bir sonuc cikar...Belki genel kani hakkinda yanilmis olabilirsiniz..
 
Son düzenleme:
Şehzade verdiğim cevabı anlamayamadım açıkcası,

"Oturduğun binada senin gibi düşünüyorsa o adamın yaptığı yanlış,yok eğer onun gibi düşünüyor ve yaşıyorsa seninde onu eleştirmen yanlış."

Haklısın cümle çok devrik oldu.Demek istediğim: oturduğum binada,eğer bina sakinleri mutasıp vede sakin bir hayat yaşıyor vede böyle biliniyorsa,bende oturduğum apartmanı özellikle bu yüzden seçtiysem kesinlikle müdahale ederim ama şayet oturduğum apartman kim kime dumdumaysa içenide gezenide varsa herkes kendi hayatını yaşıyorsa hiç karışmam ayrıcada kimseyi ilgilendirmez kim ne yaparsa yapsın.

Sanıyorum bu sefer anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir.
 
Konuyu baya bir okudum, komşu olayına gelince, ben o komşudan nefret etmem tiksinmem ancak muhattapda olmam, kapıma geldiğinde diğer komşularım gibi sıcakda davranmam zira eğer o komşu iyi bir komşu olsa müslümanların bugün kandili saygı duymak lazım der o vaziyette elinde içki kolunda rus karısı yerine 1 gün erteler ertesi gün ne yaparsa yapar, şöyle bir örnek verim, ben 2 sene önce elektronik üzerine çalışırken , patronumuz alman ve hristiyandı hergün kliseye giderdi ve alkolikti hergün 2 şişe viski içerdi, ancak ramazanları ilk gün bizimle oruç tutar, yemekleri kendi ısmarlar, diğer günler üst katta kapısını kapatır ne yemek yediğini görür ne içki içtiğini farkederdik ramazan boyunca, öyle saygı duyardı yani, böyle bir insanada benim saygım sonsuzdur zira o bizim inançlarımıza saygı duyup hürmeten kendinden ödün veriyorsa benim o kişiye sonuna kadar saygı göstermem gerekir, maaşları hep geç verirdi ancak bu huyundan dolayı adamı seviyorum :)

Benim aklıma da bir düşünce egzersizi geldi.
Bu lafı hiç sevmediğim Ertuğrul Özkök çok kullanıyor ama bu konuda çok uygun kaçacağını düşünerek kullanıyorum :D

Bu egzersizi kendisini tutucu olarak nitelendirenler uygular ve cevapları yazarlarsa ben ilgiyle okurum.

Egzersize geçelim:
Oturduğunuz apartmandaki komşunuz taşındı, yerine iki ay sonra 50 yaşlarında bir adam geldi, adam 50 yaşında olmasına rağmen oldukça spor giyiniyor, motosiklet kullanıyor, deri montlarla takılıyor.
Mesleği ise serbest fotoğrafçı.
Müzmin bekar, evine değişik zamanlarda değişik kadınlarla geliyor.
Öyle yüksek sesle müzik dinleme adeti falan yok, yani fiziksel olarak sizi rahatsız etmiyor gürültüsü.
Gel zaman git zaman, adamla karşılaşır oldunuz asansörde, bir cuma akşamı gene beraber bindiniz asansöre elinde bira kutuları dolu bir torba, yanında yabancı dilde konuşan bir kadın var, o günde Kandil.

Size iyi günler dedi, girdi evine.

Kandil günü, bira içecek, eve attığı kadınla birlikte olacak.
Sizde inançlı bir Müslüman olarak rahatsız olur musunuz?

Böyle bir adamın komşusu olmak sizi "tiksindirir mi?"
Defolup gitsin der misiniz?
Komşum bir hacıbaba olaydı keşke der miydiniz?

Kahvesi bittiğinde bir başka gün, kapınızı çalsa bir fincan kahve verir misiniz?
Ya da size deseki, merhaba komşu birşeye ihtiyacın olsa isteyebilirsin dese, içinizden ya da dışınızdan, aman mazallah senin gibi dinsiz imansız adamla işim olmaz mı dersiniz?
Yoksa kendi kendinize "bana göre bir günahkar, dünya görüşü, yaşayışı benden çok uzak, bence iyi yapmıyor, ama zararı kendisine, Allah var bana bir kötülüğü yok, akmıyor kokmuyor" deyip mesafeli ve sorunsuz bir ilişki mi kurarsınız?

Bunu sormamın nedeni, pek çok insanın bu tür "kendisinden farklı" insana toleransının olmaması, farklı insanları kendi doğrularına getirmeye çalışması.

Bu konunun açılma amacı bu değildi, ama ilerledikçe bunları da tartışır olduk.

Tolerans gerekli midir?
Farklı insanlar bize neler hissettiriyor?
Onlardan rahatsız olmak için tehdit olmaları gerekiyor mu? yoksa tehdit olmasalar bile bizi rahatsız ediyorlar mı?

Bu soruyu genele sordum, Ayaz zaten yurtdışında böyle komşulara alışıktır eminim, sonuçta azınlık durumda olan kendisi, onun için çok geçerli olmayabilir, ama ona da bu örneğin kendisine ters gelen ama somut bir zararı olmayan bir komşu hayal ederek düşünmesini rica ediyorum.

Bu egzersize zaman ayırıp fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim, selamlar.
 
Konu ilk açıldığında ilerleyen günlerde sinir bozucu cevaplar geleceğini düşünerek sadece tek cevap yazıp takibi bırakmıştım. Bunu düşünme sebebim, vücut geliştirme sporunun "genelde" düşük bir sosyokültürel seviyenin sporu olması ve konunun da yine forum-chat-internet gibi eğitim seviyesi düşük kesimin ilgilendiği bir platformda açılmasıydı. Bu düşüncemi ifade ederken sözüm meclisten dışarı diyorum. Demem de gerekiyormuş. Çünkü yazılanlar, fikirler, karşılıklı anlayış ve üstün diyalog seviyesini görünce çok memnun oldum. Herkese teşekkür ediyorum.
Özellikle Omnibus isimli arkadaşımı, seviyeli, öğretici, düzgün üsluplu ve olgun yazıları için tebrik ediyorum. Sanal ortamda dahi olsa "out" olarak (yani cinsel eğilimini açıklayarak) çok güzel yazılar yazmış. Bir yerlerde şu ana kadar 2 kişi açıkladı demiş, bu sayıyı 3 yapabilirsin arkadaşım.
Fazla uzatmadan, bu başlık altında fikirlerini saygı çerçevesinde ifade edebilen herkese teşekkür etmek istedim. Baştaki önyargımda yanılmışım, ama yanılmak ilk defa beni bu kadar mutlu etti.
Herkese sevgiler, saygılar.
 
forumun en canlı meselerinden olan bu başlıga yazmak
icin biraz sakin bir ortam bekledim ve şimdi dusuncelerimi yazmak istiyorum


1- eşcinselliğin nufus adına bir tehdit olmadığı solenmiş.

açıkcası dünya nufusu adına bir kaygı ve endişemyok.tür öle bir mekanizmayla korunmuşturki bu mevzuda hiç bir endişeye imkan tanımaz.vakıa ulusal anlamda nufusumuz adına eşcinselliği kesinlikle bir tehlike bir tehdit ve nufus anlamında gelişip genişlememize bir engel olduguna inanıyorum.hızla genişleyen nufusu artan dunyada ulus
olarak nufus anlamında yerimizde saymamız,artan nufusun hep yabancı olması bu artan genişlik icerisinde ulusumuzun olamamsını kabul edilebilir bulmuyorum
dunya muvazenelri acısından nufusumuzun gelişmesi genişlemesi bizim imkanımız dahilindedir.bu imkan için eşcinsellik bir tehlikedir




2-omnibus bi yerde bir erkeğin bir erkeğe aşkını ifade etmesini çok normal vede medeni buldugunu açıklamış ve desteklendiğini gördum.

Öncelikle safi bir maddecilikle olaya baktıgımız zaman ve yahuttta bilimsel acıdan baktıgınızda bunda herhangi bir kusur ve bir arıza goremezsiniz. hatta bir erkeğin evli birinin karısıyla cinsel ilşkiye girmesindede veya girmek istemesinde bilim bir mahsur gormez.vakıa olayın birde kıymet ve değer hukumleri vardır. bilim bize cinsel ihtiyacımızı nasıl karşılarızın vasıtalarını gosterir fakat bunun iyi veya kötu bir amil oldugunu veya bir başka ifade ile kıymet ve değer hükumlerini bize din ve ahlak kuralları ögretir.bu iki kavramla (bilim ve din) olaya bakmadıgınız surece olaya vakıf olabilecegimize inanmadıgımı belirteyim.bu mevzuda asrın büyük dehası Albert Einstein'in size şu sözunu hatırlatayım ''ilimsiz din kör,dinsiz ilim topaldır'' .evet bu kavramların birinden yoksun olaya bakarsak gerçeği goremeyecek daha ilerisine gidemeyeceğiz kanaatindeyim

iişte bu tarz kıymet ve değer hükğmlerinden muaf bir cinsellik sadece ve sadece hayvanlarda görülür onlar üreme iç güdüsünü nerdde nasıl kiminle oldugunu onemsemeden tatmine ugrasıcak cabalayacaktır.sokagın ortasında gordumuz manzaralar gibi.bu değer hukumlerini insanda aramassanız insanın sokaktaki hayvandan ne farkı kalır.gelenekler gorenekler kıymet ve değer hukumleri insanların yuzyıllardır yaşayarak kazandığı geçmişle gelecek arasında kopru vazifesi goren bünyeye uyum sağlamıs canlı hatıralardır.bunları hiçe sayarak insana baktığımız zaman onu hayvan yerşne koymus olur ona eziyet etmiş oluruz kanaatindeyim

vakıa insan hayvan deildir asırlardır insanlık bu mevzuda hata yapmıstır.freud, Nietzsche .darwin gibi meşhur felyesoflar insanı hayvan zannetmiş onu hayvanda aramış insanlıgın bi takım sorunlarının cevaplarını hayvanları müşahade edrek aramaya calımıstır. eet insan hayvan değildir insan mesafeleri yok eden insan türlü şifasız dertlere şifa bulan insan maddeyi emri altına alan,transanlantiklerle okyanuslar arasında seyahet eden insan zekasıyla iradesine hakim olbildiği nispette dinlerde gunahsız kabul edilen melek kavramını dahi otesine cıkabilen insan.o tanrının bir parcası ona ruhundan uflediği
bir cevher.onu tanrıda sonsuzda aramak duruken onu hayvan zannetmek onu hayvanda manalandırmak ona en buyuk haksızlık en buyuk zulumdur.omnibusun bakıs acısını bu cerceve içerinde anlıyor ve degerlendiriyorum..
 
musclefan bir yazısında soyle der ''hepimizi allah yarattı,ve eğer ki eşcinsellik ve hermafroditlik bir kusursa, ki değil ,o halde bu kusuru da bize allah verdi.allah insanları böyle yaratıyorsa bir bildiği mutlaka vardır.''
böyle demiş...

cevaben allah insanı varlıgını devam ettirebilmesi ve dunyadaki nizamı koruma adına çeşitli içgudulerle donatmıstır.bunlar iki ucu keskin bıcak gibidirler kontrol den cıktıgı vakit hem kendine hemde topluma zarar verirler.bir misal vermek gerekirse saldırganlık bir içgududür insanın kendini koruması adına faydaldır fakat bu kontrolden cıktıgında insan onu kontrol edemediği noktada bir anda katiıl olabilir şu halde biz deyebilirmiyizki onda saldırganlık içgudusu vardırş o doğuştan katildir oyle dogmustur onun suçu deildir ole yaratılmıstır onu suçlayamayız içguduleriyle hareket etmiştir.tabiki diyemeyiz onun kendisinde bulunan içgudunun hedefinden sapması tamamen insanın iradesine bağlı ve mesuliyeti dahilindedir.o kendinde olanı kontrol edememiş ona hakim olamamıs ve suç işlemiştir
zira üremekte bir içgududur vakıa bunun sapkınlık haline gelmesi hedefinden sapması eskilerin ifadesi ile inhirafı insanın iradesi ve sorumluluğu dahilindedir.

hülasa allah insanı vasat yaratmıştır bir takım içgudulerin hedefinden sapması ,sapkınlık haline gelmesi tanrının bir suçu deil,insanın hür iradesiyle alakalıdır.
 
Ancak ben onu arkadas gibi görüyorken, gelip evimde kalmasina izin verince, o an hic düsünmeden boxerle yaninda ggezince, hatta kanepe belini agritiyo diye ayni yatakta bile yattigimizda ......
saygilar

Ayaz, ****ik karşısındaki sert duruşun bende sanki sende bir ahlak anlayışı var izlenimi uyandırdı ki öyledir. Ancak o ahlak anlayışı neden hetero erkek arkadaşlarının yanına donla çıkmanı engeleyemedi merak ediyorum. Sanki senin biraz fazla sert duruş, "ben kesinlikle **** değilim, olamam, olana da yaklaşmam" diye....

Çünkü ben evime arkadaşlarım geldiğinde donla görünmekten hiç rahatsız olmam, keza askerde soyunurduk an gelir ***ümüz başımız açık kalırdı. (Gece yağmurlu araziden donumuza kadar ıslanıp geldiğimizde duş perdeleri sağlam kalmamış olan duşluklara girdiğimizde...) ama kimse kimseye yan gözle bakmazdı. Ha, bölüğe bi kaç **** geldi, gitti. Biliyoruz, belki de **** olduğundan gönderildiler ama kanıtlanamadı. Ama birisi bana iltifatlar edip duruyordu ilginçtir çok erkeksi urfalı bir tipte kız oslam sana verirdim deyip duruyordu.... Benim aklımdan kimseyle homoseksüel ilişki geçmedi bile, birbirimize nadiren böyle şakalar yaptığımızda tahayyül edemediğimiz bir olay olarak birbirimizi kızdırmak ya da başkalarını güldürmek için söylenip geçerdi.... Yani nereye gelmek istiyorum, erkek adama diğer erkeklerin çıplaklığından bişey olmaz. Ama ben hiç bi erkek arkadaşımın yanında boxerla uzun süre rahat edemem. Yanlış anlaşılmasın ***ümüzden korktuğumuzdan değil, ayıp geliyor. Aynı şekilde yanımda da kimsenin öyle bulunmasına müsaade etmem, hiç olmadı ben terk-i mekan eylerim....

Bence soruna çok güzel yanıtlar almışsın benim ekleyecek bişeyim yok, sende çok güzel düşünceler ifade etmişsin. Faydalandım.

Ama sende homoseksüeliğe karşı olan tepki biraz abartılı gibi geldi bana bu başlattığın konudan sonra. Aklıma kafayı Tanrıyla bozan ateistler geldi, nasıl ki bir takım ateistler Tanrı ve Din konusuna herkesten çok ilgi gösterip kelalaka yerlerde bile konuyu oraya çekip o konular açıldığında susmak bilmiyorlarsa, kafaları hep orayla meşgul olduğundan o konuya yoğunlaşabiliyorlarsa. Sende bu konuya iyi yoğunlaşmışsıni, sanırım gerçekten kafanı karıştıran bir soru.

Sana yardımcı olmak isterdim ama sana yeminle söylüyorum söyleyeceklerimi değişik şekillerde Karasan ve bir kaç arkadaş dile getirmiş. Benim tekrar etmem abes olur.

Ben şahsen gayleri ilişkilerini tahayyül edince onlardan tiksiniyorum, özellikle aktif olanlarından, ama ne gariptir ki hani bi film vardı belki izlemişsinizdir "Kabadayı" diye orada Rasim Öztekin "Sürmeli" isminde bir gayi canlandırıyordu. Orada Şener Şen eski kabadayılara "Beşiniz bir sürmeli etmezsiniz" diyerek Sürmeli'nin yiğitliğini anlatıyordu. İşte onun bazı ****lerde yiğit olabiliyor. Yani bazıları hetero olduğu halde **** ruhluyken bazıları da **** olup erkek ruhlu olabiliyor. Yine bazı ****ler sapına kadar **** olurken bazı erkekler de sapına kadar erkek olabiliyor.

Ben bu konu üzerinde fazla tartışmayı gereksiz buluyorum.

Çünkü çıkılacak yollar belli; Birincisi din eksenli görüş, ki din bunu şiddetle yasaklar, hatta bu Lût kavminin helak sebebidir. Ayrıca sahih hadislerden de diğer içtimai hükümlerine bakmak lazım.

Dini gözardı ederek yaklaşacağın hemen her görüş seni humanizme(!) doğru götürecek ve gay serbestliğine yol açacaktır.

Benim gibi yap, karşına çıkarsa "beni bozar kusura bakma arkadaş" de git yoluna. Düşünürsen bataklık gibi çırpındıkça saplanırsın, akıllılar bataklığa girmeden kıyısından dolanır yoluna devam eder.

Bataklığa girmedinse, giren bir yarenin de yoksa sanane o bataklıktan!
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Garip, çünkü insan ırkına üreyip çoğalma ve “türünün mükemmel örneklerini” ortaya çıkarma görevlerini üstün ve hatta neredeyse biricik ödev bilen düşünce (Schopenhauer fikriyatına sempatik), nasıl olur da “doğal seçicilik” kanalıyla en mükemmele ulaşma gayretindeki evrime şüpheyle bakar, anlamam. Hâlbuki işine gelmelidir belki de, doğal seçiciliğin uzun tünellerinde kaybolur gider o eşcinsel nasıl olsa; bulaşmaz türünün o saf ve mükemmel füru havuzuna. Tabi belki aradan benim gibi haddini bilmezler de çıkar; bir taraftan çocuk sahibi olma arzusuyla yanıp tutuşan, öte taraftan çocuğa geleneksel aile ortamını sunamayıp haksızlık yapıp yapmayacağı konusunda kafası karışan, nihayetinde bundan çok daha fazlasını sunabileceğine inanıp, çocuğun benim ona vermeye çalışacağım değerlere sahipken (doğruluk, dürüstlük, ahlak ve erdem sahibi olma) o bizim pek bir üzerimize üzerimize salınan öğretilmiş değerlere pek de muhtaç olmayacağına karar verip en yakın kız arkadaşlarından birinden çocuk sahibi olma sözü kapan haddini bilmezlerden bahsediyorum.

Ne de olsa dünyanın dönmeye, ülkenin nüfusa ihtiyacı var! Yoğun telkinlere kulak asmayıp üç yerine bir çocuk sahibi olmayı tercih ederim muhtemelen ya, neyse. Zira açık net ortadadır: önemli olan nicelik değil niteliktir çoğu zaman! Hem önemli olan çocuklara sunabileceğimdir değil mi? Eğitim hakkından, sağlık güvencesinden yoksun bırakarak, büyük bir hayat savaşı-kavgası-gürültüsü-stresi altında hangi baba yetiştirmek ister çocuklarını (devlet baba da dahil!)? Tabi şunu da düşünürüm;160 milyonluk nüfusuyla Bangladeş, 150 milyonluk nüfusuyla Nijerya vardır dünyanın o köşesinde bu köşesinde… Bir de uzaklarda, çok uzaklarda, herkesin unuttuğu bir yerde üçyüz bin tane balıkçının yaşadığı İzlanda adında bir ülke vardır, ama gariptir (emperyalizmin çok yansılı değneğinin yardımı da yadsınamaz, ayrı dava) ne Nijerya’nın ki ne Bangladeş’inki boy ölçüşür onun prestijiyle.

Üzerinde konuştuğumuz konu, muhakkak, zooloji değildir, insanları tartışıyoruz. Pek tabi et, kemik ve hormon rendesi değil insan, duygu, bilinç, vicdan ve ahlakla yüklü o. Emek sahibi olan o. Ondandır “safi bir maddecilikle” bakıldığında bir erkeğin evli bir kadınla cinsellik yaşaması problem değilken, ahlak süzgecinden geçtikten sonra bunun bir çöküntüye delalet etmesi: verilen sözler tutulmamış, sadakat yemini kırılmış, karşıdaki aldatılmış, kandırılmıştır. Yine ondandır safi bir maddecilikle bakıldığında eşcinseli tü-kaka görmek (türünün mükemmel örneğini çıkarmada başarısızdır ya o!), ahlak süzgecinden geçirdiğinde ise bunun başka türlü bir çöküntüye delalet etmesi: iki yüzlülük, ayrımcılık, hak yeme, saygısızlık, insancıl olmama vardır orda. Eşcinselliğe bakış, onun doğumdan olduğunu savlayan bilimsel görüşle bir başkası arasında bir tercihte bulunma değildir çoğu zaman, aynı zamanda ahlaki bir tercihtir de.

Tabi bunu açık yüreklilikle söylüyorum burada, bizler yetişkinleriz nasıl olsa; her birimiz ahlak denen şeyin belden aşağısına uygulanan üç-beş kuraldan ibaret olmadığını biliyoruz.

Onun için pek çok insan artık aynı cinsten iki insanın birbirlerini duygusal ya da cinsel anlamda çekici bulmalarını ahlaksızlık olarak görmez; ama aynı cinsten iki insanın ilişki içerisinde oldukları dönemde birbirlerini aldatmalarını ya da rastlantısal cinsel hayatı ahlaksızlık olarak görür.

Bahsettiğim şey dini ahlak değil, şüphesiz. Bununla ilgili vaaz verebilecek biri olmadığım gibi, benim için asıl anlam ifade eden gökten gelen değil, bizim kalplerimizden ve zihinlerimizden kopup, aramızdan çıkandır. Aslında çok da farkları yok gördüğüm kadarıyla; ne derler bilirsiniz, aklın yolu birdir. Bir de tabi gelenekler & görenekler var; daha öngörülebilir hareketlere sahip olmamızı, böylelikle hayatın akışını kolaylaştırmayı görev bilen. Bu derin tecrübeye saygısızlık, elbette tasvip edilmez ancak bu tecrübenin ne işe yaradığı konusunda zihinleri ayık tutmak gerekir. Bu tecrübe hiç birimizin üstünde, ya da hiçbirimize tercih edilebilir değildir. O bizim için vardır; yoksa biz onun için yaşamayız. Hayatımızı çekilmez kıldığında, haksızlık yarattığında artık ona ihtiyacımız kalmamış demektir. Üstelik onu evrilmekten mahrum kılmak büyük haksızlıktır; birileri gelenek ve görenekleri yazıp kitabın kapağını kapamamıştır. Daha iyisini biz yapabileceksek gelecek kuşaklar için gelenek & görenek yaratmak bizim borcumuzdur.
 
Tabi bir de tercih mevzuu var; açık yüreklilikle burada birçok insanın bunu “tercih etmediklerini” ifade ettiği, ancak her nedense inanılması konusunda yoğun bir direnişle karşılaşan… Daha önce de belirttiğim gibi, eşcinsellik benim “vasat yaradılışımın” bir parçasıdır. Tercih konusu her açıldığında aklıma bundan birkaç yıl önce bir yerlerde (ki bu bir din adamının konuyla ilgili görüşünü yazdığı bir yerdi) okuduğum şu yazı geliyor. Soruyu soran telaş içinde cevaplayana aşağı yukarı şöyle seslenir: “Sayın Hocam, bilimsel çalışmalar artık eşcinselliğin bir tercih değil de, doğumdan gelen bir olgu olduğuna işaret ediyor. Peki, biz insanlara artık eşcinselliğin günah, kabul edilemez olduğunu nasıl anlatacağız?” Cevaplayan bey o kadar kurnazdır ki, verdiği cevapla aşağı yukarı beynimi 2-3 saniye kadar tuzağa düşürmüş, heteroseksüel erkekler için derin bir sempati ve ötesinde acı duymama, eşcinsel olduğum içinse hatalı olduğum hissiyatıyla ürpermeme neden olmuştur. Verilen o cevap da aşağı yukarı şöyledir: “Eğer öyleyse bile bu bir şeyi değiştirmez. Heteroseksüel erkekler de kadınlarla sınav edilmektedir, onlar da çok eşliliğe yatkındırlar, ama din öyle olmamalarını emreder.” Mantığımın beynimin kontrolünü ele geçirmesi neyse ki o 2-3 saniyelik dumur halinin hemen ardından gerçekleşti. Aklıma ilk gelen şuydu. Eğlenceli bir benzetmeyle, bu iki çocuktan birine “Bak, elimde 5 tane şeker var, bunlardan birini seçmek zorundasın, yalnızca onu yiyebilirsin” diğerine ise “Sen ise bir tabak kapuska yemek zorundasın” demek gibi bir şey. Ondan da öte, eşcinsel erkeklerin çok-eşlilik gibi bir eğilime sahip olmadıklarını kim söyledi?! Erkeklerden bahsediyoruz! (Birden kulağa fazla seksist geldiğimi fark ettim!) Bilmem fark ettiniz mi, ahlaki tercih, burada yönelinenin cinsiyetinden önce devreye girmiyor, onun sonrasında kendini gösteriyor.
 
ooooo yılan hıkayesı yalan ruzgarını gecmısız benım yanında calısan bır arkadasımız var onceden gızlıydı sonra yavas yavs cozdum olayı eee ne yapalım sımdı adamımı dovelım oldurelım dıslayalım na yapalım o oyle sımdı gızlemıyo kendını ama gay may ısını yapıyo ama sunuda belırmek ısterım dısarda ısım olmuyo yan yana bıle gelmıyorum kacıyorum uzaklasıyorum
ekıyorum ortamıma sokmuyorum sonucda turk ınsanı dedıkoducu sonra derler derler olur bu da benı uzer neyse uzadı saygı gostermek lazım ınsan olan herkeze dunya kanunu
ama benı rahıtsız edıyorsa ozaman ıs degısır herkezde oldugu gıbı
 
musclefan bir yazısında soyle der ''hepimizi allah yarattı,ve eğer ki eşcinsellik ve hermafroditlik bir kusursa, ki değil ,o halde bu kusuru da bize allah verdi.allah insanları böyle yaratıyorsa bir bildiği mutlaka vardır.''
böyle demiş...

cevaben allah insanı varlıgını devam ettirebilmesi ve dunyadaki nizamı koruma adına çeşitli içgudulerle donatmıstır.bunlar iki ucu keskin bıcak gibidirler kontrol den cıktıgı vakit hem kendine hemde topluma zarar verirler.bir misal vermek gerekirse saldırganlık bir içgududür insanın kendini koruması adına faydaldır fakat bu kontrolden cıktıgında insan onu kontrol edemediği noktada bir anda katiıl olabilir şu halde biz deyebilirmiyizki onda saldırganlık içgudusu vardırş o doğuştan katildir oyle dogmustur onun suçu deildir ole yaratılmıstır onu suçlayamayız içguduleriyle hareket etmiştir.tabiki diyemeyiz onun kendisinde bulunan içgudunun hedefinden sapması tamamen insanın iradesine bağlı ve mesuliyeti dahilindedir.o kendinde olanı kontrol edememiş ona hakim olamamıs ve suç işlemiştir
zira üremekte bir içgududur vakıa bunun sapkınlık haline gelmesi hedefinden sapması eskilerin ifadesi ile inhirafı insanın iradesi ve sorumluluğu dahilindedir.

hülasa allah insanı vasat yaratmıştır bir takım içgudulerin hedefinden sapması ,sapkınlık haline gelmesi tanrının bir suçu deil,insanın hür iradesiyle alakalıdır.



bir deyim vardır, "bekara karı boşamak kolay" diye.işte bizden olmayanların durumu da tam anlamıyla bu.sizler için ahkam kesmek çok kolay.hele bir de arkanıza dini aldınız mı bir özgüven patlaması yaşıyorsunuz.gerçi yazdıklarının epey bir kısmı anlaşılmıyor,o kadar yazım hatası var ki.bülent ersoy'un her lafa "allah-u teala,vs." ile başlaması gibi,her cümleye arapça birkaç sözcük serpiştirince insanların senin yazdıklarının doğruluğuna ya da saygınlığına olan inancı artmaz.hayatını 600 yıl önce yazılmış bir kitaba göre yaşayan bireyler için kuran anlamlı olabilir.ancak çocukken kendimdeki farkı ilk kez anladığımda her gece dua ederdim allah'a , böyle olmamayı dilerdim.fakat ortaokula geldiğimde senelerce ettiğim duaların hiçbir işe yaramadığını gördüm.zaten o zaman kuran ile olan ilişkimi bilinçsizce kestim.kuran'da yazan mucizeler nedense modern zamanlarda görülmüyordu,benim hayatımda gerçekleşmiyordu.nedense(!) artık...dolayısıyla insan hayatının her çağa uygun ve ilahi olduğu iddiasında bulunan bir kitap ve onda yazan efsanelere endeksli olarak mutlu bir şekilde yaşanamayacağını o zaman anlamıştım.neden bunları söyledim?dini referans vermenizin bir eşcinsele bir şey ifade etmeyeceğini anlamanız için.daha doğrusu aklını kılavuz alan hiçbir insana dini referanslar hiçbir şey ifade etmez.ancak hayatında kulaktan dolma dini bilgileri olan,gazetelerin spor sayfaları dışında bir şey okumayan insanlar için etkileyici olabilirsiniz.

ooooo yılan hıkayesı yalan ruzgarını gecmısız benım yanında calısan bır arkadasımız var onceden gızlıydı sonra yavas yavs cozdum olayı eee ne yapalım sımdı adamımı dovelım oldurelım dıslayalım na yapalım o oyle sımdı gızlemıyo kendını ama gay may ısını yapıyo ama sunuda belırmek ısterım dısarda ısım olmuyo yan yana bıle gelmıyorum kacıyorum uzaklasıyorum
ekıyorum ortamıma sokmuyorum sonucda turk ınsanı dedıkoducu sonra derler derler olur bu da benı uzer neyse uzadı saygı gostermek lazım ınsan olan herkeze dunya kanunu
ama benı rahıtsız edıyorsa ozaman ıs degısır herkezde oldugu gıbı

bence seni çoktan rahatsız etmiş o kişi sadece varlığıyla bile,ortamına sokmadığına ve kaçtığına bakılırsa.

Ayaz, ****ik karşısındaki sert duruşun bende sanki sende bir ahlak anlayışı var izlenimi uyandırdı ki öyledir. Ancak o ahlak anlayışı neden hetero erkek arkadaşlarının yanına donla çıkmanı engeleyemedi merak ediyorum. Sanki senin biraz fazla sert duruş, "ben kesinlikle **** değilim, olamam, olana da yaklaşmam" diye....

Çünkü ben evime arkadaşlarım geldiğinde donla görünmekten hiç rahatsız olmam, keza askerde soyunurduk an gelir ***ümüz başımız açık kalırdı. (Gece yağmurlu araziden donumuza kadar ıslanıp geldiğimizde duş perdeleri sağlam kalmamış olan duşluklara girdiğimizde...) ama kimse kimseye yan gözle bakmazdı. Ha, bölüğe bi kaç **** geldi, gitti. Biliyoruz, belki de **** olduğundan gönderildiler ama kanıtlanamadı. Ama birisi bana iltifatlar edip duruyordu ilginçtir çok erkeksi urfalı bir tipte kız oslam sana verirdim deyip duruyordu.... Benim aklımdan kimseyle homoseksüel ilişki geçmedi bile, birbirimize nadiren böyle şakalar yaptığımızda tahayyül edemediğimiz bir olay olarak birbirimizi kızdırmak ya da başkalarını güldürmek için söylenip geçerdi.... Yani nereye gelmek istiyorum, erkek adama diğer erkeklerin çıplaklığından bişey olmaz. Ama ben hiç bi erkek arkadaşımın yanında boxerla uzun süre rahat edemem. Yanlış anlaşılmasın ***ümüzden korktuğumuzdan değil, ayıp geliyor. Aynı şekilde yanımda da kimsenin öyle bulunmasına müsaade etmem, hiç olmadı ben terk-i mekan eylerim....

Bence soruna çok güzel yanıtlar almışsın benim ekleyecek bişeyim yok, sende çok güzel düşünceler ifade etmişsin. Faydalandım.

Ama sende homoseksüeliğe karşı olan tepki biraz abartılı gibi geldi bana bu başlattığın konudan sonra. Aklıma kafayı Tanrıyla bozan ateistler geldi, nasıl ki bir takım ateistler Tanrı ve Din konusuna herkesten çok ilgi gösterip kelalaka yerlerde bile konuyu oraya çekip o konular açıldığında susmak bilmiyorlarsa, kafaları hep orayla meşgul olduğundan o konuya yoğunlaşabiliyorlarsa. Sende bu konuya iyi yoğunlaşmışsıni, sanırım gerçekten kafanı karıştıran bir soru.

Sana yardımcı olmak isterdim ama sana yeminle söylüyorum söyleyeceklerimi değişik şekillerde Karasan ve bir kaç arkadaş dile getirmiş. Benim tekrar etmem abes olur.

Ben şahsen gayleri ilişkilerini tahayyül edince onlardan tiksiniyorum, özellikle aktif olanlarından, ama ne gariptir ki hani bi film vardı belki izlemişsinizdir "Kabadayı" diye orada Rasim Öztekin "Sürmeli" isminde bir gayi canlandırıyordu. Orada Şener Şen eski kabadayılara "Beşiniz bir sürmeli etmezsiniz" diyerek Sürmeli'nin yiğitliğini anlatıyordu. İşte onun bazı ****lerde yiğit olabiliyor. Yani bazıları hetero olduğu halde **** ruhluyken bazıları da **** olup erkek ruhlu olabiliyor. Yine bazı ****ler sapına kadar **** olurken bazı erkekler de sapına kadar erkek olabiliyor.

Ben bu konu üzerinde fazla tartışmayı gereksiz buluyorum.

Çünkü çıkılacak yollar belli; Birincisi din eksenli görüş, ki din bunu şiddetle yasaklar, hatta bu Lût kavminin helak sebebidir. Ayrıca sahih hadislerden de diğer içtimai hükümlerine bakmak lazım.

Dini gözardı ederek yaklaşacağın hemen her görüş seni humanizme(!) doğru götürecek ve gay serbestliğine yol açacaktır.

Benim gibi yap, karşına çıkarsa "beni bozar kusura bakma arkadaş" de git yoluna. Düşünürsen bataklık gibi çırpındıkça saplanırsın, akıllılar bataklığa girmeden kıyısından dolanır yoluna devam eder.

Bataklığa girmedinse, giren bir yarenin de yoksa sanane o bataklıktan!


bataklık ha?vay anasını.dinozorların yok olma sebebi de eşcinsellermiş biliyor musun? :lol:
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Benim eşcinsellere karşı bir tutumum yok. Selam bile veririm. Bence eşcinsellik hastalıktır. Küçükken mi artık hormonlardan mı bilemeyeceğim ama bir hastalıktır. Ayrıca biliyoruz ki yaptıkları hiçbir açıdan doğru değil ne dinen ne sağlıken ne de ahlaken. Ben böyle durumda olanlara en kısa zamanda şifa dilerim. Büyük konuşmak istemem ama arkadaşımda olmalarını istemem. Zor bir durum.
 
Akil üzerine Bir Cevap Denemesi

petsy bir yazısında şöyle der

bilim akıla dayanır vakıa akılla heer seyi anlayamayız.bir daire başladığı noktada biter der üstad.hiçbirsey bilmediği bir noktada başlar ve devam eder ogrenir ve hiçbir şey anlıyamıyacağını anladığı yerde de biter.bilim sadece ve sadece allahın kural ve kanunlarını bulur onun dışına cıkamaz .einstein in e=mc2 si Newton un buldugu yercekimi kanunu ve sayısız bilimsel bulşlar hep allahın tabiatı dizayn ettiği kanun ve kurallardır fakat bilim ancak gorduğu tecrube edebildiği şeyleri acıklar.
bu itibarla bilim herseyi cozup anlayamaz veya bir baska ifade ile sadece gorebildiklerini izaha calısır.goremedikleri bir cok sey oldugu için bilim yanılma ihtimali cok fazladır.
devamlı bir oncekini yalanlayan bilimsel makalelere bolca tesaduf ederiz. mesala insanın niçin yaratıldıgını bilim bilemz o nedensellik esasına gore herseyi bir oncekinin sonucu olarak gorur.işte bilim bu yınuyle her seyi anlayamaz bu eksik tarafları ancak dinde buluruz.
Albert Einstein meshur sozude bunu anlatır “Dinsiz İlim Kör, İlimsiz Din Topaldır”.ilimle dini telif ettiğiniz noktada haikatleri gorebiliriz.

ilginctir mesala bilimin hep yanılacagını yada yanıldıgnı iddia eden dusunurlerde vardır mesala tabirler orjinal olmamakla beraber aklımda kaldıgınca gazali bilimi tamamen reddeder.madem bilim allahın kural ve kanunlarıdır der o halde butun dogrular bütün hakikatler kainatı yaratan allahın insanklara gonderdiği kur an ve sunnettir der ve bunları birer otorite olarak kabul eder buna uymayan bütün bilimi reddeder.
eet sadece olaya akıl gözuyle bakmak bize hakikati göstermez. Akıl fenomenlerle, yani gerçeğin dış görünüşleriyle ugraşır halbuki o görunuşun dışındaki gercek ancak sezgi yo0luyla anlaşılabilir, İnsanoğlunun kaderi, yalnızlığı, faniliği, ve ölümü meseleleri, varoluşun mana veya manasızlığı meselelerinde,asla akıl bize klavuz olamaz.bu olayların özünü ruhunu bize ancak sezgi ve mistik bi kavrayıs kazandırabilir.geleneklere bu akıl gozuyle bakmak cok sathi ve yuzeysel olacaktır.
az cok itimatınız olduguna inandığımAlbert Einstein ın bu mevzudaki gorusunude aktardım.hatta şu sözüde
"Kâinatın Yaratıcısına olan inanç, ilmi araştırmanın en kuvvetli ve en asîl muharrik gücüdür." olaya ayrı bi boyut kazandırır.


akılın kifayetsizliğini bergson ispatlamıstır.bergson aklı yıktığında rasyonelistler akılcılar ona şunu sordu.“Sen hiç şüphesiz aklı yıktın, fakat yine akılla bunu yaptın! metodun aklîdir, yine aklın rehberliğini gösterir.“
yani akılı yine akılla yıktın diyerek aklın kaybettiği prestiji ona yeniden kazandırmayı istediler.bergson sa onlara şu tarihi cevabı verdi

“Eğer ben aklı akılla yıktımsa, demek ki aklın son durağı, nihaî gayesi intihar ve âczini itiraf etmekmiş.”

unutmayalım alem sonsuz insan zihni ise sınırlıdır.ancak akılla kalp birleştiğinde hakikat görülebilir.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back
Yukarı