Yazarlar buraya (Kompozisyon,öykü,makale, deneme yazmak isteyenler)

Konusu 'Kültür Sanat Bilim Seyahat' forumundadır ve salvadore_xp tarafından 21 Temmuz 2008 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 8 üye.
  1. salvadore_xp
    Offline

    salvadore_xp Üye

    Katılım:
    25 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.113
    Beğenileri:
    531
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul and Giresun
    Okumak ayrı, yazmak ayrı mecralardır. Okumanın bir üst basamağı olarak nitelendirilmektedir yazmak. Çünkü kaleminizden dökülenlerin mesuliyeti size aittir ve yazının başarısı sizi onurlandırdığı gibi, başarısızlığı da sizi yerle bir edecektir. O zaman sorurumluk ister yazmak: cesaret ister, anlatmaya bilgi birikimlerinin olmasını ister, buna uygun bir üslup ister, akıcı ve zaman zaman keskin ifadeler ister, alanında uzmanlık ister, farklı düşünmeyi ve bunları sözselleştirmeyi ister, velhasıl insana dair tüm güzel sıfatları ister. Eserinizin güzelliği bu nadide sıfatlardan sayısal olarak ne kadar fazlasına sahip olduğunuza bağlıdır.
    Buraya kadar hiçbir problem yok. Fakat kişi bu sıfatlara sahip olup, olamadığının farkında mı? Eğer bu yönünün farkına varamamışsa bu yeteneği yok sayarak hayatına devam edecektir. Şuan aydın olan düşünürlerlerin, elit bir mevkide olmalarının sebebi bence içlerindeki potansiyelin farkında olmalarıdır, olaganüstü yeteneklerle, alğzında gümüş kaşıkla doğan bebekler olmaları değil.
    Kişi Body'i yapmadan genlerin bu spora ne kadar uygun olduğunu, kaslarının antremanlara ne kadar erken ve bariz tepki verdiği anlayamaz.
    Kişi, futbol kamplarına katılmadan, gerekli çalışmaları yapmadan, ne kadar kaliteli bir futbolcu olacağını bilemez.
    kişi, mesleğini icra etmeye başlamadan bu mesleği ne kadar iyi yapabileceği ve başarılı olabileceğini bilemez.
    kişi, yazma çalışmaları yapmadan, içindeki haznenin artık taşıp, insanlara ulaşmak istediğini bilemez.

    Elbette olay benim kısa örneklerimde olduğu kadar hazin ve acımasız olmayacaktır. Zaman zaman yetenekli olduğunuz yönler, ortaya çıkmak için bazı kıpırtılarda bulunacaktır. Bu kıpırtıları yakalayan insan er ya da geç bu özelliğin bir ucundan tutup onu çekip çıkaracaktır.
    Bundan sonra da potansiyeline ulaşmanın keyfiyetiyte ve öz benliğe tanınan bu imtiyazla kiş isterik halleriyle bile bundan sonra başarısının devamnı getirecektir.

    Yazıların içeriği, konusu ve türü size bağlıdır. Yazılan komposizyonları "metin 1,2,3...." şeklinde sıralarsak daha anlaşılır olur ve yazılara dair görüşlerimizi belirtmemiz daha sağlıklı gerçekleşir.

    Vücut Geliştirme forumunda böyle bir başlığa yoğun talep olacağını sanmıyorum; ama bilgilerini ve yazılarını bir komposizyon halinde bizden esirgemeyen arkadaşların var olduğunu ve bu şekilde de bu konuya ilginin artacağını, alacağımız-vereceğimiz bilgi ve yaşantıların,düşüncenin artacağını ve bize daha faydalı bir hal alacağını düşünüyorum.
    ""Tüm bunları kendimi geliştirmek ve benimle beraber katılımcı arkadaşlara faydalı olabilmek için yapıyorum.
    Bu metinler benim gözümde bir eser değerindedir. Çünkü her seferinde aslında anlatılmak istenen düşüncelerinin ne kadar fazla olduğunu ve paylaşılacak uçsuz bucaksız bir dimağa sahip odluğumuzu anlamamızı sağlayacak.""
    İlk metni ben yazmak istiyorum; fakat açılış için işlevsel bir metin olmasını istediğim için üzerinde yoğunlaşmak için zamana ihtiyacım vardır.

    İnşallah birbirimize faydalı olur ve kendi forumumuzda, kendi köşe yazılarımızı cömert fikirlerimizle oluştururuz.
    Saygılarımla...
     
    kimodedim ve Venomanic bunu beğendi.
  2. aneximandros
    Offline

    aneximandros Özel Üye

    Katılım:
    14 Aralık 2007
    Mesajlar:
    1.830
    Beğenileri:
    2.154
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Teorik Kimya
    Yer:
    USA
    salvadore, gene yapacağını yapmışsın. Yaratıcı yazım konusunda ders almıştım üniversitedeyken. O zaman yazdıklarımı bulabilirsem bilgisayarımın tozlu kasasında, bu baslığa katkıda bulunmaktan büyük mutluluk duyacağım.
     
    salvadore_xp bunu beğendi.
  3. krn
    Offline

    krn Yeni Üye

    Katılım:
    13 Ağustos 2007
    Mesajlar:
    193
    Beğenileri:
    56
    Ödül Puanları:
    0
    yazarlar buraya demişsin...beni arada idare edersin artık:)..konuyu biraz daraltsan daha mı iyi olur acaba...böyle nerden başlıcanı kestiremiyo adam..belki yazarlar için sorun olmayabilir ama benim gibi hasbelkader kalemlerin işi zor gibi:)katılımın ben de çok olacağını düşünmüyorum kendi aramızda çalar oynarız:)))bu arada kompozisyona merakın için teşk.ler...
     
  4. salvadore_xp
    Offline

    salvadore_xp Üye

    Katılım:
    25 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.113
    Beğenileri:
    531
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul and Giresun
    Krn, hepimiz aynı düzeydeyiz. Yazının ne kadar iyi ya da kötü olmasının hiçbir önemi yok. Tek amaç yazma eylemini gerçekleştirmek. Senden ne güzel düşünceler çıkacağına sen bile inanamayacaksın. Sadece yazmaya başlamak maharetini göstermek gerek.
    Herkes istediği özgürlükte yazsın diye pek bir sınırlama getirmedim. Bu konuda o kadar iddialı değilim;ama bugün içerisinde ilk metini yazacağım. o zaman daha anlaşılır bir hal alır diye düşünüyorum. İnan kaleminden çıkacak kelimeleri inan merakla bekliyorum. Katılım için teşekkürler.
     
  5. salvadore_xp
    Offline

    salvadore_xp Üye

    Katılım:
    25 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.113
    Beğenileri:
    531
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul and Giresun
    Aneximandros, bu konuda katılım beklediğim üyelerden biri de sendin. Hiç yanılmadığımı birkez daha anladım. Elbet dersteki materyal ve kaynakların işimize yaraaycaktr. Ama bir metin örneğiyle geniş kültür haznenden çıkacak fikirlerle katılımı pekiştirmek çok güzel olurdu. :D
     
  6. krn
    Offline

    krn Yeni Üye

    Katılım:
    13 Ağustos 2007
    Mesajlar:
    193
    Beğenileri:
    56
    Ödül Puanları:
    0
    bu güzel düşüncelerin için teşk ederim salvadore_xp...sen startı ver bi sonra ben de bişeyler çiziktiriveririm...
     
  7. krn
    Offline

    krn Yeni Üye

    Katılım:
    13 Ağustos 2007
    Mesajlar:
    193
    Beğenileri:
    56
    Ödül Puanları:
    0
    çala kalem ama içten bi yazı ilave edeyim de sıramı savayım salvadore_xp:)
    hayatın kıyısından...
    Tercihlerimizle mrhb demesek de hayata tercihlerimizle kimlik kazandırdığımız bir nefeslik süreç varoluşumuz..…
    Çocukluk yıllarımı düşünüyorum da hayatın ne kadar kıyısındaymışım….hayatı oyun gören 365 günü 24 saate sığdıran her saatine hesapsız gülücükler atan yarını bugüne taşıyan zamanda anı yaşayan şirin sevimli bi meret…
    Devamında gelen gençlik yılları…hesaplar gelecek kaygısı….zamanı andan çıkarıp omzundaki ağır yüklerle yılları yarınlara taşıyan …kıyıdan uzaklaşıp derinlere dalan….
    Göz açıp kapayıncaya kadar geçen hayatın içinde yarının vizesi dahi alınamadan finale hazırlanan…
    ne için yaşamalı insan…bugünü mutlakken yarına mı bakmalı…….
     
    BOSNAK, Venomanic ve salvadore_xp bunu beğendi.
  8. salvadore_xp
    Offline

    salvadore_xp Üye

    Katılım:
    25 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.113
    Beğenileri:
    531
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul and Giresun
    Hayat’ın anlamı

    Hayata anlam vermeye çalışanlar ya da çalışmayanlar. İkinci grupta olanların işleri çok rahat olacak. Sürekli kafanızı kurcalayan, bilgisine güvendiğiniz insanların bile açık bir cevap veremeyeceği, ne bilginlerin ne filozofların net bir açıklık getirebildiği, sadece “bana göre hayat…”. Şeklinde ilerleyen düşünce yazılarından anlaşıldığı gibi cevabını kendinizin bulması gerektiği bir soru kafalarını kurcalamayacak. Hayata anlam vermeye çalışmayanlar aslında bu hayatın adını kendi kendilerine koymuşlardır; ama ne koyduklarını sorgulamaktan, düşünmekten acizdirler. Onlara göre hayat: eğlenmek, gezmek, temel ihtiyaçları gidermek, Ebedi seyahat biletinin kesildiği zamanı sabırsızlıkla beklemek, düşünmeden yaşamak vs…
    Olabilir. Hayata anlam vermeye çalışan insan, yaşama bir anlam vermek için, doğumunu, varoluş amacını, yaşayan ve yaşamayan insanları, Ölümden sonra gideceği ya da gitmeyeceği yeri, hayatın kesinlikle bir anlamı olup, olmadığını, bu dünyaya gelme amacının olup olmadığını, kader’in etki süresini ve kapsamını vs… sorgulayacak ve çözüm bulmaya çalışcaktır. Beyni hiç olmadığı kadar sorgulanacak ve bu sorgulamada hiç kimseden yardım alamayacak, sadece dimağının elverdiği ölçüde bir anlam biçmeye çalışacaktır. Bu düşünme eyleminin sonunda kafasının üstünde yanan ampulü görecek ve bu zamana kadar bunun nasıl farkında varamadığını, hayatın bu kadar basit bir anlamının olduğunu, neden daha erken bulamadığı için hayıflanacak ya da şimdilik bir anlam vermediği ve bu haz veren düşünce eyleminden vazgeçmek istemediği için anlamlandırma işini erteleyecek. Bu iki grubun da ortak özelliği hayata karşı bir duruş geliştirmek zorunda olmalarıdır. Hayata karşı bir duruşu olmadığı takdirde bu dünya o kadar çekilmez bir hal alacaktır ki kişi bu dönemde tek çözümü canına kıymak olarak algılayacak ve buna dair girişimlerde bulunacaktır. Şuan intihar girişimde bulunmuyorsanız hayata karşı bir duruş geliştirmiş bir haldesiniz. Bu duruşunuz ne kadar yerindeyse kullanım süresi de o kadar uzun olacaktır. Zaman zaman bu duruşun aslında doğru duruş olmadığına inandığınızda daha modern bir duruş geliştirmek zorundasınız. Bu yeni duruşu geliştiremediğiniz takdirde tekrar hayatı sonlandırma isteği peydahlanacaktır. Ki bu duruşun sağlam olmadığı düşüncesi, bu zamana kadar yaşanılan zamanın boşuna olduğunu hissini de verecek neticede öz benlik kaybı kaçınılmaz olacaktır. O zaman insanların çoğu hayat duruşlarındaki çatlakların farkına varmamak için bu konuyu sorgulamaktan kaçıyorlar. Kendi çapında poliannacılık oynuyorlar. Beyninin içindeki cevapsız noktaları görmemek için ellerinden geleni yaparak, sahte bir huzur, mutluluk ortamı yaratıyorlar. Velhasıl: hayatı sorgulamaya çalışmak, bu eyleme zaman ayırmak ve neticede bir sonuca varamamak insanları ürkütüyor. Toplum’da size “hayatı sorgulamayın” diyor. “Biz sorguladık; alıcıları açın, sırasıyla yükleyeceğiz” diyor. Madem bizden önceki insanlar düşünüp, taşınmış, bu uğurda canları kaybetmiş; fakat kendi doktrinlerini geliştirmişler, ne gerek var tekrar sorgulamaya. Hem sonra hayat duruşumuzdaki çatlakların farkına varırsak, tekrar hayata dönme şansımız olmayabilir…
     
    kimodedim, Venomanic ve krn bunu beğendi.
  9. krn
    Offline

    krn Yeni Üye

    Katılım:
    13 Ağustos 2007
    Mesajlar:
    193
    Beğenileri:
    56
    Ödül Puanları:
    0
    Salvadore_xp…. nostradamus un almanağını okur gibiydim…çok derin yazmışsın…emeğine sağlık….
     
    salvadore_xp bunu beğendi.
  10. salvadore_xp
    Offline

    salvadore_xp Üye

    Katılım:
    25 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.113
    Beğenileri:
    531
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul and Giresun
    Teşekkür ederim krn, yazarken uzun cümlelerle yazmaktan haz alıyorum; bu yazarken bana kolaylık sağlasa da okuyucu açısının yazının anlaşılırlığını azaltıyor. Yavaş ve dikkatli okumayı gerektiriyor; anlam karmaşına düşmemek için de noktalama işaretlerine dikkat etmem uzun cümlelerde daha bir gerekli oluyor. Ben bile tekrar okuduğumda uzun cümlelerle anlatımı boğduğumu düşünmüyor değilim. Noktalamalara ve vurgulara dikkat etmem gerekli sanırım.

    Benzeri konuları ele almışız; yazın hakkında yorum yapamadığım için kusura bakma. Şimdi sindirerek okuma fırsatı buldum. İçinde bulunduğun durumu betimlemeyi seviyor gibisin. Ama yazı düşünce yazısı olunca, bir olay ya da durum ağırlıklı olmayınca sindirerek okumak çok önemli. Yoksa yazılanlar sadece laf kalabalığı gibi geliyor zihne. Şiirsel söyleyişlere yatkın gibisin. Şiirle aran iyidir gibime geliyor. Bilmem yanılıyor muyum?
     
  11. Venomanic
    Offline

    Venomanic Üye

    Katılım:
    11 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    51
    Beğenileri:
    36
    Ödül Puanları:
    0
    Merhaba arkadaşlar,
    Ben de yazılarımla sizinle birlikte olmak isterim, acaba şiir de kabul olur mu?
    Bu arada, krn ve salvadore_xp elinize sağlık, yazılarınızın devamını bekliyorum

    Ayrıca salvadore_xp, paragraf sayını arttırmanı öneririm. Biliyorum bazen gerekmiyor fakat okuyucunun parçayı nasıl gördüğü de çok önemlidir.

    Saygılarla...
     
    Son düzenleme: 22 Temmuz 2008
    salvadore_xp bunu beğendi.
  12. salvadore_xp
    Offline

    salvadore_xp Üye

    Katılım:
    25 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.113
    Beğenileri:
    531
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul and Giresun
    Tabiki şiiri kabul ederiz. Benim gibi senin şiirini sabırsızlıkla bekleyen arkadaş olduğuna da eminim. Sanırım krn'de şiire meraklı. Şiir konusunda en cahil olanınız benim sanırım :D
     
  13. Venomanic
    Offline

    Venomanic Üye

    Katılım:
    11 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    51
    Beğenileri:
    36
    Ödül Puanları:
    0
    Sorgu

    Geceyi neden sever şairler, aşıklar geceleri nasıl bir anda bestekar oluverir ? Çünkü o kadar soğuktur ki gece, hissedemezsin sevgiyi ve şefkati bir gram nefretle ısınmadıkça , o kadar ıssızdır ki kendini ‘tek ve en ulu’ olarak görürsün, o kadar sessizdir ki yüreğinin sesi kulaklarında yankılanır ve o kadar karanlıktır ki sonu görünmez, sonsuzluğu bulduğunu düşünürsün, gözlerinin alabildiğine bakarsın ama hemen avcunun içindedir baktığın yer. Sonsuzu elde etmektir geceyi çekici kılan. Gece, kendini bulduğun, kaybettiğin, aramadığın, yokettiğin, uygarlaştırdığın, bağışladığın, sevebildiğin yerdir.

    Karın beyazlığı neden çekici gelir insana, kışın soğuğunda nasıl içini ısıtır insanın karın yağması? Çünkü kar saklar, değiştirir ve yeniler. Göremeyiz ne vardır o tatlı beyazlığın altında. Normalde yanına bile yaklaşmayacağımız sokaklar, öyle güzel öyle yumuşak gözükürler ki. Kar en büyük doğa yalanıdır. Kötülüğü iyi kılar, iyiliğin üstünü örter. Adaletsizliktir benim için kar. Gerçeklik biter, sadeliğin o eşsiz belirsizliği başlar.

    Tanrı’ya neden inanır insan? Çünkü dünyadaki kötülüğün karşılıksız kalmayacağının garantisidir o. Öbür dünya denilen yerde, insanlar sınıflara ayrılacak ve daha mutlu bir yaşam sağlayacaktır o bize. Ama hangimiz istemeyiz ki soykırım yapan generallerin cayır cayır yanmasını, hangimiz istemeyiz para için can alanların yargılanmasını. Aslında bizim istediğimiz, bu dünyada yapamadığımız herşeyi yapabileceğimiz bir yerin varlığıdır. Ne de güzel bir güvencedir bu böyle!

    Tüm bu nedensiz anlam yüklemeler neden peşimden ayrılmaz ben bunu da merak ederim. Ve bir gün öldüğümde bana şunu söylemesini isterim, yaşlı tombul ve şirin kütüphane görevlisi görünümlü bayanın :

    ‘Herkesin birbirini öldürdüğü, milyonlarca insanın aç, milyonlarca insanın zevkten dört köşe olduğu, tecavüzcülerin yargılanmadığı,doğrunun değil güçlünün kazandığı, değerlinin değil süslünün takdir edildiği bir yeri gerçek sandığınızı söylemeyin bana.Ah, tabiki hepsi ‘bir tür’ rüyaydı. Gerçekliğe hoşgeldiniz. Umarım iyi vakit geçirirsiniz. He, bu arada burası cennet veya cehennem değil.'
     
    kimodedim ve salvadore_xp bunu beğendi.
  14. salvadore_xp
    Offline

    salvadore_xp Üye

    Katılım:
    25 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.113
    Beğenileri:
    531
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul and Giresun
    İnsanın tanrıya inanmasını çok beğendim. Gerçekten gücümüzün yetmediği ve çağresiz kaldığımız durumlarda herzaman bize sahip çıkacak ve salt haktan yana olacak bir terazisi olduğunu bilmek, insanın kendi kendini motive etmesini ve yaşama daha sıkı sarılmasını sağlıyor.
    Tombul ve şirin kütüphane görevlisi her daim insanın karşısına çıkmıyor malesef.
    Yeni yeni sorgulamarını merak ediyoruz. Belki uzun arayıp da bulamadığımız noktaları senin pencerenden bakınca görme fırsatı buluruz :)
     
    Venomanic bunu beğendi.
  15. Venomanic
    Offline

    Venomanic Üye

    Katılım:
    11 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    51
    Beğenileri:
    36
    Ödül Puanları:
    0
    Bakış açınıza ufacık da olsa bir şeyler katabildiysem, ne mutlu bana. Sorgularıma devam etmeyi düşünüyordum ben de.
    Şiir dedim, deneme çıkardım biraz garip oldu :D Platonik aşk acısı zamanlarımdan birinde yazdığım bir şiirim var sizlerle onu paylaşmak isterim en yakın zamanda.

    Saygılar...
     
  16. krn
    Offline

    krn Yeni Üye

    Katılım:
    13 Ağustos 2007
    Mesajlar:
    193
    Beğenileri:
    56
    Ödül Puanları:
    0
    maalesef:)ama ii bi dinleyiciyim...
     
  17. krn
    Offline

    krn Yeni Üye

    Katılım:
    13 Ağustos 2007
    Mesajlar:
    193
    Beğenileri:
    56
    Ödül Puanları:
    0
    Venomanic..eğer yanlış anlamadıysam gerçekliğin kendini sorgulamışsın....ve yazdıklarından anladığım kadarıyla bildiğimiz inandığımız herşeyde bir soru işaretin var...güzel ifade etmişin...beğendim...ama neden kütüphaneci kadın...ve kadının son cümlesindeki sırrı merak ettim...
     
    Venomanic bunu beğendi.
  18. Venomanic
    Offline

    Venomanic Üye

    Katılım:
    11 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    51
    Beğenileri:
    36
    Ödül Puanları:
    0
    Gerçeklerin arkasında bence hep göremediğimiz başka gerçeklikler vardır. Kütüphaneci kadının belirli bir rolü yok. Son cümle son bölüme bağlı olarak anlam kazansa da, bu bahsettiğim 'gerçeklik'lerin gördüğümüz veya bildiğimiz gerçek durumlardan farklı olma ihtimalini en bilinen kalıpları yıkarak gösteriyor.

    Saygılarla...
     
  19. krn
    Offline

    krn Yeni Üye

    Katılım:
    13 Ağustos 2007
    Mesajlar:
    193
    Beğenileri:
    56
    Ödül Puanları:
    0
    Venomanic...sen belli bi rolü yok desende kütüphaneci kadın ve verdiği cevap beni etkiledi doğrusu...entersan belki ama kendimi zifiri karnlıkta ardında sırlar saklayan tarihi büyük bi ahşap kapının önünde gibi hissettirdi..ve halen kütüphaneci kadındaki o sırrı merak ediyorum..cevabının olmadığını bile bile...cidden eline sağlık güzeldi..kaydettim bunu pc me
     
    Venomanic bunu beğendi.
  20. Venomanic
    Offline

    Venomanic Üye

    Katılım:
    11 Temmuz 2008
    Mesajlar:
    51
    Beğenileri:
    36
    Ödül Puanları:
    0
    krn, aslında bir rolü yok yerine bütün bir parçayı etkileyebilcek bir güce sahip değil diyebiliriz. Ben kütüphanede duran, şirin, tombul ve yaşlı bir bayan figürünün hayat hakkında çok bilgi sahip olduğuna
    inanıyorum. Ve ancak bu 'sıradanlığa' sahip kişinin bu kadar yüksek bir bilgeliğe ulaşabileceğini düşünüyorum.
     

Sayfayı Paylaş