Uzun süreli açlık

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve mewthree tarafından 5 Temmuz 2011 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 3 üye.
  1. mewthree
    Offline

    mewthree Üye

    Katılım:
    9 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    27
    Beğenileri:
    1
    Ödül Puanları:
    0
    Uzun süreli açlığın GH seviyesini arttırdığını duymuştum. Fakat bu 'uzun süreli' açlığın da kendi için de bir sınırları olmalı diye düşünüyorum ve sziden bu sınırların ne olduğunu biliyorsanız paylaşmanızı istityorum.

    Bir de, eğer uzun süreli açlık kandaki GH seviyesini arttırıyorsa bu boy uzamasına vesile midir?
     
  2. jeune_turc
    Offline

    jeune_turc Üye

    Katılım:
    12 Mart 2011
    Mesajlar:
    202
    Beğenileri:
    80
    Ödül Puanları:
    38
    Meslek:
    Avukat
    Yer:
    İstanbul
    Japon bilim adamları tarafından 1999’da keşfedilen Ghrelin, büyüme hormonu salgılatıcı etkisi olan, enerji dengesi ve besin alınımının düzenlenmesinde rol oynayan, açlık hormonu olarak da bilinen 28 aminoasitli bir hormondur. Esas olarak midede üretilmekle birlikte daha düşük miktarlarda bağırsak, hipofiz, böbrek, plasenta, tükrük bezi, tiroid bezi, ince bağırsak, böbrekler, kalp, pankreasın alfa hücreleri ve gonadlarda ve hipotalamusta da yapılmaktadır. Açlık halinde kanda yüksek miktarlarda bulunmakta olup, yemek yeme ile miktarı azalmaktadır. Ghrelin; yemek yemeyi, besin kullanımını, enerji kullanımını ve iştahı düzenlemektedir.

    Ghrelin hormonunun birçok fonksiyonlara sahip olduğu, yapılan deneysel çalışmalardan anlaşılmış bulunmaktadır. Keşfinin ilk yıllarında vücutta,büyüme hormonu salınımını arttırıcı bir hormon olarak görülse de, son yıllarda iştah ve vücut ağırlığının düzenlenmesi üzerine etkileri daha çok dikkat çekmektedir.

    Büyüme hormonu organizmanın büyüme ve gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Ghrelinin büyüme hormonu salgılatıcı etkileri yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.Ghrelinin yağ dokusunu ve iştahı arttırıcı etkilerinin büyüme hormonu üzerine olan etkilerinden bağımsız olduğu ve bunun, leptinin de aracı olduğu santral sinir sistemindeki özel nöronlar tarafından düzenlendiği düşünülmektedir.
    Ghrelin hormonu iştahı artırırken, leptin beyne midenin dolu olduğunu bildirir ve tokluk hissi yaratır.
    İnsanlarda ghrelin düzeyleri obesite ve kalori alımı ile azalmakta, açlıkta ve anoreksiya nervozalı hastalarda artmaktadır. Buradan yola çıkarak ghrelinin enerji depolarının boşalmasını ve kaşeksiyi önleyen bir hormon olduğu, her öğün öncesi düzeylerinde artış olması nedeniyle iştahı uyardığı düşünülmektedir.Ghrelin düzeyleri insanlarda her öğün öncesi yükselip, öğünden 90 dakika sonra en düşük düzeylerine inmektedir. Ghrelin hiperglisemiyi uyarırken, insülin düzeylerini azaltmakta,hiperglisemi ve insülin ise ghrelin düzeylerini azaltmaktadır.
    Ghrelin’in büyüme hormonu salınımını sağladığı, iştahı arttırdığı ve vücudun hemen her yerinde ve hemen her sistem üzerinde çeşitli etkilerinin bulunduğu yapılan yeni çalışmalardan anlaşılmaktadır. Dolayısıyla güncelliğini koruyan bu konu ile ilgili olarak, yeni bilgilere sahip olunması için daha fazla ve detaylı olarak yapılacakçalışmalar bize yeni ufuklar açacaktır.
    KAYNAKÇA:
     
    draft ve Azi bunu beğendi.
  3. draft
    Offline

    draft Üye

    Katılım:
    4 Eylül 2008
    Mesajlar:
    1.580
    Beğenileri:
    1.691
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Mimar
    Yer:
    İstanbul
    Aklıma takılanları sizlerle yaplaşmak istiyorum.

    Yani oruç tutmak bir işe yarayabilir. 2 yıl kadar önce bir kitap okumuştum, "Sağlık İçin Oruç Bıçaksız Ameliyattır" adında Gülhan Beydemir tarafından yazılmış. Orda bundan değil ama insan vücudunun sadece su orucu ile birkaç günden bir aya kadar bu oruç ile inanılmaz bir detoks sağladıklarından bahsediyordu. Ayrıca tabii birşey tüketilmediği için de kilo kaybından.,

    Peki artıları ve eksileriyle düşününce biz vücut geliştirmeciyiz ve günlük belli bir miktar protein girişini sağlamalıyız ki kas kaybı minimuma insin. Diğer taraftan, yukarda jeune_turc in bahsettiği durum ise bir hayli güzel ama midenin boş olması gerekiyor anladığım kadarıyla. Adını hatırlamadığım bir kitapta da Amerikalı doktorun biri 1 haftalık süreçte sadece protein tozu tüketimiyle bir diyet öneriyordu. Bunu daha önceden forumda başka bir konuda yazmıştım ve kimisi olmaz, karbonhidratsız kas kaybı gerçekleşir demişlerdi ki bence de hakları var. Diğer bir durumsa bu her 2 diyette de karbonhidratsızlıktan vücudun ketojenik duruma geçebilmesi durumu.
    Daha önceden ketojenik diyet yapmışlığım varki gerçekten etkileri çok güzel:)

    O halde mideyi doldurmadan, protein girişini durdurmadan ve ketojenik durumu bozmadan neler yapılabilir?

    - Damardan aminoasit, temel yağ asitleri ve vitaminlerin alınması mümkün mü?
    Günlük 6-7 öğün yemek yiyen biri olarak bir günde tekrar tekrar serum yemek adamı sinir eder:)

    Onun dışında hydrowhey veya isolate kullanmak sindirim hızını arttırır ama mideyi dolduracaktır. Bu durum tokluk sağlar mı? Eğer sağlamazsa multivitamin ile protein tozu kullanımı işe yarayabilir. Ama buda günlük en az 10 ölçek protein demek. Maliyeti çok yüksek, ayrıca sabit bir aminoasit grubu alınmış olacak o halde aminoasit çeşitliliği nasıl sağlanacak?

    Karbonhidratı alımıda olmayacağı için,,, Ketojenik durum olacak peki onun içinde yağ alınmalı ama nasıl?

    İşin aslı bu durumu biz sporculara nasıl uyarlarız bilmiyorum ama uyarlayabilirsek yağsız kas kütleli sporcular olmamız kaçınılmaz. Tabii bayaa güzel bir durum.
     
    dishiwelet bunu beğendi.

Sayfayı Paylaş