Süt ne kadar sağlıklız ise ürünleride o oranda sağlıklı

Konusu 'Geri Dönüşüm Kutusu' forumundadır ve heldic tarafından 2 Haziran 2012 başlatılmıştır.

Konu Durumu:
Mesaj gönderimine kapalı.
Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 22 üye.
  1. AkrepHan
    Offline

    AkrepHan Yeni Üye

    Katılım:
    3 Nisan 2012
    Mesajlar:
    1.289
    Beğenileri:
    288
    Ödül Puanları:
    0
    Dr. Mehmet Öz, inek sütü ile ilgili yapılan eleştirilere açıklık getiriyor...

    Tam yağlı süt, bazıları tarafından bir bardak yağdan başka bir şey olmadığı yönünde eleştirilse de aslında konu göründüğünden daha karışık.

    Çok fazla tam yağlı süt içen çocukların çok fazla kalori aldıkları doğru ama süt aynı zamanda yiyeceklerin sindirilmesi sırasında kalsiyumun yağlara tutunarak daha az yağ emilmesine neden olduğundan kilo kontrolüne de yardımcı olabilir.

    Yapılan bazı araştırmalar, kilo kontrolünde yağsız, az yağlı ve tam yağlı süt arasında önemli bir farkın olmadığını ileri sürmüştür. Ayrıca sütten bütün yağı çıkardığınız zaman özellikle insülin olmak üzere, hormonlarınızla şekerleme yemişsiniz gibi etkileşen doğal şeker birikimiyle karşı karşıya kalırsınız.

    Önemli olan, bütün yiyecekler için geçerli olan "kararında tüketmek". Günde yarım litre kadar tam yağlı süt (veya 2 porsiyon herhangi bir süt ürünü) tüketirseniz kalori depolanması sağlığa faydalarının önüne geçer.

    Dr. Mehmet Öz



    süt + sı yok denmişti ama Mehmet ÖZ ün buna karşı çıkan bi yazısını vereyim. ayrıca madem o kadar zararlı neden bunca doktor ve makale yazılıyor yabancı veya yerli. sütün zararlı olduğunu söyleyenler yıllardır içilen böyle bir mucizevi maddeyi kötüleyerek ün kazanıyorlar.
    Ama vücutçular için süt çok önemlidir aminoasit profili açısından.

    Süt M.Ö 8000 den beri tüketiliyor ve 5000 yıldan beri insanoğlu süt içiyor eğer hala zararlı bi besinse (bu zaman kadar PLASTİK yeseydik onba bile adapte olurdu vücut) 5000 yıldan beri neden hiçbir bilim adamı bulamadıda 2 3 tane bilim adamı çıkıp sütleri yalanlıyor.

    peki konunun başından beri yabancı kaynaklar verip sürekli ısıl işlem sırasında sindirimi hazmeden bakteriler ölüyor dediniz. peki söyleyin bakalım o zaman hangi bakteriler ölüyor ısıl işlemde? hangileri kalıyor? gerçekten siğzin dediğiniz gibi sindirim bakterilerimi ölüyor? yoksa savunduğunuz şey koca bir yalandan başka bir şey değilmi?

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Süt
     
  2. ZeusS_
    Offline

    ZeusS_ Yeni Üye

    Katılım:
    10 Ekim 2011
    Mesajlar:
    1.122
    Beğenileri:
    1.892
    Ödül Puanları:
    0
    Evet bahsettiğim açıklamayı yapan; TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Petek Ataman imiş.
    Ahmet Aydın Hocamızın cevaplarıda mevcut.


    TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI R. PETEK ATAMAN’IN BASIN AÇIKLAMASI (17.01.2008)

    Basının ve kamuoyunun dikkatine!
    Sağlık riski taşıyan sokak sütünü öneren zihniyeti kınıyoruz!
    Pastörizasyon ve sterilizasyon işlemi uygulanmış sütlerle ilgili olarak bir süredir internet üzerinden dolaşan yanıltıcı ve bilimsel doğruluktan uzak bir açıklamanın basında da yer aldığını üzülerek gözlemliyoruz. Açıklamayı kaleme alan kişinin bir tıp profesörü olması ise ayrı bir talihsizliktir.
    Pastörizasyon ve sterilizasyon işlemleri, sütün bozulmasına neden olan ve çiğ sütten insana geçerek insan sağlığına olumsuz etkilerde bulunacak mikroorganizmaların yok edilmesi hedefi ile gerçekleştirilen işlemlerdir. Uygulanan ısıl teknolojiler değerli bilim adamlarınca “minimum risk, maksimum fayda” prensibi ile geliştirilmiş, tüm dünya ülkelerinde güvenli bir biçimde çok uzun yıllardır uygulanan teknolojilerdir.
    Bu yolla tüketicilerin sağlığı riske atılmadan, ürünler en az kayıpla işlenmektedir. Bu aşamada hiçbir kimyasal koruyucu kullanılmamaktadır. Bu açıklamalar ile pastörizasyon ve sterilizasyon teknolojileri hakkında tüketiciler üzerinde yanıltıcı bir biçimde olumsuz izlenim yaratılıp; sokak sütü satın alınması teşvik edilmekte ve bir yandan sağlık risklerine gebe olan, diğer yandan besin değeri açısından büyük kayıplara yol açan kaynatma işlemi önerilmektedir. Sokak sütçülüğü ülkemizde sağlık riskleri nedeni ile 1930’da yasaklanmış bir satış biçimidir.
    İnsan sağlığı ve gelişiminde hayati rolü olan; doğanın tüm memelilere ilk olarak sunduğu bir gıda maddesinin tüketimini arttırmak yönünde çalışmalar yapılırken, bir bilim adamının tüketicileri yanıltan ve yanlışa sürükleyen bu açıklamasını kınıyoruz. Tüketicilerimizden, konunun uzmanlarınca yapılan açıklamalara inanmalarını, değerli bilim adamlarımızdan da yetkin olmadıkları konularda açıklama yapmamalarını talep ediyoruz.
    TMMOB Gıda Mühendisleri Odası
    R. Petek ATAMAN
    Yönetim Kurulu Başkanı


    Bu da Ahmet Aydının Cevabı

    PROF. DR. AHMET AYDIN’IN TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI PETEK ATAMAN’A CEVABI
    Sayın Petek Ataman
    15. 01. 2008 tarihinde Anadolu Ajansı ile yaptığım röportajla ilişkili olarak yaptığınız basın bildirisinde bendenizi kastederek “Sağlık Riski Taşıyan Sokak Sütünü Öneren Zihniyeti Kınıyoruz” diyerek “yetkin olmadığım” konularda açıklama yapmamamı beyan buyurmuşsunuz.
    TMMOB Gıda Mühendisleri Odası gibi saygın kuruluşun yönetim kurulu başkanı olarak insan sağlığı konusunda bir yetki kargaşasına girmişsiniz anladığım kadarı ile. Bir çocuk hekimi ve fakültesinde Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı başkanı olan birisi olarak yetkin olmadığım bir konuda konuştuğumu iddia ediyorsunuz. Yani bir besin maddesinin insan sağlığına zararlı olup olmadığı hakkında bir tıp profesörü, üstelik çocuk hekimi ve metabolizma ve beslenme uzmanı bir kişinin konuşmaya yetkisi yok, ama bir gıda mühendisinin yetkisi var diyorsunuz.

    TMMOB Gıda Mühendisleri Odası gibi saygın kuruluşun böyle bir açıklama yapması beklenemez. Belki de sizin diliniz sürçtü Petek Hanım. Yetki konusunda biraz fazla ileri gittiniz. Sütün insan sağlığı üzerine olan etkileri gıda mühendisleri, veterinerler, belediyeler, Sağlık, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı vb çok kişi ve kuruluşun ilgi alanına girer ama konuda her halde en az söz sahibi olanlar hekimler değildir! Hele de Beslenme Uzmanı olan çocuk hekimleri.

    Yetki konusunu bir tarafa bırakalım. Basın bildirisini yapmadan önce benim bu konuda yazdığım yazıları okudunuz mu? Anadolu Ajansında yayınlanan o basın bildirisinin dışında enternet sitemde (www.beslenmebulteni.com) bu konu ile ilgili olarak benim ve başka yazarların yazıları mevcut. Zahmet edip bakabilirdiniz. O zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirdiniz. Tabii ki gaye üzüm yemek değil de bağcı dövmek ise o ayrı bir konu. Ama ben kendime hakaret edilmesine rağmen yine de saygın ve önemli bir odamızın adına yapıldığı için beni kınayan basın bildirisini ciddiye alarak yaklaşık bir aylık bir çalışma ve araştırma sonucunda bu mevcut cevabi yazıyı kaleme aldım.

    Amaç gıda sanayinin değil de halkın avukatlığını yapmak ise o zaman benim belirttiğim hususlardan hangilerine karşı çıktığınızı tek tek belirtmeniz gerekirdi Petek Hanım. Gıda Mühendisleri Odası gibi saygın kuruluşun yönetim kurulu başkanlığı bunu gerektirirdi. Biliyorsunuz herhalde; bilim ayrıntıdadır. Afaki konuşmak ise kolaydır.

    Şimdi benim ifade ettiğim belli başlı noktaları tek tek irdeleyelim. Böylece benim söylediklerimden hangi yanlıştır ya da doğrudur daha iyi anlaşılır.

    PROF. DR. AHMET AYDIN’IN YAPILAN ELEŞTİRİLERE KARŞI CEVAPLARI

    1. SÜT-YARARLI MİKROORGANİZMALAR

    Mikropların bir bölümü hastalık yaptıkları için tehlikelidir. Ama bazı mikroplar hastalık yapmak bir yana sağlığımız için son derece faydalıdırlar. Yararlı mikroplara probiyotik adı veriliyor (7, 8). Sağlıklı erişkin bir insan bağırsağında 100 trilyon (1,5 kg) probiyotik (faydalı bakteri ve mantar) bulunur. Bu rakam insan hücre sayısının (60 trilyon) yaklaşık iki katı kadardır. Aslında insan vücudunu 160 trilyon hücreden oluşmuş bir cumhuriyet olarak kabul edebiliriz. Probiyotikler bağırsaktaki mikropların çok büyük çoğunluğunu (%85) teşkil ediyorlar, kalan bölümünü ise zararlı (patojen) mikroplar oluşturuyorlar. Probiyotikler zararlıların üremesini engelliyorlar. Ama probiyotikler azalırsa zararlıların üremesi artarak hastalık yapacak kapasiteye ulaşıyorlar.
    Probiyotikler 300 m2 büyüklüğünde bir yüzey oluşturan bağırsak sümüksel zarını (mukozasını) bir tabaka şeklinde döşer ve koruyucu bir zırh oluşturur. Probiyotiklerin çok sayıda önemli görevleri vardır (Tablo 1).

    Tablo 1. Probiyotiklerin görevleri

    • Bağışıklık sistemini güçlendirmek
    • Ürettikleri enzimler ile yiyeceklerin hazmını kalaylaştırmak.
    • Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak.
    • Zararlı maddelerin kan dolaşımına geçmesini engellemek.
    • Besin allerjilerini ve ekzemayı önlemek
    • Çok sayıda müzmin enflamatuvar (iltihabi) ve otoimmun (özbağışıklık) hastalıkların oluşumunu engellemek


    Karbohidrattan zengin ve rafine gıdaların yenmesi, çeşitli toksinler ve antibiyotikler normal bağırsak florasını bozarak zararlı bakterilerin ve mantarların aşırı üremesine yol açarlar. Patojen bakteri oranı %15’ten %80’e kadar çıkar. Yani antibiyotikler iyi mikropları öldürürken, kötülerinin üremlerine yol açar.

    Koruyucu tabakanın ortadan kalkması bağırsak geçirgenliğini artırır (“intestinal leakage”). Yeteri kadar sindirilmemiş yiyecek maddeleri, proteinler ve nötralize edilmemiş toksinler kan dolaşımına geçer. İnsanın bağışıklık sistemi bu maddeleri tepeleyecek antikorları üretirler.

    Bu toksik maddelerin bazıları insan vücudunun bazı moleküllerine çok benzerler (moleküler benzerlik teorisi). Bu benzerlik nedeni ile bağışıklık sistemimiz kendi dokularını da tahrip etmeye başlar. Bunlara otoimmün hastalıklar denir (romatoid artrit, miyasteni, Hoşimoto tiroidit, ülseröz kolit, astım vb)
    Bağırsak florasının (patojen/faydalı mikroorganizma dengesi) bozulması çeşitli şikayet ve hastalıklara yol açar (Tablo 2).
    Tablo 2. Bağırsak florasının bozulması sonucunda oluşan semptom ve hastalıklar.
    • İshal/kabızlık
    • Hazımsızlık, karın ağrısı, gaz
    • Deri hastalıkları: Akne, ekzema, psoriasis
    • Kötü vücut kokusu
    • Kronik yorgunluk sendromu, fibromiyalji
    • Sık geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonları
    • Kronik enflamatuvar /otoimmün hastalıklar


    İshal ve Probiyotikler

    Yapılan çok sayıda çalışma probiyotik yiyeceklerin ishal tedavisinde son derece başarılı olduğunu göstermiştir (9, 10). Geleneksel Anadolu halk tıbbında çok eskilerden beri ishalli kişilere yoğurt verilmesi yaygın bir uygulamadır. İşin ilginç tarafı bu tedavi şekli Osmanlı sınırları (Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu) içinde büyük ölçüde bilinirken Avrupa’da hiç bilinmiyordu. Zaten yoğurdu Batı Avrupaya tanıştıran da bir Osmanlı vatandaşı idi; Bir Sefarad Yahudisi Isaac Carasso ya da nam-ı diğer İzak Karasu.


    Şeklinde devam ediyor.
    İsteyenlere makalenin tamamı;
    http://www.upload.gen.tr/d.php/www/g2ijs1q3/Uht_S__tler.docx.html

    Konu ile alakalı canlı yorumları
    [YOUTUBE]https://www.youtube.com/watch?v=X5pYQkz1dRw&feature=plcp[/YOUTUBE]

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 21:25 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 21:22 ----------

    @Akrephan
    Hangi bakteriler şeklinde bir sorun olmuş; makalenin tamamında sorduğun bakterilerin hepsi var. Bütün sorularının cevabını okursan alacağını düşünüyorum. ;)
     
    grasqo bunu beğendi.
  3. AkrepHan
    Offline

    AkrepHan Yeni Üye

    Katılım:
    3 Nisan 2012
    Mesajlar:
    1.289
    Beğenileri:
    288
    Ödül Puanları:
    0

    siz başkaa heldic bambaşka konuşuyor burdaki doktorlar sütün yararlı olduğunu pastorizasyon ve homojenizasyondan sonra bozulduğunu söylüyor sizde sanırım bunu söylüyorsunuz danny boyda bunu söylüyor zararlı diyenler bunu söylüyor ben bu konuda fazla araştırmadım homojenizasyon veya pastorizasyonu benim araştırdığım konu sütün çiğken yararları ben bunu diyince 'çiğ süt bulabiliyormusun ?' sorusu gelmemeli varsa çiğ sütün zararı yararından çoksa kaynak verilip gösterilmeli ama yoksa hemen konu değiştirip homojenizasyondan sonraki değişmeler konu alınmamalı çünkü kutu süt mü normal sütmü? tartışması tıp dünyasında bitmemişken bizim bu konuyu burda tartışmamız saçma olur. bizim tartıştığımız pastorize olmuş veya olmamış farketmeden sütün FAYDALARI.

    çiğ sütü bulalım veya bulmayalım faydalarına karşı çıkan varmı?
     
  4. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    AkrepHan

    ben karsı cıkıyorum cig süt kemik erimesi yapıyor Varmı ötesi kalsiyum fosfor magnezyum dengesi bozuk oldugu icin vucuddaki kalsiyumu cekiyor ve rasitizme sebeb oluyor Geri sayfalarda kalsiyum fosfor magnezyum dengesinden bahsetmistik

    öyle dusunuyorsunuz ki inek sütü sanki anne sütü mucize bir besin

    inegin yavrusu icin ürettigi bir besin sen inek misin ? inek sütü iciyorsun ?

    dogada hangi canlı varki bebeklikten baska süt iciyor ? bebeklik bitiyor annenin süt üretimi bitiyor süt de icmiyor hayvanlar


    konustukca batıyorsun sacma sapan yazılar mehmet öz kalsiyum ihtiyacından bahsetmis aynı kalsiyum yogurtta peynirde yok mu fermante olunca ucuyormu bu kalsiyum lar ?


    Buyur sütü sevmendeki tek sebeb bu Sende morfin etkisi yapıp haberin olmadan bagımlısı olmussun ve bu bagımlılıgını iyi sebebler altında gizleyip beynini avutmak istiyorsun dogru 1 tanedir Mantık cercevesinde düsün her canlı yasamak icin gıdaya suya havaya muhtacdır fakat hic bir canlı bebeklik evresi harici süt icmezler

    http://www.beslenmebulteni.com/bes/...morfin-etkisi-yapyor&catid=42:suet&Itemid=401

    morfinle ilgili yazı yukarda



    http://istanbul.edu.tr/genel/idari/basinhalk/HABERLER/08_05_12/PDF/sozcu_1.pdf

    istanbul universitesi konuyu tasımıs

    süt ve morfin
     
  5. AkrepHan
    Offline

    AkrepHan Yeni Üye

    Katılım:
    3 Nisan 2012
    Mesajlar:
    1.289
    Beğenileri:
    288
    Ödül Puanları:
    0
    sütü genelde sevmezler ben istisnayım içenlerdeçocukken zorla içer morfin etkisi yapsaydısüt içme oranımız artardı ve finlandiyada yaşam ömrü kısa olurdu ama bakıyoruz kısamı değil sağlık timsali günlük süt tüketimi yüksek olan bi yer. yaşam standartları ve yaşam ömrü uzun


    kemik erimesi felan yapmaz günlük tek kalsiyu olarka onu içen kimseyi bulamazsın ve kemik erimesi olmaz

    bide hala kutu sütü diyorsun bi durda dinle kutu süt kutu süt yeter ben sana çiğ sütten bahsediyorum. kemik erimesi felanda yapmaz mucizevi bir besin çiğ süt kutu sütünü savunmuyorum ama savunanları var hala tartışılıyor koskoca bilim dünyasının cevap veremediği bir konuyu ancak ve ancak bu konunun uzmanları tartışır. ne sen uzmansın nede ben. bu yüzden çiğ sütü tartışıyoruz. açtığın konu amaçsız olduğu burdan belli çünkü hala bilim dünyası bunu tarıtşıyor sen tartışmanın bir tarafından bir kaynak koymuşsun biriside çıkar başkasını koyar. tartışma bilim dünyasında bitene kadar burdada bitmez
     
    Son düzenleme: 7 Haziran 2012
  6. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    buyrun kaynak ekleyin yoksa cok aciz kaliyorsunuz

    Ben bilimsel calismalari gozlemleri ekledim

    Allah rizasi icin 1 tane de sen ekle gorelim sütun ustun oldugunu gosteren tek bir calisma ekle
     
  7. AkrepHan
    Offline

    AkrepHan Yeni Üye

    Katılım:
    3 Nisan 2012
    Mesajlar:
    1.289
    Beğenileri:
    288
    Ödül Puanları:
    0




    yetmediysede yarın araştırıp tekrar kaynaklar sunabilirim. ilk açtığım süt konusunda dediğimi mehmet öz pekiştirmiş süt karaciğerde yağnalnmayı önlüyor :)

    buna karşın verdiğiniz kaynakların birisi bile sütü kötülemiyor sadece homojenize ve pastorize kutu sütlerinikötülüyor yani şu anki konumuzda sizde kaynaksız ve aciz konumdasınız
     
    Son düzenleme: 7 Haziran 2012
  8. BeachBoy
    Offline

    BeachBoy Üye

    Katılım:
    13 Ekim 2005
    Mesajlar:
    1.657
    Beğenileri:
    4.430
    Ödül Puanları:
    123
    Sütün içindeki enzimlerin , bakterilerin yok olması farklı bir konu proteinin denatüre olması farklı bir konu.

    Eksik ve biraz hatalı bilgi verilmiş.
     
  9. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    abd de yapilan bir calisma

    Daha cok süt tuketenlerde daha cok kemik kirigi olusmus

    sabah pc den girince paylascam
     
  10. Danny Boy
    Offline

    Danny Boy Yeni Üye

    Katılım:
    1 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    3.251
    Beğenileri:
    8.716
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Medical Laboratory Technician-Public Relations Spe
    Yer:
    İstanbul-Скопје-Београ&#1076
    süt ister çiğ ister kutu isterse pastorıze olsun kemikler için mantıklı kalsiyum kaynağı değildir

    bir kere potasyum-kalsiyum dengesi abuk subuk

    hayır akrep niye bu kadar savunmaya geçtin ki bende yıllar önce günde 2 galon süt içerdim hergün manyak gibide kas yaptım kütle aldım ama gelıpte sut süper diyemem değil çünkü
     
    ZeusS_ bunu beğendi.
  11. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    sütu kalsiyum ve amino kaynagi olarak kullanmak mantiksiz zaten


    Fermante ederek diger faydalarindan faydalanabiliriz

    Fermante olmamis halini icmek cok mantiksizca tek bir sey yuzunden iciliyor olunabilir morfin etkisine bagimlilik
     
  12. Danny Boy
    Offline

    Danny Boy Yeni Üye

    Katılım:
    1 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    3.251
    Beğenileri:
    8.716
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Medical Laboratory Technician-Public Relations Spe
    Yer:
    İstanbul-Скопје-Београ&#1076
    zaten protein kaynağıda değil ki 1 lt içilse 30 gr geliyor

    klasik bir peynirde bile min 20 gr protein var

    daha düşük kcal istenirsede lor yensin yada ne bilim light kaşar alınsın bari ama sütü protein kaynağı ve kalsiyum kaynağı olarak görmek gerçekten çok mantıksız
     
    GencGrafiker bunu beğendi.
  13. D.Wolf
    Offline

    D.Wolf Üye

    Katılım:
    19 Ocak 2008
    Mesajlar:
    1.305
    Beğenileri:
    2.200
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    istanbul
    Mineraller arası etkileşim vardır, bu doğru birşey çünkü bazı minerallerin vücut tarafından alınabilmesi için bu mineralin başka bir mineral veya elementle belirli oran dahilinde alınması gerekir, ama burda karıştırdıgın bir nokta var; kalsiyum-potasyum dengesizliğini karıştırmışsın. Kalsiyum genelde fosforla dikkatli alınmalıdır, ki bu bile belli oranlara kadar sorunsuz şekilde işler. Birşeyi eleştiriyorsanız, onun hangi oranlara kadar vücutta olumsuz etki yarattıgını da acıklamalısınız.

    Herhangi iki minerali arasında bozuk bir dengesi olan ürünler tek başına tüketilmesi doğru olmayabilir, bu yüzden ek bir ürünle kombine edilip mineral bozuklugu dengesini ortadan kaldırabilirsiniz. Tabi, seçilecek ek ürünün de içeriği bilinmeli.

    Bundan başka Potasyum çok basit bir mineraldir ve insanlarda neredeyse hiç eksikliği yaşanmaz, alımı kolaydır. Bu yuzden kalsiyum gibi değerli bir mineralin önüne potasyum gecene kadar daha ona gelecek çok sıra oldugunu unutmamak lazım(Örn; çinko, fosfor, flor vs.).







    Yoğurt, peynir, lor, çökelek, ayran vs bunların hepsinin ana maddesi süttür. Dolayısıyla yukarıdakiler protein kaynakları ise, demek ki bunların ana maddeleri ve yapıtaşları amino asit zincirleri güçlü olan bir kaynaktan gelmektedir. Peki o zaman, bu bilindiği üzere süt ise ve senin dediğine göre süt protein kaynagı değilse, burda bir paradoks oluşmuyor mu?Sen sütü ana kaynak olarak görülmemesi gerektiğinden bahsetmişsin sanırım, tabi burda hem fikiriz. Fakat, içeriği likit olan ve 100 ml de 3-3,5 gr protein veren herhangi başka bir likit protein kaynagı bana söyleyebilir misin? Temel maddesi süt olmadan bunu başaran bir ürün gösterebilecek misin bana?

    İçeriğinde hayvansal protein olan her ürün likit/katı protein kaynagıdır. Kimi diğerlerinin yanında daha azınlık durumunda kalır, ama yine de bu onun kaynak olmadıgını göstermez. Ayrıca, sütün kalsiyum ve protein kaynagı olmadıgını söylemek sana ve bana düşen birşey değil, bilimin ispatladıgı ve herkesin birçok üründe ana madde olarka kullandıgı süte böyle bir yakıştırma yapman, baştan savma bir yorum yazdıgını açıkça gösteriyor.

    Genel olarak, kuru sıkı yorumlarla bu konuya cevap verecekseniz, burda sonuca varmak için değil, sadece gerilmek için tartışma ortamı açıyorsunuz demektir. Referans gösterdiginiz yazıların altına detaylı yorumlarınızı da yazın ki, anlayalım ne şekilde düşündüğünüzü.
     
    Azi, AkrepHan ve Rinkushichi bunu beğendi.
  14. AkrepHan
    Offline

    AkrepHan Yeni Üye

    Katılım:
    3 Nisan 2012
    Mesajlar:
    1.289
    Beğenileri:
    288
    Ödül Puanları:
    0
    hocam bende kalsiyum demedim sadece kaynakların bazılarında yazıyor. ben her dediğine katılmıyorum paylaştığım kaynakların o zaman kötrü körüne inanmak olur bence eleştrel süzgeçten geçirilmeli her düşünce kalsiyum kaynağı olmasada şöyle düşüenbilir.

    yumurtada bi tanesi 5 gram içeriyor ama aminoasit profili düzgün olduğu için kütle için yararlı. sütte de kullanılabilir bi amino diziliimi olduğunu okumuştum. onun kaynağınıda en yakın zamanda paylaşıcam.

    bide şu kazein geç sindirilmesi bazı + lar katılabilir onuda düşünmek lazım.

    Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 11:41 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 11:12 ----------

    işte kaynak:
    Süt %3,3 total protein içerir. Süt proteinleri insan vücudunun ihtiyacı olan 9 temel amino asidi içerir. Proteini oluşturan %60 amino asit ineğin dietinden elde edilir. Total süt proteini ve amino asit oranı ineğin yetiştirilmesine ve genetiğine göre farklılık gösterir.
    2 önemli süt proteini kategorisi kimyasal kompozisyonuna ve fiziksel özelliklerine göre tanımlanır. Kazein familyası fosfor içerir ve pH 4,6 da pıhtılaşır veya çöker. Serum (whey) proteinler fosfor içermez ve bu proteinler pH 4,6 süt solüsyonunda korunurlar. Düşük pH da pıhtılaşma ve çökertme peynir çökertmelerinin temelini oluşturur. İnek sütünde süt proteininin %82 si kazein, %18 i serum veya whey proteindir.
    Proteinin kazein familyası birkaç tip kazein içerir (α-s1, α-s2 , ß, ve 6) ve her biri kendi am,no asit kompozisyonunu, genetik varyasyonlarını ve fonksiyonel özelliklerini barındırır. Kazeinler sütün içerisinde misel (micelle) denilen bir komplekste bulunur. Nununla ilgili bilgi fiziksel özellikler kısmında verilmiştir. Kazeinler amino asit kompozisyonlarına göre göreli olarak rasgele ve açık bir yapıları vardır (yüksek protein içerikli). Kazein familyasındaki yüksek fosfat kazeinin, kalsiyum ve kalsiyum fosfat tuzlarıyla etkileşime girmesine sebep olur. Bu da süt tüketicileri için iyi bir kalsiyum kaynağıdır. 6-kazeini kazein misel’in dış yüzeyinde bulunan karbonhidrat parçasıdır. (tablo 2). Peynir üretiminde bu kazein amino asitlerin arasına yapışmıştır ve bu protein parçalanmasına sebep olur. Bu kısım süt glikomakropeptid olarak adlandırılır ve fölling hastalığı olanlar için eşsiz bir kalsiyum kaynağıdır.


    http://www.referencefoods.com/www2/publications/about-diary-market/




    burda sütün fosfor içeriğine rağmen iyi kalsiyum kaynağı olarak nitelendirildiği yazıyor

    bunun dışında
    sütün aminoasit diziliminin vücudun ihtiyacı olan aminoları içerdiği yazıyor
     
  15. Danny Boy
    Offline

    Danny Boy Yeni Üye

    Katılım:
    1 Temmuz 2010
    Mesajlar:
    3.251
    Beğenileri:
    8.716
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Medical Laboratory Technician-Public Relations Spe
    Yer:
    İstanbul-Скопје-Београ&#1076
    @D.Wolf bende farklı bir şey sölemiyorum ki zaten aynı şeyler sadece bir eyrde hata yaptım diye kuru sıkı mı oluyor

    ve evet süt mantıklı bir prpotein kaynağı değildir bugün hangi v.g sporcusu dünyada ya bugün 2 lt süt içimde 60 gr prpteinimi ordan alim siyor

    ki senin bu konulara uzak olmadığını biliyorum o uüzden haberin yok demicem

    ama asla süt içerek protein almak mantıklı bir seçim değildir

    süt ürünleri daha mantıklıdır diyorum zaten çünkü daha az miktarla daha fazla protein sağlarlar ve kalktoz gibi bir şekere de sahip değilidr çoğu veya min olur
     
  16. AkrepHan
    Offline

    AkrepHan Yeni Üye

    Katılım:
    3 Nisan 2012
    Mesajlar:
    1.289
    Beğenileri:
    288
    Ödül Puanları:
    0
    süt zaten tek başına protein kaynağı olamaz.ama ek kaynak olabilir antremanlardan sonra ve yatmadan önce içilebilir. günlük 2 lt içilmesi taraftarı değilim sadece protein açısından ve karaciğer yağlanması açısından günlük 1 veya 2 bardak yeteceği kanaatindeyim 6 10 arası protein ihtiva ediyor öyle fazla değil ama bence ek besin olarak yeterli.
    Süt yağı yukarıda belirttiğim kaynaklarda geçtiği gibi karaciğerdeki yağlanmayı önlüyor. Mehmet ÖZ ün bir yazısında okudum.
     
  17. fsmy
    Offline

    fsmy Üye

    Katılım:
    17 Aralık 2010
    Mesajlar:
    307
    Beğenileri:
    184
    Ödül Puanları:
    53
    Cinsiyet:
    Bay
    bişeyi anlamıyorum;herkesin bildiği alfabenin A sı gibi olan şeyleri çürütmek için bazılarımızın extra çaba sarfettiği hissine kapılıyorum...
    et,süt,yumurta bunların hepsi temel protein kaynakları,sanki bazı mesajları okuyunca aman yemeyin küçülürsünüz denmediği kalmış pes...
     
  18. AkrepHan
    Offline

    AkrepHan Yeni Üye

    Katılım:
    3 Nisan 2012
    Mesajlar:
    1.289
    Beğenileri:
    288
    Ödül Puanları:
    0
    https://www.bodyforumtr.com/vbforum/s-t-kas-geli-tirmek-t53042.html
     
  19. ZeusS_
    Offline

    ZeusS_ Yeni Üye

    Katılım:
    10 Ekim 2011
    Mesajlar:
    1.122
    Beğenileri:
    1.892
    Ödül Puanları:
    0
    Offtopic ithamlar, karşılıklı konuşmalar olmasın lütfen arkadaşlar.

    Yönetim bundan sıkıldı, kaynaklarınızı dökün, fikirler kapışsın; okuyanlar hangi tezi daha kuvvetli görürse akıllarına göre bir karara varırlar ;)

    Güzel bilgi birikimi toplandı, bu başlığın kilit yemesini istemiyorum! :)
     
  20. hasanateş
    Offline

    hasanateş Üye

    Katılım:
    13 Aralık 2011
    Mesajlar:
    509
    Beğenileri:
    565
    Ödül Puanları:
    103
    Aslında zamansızlıktan yazamıyorum, ancak şu bölümleri paylaşmam gerekiyor; Kaynak: Alkali diyet, Yazar Dr. Ayşegül ÇORUHLU, sayfalar 80, 81, 82

    Bağırsaklarımız, küçük kıvrımlar halinde pilili bir şekildedir. Bu pilili kısımlar açıldığında 400 m2 alanı kaplayacak kadar geniş bir alana sahiptir. Bu geniş yüzey besinlerin daha rahat emilmesi içindir.

    Bağırsaklarımızın çeperinde bağışıklık sistemi hücrelerimizin büyük çoğunluğu bulunur.

    Bağışıklık sistemi hücreleri bağırsak civarında bekleyerek, içeri giren besin parçalarının vücutla uyumlu olup olmadığına bakar.

    İnek sütü ve inek sütünden yapılan ürünlerde mevcut olan proteinlerden bazıları, vücudun bağışıklık sistemini rahatsız eder. Bu her bünye için böyle değildir. Ama yerleştiği bünyelerde pek çok rahatsızlığı beraberinde getirir.

    Koyun ve keçi ürünlerine karşı reaksiyon çok daha azdır. Çünki onların içindeki proteinler bağışıklık sistemi için daha az antijeniktir.

    İnek sütü ve ürünlerine karşı bağışıklık sistemimizin duyarlılığı varsa bu besinlerden gelen kalsiyum kemiklerimizi korumaz. Merak edenler süt ve süt ürünleri tüketimine rağmen osteoporozun modern ülkelerde ne kadar arttığını gösteren pek çok çalışmaya ulaşabilirler.

    Buradaki mantık şöyle özetlenebilir.

    * İnek sütü ve ürünlerindeki proteinlerden bazılarına bağırsaktaki bağışıklık sisteminin duyarlılık göstermesi.

    * Bunlara yapılan karşı saldırının enflamatuar maddelerin ortaya çıkmasına sebep olması ve bu maddeler yüzünden vücutta asitlenme olması.

    * Asitlenmenin kalsiyuma ihtiyacı arttırması.

    * Dolayısıyla eksik kalan kalsiyumun kemiklerden çekilmesiyle osteoporozun ilerlemesi,

    Sonuç; Keminklerimizi korumak için kalsiyum almamız gerekir. Kalsiyumu sütle almaya çalışırız. Süt sebep olduğu aitlenmeyle kemiklerden daha çok kalsiyum kaybına sebep olur.

    Bu sayfaların konuyla ilgili kısımlarıdır.
     
    Azi, Rinkushichi, ZeusS_ ve diğer 1 kişi bunu beğendiniz.
Konu Durumu:
Mesaj gönderimine kapalı.

Sayfayı Paylaş