sütün zararları

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve ilkercan23 tarafından 31 Mart 2011 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 7 üye.
  1. ilkercan23
    Offline

    ilkercan23 Üye

    Katılım:
    29 Haziran 2007
    Mesajlar:
    62
    Beğenileri:
    5
    Ödül Puanları:
    18
    selam arkdaslar protein tozu ve vg de cok kullandıgımız süt hakkında arastırma yaparken soyle bır bılgıye ulastım sayın üstadların yorumlarını beklıyoruz saygılarımla :

    süt ve süt ürünleri

    simdi bati diyetinde en çok tartismaya konu olmus ve yanlis
    anlasilmis kisma geldik.

    dogulular ve afrikalilar geleneksel olarak, müshil amaçli kullanimi
    hariç sütten uzak durmuslardir. ama bati dünyasinda insanlara
    hayatlari boyunca her gün süt içmeleri söylenir.

    dogaya baktigimizda, yavrularin diger yiyeceklerle sütten kesildigi
    zamana kadar yalnizca sütle beslendigini görürüz. sütün sindirimini
    saglayan laktaz enziminin, ergenlige geçisle birlikte insan
    sisteminden kendiliginden yok olmasi; yetiskin insanlarin süte besin
    olarak kaplanlardan ya da sempanzelerden daha fazla ihtiyaci
    olmadigini gösteriyor.

    süt, çig olarak tüketildiginde tam protein besin olmasina ragmen yag
    da içerdigi için kendinden baska bir besinle zor karisir. buna
    ragmen günümüzde yetiskinler diger yiyecekleri devamli soguk
    sütle "yikarlar". süt mideye girdiginde hemen kesilir ve mevcut
    baska bir yiyecek varsa kesilmis süt tanecikleri diger yiyecek
    taneciklerinin etrafinda pihtilasir, onlari mide özsularindan
    yalitirak sindirimi geciktirir, çürüme baslangicina ortam saglar. bu
    yüzden süt tüketimi ile ilgili ilk ve en önemli kural sudur:

    "ya tek basina iç, ya da içme."

    bugün süt, içindeki dogal enzimleri yok eden ve nâzik proteinleri
    degistiren pastörizasyonun her yerde uygulanmasi yüzünden, daha da
    sindirilemez hâle gelmistir.

    çig süt, sütün sindirimini saglayan laktaz ve lipaz aktif
    enzimlerine sahiptir.
    canliligini yitirmis laktazi ve diger aktif enzimleri içeren
    pastörize süt, yetiskin mideler tarafindan gerektigi gibi
    sindirilemez.

    siseyle beslenen bebeklerin yasadigi karin agrisi, pisik, solunum
    rahatsizliklari, gaz ve diger rahatsizliklarin da gösterdigi gibi
    çocuklar bile bu konuda sikinti çeker. enzimlerin eksikliginin ve
    hayâtî proteinlerin degismesinin, sütteki kalsiyumu ve mineral
    elementleri erittigi de kusku götürmez.

    1930'larda dr. francis m. pottenger, pastörize ve çig sütle
    beslenmenin 900 kedi üzerindeki etkilerine iliskin 10 yillik bir
    çalisma yürüttü. bir grup yalnizca çig süt alirken, diger grup ayni
    kaynaktan alinan pastörize sütle beslendi.

    çig süt içen grup kuvvet bularak büyüdü, hayati boyunca saglikli,
    aktif ve canli kaldi ama pastörize sütle beslenen grup kisa süre
    sonra durgun, sersem ve normalde insanlarla iliskilendirilen kalp
    krizi, böbrek yetmezligi, tiroid bozuklugu, solunum rahatsizliklari,
    dis kaybi, kemik zayifligi, karaciger iltihabi gibi kronik
    yozlastirici rahatsizliklara karsi savunmasiz hâle geldi.

    ama dr. pottenger'in en çok dikkatini çeken ikinci ve üçüncü
    nesillere olanlardi.

    pastörize sütle beslenen grubun yavrularinin hepsi pastörize sütten
    kalsiyum emiliminin olmadigini gösteren zayif ve küçük disler,
    kalsiyum eksikliginin açik ifadesi olan güçsüz kemiklerle dogdular.

    çig sütle beslenen grubun yavrulari ebeveynleri gibi saglikli kaldi.

    pastörize sütle beslenen grubun üçüncü kusak yavrularinin birçogu
    ölü dogarken, kurtulanlar ise kisirdilar ve üreyemiyorlardi. çig
    sütle beslenen grup soyunu sürdürürken, pastörize sütle beslenen
    grupta dördüncü nesil olmadigi için deney bitmek durumunda kaldi.

    eger bunlar pastörize sütün zararli etkilerinin yeterli kaniti
    degilse, ticârî süt endüstrisinin kabul etmekten tiksindigi, kendi
    annelerinden alinan pastörize sütle beslenen buzagilarin genellikle
    6 hafta* içinde öldügü gerçegini dikkate alin.

    çig sütün lehinde, pastörize sütün aleyinde bulunan bu gibi bilimsel
    kanitlara ve yirminci yüzyilin baslarina kadar insan türünün çig
    sütle beslendigi gerçegine ragmen bugün amerika'da birkaç eyalet
    hariç çig süt satmak yasal degildir.

    dogal niteliklerinden uzaklastirilmis süt, insan ömrünü uzatmada
    hiçbir fayda göstermezken; sütü pastörize etmek raf ömrünü
    uzattigindan süt endüstrisi için daha kârlidir. dahasi,
    pastörizasyon hepsini olmasa da bazi tehlikeli mikroplari öldürerek
    sihhî olmayan mandiralardaki hasta ineklerden alinan sütü göreceli
    olarak "zararsiz" hâle getirir ve bu da süt endüstrisinin
    mâliyetlerini azaltir.

    dr. pottenger'in pastörize sütle beslenmis kedilerinin kisirlasmasi
    ve gücünü yitirmesi için yalnizca üç kusak geçmesi yeterli olmustur.

    amerikalilarin ve avrupalilarin neredeyse ayni sayidaki kusagi
    pastörize sütle beslenmistir. bugün, kisirlik amerikan çiftleri için
    basta gelen sorunlardan biriyken; kalsiyum eksikligi de öyle
    yayilmistir ki, amerikali çocuklarin yüzde doksani kronik dis
    çürümesi sorunuyla karsi karsiyadir.

    isin daha kötüsü, simdilerde kaymaginin ayrilmasini önlemek için
    süt "homojenize" ediliyor. bu, yag moleküllerinin sütün geri
    kalanindan ayrilmayacagi noktaya kadar mayalanmasini ve ögütülmesini
    gerektiriyor.
    ama ayni zamanda bu durum, süt yaginin küçük parçaciklarinin ince
    bagirsagin duvarindan kolayca geçmesine izin vererek, dogal
    niteligini kaybetmis yag ve kolestrolün vücut tarafindan emilme
    miktarini büyük oranda arttiriyor.

    aslinda homojenize sütten, saf kremadan aldiginizdan daha fazla süt
    yagi alirsiniz!

    kemik erimesi rahatsizligi olan kadinlarin pastörize süt ürünleri
    ile ilgili gerçekleri dikkate almalari gerekir. dogal
    niteliklerinden uzaklastirilmis bu süt, bu durumu önlemek için
    yeterince kalsiyum saglamaz.

    büyük miktarlarda pastörize süt ürünleri tüketen amerikali kadinlar,
    dünyanin en yüksek sayidaki kemik erimesi vakalarindan
    muzdariptirler.

    örnegin, çig lahana; herhangi bir miktar pastörize süt, yogurt,
    çiftlik peyniri veya dogal niteligi bozulmus diger süt ürünlerinden
    daha fazla kalsiyum saglar.

    kuzey dakota'nin grand folks sehrindeki insan arastirma merkezi'nde
    yapilan yeni çalismalar gösteriyor ki, boron elementi kalsiyumun
    besinlerden emilmesinde ve kemik yapiminda kullanilmasinda temel bir
    role sahiptir.

    daha da dikkate deger bir nokta sudur: yeterli miktarda boron
    verildiginde kadinlarin kanindaki östrojen seviyesi, bati'da kemik
    erimesine karsi genel bir geçici önlem olan östrojen yenileme
    terapisine duyulan ihtiyaci ortadan kaldirarak, iki katindan daha
    fazla artti. boronu nereden bulabiliriz?

    özellikle elma, armut, üzüm, findik, lahana ve diger lifli sebzeler
    gibi kasiyumu da buldugumuz taze meyve ve sebzelerden. doga zaten
    ihtiyacimiz olan hayâtî besin kaynaklarinin tümünü birbirini
    tamamlayan sekilde bolca saglamistir ama insan onlari öldürene kadar
    pisirmekte ve islemekte israr eder ve sonra diyetinin neden "ise
    yaramadigini" düsünür durur.

    yetiskinler harika bir besin olan çig sütü temin edemedikleri
    sürece, günlük diyetlerinde yer alan sütü yeniden gözden
    geçirmelidirler.

    çocuklari "güçlü ve saglikli" büyüsünler diye pastörize sütle tika
    basa doldurmak düpedüz deliliktir, çünkü en basitinden, onlar
    içindeki besinleri ayristiramazlar.

    aslinda, dogal niteligini yitirmis süt ürünleri, bagirsaklari tabaka
    tabaka balçik gibi çamurla tikayarak organik besinlerin emilimine
    engel oldugundan; erkekler, kadinlar ve çocuklar diyetlerindeki tüm
    pastörize süt ürünlerini çikarmalidirlar.

    inek sütü buzagilar içindir ve bebekler de sütten kesilene kadar
    anne sütüyle beslenmelidir. doga her iki tip sütü ve sindirim
    sistemini buna göre tasarlamistir.

    anne inegin pastörize sütü ile beslenen buzagilarin genellikle 6
    hafta içinde öldügü bilimsel olarak belgelenmistir ki, bu da
    pastörize inek sütünün buzagi için oldugu gibi, insan için de
    sagliga yararli ve hayat veren bir besin olmadigini gösterir. buna
    ragmen, yetiskin insanlar dogal niteliklerinden uzaklastirilmis bu
    salgiyi hem bebeklerine içirirler hem de kendileri tüketirler.

    inek sütü, insan sütünün 4 kati protein ve sadece yarisi kadar
    karbonhidrat içerir. pastörizasyon, inek sütünün içinde bulunan
    yogun proteinin sindirilmesini saglayan dogal enzimi yok eder.
    böylece; bu fazla süt proteini, bagirsaklari çamurla tikayarak,
    insanin sindirim yolunda çürür.

    bu çamurun bir kismi kana sizar. süt ürünlerinin günlük
    tüketimleriyle bu kokusmus çamur biriktikçe, vücut çamurun bir
    kismini deriden (sivilce, leke ile) ve cigerlerden (nezle ile)
    disari atarken kalani içeride iltihaplanir, enfeksiyonlara sebep
    olan mukoz olusturur, alerjik tepkilere yol açar, eklemleri kalsiyum
    tortulariyla sertlestirir.

    kronik astim, alerji, kulak enfeksiyonlari ve sivilcenin birçok
    çesidi süt ürünlerini diyetten çikarmakla kolayca iyilestirilebilir.

    inek sütü ürünleri özellikle kadinlar için zararlidir. süt
    kadinlarin vücudundan disari akmalidir, içeri degil.

    pastörize inek sütünün kadinlari güçten düsüren etkileri, süt
    üretimini arttirmak için ineklere enjekte edilen sentetik
    hormonlarla daha da siddetlenir. bu kimyasallar titizlikle
    dengelenmis disi endokrin sistemine çok zarar verir. besin ve
    iyilesme (food and healing) adli kitabinda besin terapisti anne
    marie colbin süt ürünlerinin kadinlar için yarattigi felaketi söyle
    açiklar:

    "süt, peynir, yogurt ve dondurma gibi süt ürünlerinin tüketimiyle;
    yumurtalik tümörünü ve kistlerini, vajinal akintilari ve
    enfeksiyonlari da kapsayan disi üreme sistemindeki çesitli
    hastaliklar kuvvetle baglantilidir. bu baglantinin, süt ürünlerinin
    tüketimine son verdiklerinde problemlerin azaldigini veya yok
    oldugunu bildiren tanidigim sayisiz kadin tarafindan defalarca
    dogrulandigini görüyorum. lifli tümörlerin geçtigini veya
    dagildigini, rahim kanserinin durdugunu, adet düzensizliklerinin
    düzeldigini duyuyorum.

    kisirlik bile bu yaklasimla birkaç örnekte ortadan kalkmis
    görünüyor."

    birçok kadin ve erkek, doktorlari iyi bir kalsiyum kaynagi oldugunu
    söyledigi için süt ürünleri tüketiyor. bu bâtil bir tavsiyedir.

    dogrudur, 100 graminda 33 gram kalsiyum bulunan insan sütü ile
    karsilastirildiginda, inek sütü her 100 graminda 118 mg kalsiyum
    içerir.

    ama ayrica, inek sütü 100 graminda insan sütünde 18 mg bulunan
    fosfordan 97 mg içerir. fosfor, sindirim yolunda kalsiyum ile
    birlesir ve aslinda kalsiyumun emilimini önler.

    new york devlet üniversitesi tip merkezinin pediatri bölüm baskani
    dr.

    frank oski söyle diyor: "yalnizca kalsiyum-fosfor orani 2-1 olan
    besinler temel kalsiyum kaynagi olarak kullanilmalidir. insan
    sütünün orani 2.35'e 1, inek sütününki yalnizca 1.27'ye 1. inek sütü
    ayrica 100 graminda 16 mg sodyum içeren insan sütü ile
    karsilastirildiginda 50 mg sodyum içerir, yani süt ürünleri
    muhtemelen modern bati dünyasi diyetinin en yaygin asiri sodyum
    kaynaklarindan biridir."

    bununla beraber, inek sütü daha iyi sindirilen ve sagliga yararli
    olan diger besinler kadar iyi bir kalsiyum deposu degildir. 100
    graminda 118 mg kalsiyum bulunan inek sütünü diger besinlerin 100
    grami ile karsilastirin:

    badem (254 mg), brokoli (130 mg), kivircik lahana (187 mg), susam
    tohumu (1,160 mg), bir tür su yosunu olan kelp (1,093 mg) ve
    sardalya baligi (400 mg).

    kemik erimesine gelirsek, bunun daha çok beslenmedeki kalsiyum
    eksikliginden degil, özelikle seker gibi kemiklerden ve dislerden
    kalsiyumu süzen beslenme etkenlerinden kaynaklandigini görürüz.

    seker, et, rafine nisasta ve alkolün tümü, kanda sürekli bir asit
    ortami yaratir ve asidik kanin kemiklerden kalsiyumu çözdügü bilinir.
    osteoporozu düzeltmek için en iyi yol, yukarida belirtilen süt ürünü
    haricindeki kalsiyumca zengin besinleri tüketirken ayni zamanda
    kemiklerden kalsiyum çalan asit arttiricilari diyetten çikarmaktir.
    3 mg boron minerali takviyesinin de kemiklerin kalsiyumu emmesine ve
    tutmasina yardim ettigi görülür.

    geleneksel çin tibbi açisindan bakarsak, süt bir çesit "cinsel
    öz"dür.

    insan türünün baska bir türün cinsel özünü içmesi özellikle kadinlar
    için sadece hastaliga yol açar, çünkü içerdigi hormonlar insanin
    endokrin sisteminin hassas dengesini bozar.

    eger süt ürünleri içmekte israrliysaniz, en iyi tercihiniz insan
    sütünün besinsel karisimina ve dengesine yaklasan keçi sütü
    olmalidir.

    inek sütünden yapilmis yegane tehlikesiz ürünler sindirilebilen bir
    yag olan taze tereyagi, laktobakteri tarafindan sizin için önceden
    sindirilmis taze mayalanmis yogurttur. ama bunlar bile mâkul
    ölçülerde ve mümkünse çig, pastörize olmayan sütten yapilmis
    olmalidir.

    kaynak:

    www.hps-online.com --> food & dieting --> the science of food
    combining
    -->
    milk and dairy www.hps-online.com --> food & dieting --> food
    profiles
     
  2. TurTaa
    Offline

    TurTaa Yeni Üye

    Katılım:
    4 Kasım 2009
    Mesajlar:
    460
    Beğenileri:
    121
    Ödül Puanları:
    0
    bende bir fitness eğitmeninin söyle bir yazısını buldum :

    "SÜT MAMÜLLERİNİ YASAKLIYORUZ: Bizden danışmanlık almaya gelenlere ilk iki hafta mutlaka süt ve mamüllerini yasaklarız. Sonrasında da minumum tüketmelerini öneririm. Çünkü son araştırmalara göre maalesef inek sütü insan vücuduna ağır geliyor. İnek sütü inek hayvanı için vardır. İnek cüssesiyle insan vücudu bir mi? İnek sütündeki kalsiyumun kemiklerimiz tarafından emilmesi maalesef mümkün değil. Bize gerekli kalsiyum topraktan ve yeşilliklerden gelir. Çim suyu sıkıp içenler çok doğru bir şey yapıyor. İnsan vücudu için en güzel kalsiyum bütün baklagiller ve bütün koyu yeşilliklerde, en çok da çiğ kuruyemişlerde özellikle de susamda var. Diyelim ki kalsiyumu aldınız ama önemli olan bunu kemiklerde tutabilmek. Bu da doğru spor programıyla olur. Spor yaparsanız kasların etrafındaki kalsiyumu korursunuz, kemikleriniz de erimez.
    "

    kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/cumartesi/17500258.asp
     
  3. SweeneyTodd
    Offline

    SweeneyTodd Üye

    Katılım:
    13 Nisan 2011
    Mesajlar:
    132
    Beğenileri:
    200
    Ödül Puanları:
    53
    Yer:
    İstanbul
    Selam, ilk mesajımı tanışma kısmına yazmak isterdim ama bulamadım öyle bir başlık. Kısmet burayaymış. Sütle ilgili Wiki'ye ve Men's Health'e baktığımızda zararlı olduğu iddialarının karşısında görüş belirmişler. Hatta kaynak verilmiş bilimsel makalelerde yazdığına göre kas yapımında kesinlikle faydalıymış. İçindeki hormonların kanserle bağlantısı doğruymuş ama damardan direk alınırsa. İçildiğinde sindirim sistemi hormonu direk almayacağından bir tehlike yoktur deniliyor.
     
  4. Bodysoft
    Offline

    Bodysoft Üye

    Katılım:
    13 Temmuz 2009
    Mesajlar:
    409
    Beğenileri:
    469
    Ödül Puanları:
    73
    Bu yazıyı ben gazete de okumuştum, resmen kafayı sıyırmış bu çift! Kafalarına göre bir metod uydurmuşlar, Amerika'da böyle saçmalıklar çok ilgi çeker, ama bir yere kadar, şimdi Türkiye'ye kapağı attılar... Müşterileri bol olacağı kesin!
     
    atakan_irresistable bunu beğendi.
  5. Desperate81
    Offline

    Desperate81 Yeni Üye

    Katılım:
    11 Ekim 2008
    Mesajlar:
    346
    Beğenileri:
    60
    Ödül Puanları:
    0
    gecenlerde yolda bi kadın telefonla konusuyor karsı tarafa sakın sut icmeyin soyle zararlı boyle zararlı diyordu haberlerde gormus sanırım pastorize sutlerden bahsediyordu valla hersey zararlı ne yapacagımı cidden sasırmıs durumdayım
     
  6. ercan gürgöze
    Offline

    ercan gürgöze Üye

    Katılım:
    3 Mart 2011
    Mesajlar:
    2.027
    Beğenileri:
    1.332
    Ödül Puanları:
    123
    doğru olan bir sürü nokta mevcut...

    -örneğin sütün diğer besinlerle tüketilmemesi ...herşey bir yana bırakılacak olursa, yemeklerde sıvı alımı ,hazım, absorbsiyon açısından son derece sağlıksız bir nokta...nedeni, asit, salgıların konsantrasyonunu seyreltik hale getirmesi...yemekte , 1/2 -1 litre sıvı alırsanız ,en basiti "mide asidi = hcl konsantrasyonu düşer,ve efektif hazım başlamamış olur...ayrıca, diğer besinlerin ,minerallerin absorbsiyonu yönünde de olumsuz etki oluşturur...çok süt içenlerde "anemi " yaygın vakadır...

    -içilecek miktar önemli...neticede ,"yağ "oranı oldukca fazla...örneğin 1 litre süt içen kişi ,yaklaşık 30-35 gr yağ almış olur...

    -sütün özellikle inek sütünün proteinin özümlenmesi için parçalayıcı bakterilerin sindrim sisteminde kolonizasyonunun oluşmuş olması gerekir...yani, uzun süreler içmeniz gerekir ki özümleme oluşabilsin....ayrıca, bir çok kişide inek sütü olumsuz etkiler gösterir...

    ***içilecekse , mümkünse "keçi, koyun " sütü tercih edilmeli ve yemeklerle beraber alınmamalıdır...
     
  7. ipsofacto
    Offline

    ipsofacto Üye

    Katılım:
    10 Şubat 2011
    Mesajlar:
    33
    Beğenileri:
    9
    Ödül Puanları:
    0
    herseyin fazlasi zarar. dolayisiyla sütün de. süt gereklidir icilir ama fazla degil.
     

Sayfayı Paylaş