Proteinler
Paleo - Her türlü hayvanın eti, yağı, yumurta yenir. Ama bunların doğada özgürce beslenen hayvanların eti, yağı ve yumurtası olması önceliklidir. İlle de organik olması gerekmiyor, organik beslenmesi o hayvanın doğal beslendiği anlamına gelmez. Mesela tavuk çiftliğinde özgürce dolaşamayan ve topraktan böcekleri, solucanları yiyemeyen bir tavuk organik yemle de beslense çok makbul değildir. Ama ekonomik koşullar izin vermiyorsa, hayvan çiftliklerinde yetişen hayvanlar yenilebilir.
Bunun dışında sucuk, salam gibi ürünlerdeki katkı maddeleri sevilmez. Bunlardan uzak durulur. Katkı maddesi kullanılmadan yapılan kasap sucuğu, sosisi tercih edilir. Bu ürünlerde bolca kullanılan nitrat ve nitritleri vücuduna sokmak istemez.
Atkins - Protein olsun da ne olursa olsun der. Ne nasıl beslendiği ile ilgilenir, ne katkı maddeleriyle.
Ketojenik - Paleo/Ketojenik ise ilk gruptaki kaygıları vardır. Yok değilse, ikinci gruptadır.
Yağlar
Paleo - Vücudunu Omega-6 ile doldurmak istemez. Bu yüzden de ayçiçek yağı, mısır özü yağı gibi yağlardan uzak durur. O kadar ki, fıstık ezmesinden bile uzak durur.
Kuruyemişleri kavurmadan yer, çünkü ısı bunlardaki yağların oksitlenmesine sebebiyet verecektir. Vücuduna okside yağ da sokmak istemez.
Hayvansal yağların da, proteinlerdeki gibi özgür beslenen hayvanlardan gelmesini tercih eder. Ekonomik koşullar buna elvermiyorsa, yediği hayvanların yağlarından uzak durur çünkü kendisi tahıl yediğinde ne oluyorsa, hayvanlara da aynısının olduğunu bilir.
Omega-6/Omega-3 oranını mümkün olduğunca 1:1 oranına yakın tutabilmek için sıklıkla Omega-3 takviyesi alınır.
Süt ürünleri konusunda tam bir uzlaşma sağlanmamıştır ama teamül ancak laktoz ve/veya kazein intoleransı ya da aşırı insülin direnci yoksa tüketmek yönünde.
Atkins – Yağ olsun da ne olursa olsun der. Ne nasıl beslendiği ile ilgilenir, ne katkı maddeleriyle.
Ketojenik - Paleo/Ketojenik ise ilk gruptaki kaygıları vardır. Yok değilse, ikinci gruptadır.
Karbonhidratlar
Paleo - Tahılları ve bakliyatları yemez. Vücudunu glutenle, aflotoksinlerle doldurmak istemez.
Mısır ve soya gibi ürünleri hem genetiği ile çok oynandığı için hem de lektinlerden ötürü tüketmez.
Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketir ve de mümkün olduğunca çok uzak mesafelerden gelen meyve/sebze yerine yerel ürünleri tercih eder.
Hazır satılan ambalajlı ürünlere (çoğu karbonhidrattır) pek sıcak bakmaz ve içindekileri dikkatle okur. Doğal olmayan katkı malzemelerinden uzak durur.
Yenilen karbonhidrat miktarına karışmaz. Hayat biçimi, amaçlara göre kişinin kendisi için uygun karbonhidrat miktarını kendisinin belirlemesi beklenir.
Atkins – Toplam karbonhidrat miktarını sınırlar. İlk aşamada günlük 20g ile başlatır, 2 hafta sonra başlayarak her hafta 5g arttırır, kilo verimi durana kadar.
Burada tokluk hissini verebilmek için genelde karbonhidrat miktarı düşük yeşil sebzeleri ve otları tercih etse de, herhangi bir kısıtlaması yoktur. Dileyen 20g karbonhidrat karşılığı ekmek ya da pasta yiyip kalanı et ve yağ ile karşılayabilir.
Diyet Coca-cola gibi ürünlerle herhangi bir alıp veremediği yoktur, dolayısıyla yapay tatlandırıcılarla da.
Ketojenik - Paleo/Ketojenik ise ilk gruptaki kaygıları vardır. Yok değilse, ikinci gruptadır.
Sanırım bu ana gruplardaki ayrım aradaki farkı ortaya koymuştur. Paleo temel olarak mümkün olduğunca sadece doğal beslenmiktir. Doğadan kopmama kaygısını taşır ve bunu yaparken de yüzbinlerce yıl öncesinden, taşdevrinden gelen atalarımızın izinden gider.
Bir kişi hem paleo hem ketojenik olabilir, aldığı karbonhidrat miktarına bağlı olarak. Ama her ketojenik diyet yapan paleo olmak zorunda değildir, Atkins örneğinde olduğu gibi.
kaynak
http://paleocafe.org/2011/09/07/paleo-atkinsketojenik-diyet-farklari/
Son düzenleme: 22 Kasım 2011
xzgrx, gerenımo, ZeusS_ ve diğer 3 kişi bunu beğendi.