Yükselme dönemindeki padişahların istisnasız hepsinin spor yaptığı tarihi kayıtlarda mevcut, o dönemin tarihçileri bunları yazmışlardır. Ancak bazı padişahlar hanedandaki spor geleneğinden daha öte bir ilgi duydukları zaman onlar sporcu olarak bilinmiştir.
Bütün padişahların spor yaptığı delillerle mevcut değil, ancak bir spor geleneği göz önüne alındığında hepsinin spor yaptığı iddia edilebilir.
Yükselme dönemindeki bütün Osmanlı Padişahları aktif olarak "Ok atıcılığı" yapmıştır. Birçoğu da Avcılıkta hüner sahibiydi. Ancak duraklama ve gerileme dönemine baktığımızda serhat illerine gönderilmeyen ve sarayda kapalı, durgun bir hayat yaşayan şehzadelerin hepsinin sporla uğraştığını kanıtlayamayız. Zira IV: Murat'ta sarayda yetişmesine rağmen sporla fazlasıyla ilgilenen babayiğit bir padişahtı. Ancak yine sarayda yetişmiş olan Sultan Abdülmecit'in spor yaptığına kaynaklarda rastlamadım nitekim kendisi de veremden vefat etmiştir.
Padişahlar özellikle yükselme döneminde daha şehzadeyken sporla haşır neşir olurlardı. Özel doktorları ve antrenörleri de sağlık için salık verirlerdi. O dönemde de sporun dolaşım sistemine ve diğer beden işleyişlerine faydalı olduğu biliniyordu.
O dönemlerde iyi kötü sporcu olan bu padişahlar sayesinde yükselme döneminin padişahları ordularının önünde bizzat hücum komutu verebilmişlerdir.
""....bide beyazıtın çok güçlü ve savaş becerisinin iyi olduğunu duydum gerçi onunda hazin bir sonu var""....
Sanırım burada Yıldırım Bayezid'i (Beyazıt, Beyazıd, Bayezit, Bayezıd) yani 1. Bayezid'i kastetmişsin çünkü onun yiğitlikleri bir çok kaynakda anlatılır. Padişahın "geniş omuzlu" olduğu yazılı. Yine savaşlarda buraya dikkat edin, askerlerinin "önünde" savaştığı ve onu korumakla yükümlü askerlerin ona yetişmekte zorlandığı biliniyor. O siyaset ve yönetimde usta olduğu kadar askerlikte de korkusuz ve ustaydı. Zaten o dönemlerde askerlerinin önünde savaşan komutan-padişahlar olmasa büyük zaferler kazanılamazdı. Düşünün ki bir savaşta en önde bizzat padişah savaşıyor, askerlerin korkaklık gösterebilmesi ihtimali var mıdır böyle bir savaşta?
Sultan Yıldırım Bayezid Ankara Savaşında Timur'a yenilerek esir düştü. Bu savaş da aslında onun "yiğitliğinin ve sportmenliğinin" bir ifadesidir bana göre zira o Timurla savaşmak için gerçekten bir yıldırım hızıyla Çucuk Ovasına geldi. Burada Timur'un ordusunu dağınık hazırlıksız ve korumasız olarak karşısında buldu. Atlar serbestçe otluyor askerle silahsız bulunuyordu. Yanındaki paşalar ve vezirler hatta oğulları padişaha hemen saldırılmasını teklif etmişler ancak o aslında çok büyük bir hata olan şu yiğitçe sözleri söyleyerek deyim yerindeyse delikanlılığını tarih sayfasına damgalamıştır ; " BIRAKIN TATAR ORDUSU TOPLANSIZ, ADET ÜZRE SAVAŞALIM "
Nitekim döneminin en disiplinli ve en iyi ordularından biri olan Timur'un ordusu toparlanınca (savaş başlangıcında Timur'n ordusu sayıca üstündü) savaş başladı. Karşılarındaki sayıca üstün ve yıkıcılığı ile bilinen ordunun toparlanmasını gören başta Menteşeoğulları, Saruhanoğulları ve Germiyanoğulları gibi Anadolu beyliklerinin beyleri ve kuvvetleri İHANET ederek Timur'un tarafına geçtiler. bu olaydan sonra vezirler tedbir oalrak büyük oğul Emir Süleyman'ı başına bir iş gelmemesi ve olası bir durumda tahta çıkması için kaçırdılar. Bunu gören Mehmet Çelebi ve Mustafa Çelebi de taht için savaş alanını bırakarak geriye döndüler. Osmanlı Ordusunda bulunan Kara Tatar birlikleri de ihanet ettiler ve Timur'un saflarına geçtiler. Artık yenilgi kaçınılmazdı.
Bayezid çevresinde kalan 10.000 kişilik kuvvetle saldırmış ve gerçekten Timur'un ordusuna beklenmeyen büyük zararlar vermişti. Bu durumdayken yanındaki paşalar ona çımamasını ve akşama kadar dayandıktan sonra geri çekilerek canını ve tahtını kurtarmasını teklif ettiler. O ise bunu da kabul etmedi ve ileri çıkarak bizzat savaştı ve esir düştü. Oğlu Musa Çelebi ile birlikte esir düştü.... En sadık oğlu da oymuş anlaşılan....
Bu mert Padişah Timur tarafından adeta esirliği hissettirilmeden esir tutuluyordu. Timur ona büyük bir hürmet ve saygı gösteriyordu. Gerçek budur yoksa 1838 yılında bir ecnebinin resmettiği gibi ona dik dik bakabilecek herhangi bir muhafız olduğunu hiç sanmıyorum
bakınız.
Ancak yiğit padişah elbette uğradığı onca ihanetten sonra Timur'un kendisine karşı iyi davranışlarıyla teselli bulamadı ve hastalandı. Onun hastalığı üzerine serbest bırakılarak geri gönderilmek istenmiş ancak esirliğinin 8. ayında 1403 yılında bu yiğit padişah kafesteki bir aslan gibi Hakk'a yürümüştür.
Ölümünden yıllar sonra tahta çıkan Sultan II.Mehmet (Fatih) tahta vçıkacak oğluna babasının dedesi olan Bayezid ismini vermiştir. Fatih'te alınacak örnekleri Yıldırım'da gördüğünden oğluna bu ismi vermişti.
Genişletmek için tıkla...