Osmanlı Okçuluğu ve Yay Üretim Teknikleri

Konusu 'Kültür Sanat Bilim Seyahat' forumundadır ve CENTAUR tarafından 13 Kasım 2006 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 3 üye.
  1. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

    OSMANLI OKÇULUĞU VE YAY ÜRETİM TEKNİKLERİ

    Kompozit (birleşik, birden fazla malzemenin bir araya gelmesiyle) yaylar içinde en kısa olanları Osmanlı yaylarıdır bu sebeple çok güçlü ve pratiktirler (at üzerinde pratiklik sağlar, kısa olan yay hafiftir de aynı zamanda bu elastikiyet sahibi olması ayrıca bir özelliktir)

    Boynuz, ahşap, tutkal ve sinirin (hayvan tendonu, genellikle öküz-boğa ların arka bacak eklemlerinden çıkartılır) bileşiminden oluşan bu yayların ileri derecede teknik beceri gerektiren yapımı ortalama üç yılı alırdı. Kullanılan malzemelerin oranı değiştirilerek, yayın gücü, hızı, menzili ve esnekliği ayarlanırdı. Farklı amaçlarla (hedef, menzil veya savaş yayları yapılan yayların esneklik ve hızı farklı olurdu.

    Yayın ahşap kısmında Akçaağaç veya kızılcık ağacı tercih edilrdi. Tutkal olarak sinir veya deriden elde edilen çega tutkalı veya mersin balığının dokularından elde edilen balık tutkalı kullanılırdı. Mersin balığının damak mukozası ve hava kesesi kullanılırdı. Sinir kaplaması için tercih edilen tendon, sığır bacağından alınan “aşil tendonu” idi. Kullanılacak boynuz da, öküz yada mandadan elde edilmekteydi bu boynuz boydan iki parçaya ayrılır sonra kaynatılıp yumuşatıldıktan sonra preslenip kurutulur, levha şerit şekline getirilir.

    Yayın yapımında kullanılacak ağacın, budaksız sık ve paralel damarlı olanı özenle seçilerek sonbaharda kesilirdi. Yay yapımında kullanılacak tahta yarılarak çıkartılır zira düz lifler kesintiye uğramadan boydan boya uzanmalıdır. Kaynar suda bir müddet yumuşatılır ve kalıplara bükük (türk yayı kurulu değilken ters büküktür ) olarak gerilirdi. Yayın ahşap kısmı üç yada beş parçdan oluşurdu. Bu parçalara istenen şekil verilir ve en az bir yıl kurumaya bırakılırdı(gölgede rutubetsiz kendi halinde kurutulur fırınlanmaz veya güneşe bırakılmaz). Ağaç parçalar kış mevsiminde balık tutkalıyla birbirine yapıştırılır, boynuzun tahtaya yapışacak iç yüzeyine ve yayın karın kısmına (atış sırasında okçuya bakan yüzey) kırşılıklı yivler açılıp tutkallanırdı. Sonra, ağaç aksam ve boynuz, birbirine iple sımsıkı bağlanırdı. Yaz mevsiminde yayın sırt kısmına (atış yaparken hedefe bakan yüzey) çega tutkalıyla 2-3 kat sinir yapıştırılır, her kat sinirden sonra daha daralmak üzere yay iple yay askısına alınır ve bir yıl boyunca kurumaya burakılırdı. Bazen de kuruyan yayın sırt kısmına ikbaharda atın sağrı derisi ya da kayın ağacı kabuğu yapıştırılıp sandaloz yağı sürülürdü (deformasyonu önlemek için ).

    Yaya takılacak kiriş (Osmanlı lugatında ‘çile’) ise boğa bağırsağından veya saf ipekten üretilir bazı Osmanlı Veliahtları bu yay kirişiyle boğulmak suratiyle idam edilmiştir soyluların bu şekilde idam edilmesi gelenektir.

    Kısaca şöyle denebilir: İç kısımda boynuz malzeme sıkışmaya dayanıklı özellik verir, en esnek ağaçlardan akça ağaç veya kızılcık ağacı, hedefe bakan yüzeye ise tendon siniri uzamaya dayanıklı özellik kazandırır, böylece kısa, çok güçlü, portatif, çok elastik, ve hafif bir yay bunlarla atılan Osmanlı oklarının yapım tekniğini ve özelliğini ekleme gereği duymadım.

    Padişah 1. Murat ın bu yaylarla kendisine Avrupa hükümdarlarından hediye olarak gelen kalkan ve zırhları ok atarak parçaladığını ve bunu saray etrafına asıp gelen elçileri etkilediği bilinir kendisinin de çok kuvvetli olduğu ve kullandığı yayı kimsenin geremediği bilinir. Zira okçu olarak yetiştirilecek yeniçeri askerleri özel olarak seçilir hünerli olmasının yanında müthiş sert yayları kullanabilirler ve kuvvet sınavlarından geçirilirler. Ve bununla at üzerindeyken ve yine hareketli hedefleri hiç kaçırmadan vururlardı.

    Müzelerde gördüğünüz yaylar kurulu değildir ve uçları birbirine kıvrıktır ve ters büküktür bunlar ters yöne gerilerek ipleri takılır.
    Günümüzde kullandığımız birçok günlük değim aslında okçuluk tabirlerinden gelmiştir ama hiçbirimiz bilmeyiz:

    Çile çekmek: Yay ipini (kiriş,çile) çekmek okçuluk idmanları (askeri anlamda) çok zor ve gelişim uzun süre alır.

    İki dirhem bir çekirdek: Bir tür ok ucu (temren) nun ağırlık birmidir galibe hafif uçuş okları menzil okları

    Kepaze : Atış talimlerine başlamadan önce ısınmak amacıyla kullanılan kıytırık dandik bir yay
    Bunların bazılarıdır.


    Aşağıda örnek resimler var Türk-Osmanlı yayının kabzası dışa çıkıntılıdır bu karakteristik özelliktir diğer türk yaylarında içe bombelidir (göktürk,hun,moğol,vb)





    [​IMG]
     
  2. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

  3. Veyron
    Offline

    Veyron Özel Üye

    Katılım:
    10 Eylül 2004
    Mesajlar:
    1.885
    Beğenileri:
    440
    Ödül Puanları:
    93
    Yer:
    Republic Of Fenerbahce
    güzel paylaşım .ama genel kültür bölümüne daha bir yakışırdı bu yazı
     
  4. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

    :cry: Ooo hakkaten :oops: Taşınabilir mi acaba :roll:
    :roll: :idea: :idea: :idea: :D :D
     
  5. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

    Yay üretiminde bazen uygulanan bir yöntemde; yay odunları kesildikten, kabaca şekil verildikten ve kurutulduktan sonra bu çega tutkalına yatırılırdı ve tutkalı tamamen emmesi beklenirdi akçaağacın bir özelliği de bu tutkalı iyi emmesidir.
    Akçağaç, kızılcık ağacı dışında kullanılan bir ağaç ta porsuk ağacıdır porsuk ağacı ingiliz yayı yapımın da da kullanılırdı dar ve uzun olan ingiliz uzun yayı, ingilizler tarafından özellikle fransızlara karşı üstünlük sağlamıştır ingiliz yayı yapımı türk yayı kadar zor ve gelişmiş değildir fakat hafif ve esnek ağaç türü kullanlığından, dar hızlı olması,ve uzun olmasından dolayı yaydakı enerji birikimi buna avantaj sağlamaktadır sonraları ahşap kompozit yaylar üretilmiştir dış kısma ceviz ağacı laminasyon yapılmak suretiyle ve iç kısma lemon (saten ağacı) ağacı yapıştırılmak sureti ile enerji birikimi, hafiflik ve sağlamlık sağlamıştır. Enerji birikimi ile kastedilen yay kanatlarının hafif olması ve yay kirşinin ilk çekiş kuvvetiyle son çekiş kuvveti arasındaki farkın az oluşudur.Bu fark son model makaralı yaylarda daha da ambartı dır ve son çekiş kuvveti ilk çekiş kuvvetinden daha az dır ve de nişan pozisyonun da beklendiği zaman büyük oranda ağırlık ve germe gücü azalmaktadır bu hem kullanımda hem de ok hızlanmasının kademeli oluşunda çok büyük avantaj sağlar yeni modellerde elips makara vardır. Birde tetik tertibatı vardır bileğe bağlanır-takılır bununla yay kirişi çekilir ve kiriş parmaklarla tutulmaz ve bırakılmaz kanca gibi bir mekanizması ve tetiği vardır ayrıca bir avantaj sağlır

    English Long bow da Türk yayı kadar meşhur dur. Fakat tarihte bilinen en gelişmiş yay Türk Yayları dır. Eskiden Yay' a 'Kabza' veya 'Kavs' da denir di modern Recurve(kavisli, uçları ters bükük)-olimpik yaylar dünya litaratüründe benzer kategoriye sokulur. Türk yayları ingilizce horse bow, composit bow, recurve bow, horn bow,Turkish-Ottoman bow diye adlandırılır.

    BENİM FİKRİM BU KAYBETMEK ÜZERE OLDUĞUMUZ ÇOK DEĞERLİ BİR KÜLTÜR MİRASI VE ATA SPORUMUZDUR

    Ayrıca bir hadis te peygamber efendimiz "Okçuluk Talimi Yapılan Yerler Cennetten Bir Parçadır" buyurmuştur

    Bir ağaç dalından da yay yapılır ama en fazla 6 ayda deforme olur, ve yorulduğunuz kadar atış yapamassınız ve isabet alamassınız kaliteli orjinal Türk Yayı kullanım prensiplerine dikkat edilirse yüzyıllarca kullanılabilir kullanılan Ok lar da mutlaka profösyönel bir yapım ve beceri gerektirir

    Çam ağacı odunun yapılan Türk Ok ları belli özellikleri taşıyan çam ağaçları kesilerek ok çubukları çıkartılır dı, iyice fırınlanırdı ve güneşte, kızgın kumda kurutularak sertleştirilirdi, arkalık yelek (arkaya takılan dümen görevi gören tüy) çeşitli kuşların tüylerinden yapılırdı Osmanlı da dönem dönem ok çubuğu ve yelek yapımında çeşitli (bunların bağzıları tavuskuşu tüyü, tutkallı bez, bambu kamışı, kavak) kullanılır ve en çok ördek-kaz tüyü ve çam ağacı kullanılmıştır ok uçları da çeşitli ağırlıklarda ve şekillerde üretilirdi.
     
  6. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

    Çok uzun yazı olduğu için bu kısmı sildim :(
    Bende olsam sıkılıp okumazdım :(
     
  7. gurkan
    Offline

    gurkan Üye

    Katılım:
    16 Eylül 2006
    Mesajlar:
    365
    Beğenileri:
    17
    Ödül Puanları:
    0
    Okçuların Pîri

    Okçuların pîri kabul edilen ve Allah (c.c.) yolunda ilk ok atma faziletinin sahibi, şanlı sahabi Sa'd bin Ebi Vakkas (r.a.)'ın İslam tarihinde güzide bir yeri vardır
    ya bu bilgi biraz kafamikaristirdi ben okcularin pirini cüneyt arkin diye bilioydum,battal gazi filminde havaya atilan 4 yuvarlak yüzük seklindeki tahtayi ayni anda 4 okla havada iclerine geciriyodu :):):)
     
  8. beat me
    Offline

    beat me Üye

    Katılım:
    12 Ağustos 2006
    Mesajlar:
    212
    Beğenileri:
    6
    Ödül Puanları:
    18
    ok atmak çok zor bişey ama çok zevkli ben bodyci olduğum halde yayı çekerken zorlanıyorumhele hedef alırken beklemek yok mu öldürü insanın omuzunu çok güzel bi paylaşım
     
  9. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

    :eek: Okçuluğa merakın var mı :?: , nerede yapıyorsun bunu :?: bende müthiş zevk alıyorum ok atarken anlatamam valla :)
     
  10. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

    Bir sitede bu türk ve osmanlı yaylarını satıyorlar orjinal osmanlı yayı adı altında 1300 euro ya
    Tabi ki de yabancı site :x :cry:

    Aşağıda gördüğünüz ilk resim dışındaki kabzası içe bombeli olanlar Türk-Osmanlı tarzı değildir macar,hun,moğol vb. tarzıdır. ilk resimdekinin ters tarafa bükülüp kurulduğunu düşünebiliyormusunuz ne kadar elastik

    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]

    Şimdi de English Long Bow (uzun ingiliz yayı) hakkında incelemelerimi paylaşmak istiyorum:


    [​IMG]
    [​IMG]

    Bu da Başka Bir Kaynaktan:

    Geleneksel okçuluk ve yay yapımını araştırmaya başladığımda ilk öğrendiğim şey ülkemizde bu işle ilgili imkanların ne kadar kısıtlı olduğuydu. Aylar süren araştırmalardan sonra Türkiyeden ne bir organizasyona ne malzeme, alabileceğim bir dükkana ve hatta kişisel bir siteye ulaşabildim. Türk yaylarının nasıl yapıldığını bile yabancı sitelerden öğrenebildim. En basit şeyleri bulabilmek için saatler harcadım. Bütün bunlar dört sene önceydi, umarım bu sitenin açılışıyla bir şeyler değişmeye başlar. Bu yazının amacı üzerine kitaplar yazılan bir konuyu birkaç satıra indirmek değil, benden sonra bu işe başlayacaklara biraz olsun zaman kazandırabilmektir.

    Dünya üzerinde binlerce yıldır yay yapılmakta ve kullanılmaktadır. Bilinen yayların hepsinin yapımını anlatmak bu aşamada beni aşar. Bu yazıda tek parça tahtadan yapılan (internette aramak isterseniz: self bow), İngiliz uzun yayı (long bow) ve Amerikan yerlilerinin yassı yayının (flat bow) nasıl yapıldığını anlatmaya çalışacağım. Bu tip yaylar için birçok ağaç türü kullanılabilirse de birinci sırada gelenler uzun yay için "porsuk ağacı" (yew), yassı yay için "osage orange"dır (Amerika'da bulunan bir ağaç türü, bildiğim kadarıyla Türkiye'de yetişmiyor). Kara ağaç,akça ağaç ve dişbudak ağacı ikinci sırada gelir (Türk yayı yapımında akça ağaç bir numaradır) . Ayrıca ceviz, ardıç,yabani fındık, akasya, kiraz ve başka birçok ağaçtan da yay yapılabilir.

    İyi bir yay yapmak için bir ağaç dalı veya genç bir sürgün değil 10-20cmlik bir kütük gereklidir. Daha ince bir ağaçtan yapacağınız yay kısa sürede deforme olur, çok kalın bir ağaçla işe başlarsanız da çok fazla malzeme ziyan olur. Çünkü elinizdeki kütüğü elma dilimler gibi dilimlemeniz gerklidir (bkz. şekil 1).


    Aşağıda Yay Yapmak Üzere Yarılarak Çıkartılmış Bir Ceviz Ağacı Tahtası:

    [​IMG]


    4 ila 6 cm genişlikteki bir dilimin kabuğu soyulduktan sonra dıştan 3-4cm'lik bölümü (bazı ağaç tiplerinde dış katmanların da bir bölümünün yontulması gerekir,yazının devamında değinilecek) yay yapımı için kullanılır.Kütüğün boyu yapacağınız yayın tipine göre 160-200cm arasında olmalıdır. Bu boyda malzeme bulamazsanız yayı iki parça olarak da yapabilirsiniz (yazının devamında değinilecek).

    İdeali kütüğü balyoz ve kama kullanarak yarmaktır. Bu şekilde liflerin kütüğün bir ucundan bir ucundan bir ucuna nasıl uzandığını görebilirsiniz. Yayı liflerin yapısına göre şekillendirmeniz gerekir. Liflerin boydan boya akışını kesecek olursanız (bkz. şekil 2a)


    , bir süre sonra lifler birbirinden ayrılır ve yay kırılır. Lifler bir uçta bir uca helezon şeklinde uzanıyor olabilir veya büyük bir budağın etrafından geçerken yanlara deplase olmuş olabilir (bkz. şekil 2b).


    Bu durumda ya eğri bir yayı kabullenir ya da eğri olan dilimleri hiç kullanmazsınız . Zaten siz dıştan düzgün görünecek şekilde yontsanızda yay liflerin akışına göre çalışır. Eğer kütüğü hızarla biçtirmek zorundaysanız ihtiyacınız olanın iki katı genişlikte (8-10cm) biçtirebilir, sonradan lifleri takip ederek yontabilirsiniz. Bu şekilde hazırlanan parçalar (bow staff) iki ucu vernik veya bal mumuyla kaplandıktan sonra 1-2 yıl kurumaya bırakılır. Uçları mühürlemek kuruma sırasında oluşacak çatlamayı azaltmaya yarar. Bu kadar bekleyemem diyorsanız kerestecilerden malzeme alıp direkt kullanabilrsiniz. Bu durumda da fırınlanmıştan ziyade kendi halinde kurutulmuş malzemeyi tercih edin. Fırınlanmış ağaç yay yapımı için çok kuru olabilir. Kütük bulamazsanız da lif yapısı uygun düz kesilmiş (kereste güzel görünsün diye genellikle çapraz kesilir, bu şekilde kesilmiş ağaçtan kesinlikle uzak durun) öz odun kalasından iki yay çıkarabilirsiniz. Öz odun kalasını iki ucundaki halkalara bakarak anlayabilirsiniz (Bkz şekil 3)


    Elinize uygun malzeme geçirebilirseniz yayı yontarken dikkat etmeniz gereken en önemli husus hedefe bakan yüzeyin (back of the bow) tek bir büyüme halkasından olmasıdır. Sorun çıkma ihtimali en fazla olan aşama bu olduğu için önce işe bu yüzü hazırlamakla başlayın. Kullanacağınız ağaç iki farklı renk tahtadan oluşuyorsa (Porsuk ağacı öz odunu koyu renk olan ağaçlar) yayın dış 1/3'ü açık renk, içte kalan (ok atarken size bakan taraf) 2/3'ü koyu renk halkalardan olmalıdır. Bunu sağlayabilmek için açık renk halkaların bir bölümü yontulup atılır. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Açık renk dış halkalar da oluştuğu mevsime göre iki farklı tondadır. Bunlardan koyu renk olan bir tanesi seçilmeli ve bu halkaya zarar vermeden üzerindeki halkalar çıkarılmalıdır (bkz şekil 4).


    Eğer beyaz odunlu bir ağaç kullanacaksanız (dişbudak gibi) kabuğunu soymanız yeterlidir. Her iki durumda da budakların etrafından heçen lflerin deplasmanına dikkat edin. Düzgün olsun diye budakları yüzeyle sıfırlamayın. Ayrıca bitmiş yayın tam kenarında budak bırakmayın. Yayın üzerinde budak kalması zorunluysa bir santimdan küçük ve ortaya yakın olmalı, böylece etrafından geçen lifler yayın bütünlüğünü sağlayabilir.

    Yayın dış yüzeyi hazır olunca kurşun kalem veya tebeşirle yayın orta hattını belirleyin. Orta hattı belirlerken de liflerin akışını takip etmeyi unutmayın. Lifler dümdüz ilerlemiyorsa orta hat da dümdüz ilerlemeyecektir. Sonra bu çizginin orta noktasını belirleyin. Orta noktanın 2,5cm üstünü ve 7,5cm altını işaretleyin. Arada kalan 10cm'lik bölüm yayın tutamağı olacak. Bu bölüm hiç esnemeyecek veya çok az esneyecek (bazı uzun yaylarda) şekilde yapılır. Yayın iki kolunu (limbs of the bow) yapmak istediğiniz boya göre orta noktadan eşit uzaklıkta işaretleyin.160 cm'lik bir okçu yaklaşık 180cm'lik uzun yay kullanır (okçu uzadıkça yay da uzar), yassı yayların boyu 140-170cm arasında olur ama bu aşamada yayı malzemeniz elverdiğince uzun tutun, bitmiş yay çok zayıf kalırsa kısaltarak güçlendirebilirsiniz. Dikkat ettiyseniz yayın tutamağın altında kalan bölümü üstünde kalan bölümünden 5cm kısa kaldı. Bu durum yayın alt kolunun daha sert yapılmasıyla telafi edilir. Ayrıca gekeneksel yayların bu tiplerinde ok elinizin üzerinden atıldığı için okun ucu merkezden biraz yukarıda kalır (arkası ise kirişin merkezine oturtulur) bu da dengesizliğin düzeltilmesine katkıda bulunur.

    Artık yayın şeklini orta hatta göre simetrik olacak şekilde işaretleyebilirsiniz. Bu ilk işaretleme yayın şeklini ortaya çıkarmak içindir. Yayı belirli bir ağaçta belirli sertliği oluşturacak tablolara göre milimetrik olarak işaretleyebilirsiniz ama her ağaç türüne göre hazır tablolar bulamazsanız. Uygun ağaç türünü bulsanız da istediğiniz boy ve sertliği bulamazsınız. Bence kaba iş bittikten sonra sertliğini ayarlamak için yavaş yavaş incelterek ara sıra sertliğini denemek daha pratiktir. Uzun yay için tutma yerinden uçlara doğru düzenli olarak 1,5cm'e inceltin. Yassı yay için tutma yerinden sonraki 7,5cm içinde 4cm'e, sonraki 5 cm'de 4,5cm'e çıkın, yay kolunun ortasına kadar bu genişliği koruyun, sonra uçlara kadar 2,5cm'e indirin. Tutma yeri uzun yayda 2,5-3,5 cm çapında, yassı yayda 2,5cm * 3-3,5cm ebatlarında olur. Tutma yerine modern yaylardaki gibi ergonomik girinti çıkıntılar yapmak istiyorsanız bunun için de ayrıca pay bırakmalısınız. Unutmayın ki bu girintiler yayın iç ve yan kısımlarıyla sınırlı olmalıdır, yayın dış yüzüne bıçak değdirmeyin. Geleneksel yaylarda bu bölüme sadece bir parça kumaş veya deri sarılır.


    Kalınlık yassı yayda ilk 7,5cm içinde hızla 2,5cm'e, sonraki 10cm'de 2cm'e iner, yay kolunun ortasına kadar bu kalınlık korunur, sonra uçlara kadar tedricen 1cm'e iner. Uzun yayda tutma yerinden uçlara doğru düzenli olarak 1,5cm' iner. Buraya kadarki işlemi çift saplı marangoz bıçağıyla veya hata yapmayacağınıza güveniyorsanız keserle yapabilirsiniz. Kaba işi bittnce bir tahta rendesini mümkün olduğunca ince ayarlayıp yayı bükülmeye başlayıncaya kadar yanlardan ve iç yüzeyinden yavaş yavaş traşlayın. Uzun yayda karakteristik kesit profilini oluşturan sırt hattına özen gösterin (bkz şekil 5). Yay bükülmeye başlayınca iki ucuna 4mm'lik yuvarlak kesitli bir eye ile kiriş oluklarını açın. Kiriş oluklarını yayın yan yüzlerine açın ve iç yüzünde birleştirin, dış yüzeye kesinlikle dokunmayın. Bunlar yayın ayarı (tillering) için takılacak ilk kirişi tutmak içindir. Bu kiriş yayı bükmeden takabileceğiniz kadar uzun olur.



    Eğer yeterli uzunlukta malzeme bulamadıysanız buraya kadar olan işlemler yaklaşık aynıdır. Tek fark, iki parçalı yapıyorsanız yayın her iki tarafında da bir orta nokta işaretler, sonra üst koldaki orta noktanın altında 5cm daha pay bırakırsınız. İki parçayı birleştirebilmek için üst koldaki bu 5cm'lik payı "V" şekilnde yontun, alt kolda da orta noktadan içeri doğru 5cm'lik "V" şeklinde bir parçayı kıl testere ile kesip çıkarın (şekil 6'da geçme yandan gösterilmiştir).


    Geçme mükemmel olana kadar iki ucu eğe ve zımpara ile düzeltin. Tutamağın kesit profiline uyan ve birbirinin içine geçebilen iki tane 10cm'lik pirinç veya paslanmaz çelik boru bulun. Bunlardan içte kalacak olanı 7,5 ve 2,5cm'lik iki parçaya ayırın. 7,5cm'lik parçayı yayın alt bölümüne, 2,5cm'lik parçayı üst bölümüne tutamağı oluşturacak şekilde sıkıca yerleştirin. Dış kılıfı oluşturacak boruyu da alttaki parçanın üzerine geçirin. Çivi veya perçin ile her iki taraftaki boruyu tutamağa sabitleyin, çivileri yüzeyle aynı seviyeye gelene kadar zımparalayın.

    Artık son aşamaya geçebilirsiniz. Bu işlemin iki amacı vardır birincisi yayın boylu boyunca çalışmasını sağlamak, ikincisi de yazının başında değinildiği gibi daha kısa olan alt kolun üst koldan biraz dah sert olmasını sağlamaktır. Bu aşamada bir yay terazisine (tillering stick) ihtiyacınız olacak (bkz. şekil 7).


    Yaklaşık 90cm'lik bir tahta parçası bulun. Üzerini 5cm'de bir işaretleyin. İlk işaretin üzerine 3cm arayla üç büyük çivi çakın. Yayın tutamağını bu desteğe yerleştirin. Sonraki her işaretin üzerine de küçük bir çivi çakın. Yayın kirişini ilk çiviye yerleştirin, yayın kollarının nasıl büküldüğüne bakın. Düzgün bükülmüyorsa bükülmeyen alanları biraz inceltin. Sadece tahta törpüsüyle çalışın ve yavaş olun, bir yerden fazla malzeme alırsanız yayı boylu boyunca inceltmeniz gerekir. Düzgün bükülüyorsa kirişi bir sonraki çiviye alıp işlemi tekrarlayın. Yay kendi çekme mesafenize ulaşana kadar bu işlemi sürdürün. Çekme mesafesi (draw length) yayı tutan elinizle oku kilitlediğiniz nokta arasındaki mesafedir, kişiden kişiye değişir. Piyasada satlılan yayların gücü (draw weight), genellikle 28inch'de (71cm)- X pound (0,453kg) kuvvet olarak verilir. İşiniz bittiğinde yayın sertliğini kontrol edin (rakam istiyorsanız bir dinamometreyle ölçebilirsiniz. istediğinizden biraz sert olduysa ama çekebiliyorsanız inceltmek için acele etmeyin. Birkaç düzine atıştan sonra biraz yumuşar. Şimdilik törpü izlerini zımparalayın ve kirişin boyunu yaydan 10cm kısa olacak şekilde ayarlayın .

    Asıl kirişin boyunu ve kiriş oluklarının açısını belirlemek için kısaltılmış kirişle yayı kurun. Otostopçu işareti gibi yumruğunuzu kapatıp başparmağınızı kaldırın (bu ölçüye "fistmele" denir). Elinizi bu şekilde tutamağın üzerine koyun, kiriş başparmağınızın ucuna gelmeli. Kirişin boyunu buna göre ayarlayın. Yay bu şekilde bükülmüşken asıl kiriş oluklarının hangi açıda açılması gerektiğini görebilirsiniz. Yay kuruluyken kirişin kiriş oluklarının kenarlarına sürtünmemesi gerekir.

    Asıl kirişi takıp birkaç saat çalıştıktan sonra yayı inceltmek veya cilalamak konusunda karar size kalmış. Ayrıca uçlarından kısaltarak biraz sertleştirmek de mükündür (yay ne kısaysa o kadar çabuk deforme olur). Geleneksel (dolayısıyla toluen ihtiva etmeyen) bir cila kullanmak istiyorsanız balmumu, keten yağı veya keten yağı gomalak karışımı kullanabilirsiniz.


    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]

    Geleneksel ahşap yay imali hakkında önemli bilgiler.[​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
     
  11. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

    Yay üretilmek üzere yarılarak çıkartılmış ceviz ağacı tahtası

    [​IMG]

    Aşağıda da kızılderili flat bow u (yassı yay) yapımında kullanılan amerika da yetişen osage orange ağacı dilimler yarılmak suretiyle çıkartılmakta

    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
    [​IMG]
     
  12. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

    Nedense bu konu pek alaka görmedi okçuluğa kimsenin merakı yok mu kardeşim :)

    Dediğim gibi geleneksel Türk okçuluğu aynı Mehter takımı gibi çok dar kapsamlı birkaç sembolik gösteri ve yarışmadan ibaret kalmış ama ata sporumuz diyorum elden gidiyor

    16 yaşındaki genç delikanlı bu konuya merak duyduğu zaman nerede faaliyet yapabilecek tr de, tamam bağzı şehirlerde kulüpler falan var ama yoksa kendi okunu ve yayını nereden nasıl hangi bilgi ustalık ve imkanla temin edecek, ve kim bunu ciddiye alacak, bırak bu işleri demiycek, sen artık çocuk musun büyüdün boşver bu çocukça şeyleri demiyecek. Veya internetten öğrenip porsuk ağacından, kara ağaçtan ingiliz yayı yaptığı zaman kim tanıycak bunu da kim diycek buna bırak bu gavur işini şu türk yayını kullan daha üstündür özellikleri şunlardır diye :x

    Bir okçuluk bayramı olabilirdi japonlar bile samuray geleneğini hatırlamak için bir kutlama haftası yaparlar samuray kıyafetlerini giyerler kılıçlarını falan kuşanırlar bambu dan yapılmış Yari adı verdikleri yaylarıyla at üzerinde ok atarlar yarışmaları vardır tahta kılıçlarla müsabaka yaparlar gerçi savaş sanatları uzak doğu kültüründe sembol gibidir hep var olan birşeydir.

    Bizde köklerimize bağlanmalıyız böyle kültür miraslarını yaşatmalıyız ama kaç tanemiz gerçek bir yay ve ok gördüğünü söyleyebilirki çoğumuz ok ve yay arasındaki farkı bile bilmezken okçuluğun dilimize kazandırdığı yerleşmiş birsürü değim varken, çoğumuzun bildiği iki harfli bir kelimeden ibarettir.

    Modern okçuluk tan bahsetmiyorum ben geleneksel okç uluğa yabancı oluşumuzdan bahsediyorum pahalı sporlardan biri bu modern okçuluk ta yeni yeni türkçe terimler kullanılmakta malzemelerin çoğu yakın zamana kadar ingilizce terimlerle adlandırılmaktaydı hepsinin karşılığı türkçe de hali hazırda var iken

    Girin internete elin ecnebisi öyle çalışma yapmışki bu konuda şaşarsınız Osmanlı okçuluğunu İngilizden,Amerikalıdan öğrendiğin zaman bu işe merakın varsa birazda milli açıdan duygusalsan üzülürsünüz benim gibi.

    Haa tarihi kaynaklardan bulursunuz ama pratikte bulursanız bana da haber verin.
     
  13. boxer
    Offline

    boxer Üye

    Katılım:
    27 Temmuz 2006
    Mesajlar:
    372
    Beğenileri:
    56
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    istanbul
    Ve o yüzük şeklindeki tahtaların içlerine giren 4 ok o şekilde 4 ayrı hedefi vuruyordu.
     
  14. akçakaya
    Offline

    akçakaya Üye

    Katılım:
    28 Eylül 2006
    Mesajlar:
    484
    Beğenileri:
    28
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Öğrenci
    Yer:
    İstanbul
    Osmanlı okçularını bugünkü okmeydanında eğitirmiş.Bu semtimizde ismini buradan almaktadır ;)
     
  15. conanthebarbarian
    Offline

    conanthebarbarian Üye

    Katılım:
    13 Temmuz 2006
    Mesajlar:
    182
    Beğenileri:
    5
    Ödül Puanları:
    0
    İran yayı kısa mesafeli ama sert İngiliz yayı uzun mesafe ama daha az etkiliymiş. İngiliz yayıyla kartopu atar gibi çabuk atış yapılırmış
     
  16. boxer
    Offline

    boxer Üye

    Katılım:
    27 Temmuz 2006
    Mesajlar:
    372
    Beğenileri:
    56
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    istanbul
    Bizim ıslık çalan oklarda çok iyiydi ıslık sesleri düşmanın dikkatini dağıtıyordu ve ayrı bir korku veriyordu düşmana.
     
  17. sarc4stic
    Offline

    sarc4stic Özel Üye

    Katılım:
    19 Nisan 2005
    Mesajlar:
    3.239
    Beğenileri:
    2.261
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Satış Temsilcisi
    Yer:
    Istanbul
    Bu bayağı değişik ama güzel bir başlık oldu. Bende ortaokul zamanında 2 yıl okçuluk takımındaydım. Fenerbahçe stadının altındaki okçuluk salonunda çalışırdık. Bazen hava güzel olunca sahada da antreman yapardık. Yay çekmek çok zor iş cidden. Kuvvetle beraber teknikte çok önemli. Sol kolum az kızarmadı(yayı tutan kolum, eğer düzgün bir şekilde bırakmazsanız direk önkolunuza çarpıyor - çok acı verici). Genelde pad takardık o yüzden. Evde hala 3 tane Beman Carbon Fun Medium ok var. Resmini çekip eklerim buraya.
     
  18. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

  19. sarc4stic
    Offline

    sarc4stic Özel Üye

    Katılım:
    19 Nisan 2005
    Mesajlar:
    3.239
    Beğenileri:
    2.261
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Satış Temsilcisi
    Yer:
    Istanbul
    [​IMG]
     
  20. CENTAUR
    Online

    CENTAUR Guest

Sayfayı Paylaş