hayat ne kadar acımasız arkadaşlar. bunu yazmak istedim. çok etkilendim. 112 de çalışıyorum acil sağlık hizmetleri. bu sabah saat 8 de anons geçildi adres verildi. hemen çıktık zaten adres yakındı. adrese ulaştık. merkez hastanın arest olabileceğini ( kalp ve solunum durması) söylemişti. apartman yedi katlıydı. asansörde yedinci katta, beklemedik. ben de şok cihazı 7 katı koşarak çıktım. bu arada bağırışlar, çabuk yetişin... hasta 26 yaşında bayan hasta. 1 hafta önce sezaryanlan doğum yapmış cuma günü taburcu edilmiş. 2 gündür de göğüs ağrısı şikayeti varmış. dün bu şikayet ile hastanenin acil servisine başvurmuşlar ama doktorun aklına ameliyat sonrası emboli ( damarda oluşan pıhtının akciğer, kalp ve beyindeki damarlardan birisini tıkaması) komplikasyonu gelmemiş herhalde. ve bu tanıyı koymakta kolay değildir. tecrübe de ister. ulaştığımızda hasta zaten ölmüştü ama biz yine de gerekli müdahaleleri yaptuk. 30 dk uğraştık. hastayı 7 kat aşşağıya merdivenlerden indirdik. hastaneye getirdiğimizde de değişen birşey olmadı. bi anne daha bir haftalık yavrusunu bırakıp gitti. kendimi babanın yerine koydum yüreğim dayanmadı. adam çaresizdi. allahım ne büyük acıdır. baba değilim. 2 yıllık evliyim. ama o acıyı tahminbile etmek istemiyorum. işte hayat bu arkadaşlar. biranda sevdikleriniz ellerinizin arasından alınıp götürülüyor. o adam kendinden çok eminim yavrusunu düşünüyordur. annesiz büyüyecek. aslında çalışırken yaşadıklarımı eşime bile anlatmam. ama bu olay beni çok üzdü. birçok ölüm olayı ile karşılaşıyoruz ama genç insanların hele böyle yeni doğan bi bebeğin annesinin ölümü üzücü.... evli olan arkadaşlar beni biaz olsun alayabilirler belki..... herkese sevdikleriyle uzun bir ömür diliyorum....
hernan gerçekten çok üzüldüm..Evet hayat bazen çok acımasız olabiliyor;ama burda doktorun hatasını gözardı etmemek gerekir..
öncelikle çok zor bir departmanda çalışıyorsun. Allah sabır ve kolaylık versin Hernan77. ama hayat böyle bir şey işte. başınıza hiç gelmeyeceğini sandığınız şeyler başkalarında gördüğünüz dramatik olaylar bazen bir bakıyorsunuz sizinde başınıza gelmiş. aklımın ucundan bile geçmezken bende buna benzer bir olay yaşadım. çok yakın bir tanıdığım yazar bir abim derdi ki; "hayatta hep tatlı olayları yaşarsan hiçbir zevk alamazsın, aynı şekilde hep acı olaylar yaşarsan gene tat alamazsın. acı ve tatlı bir arada olacak ki hayatın anlamı ortaya çıksın. hayat iniş ve çıkışlardan ibaret."
Hayat acılarla olduğu kadar fırsatlarla da dolu... O yavru için gerçekten hayat boyu büyük ihtimalle bir yara olarak kalacak öz annesiz büyümek, ancak güzel bir hikaye anlatayım, irade, çalışma ve kaderin birleşmesinin insan hayatını beklenmedik şekilde en kötüden çok güzele götürebiliceğinin hikayesi bu.... Hikayenin kahramanı 6 yaşında bir çocuk, bu çocukcağız çiftçi babasını korkunç bir tarla kazasında kaybediyor. Babası 1.85 boyunda, kaslı aslan gibi bir adam, köyün beyaz atlı prensi gibi bir yiğit. Babanın cenazesine katılan ailenin çocuklarından birisi geride kalan 6 yaşındaki çocuğun haline acıyarak, "Anne, küçük Reeves'e şimdi ne olacak" diye soruyor. O küçücük yaşta yetim kalan Reeves büyüdüğünde babası gibi heybetli, hepimizin tanıdığı Steve Reeves oluyor. ve yıllar sonra Steve Reeves kendi kendine soruyor, "benim halime endişelenen o küçük çocuğa acaba ne oldu?" Dilerim öksüz kalan o yavrucağında bu derece etkileyici bir hayat hikayesi olur...