Güneş Yanıkları,Tedavi Ve Bakımı

Konusu 'Kişisel Bakım' forumundadır ve hsd tarafından 8 Mart 2006 başlatılmıştır.

  1. hsd
    Offline

    hsd Üye

    Katılım:
    28 Şubat 2005
    Mesajlar:
    2.584
    Beğenileri:
    306
    Ödül Puanları:
    93
    güneş yanıkları makumunuz yaz ayı geliyor ve vg yapanların veya yapmayanların uğrak yeridir sahiller ancak biraz bronzlaşayım derken rahatsızlık verici yanıklarda oluşabiliyor bu konuyla ilgili biraz araştırma yaptık sizler için

    *İlk güneşlenmede cildinizde kızarıklık ve hafif tahriş olmuşsa nem seviyesini artıran rahatlatıcı bir krem sürün. Ancak ciltte yanma ve ağrı varsa güneş sonrası bir krem sürüp bölgenin üzerini en az yirmi dakika ince bir tülbentle kapatın.

    *Eğer güneş çarpması söz konusu ise yapılması gereken; hastayı hemen gölgeli ve mümkünse esintili bir yere yatırmak. Hastanın başına buz torbası ya da ıslak havlu ile soğuk kompres yapın ve ayran gibi tuzlu içecekler verin. Ve hastayı zaman kaybetmeden hastaneye acil servise götürün.

    kaynak---http://www.lezzet.com.tr/saglik_guzellik/01150/

    --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Güneş ve Cildiniz

    UV ışınlarının cildinize olan zararlarını nasıl en aza indirebilirsiniz? Güneşin sebep olabileceği cilt rahatsızlıkları ve güneşten korunmanın yollarını bu yazıda bulabilirsiniz.

    Güneş ışınları zararlı mıdır?

    Güneş ışınlarının zararlarını bilmediğimiz dönemlerde bronz görünüm sağlıklı görünmenin bir parçasıydı.Güneş ışını bazı deri hastalıklarının tedavisinde kullanılabilir. Ancak aşırı güneş ışınının derinin erken yaşlanmasına ve deri kanserine yol açtığı kesindir.Güneşin görünmeyen UV A ve UV B ışınları bronzluk oluşturduğu gibi güneşe bağlı deri hasarlanması ve güneş yanıklarına yol açar. “Güvenli” güneş ışığı yoktur. Işınların su,kum,kar gibi yansıtıcılarla etkisi artabilir. Bulutlu havalarda dahi dünyaya ulaşır ve deri hasarı oluşturur.
    UV index’i UV yoğunluğunu gösteren bir parametredir, gelişmiş ülkede hava durumu ile birlikte bildirilir.

    Güneşten nasıl korunmalıyız?

    Güneşten korunmak erken yaşlanmayı ve deri kanserlerini önler. Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde (10 00-16 00 arası) güneşten korunmalıyız. Bir çok giysi UV ışınını emer veya yansıtır. Sıkı dokumalı açık renk pamuklu giysiler giyilmeli, güneş gözlüğü ve geniş siperlikli şapkalar kullanılmalıdır. Spor yapma veya iş nedeniyle güneş altında kalınmak zorundaysak en az 15 (SPF) faktörlü güneşten koruyucu kremler kullanılmalıdır.

    Güneşten koruyucular nasıl olmalıdır?

    Güneşten koruyucular ışını emici, yansıtıcı veya dağıtıcı olabilir. Losyon,merhem,jel,sprey,mum gibi değişik formları vardır. Hepsi (SPF) numarası ile (güneşten koruyucu faktör) sınıflandırılır. Faktör sayısı yükseldikçe koruyuculuk artar. Çoğunluğu sadece UV B ışınının yol açtığı güneş yanıklarını önlemeye yöneliktir. “Geniş spektrumlu” olarak adlandırılan bazı güneşten koruyucular ise hem UV A hem UV B ışınlarını bloke ederler. Bunlar deri kanserini ve erken yaşlanmayı önlemede daha etkilidirler.
    Güneş koruyucular güneşe çıkılmadan 20 dk önce sürülmelidir. Suya dayanıklı olanları dahi yüzme,terleme vs gibi aktiviteler oluyorsa iki saatte bir tekrar sürülmelidir.
    UV ışınları kum, su vs. ile yansıdığından güneş şemsiyeleri ve gölgelikler güneşten tam olarak koruyamazlar.

    Güneşin olumsuz etkileri:

    Güneş Yanığı: Saat 10-16 arası güneş ışınları daha güçlü olduğundan güneş yanığı oluşma riski daha yüksektir. Sıcaklığın arttığı günler ışınların da etkisi artar.Kış aylarında da güneşten korunmak gereklidir. Kar güneş ışınlarının % 80 ini yansıtır. Atmosfere daha yakın olduğundan dağda yapılan kış sporlarında yanık riski yüksektir.
    Aşırı güneş ışınına maruz kalındığında önce kızarıklık oluşur, 24 saatte en yüksek düzeye erişir. Ciddi yanıklarda deride hassasiyet,ağrı,şişme ve su toplama olur. Ateş, baş dönmesi, mide bulantısı eklenebilir. Ciddi yanıklarda ve ateş başlamışsa deri hastalıkları uzmanına başvurmanız gereklidir.
    Ağrı,ödem ve enfeksiyonları önlemek için ilaçlar verilecektir. Güneş yanığı yavaş iyileşir. Soğuk-ıslak kompresler,nemlendirici losyonlar rahatlama sağlar.

    Bronzlaşma: 1950’li yıllardan sonra uzun yıllar boyunca bronzluk sağlıklı olmakla bir tutulmuştur. Aslında bronzluk deri hasarının belirtisidir. Bronzlaşma UV ışınından derinin kendisini koruyabilmesi için melanin denilen pigmentin daha fazla üretilmesi ile oluşur.
    Solaryumlarda yanık olmadan bronzluk verebilmek için sadece UV A ışını kullanıldığından doğal güneş ışınından da kötüdür.

    Yaşlanma ve Kırışıklık:
    Uzun yıllar dış ortamda çalışmış kişilerin derileri daha kalın ve kabadır, kırışıklıklar daha derindir. Güneş lntigo denilen yaşlılık lekelerine ve aktinit keratoz denilen derideki kabuklanmalara yol açar ki bunlar ileride kanser gelişme riski taşırlar. Kırışıklık oluşumu güneş ışını ile direk ilişkilidir. Sigara içimi ile artar.
    Yaşam boyu aldığımız toplam güneş ışınının çoğunluğunu yaşamın ilk 20 yılında alırız. Güneşe bağlı bu değişiklikler ise yıllar sonra oluşur. Bu nedenle çocukluk çağında güneşten korunmak çok önemlidir.

    Deri Kanserleri:

    Deri kanserlerinin % 902ı aşırı güneşe maruz kalmış bölgelerde oluşur. Yüz, botun,kulak el ve kollarda en sık görülür. Üç tip deri kanseri vardır:
    Bazal hücreli deri kanseri: Genellikle yüz,kulak veya burunda kırmızı,beyaz,pembe kabarıklık şeklinde başlar. Üzeri kabuklu,pullu olabilir, iyileşmeyen bir yara olabilir. Erken tanı konulursa çok kolay tedavi edilir. Gecikmiş olgularda dahi vücut içinde yayılım beklenmez.

    Squamöz hücreli kanser: Pullu kabarıklık olarak başlar, siğil gibi üzeri pürtüklü olabilir, hızlı büyür. Erken tanı konulup tedavi edilirse %100'e yakın iyileşir. Çok nadiren gecikmiş olgularda öldürücü olabilir.

    Melanom: En tehlikeli deri kanseri türüdür. Düzensiz kenarlı koyu kahve,siyah renkli leke şeklinde başlar. Kırmızı, mavi, beyaz renkler eklenebilir. Vücudun herhangi bir yerinde çıkabilir. Geç tanı konulduğunda vücudun diğer organlarına yayılarak öldürücüdür.

    Alerjik reaksiyonlar: Bazı kişiler güneşe çok az çıksalar dahi kaşıntı,kabarıklık,kızarıklık gibi belirtiler oraya çıkar. Güneş alerjileri beraber alınan ve sürülen ilaçlara, kozmetik, parfüm veya bıtkisel ürünlere bağlı olabilir. Doğum kontrol ilaçları, bazı antibiotikler, kan basıncını düşüren ilaçlar,depresyon ilaçları, antiromatizmal ağrı kesiciler güneşle beraber döküntüye yol açabilir.


    kaynak-Uzm. Dr. Mine Utku maden alman hastanesi dermatoloji bölümü

    cilt kanserine kadar herşeyi yazdık valla -
    --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    şimdi gerçektende güneş cilt kanserini tetikliyormu ekteki yazıyı lütfen okuyunuz
    üstelik sadece yanık değil tehlike yaz hastalıkları topluca girdiğimiz deniz suyu malesef hertgeçen gün dahada kirlenmekte ve bu yollada enfeksiyonlar baş göstermekte zaten yazıdada topluca bunlara yaz hastalıkları deniliyor birazda bunlara değinelim

    Güneş, cilt kanserini tetikliyor
    Cilt kanseri vakaları, dünyada hızla tırmanış gösteriyor. Uzmanlar da bir an önce bronzlaşmak için saatlerce güneşlenmeye hazırlananları, kansere yol açabilecek cilt hasarları konusunda uyarıyor.
    Sıcak yaz güneşi yüzünü gösterdi. Yaz tatilleri de, özellikle bütün bir yılın yorgunluğunu atmak için isteyenler için, genellikle deniz-kum-güneş üçgeninde geçiyor. Yaz tatilinin en güzel yanı da bronz ciltler hiç kuşkusuz. Ancak uzmanlar son yıllarda tüm dünyada hızla tırmanış gösteren cilt kanseri vakalarına dikkat çekiyor ve bronzlaşmak için güneş altına serilmeye hazırlananları uyarıyor.

    Amerika’da her yıl 1 milyon kişinin cilt kanserine yakalandığını ve 9 bin 800 kişinin de yine bu hastalık nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten uzmanlar, güneşe çıkarken mutlaka koruyucu krem kullanılmasını öneriyor.

    ÜÇ TÜR CİLT KANSERİ VAR
    Cilt kanserinin BCC, SCC ve Melanoma olarak adlandırılan üç türü bulunuyor. Her altı yetişkinden birinde görülen BCC, oldukça yavaş gelişen ve nadiren iç organlara sıçrayan bir tür olarak biliniyor. Tedavisi sırasında kullanılan ilaçlar ise görünümü kalıcı olarak bozabiliyor.

    Çoğunlukla kırmızı ve kabuklu ya da siğil şeklinde ortaya çıkan SCC ise, ihmal edildiği takdirde iç organlara sıçrama riski yüksek bir tür. Bu tür, ABD’de her yıl 1200 kişinin ölümüne sebep oluyor.

    Cilt kanseri türleri arasında en öldürücü olan ise Melanoma olarak adlandırılıyor. Her yıl Melanoma teşhisi konan hastaların yaklaşık yüzde 20’sinin hayatını kaybetmesi, tehlikenin boyutunu anlatmaya yetiyor da artıyor bile. Daha çok vücutta var olan benler sebebiyle oluşan bu kanser türü, cildin alt tabakalarını etkilediği ve çok kolay yayılabildiği için çoğu kez önlem alınamadan hastanın yitirilmesine sebep oluyor.

    AÇIK RENK TENLİLER DAHA FAZLA RİSK ALTINDA
    Güneşin yaydığı ultraviyole ışınlarına fazlaca maruz kalınması sonucu tetiklenen cilt kanseri, açık renk tenli kişiler için çok daha büyük bir tehlike oluşturuyor. Ancak uzmanlar, erken teşhis edildiği takdirde özellikle BCC ve SCC türü kanserlerin yüksek oranda tedavi edilebildiğini, bunun için de ciltte meydana gelen ve anormal olabilecek değişimlerin her ihtimale karşı kontrol edilmesi gerektiğini belirtiyor.

    CİLT KANSERİNİN BELİRTİLERİ
    Tüm cilt kanseri türleri aynı belirtileri göstermese de hemen hepsi, kendini ciltte meydana gelen renk değişimleri ve pullanma ile iltihaplı, kanamalı, ağrılı ve kaşıntılı benekler şeklinde belli ediyor. Bu bölgeler zamanla kabuk tutuyor, iyileşiyor ancak yeniden açık yara şeklinde ortaya çıkıyor.

    Daha çok fazlaca ve korunmasız olarak güneş ışığına maruz kalan yüz, dudak, kulak, boyun, göğüs, kol, bacak ve el gibi bölgelerde görülen Melanoma, nadiren avuç içi, genital bölge veya parmak aralarında da ortaya çıkabiliyor.

    HANGİ FAKTÖRLER KANSER RİSKİNİ ARTIRIR?
    Uzmanlar basit gibi görünen ama cilt kanserine davetiye çıkaran bazı faktörleri şöyle sıralıyor:

    Açık ten
    Açık renk tene sahip kişilerde pigment hücreleri, yani melaninler, güneşten veya solaryum cihazlarından yayılan ultraviyole ışınlarına karşı çok daha korunmasız. Eğer sarışın veya kızıl saçlı iseniz, göz renginiz açıksa, çilleriniz varsa ve cildiniz çok az güneş ışığında bile kızarma eğilimi gösteriyorsa, esmer veya buğday tenlilere göre daha fazla risk altındasınız demektir.

    Güneş yanıkları
    Güneş yanıkları, kısaca, cildin yakıcı güneş ışınlarına karşı gösterdiği tepki olarak tanımlanabilir. Çocukluğunda veya ergenlik döneminde bir ya da birden fazla kez güneş yanığı geçirmiş kişilerde, yetişkinlik döneminde cilt kanserine yakalanma riski de önemli ölçüde artıyor. Ayrıca yetişkinlikte maruz kalınan güneş yanıkları da yüksek risk anlamına geliyor.

    Güneş altında normalden fazla zaman geçirmek
    Olması gerekenden daha fazla süre güneş ışığına maruz kalmak, kanser riskini artırıyor. Bronz bir cilt, sizi çok güzel ve çekici gösterebilir. Ancak bronzlaşmanın aslında, cildin ultraviyole ışınlarına karşı gösterdiği tepki olduğunu da unutmamak gerekiyor.

    Yüksek ve fazla güneş alan bölgelerde yaşamak
    Fazla güneş alan ve sıcak iklime sahip bölgelerde yaşayanlar, nispeten daha soğuk bölgelerde yaşayanlardan daha fazla risk altında bulunuyor. Aynı şekilde güneş ışınlarının daha kuvvetli olduğu yüksek bölgelerde yaşayanlar da, alçak bölgelerde yaşayanlara göre daha fazla ultraviyole ışınına maruz kalıyor.

    Benler
    Vücudunda normal benlere göre daha büyük ve düzensiz benler bulunan kişilerde, bu benlerin kansere dönüşmesi olayına sık rastlanıyor. Eğer vücudunuzda bu tür lekeler varsa, doktorunuzdan bunları takip etmesini isteyin. Zira vücudunda fazla ben olan insanlarda kanser riski oldukça yüksek.

    Cilt lezyonları
    Cilt lezyonları, cilt kanseri riskini artırıyor. Bu lezyonlar genellikle pürüzlü, pullu ve koyu kahverengidir. Daha çok güneş yanığına maruz kalmış yüz, alt kol ve ellerde bulunurlar.

    Ailede var olan cilt kanseri hikâyesi
    Eğer ebeveynlerinizden veya kardeşlerinizden birinde cilt kanseri görüldüyse, siz de risk altında olabilirsiniz.

    Daha önce geçirilmiş cilt kanseri
    Eğer daha önce cilt kanseri rahatsızlığı geçirdiyseniz, kanserin tekrar etme riskinin bulunduğunu unutmayın.

    Zayıf bağışıklık sistemi
    Cilt kanseri, daha önce organ nakli geçirmiş, bağışıklık sistemini baskılama amacıyla ilaç tedavisi gören ve lösemi gibi kan bozukluğu rahatsızlıkları yaşayanlarda daha çok görülüyor.

    Hassas ciltler
    Yanık tedavisi görmüş veya bir rahatsızlık sonucu deri hastalığı geçirmiş kişiler, güneş yanığına ve cilt kanserine karşı daha hassastır. Ve dahası

    İdrar, solunum, barsak yolu enfeksiyonları, alerjiler, hepatit A, böcek ısırmaları, güneş çarpması... Çocukları sıcak yaz günlerinde bekleyen birçok hastalık güzel tatil günlerini zehir edebilir. Ancak Alınacak bazı küçük önlemlerle bu yaz hastalıklardan korunmak mümkün.

    Yaz aylarının gelmesiyle çocuklarda görülen sağlık sorunlarında belirgin bir artış gözleniyor. Özellikle sıcaklığın yükselmesiyle birlikte açık havada geçirilen saatler artıyor ve çevresel etkenlere bağlı bazı sorunların görülmesi de kaçınılmaz oluyor. Enfeksiyonlar, alerjiler, böcek ısırmaları ve güneş yanıkları şeklinde kendini gösteren bu problemler aileleri zor duruma düşürüyor. Deniz ve havuz ise solunum yolu enfeksiyonlarının görülmesinde önemli bir etken oluşturuyor, zira idrar yolları, kulak ve göz enfeksiyonlarının neredeyse tamamı deniz ve havuzdan kaynaklanıyor.

    Bununla birlikte enfeksiyonların ortaya çıkmasında hijyen kurallarına uyulmaması hastalıklara davetiye çıkarıyor. Bu nedenle de ailelerin açıkta satılan yiyecekler ve içecekleri satın almamaya, sebzeleri mümkün olduğunca buzdolabında tutmaya ve temizlik kurallarına uymaya hassasiyet göstermeleri gerekiyor. Yaz aylarında çocuklarda gözlenen sağlık sorunlarının neler olduğu ve bu sorunlar karşısında nasıl davranılması gerektiği konusunda Acıbadem Sağlık Grubu Çocuk

    Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlarından Uzm Dr. Sevil Elçin Kızılok ve Dr. Meryem Necafi’nin görüşlerine başvurduk...

    BARSAK ENFEKSİYONLARI

    nsanlarda ağız yoluyla bulaşan bazı mikroplar, 'Gastroenterit' denilen hastalıkların oluşmasına yol açıyor. Besinlerle bulaşan en önemli hastalıklar: Tifo, dizanteri, kolera, bruselloz, hepatit A ile salmonella ve E.coli bakterileriyle oluşan gastroenteritler olarak sıralanıyor.

    Mikrop bulaşmış yiyecek ve içeceğin ağız yoluyla alınmasından 4-24 saat sonra belirtiler görülmeye başlayacağını söyleyen Dr. Kızılok, başlangıçta 38-39 dereceyi bulan ateş, titreme, kas ağrılarının görülebileceğini söylüyor.

    Bu duruma çoğu kez mide bulantısı ve kusma eşlik edebiliyor. Giderek kramplar şeklinde karın ağrıları ve ishal ortaya çıkıyor, su ve tuz kaybına bağlı halsizlik oluşuyor. Bu mikropların, insan ve hayvan dışkılarıyla kirlenmiş sulardan, bu sularda yıkanmış meyve ve sebzelerin yenmesiyle, tuvalet sonrası ellerin su ve sabunla etkili bir şekilde yıkanmaması sonucu tuvaletlerden bulaşabileceğini anlatan Dr. Kızılok bu mikropların sıcak ortamlarda daha hızla çoğalacaklarını, ayrıca yazın deniz ve havuzda suların yutulmasının da ishalleri artırdığına dikkat çekiyor.

    Dr. Kızılok ayrıca sineklerin de yaz aylarında bu mikropların taşınmalarını kolaylaştırdığını anlatıyor. Dr. Kızılok ishalin vücuda giren zararlı etkenleri atmak için geliştirdiği bir savunma mekanizması olduğunu ve bu nedenle ishal kesici ilaçlar veya bilinçsiz antibiyotik kullanmanın doğru olmadığına işaret ederek, bu durumda nasıl davranılması gerektiği konusunda şu bilgileri aktarıyor:

    "İshal düzelene kadar yağsız ve posasız gıdalarla ishal diyeti uygulanarak, ağızdan bol sıvı alınması sağlanmalı. İlk birkaç gün yağlı, etli salçalı gıdalardan kaçınılmalı yağsız peynir, kızarmış ekmek, haşlanmış patates, pirinç lapası, yağsız makarna, yoğurt, ayran, açık çay, şeftali ve elma suları verilmelidir. Sıvı kaybının az olduğu ishallerde evde hazırlanan şeker tuz karışımları idealdir. Bu karışım, 5 su bardağı suya 2 çorba kaşığı şeker, 1 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı karbonat olarak hazırlanabilir. Sıvı kaybını önleyen bu sıvıları eczanelerden hazır olarak da almak mümkün."

    Ailelerin bazı noktalara özellikle dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Dr. Sevil Elçin Kızılok, "Çocukta ağız kuruluğu gözleniyor, uyukluyor veya uyuklamaya eğilimli ise, kalbi hızlı atıyor, gözleri içe doğru çökmüş dudakları çatlıyorsa, sıvıyı yeterli alamıyorsa, kusuyorsa ya da ishalle kaybı çok fazla ise, çocukta aşırı susama gelişiyor ve ateşi yükseliyorsa riskli bir duruma girdiği anlamına geliyor ve acilen bir sağlık kuruluşuna gitmesi gerekiyor" diye konuşuyor.

    HEPATİT A

    Halk arasında sarılık olarak bilenen Hepatit A, karaciğer harabiyeti yapan ve Türkiye için de önem taşıyan ciddi bir sağlık problemi. Hepatit A’nın ortaya çıkmasında da hijyen kurallarına uyulmaması etkili oluyor. Hepatit A virüsü dışkı ve oral yollarla bulaşabilen bir hastalık. Kişiler arası temasla yada hastalık etkeni taşıyan dışkı ile kontamine olmuş sularla yada besinler ile bulaşıyor. Hepatit A’nin belli bir tedavisinin olmadığını söyleyen Dr. Kızılok belirtileri soğuk algınlığı ile aynı olan problemle ilgili şunları anlatıyor: "Hastada, bulantı, ateş, ishal en net belirtilerdir. Sarılık, ilk olarak gözlerin beyazında sararmalar olarak görülebilir. Sarılık hastalığı esnasında idrar rengi koyulaşır, dışkının rengi açılır. Hasta, doktor gözetiminde yatak tedavisi ve uygun ilaçlar ile tedavi edilir."

    Hepatit A virüsünün su yoluyla bulaşabildiği için her ortamda karşılabilen bir virüs olduğunu anlatan Dr. Sevil Elçin Kızılok, hastalığın yaygın olduğu bölgelerde ve özellikle seyahat edenler için aktif aşılama yapılabileceğini belirtiyor. Dr. Kızılok, aşılamanın yanı sıra ellerin sık sık yıkanması, besinlerin iyi pişirilmesi, suların kaynatılmasının da bulaşma riskini azaltacağına işaret ediyor. Hepatit A’ya karşı aşılamanın 2 yaşından sonra her zaman yapılabileceğini söyleyen Dr. Kızılok, özellikle kreş, okul yada yuvada büyüyen çocukların mutlaka aşılanmaları gerektiğine dikkat çekiyor.

    ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONU

    Yazın ailelerin tatilini kabusa çeviren sorunlardan bir diğeri ise üst solunum yolu enfeksiyonları. Bu sorunun ortaya çıkmasında da deniz ve havuzun önemli bir etken olduğuna işaret eden Dr. Kızılok özellikle havuz ve denize giren çocuklarda burun tıkanıklığı, hafif ateş, öksürük, geniz akıntısı şikayetleri ile baş gösterdiğini belirtiyor.

    Dış kulak yolunda da enfeksiyonların oluşabileceğini de anlatan Dr. Kızılok "Halk arasında kir denen buşon dış kulak yolunun ürettiği serümen adlı bir salgının birikmesiyle oluşur. Normalde şikayete yol açmazken deniz ya da havuzda kulağa su girmesiyle şişerek dış kulak yolunu kapatır, bu da ağrı veya işitmenin azalmasına yol açabilir. Ayrıca enfekte sularda dış kulak yolunda ağrı ve sarı yeşil bir akıntı oluşabilir. Burnun tıkanmasına bağlı orta kulak iltihabı da gelişebilir. Bu sorunlarla karşılaşıldığında uygun antibiyotik ve ağrı kesiciler kullanılabilir. Nezle ve gripli çocuklar denize girdiklerinde sinüzit gelişebilir” diye konuşuyor.

    İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI

    Yaz aylarında özellikle kız çocukları nda idrar yollarının kısa oluşu nedeniyle bir başka sorunu idrar yolları enfeksiyonları oluşturuyor. Bu problemin ortaya çıkmasında hijyenik olmayan yüzme havuzları ve plajların etkili olduğunu belirten Dr. Meryem Necafi, bu nedenle aileleri çocukların havuza veya denize girdikleri ortamların temizliği hakkında titiz davranmaları gerektiği konusunda uyarıyor. Sık idrara çıkma, idrarda yanma ve sızı, yüksek ateş, kusma ve karın ağrısı şeklinde kendini gösteren idrar yolu enfeksiyonları, idrar kültür antibiogramı ile etken bakteri saptanarak etkili antibiyotikle tedavi ediliyor.

    Alerjiler

    Dr. Necafi, yaz aylarında alerjisi olan çocukların ailelerini seyahat sırasında dikkat etmeleri gereken konularda uyarıyor. Alerjinin ortaya çıkmasında genetik yapının önemli bir faktör olduğunu hatırlatan Dr. Necafi ailelerin, alerjisi olan çocukları alerji yapıcı unsurlardan uzak tutarak, polenlerin olduğu dönemlerde çocuğu dışarı çıkarmayarak, alerjisini tetikleyen herhangi bir durum karşısında tedbir alarak önüne geçebileceklerini anlatıyor.

    GÜNEŞE BAĞLI HASTALIKLAR

    Sıcak havalarda ter bezlerinin tıkanıklığı sonucu kaşıntılı ve kabarık deri döküntüsü şeklinde ortaya çıkan isilik çocuklarda sık görülen problemlerden biri. Dr.Necafi bu durumda çocuklara pamuklu giysiler giydirilmesi, sık banyo yaptırılması ve derinin mümkün olduğunda havalandırılmasının yararlı olduğunu söylüyor. Yaz aylarında güneş çarpmaları ve güneş yanıklarının da sık rastlanılan sorunlar olduğunu hatırlatan Dr.Necafi, çocukların güneşin şiddetli olmadığı saatlerde güneşe çıkarılması ve yüksek koruma faktörlü güneş kremleri ile derilerinin korunmasının önemli olduğunu anlatıyor.

    kaynak -acıbademweb dergisi merak ettikleriniz için lütfen sorularınızı yazınız
     
  2. hsd
    Offline

    hsd Üye

    Katılım:
    28 Şubat 2005
    Mesajlar:
    2.584
    Beğenileri:
    306
    Ödül Puanları:
    93
    kaç derece yanık vardır en tehlikelisi hangisidir ve tedavi şekli nasıl olmalıdır yapılması gerekenler
    Yanık, kendisini meydana getiren fiziksel etkenin adıyla anılır. Sıcak su yanıkları, sıcak buhar yanıkları, sıcak yüzey yanıkları (soba, ütü...), alev yanıkları (ocak, mangal), elektrik yanıkları ve kimyasal maddelerin meydana getirdiği yanıklar.

    Yanığı oluşturan fiziksel etkenin vücutta meydana getirdiği tahribat, deri, deri altı, daha derindeki kas ve kemiklerin olaydan zarar görmesiyle sonuçlanır. Bu harabiyetin oluş şiddeti, etkenin enerji olarak yoğun oluşununa ve etkenin vücuda temas süresine göre değişir.

    Yanığın derinliği yanında, yanık yüzeyinin genişliği de önemlidir. Yanık yüzeyinin genişliği yaralınınn hayatta kalma şansı ile doğrudan bağlantılıdır. Bebeklerde %10, erişkinlerde %20'den geniş yanıklar muhakkak yataklı kurumlarda tedavi edilmelidir. Vücut yüzeyinin ne kadarı yandığı 9'lar kuralı şeması ile kolayca hesaplanabilir. Şemayı görmek için tıklayın

    Yanık, insanı dış etkilerden ve bakterilerden koruyan bir organı, deriyi devre dışı bıraktığı için hastalar kolayca enfeksiyon kapma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Yanık yüzey bakteriler tarafından kısa sürede işgal edilir ve yara iltahaplanır. Bu bölgede mikroplardan açığa çıkan zehirli maddeler tüm vücuda yayılarak hastaların vücut dirençlerinin kırılmasına ve ağır bir sistematik iltahap tablosunun ortaya çıkmasına sebep olur. Diğer taraftan bu açık yüzeyden dışarı sızan serum, vücut sıvılarının süratle azalmasına yol açar. Vücutta kaybolan gündelik sıvı miktarı, yanık yüzeyinin genişliğine bağlıdır ve 1 - 9 litre arasında değişir. Bu açığın kapatılmaması, dolaşımın zayıflamasına ve böbreklerin iflasına yol açarak ölüme sebep olur.


    1. Derece Yanıklar
    Deri yüzeysel olarak etkilenir. Tüm deri katları olaydan zarar görmez. Gözle bakıldığında derideki kızarıklıklar görülebilir. Uzun süre güneşte yatan bir insanın derisinin kızarmasını örnek olarak verebiliriz.

    2. Derece Yanıklar
    Derinin en üst tabakası ve ortalama 1,5 mm kalınlığındaki epidermis tabakasının tamamen harap olması anlamına gelmektedir. Bu tür yanıklarda, deri yüzeyinin hemen altında toplanan serum sızıntısı, içi sıvı dolu kabarcıklar oluşturur. Bu sıvı tabakasını örten zar, tamamen ölmüş deriden oluşur.


    3. Derece Yanıklar
    Derinin tüm katmanlarının ısıl etken nedeniyle tamamen tahrip olması demektir. Yanığı doğuran etkenin deriyle temas süresinin uzun olduğu anlaşılır. Bölge bu nedenle tamamen kömürleşir. Yara içine bakıldığında kasların ortaya çıktığı, bazen kemiklerin bile kömürleştiği görülebilir.

    Güneş Yanıkları
    Güneş yanıkları yalnız güneş ışınları ile değil, bazı güzellik salonlarında cildi esmerleştirmek için yapılan UV radyasyonları (solaryum) ile de oluşabilmektedir.

    Derinin kısa süreli olarak güneş ışınlarına maruz kalması bazı vitaminlerin oluşmasına ve kemiklerin sağlıklı büyümesine yarar.
    Uzun süreli güneş ışınına maruz kalmak deri kanserine, derinin erken yaşlanmasına sebep olur.
    Güneş ışınlarına ulturaviyole ışınları denir.
    İki tür UV ışını vardır.

    UVA denen ışın, solaryumlarda kullanılır. Ancak bu ışınlar diğerlerinden daha derin katlara nüfus eden deri kanserine, deri yaşlanmasına, gözlerin zedelenmesine ve derinin bağışıklık direncinin azalmasına sebep olur.
    UVB denen ışın deri kanseri yapan ve deriyi yakan ışın türüdür

    Yanmalar ve Haşlanmalarda alınması gereken önlemler

    Kibrit, çakmak, ateş yakma gereçlerini ortada bırakmayın
    Devamlı sıcak suyunuz varsa derecesini 50 ° C den yukarıya ayarlamayın
    Isıtıcıların etrafına direkt teması engelleyen barikatlar koyun
    Sıcak sıvıları çocuklardan uzak tutun.
    Bebeğe mama verirken yemeğin, yıkarken de suyun ısısını kontrol edin.
    Ocak üstündeki tava saplarını, çocukların erişemeyeceği şekilde yerleştirin.
    Yatakta sigara içmeyin.
    Sıcak tencere ve su kaplarını tezgahların kenarına koymayın
    Kullandığınız güneş yağının UVA ve UVB ışınlarını tamamen engellediğinden emin olun.
    Satın aldığınız güneş gözlüğünün UV ışınlarını engelleyip engellemediğini öğrenin.
    Evde daima dolu bir yangın söndürücü bulundurun.

    Yanmalar ve Haşlanmalarda yapılması gerekenler

    Yanığa elle dokunmamaya çalışın
    Yanığın derecesini saptayın
    Yanık bölgesini derhal musluk suyu ile soğutun
    Yanık bölgesini steril olduğunu bildiğiniz bir pansuman malzemesi ile örtün
    Sadece kızarıklık varsa, yanığı bol su ve sabunla yıkayın
    Evde tedavi etmekten kaçının
    Tam teşekküllü bir hastanenin acil merkezine başvurun
    Acil ambulans isteyin
    Kazaya uğrayan kişiyi, aşırı sıcak ve aşırı soğuk ortamda tutmayın
    Tetanoz aşısı yaptırmayı unutmayın.

    Yanmalar ve Haşlanmalarda yapılmaması gerekenler

    Yanık yüzeyini direkt buzla temas ettirerek soğutmaya kalkışmayın
    2. derece yanığı dezenfeltanla temizlemeye çalışmayın (alkol, tentürüdyot, savlon)
    Yoğurt, yağ, sabun, diş macunu, yağlı kremler vb. yabancı maddeler sürmeyin
    İçi sıvı dolu kabarcıkları patlatmayın
    Eczane ve pansumancıya gitmeyin, doktora gidin
    Yanık yüzeyine hava üflemeyin
    Yanık yüzeyine çıplak el, parmak gibi mikropsuz olduğundan emin olmadığınız şeyleri temas ettirmeyin.
    Yanık yüzeylere yapışan kumaş vb. şeyleri kazıyıp kaldırmaya çalışmayın
    Evde tedavi yapmaya kalkışmayın doktora başvurunuz

    kaynak-ilkyardım ve sağlık sitesi yanık çeşitleri ve tedavisi
     
  3. standaart
    Offline

    standaart Üye

    Katılım:
    7 Mart 2006
    Mesajlar:
    62
    Beğenileri:
    2
    Ödül Puanları:
    18
    Meslek:
    Hukuk
    Yer:
    İstanbul
    sağ kolda triseps bölgesinde güneş lekesi kaldı mantarlı bir cilt görünümü veriyor rahatsız edici yani,cilt doktorları geçmez diyor lazer vesaire yok mudur bu iş için,15 yaşımda bilinçsiz güneşlenmekten kaldı öylece.....
     
  4. hsd
    Offline

    hsd Üye

    Katılım:
    28 Şubat 2005
    Mesajlar:
    2.584
    Beğenileri:
    306
    Ödül Puanları:
    93
    bunu cilt bakım merkezleriyle veya hastanede cildiye bölümüyle konuşmalısın belki vardır çaresi geçmiş olsun ancak yinede yüzünde kalmasından iyidir tricepste kalması ;)
     

Sayfayı Paylaş