Güç sporlarının gizli öğesi:Sinir Sistemi

Konusu 'Vücut Geliştirme & Fitness' forumundadır ve Karasan tarafından 10 Nisan 2007 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 11 üye.
  1. androm
    Offline

    androm Üye

    Katılım:
    24 Mart 2007
    Mesajlar:
    155
    Beğenileri:
    43
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Muhendis
    Yer:
    Paris
    sonucta vermek istedigin mesaj anlasildi karasan. muhim olanda bu. aynen bu sekilde devam !
    formule takilmamak lazim :)
     
  2. SCHWARZXXL
    Offline

    SCHWARZXXL Özel Üye

    Katılım:
    15 Mart 2006
    Mesajlar:
    3.626
    Beğenileri:
    4.706
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Bir şeyi düzelteyim. F = m x v değil, f = m x a , yani kuvvet, kütle x ivme'ye eşit. Yer çekimi sayesinde biz zaten bir ivmeyle karşı karşıyayız. Yani sabit hızla kaldırırken de kuvvetimizi artan kütle(barın kütlesi) ile arttırırız. Burada yaptığımız ise zaten var olan ivmeyi arttırmak. Yani çarpanlardan ağırlığı arttıramıyorsak, ki burada Karasan'ın bahsettiği psikolojik sınıra dayanmışızdır, ivmeyi arttırarak güçlenmeye daha yüksek ağırlıkları normal ivmeyle kaldırabilemek için kaslarımızı hazırlamaya imkan sağlıyoruz.
     
  3. androm
    Offline

    androm Üye

    Katılım:
    24 Mart 2007
    Mesajlar:
    155
    Beğenileri:
    43
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Muhendis
    Yer:
    Paris
    bu konu fizik dersine donustu :) Schwarzxxl sen yanlis okumussun ama.
    F = m x a yazdim zaten ben. Kuvvet = agirlik x ivme senin dedigin gibi. F = m x v nerde yazili ?


     
  4. SCHWARZXXL
    Offline

    SCHWARZXXL Özel Üye

    Katılım:
    15 Mart 2006
    Mesajlar:
    3.626
    Beğenileri:
    4.706
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Karasanı düzeltmek için yazacağım yazıya onun yazdıklarıyla başladım seninkileri okuyarak değil. Seninki doğru tabi. Mesajın ana teması ondan sonra gelenler zaten. Onlara odaklan ;)
     
  5. hernan77
    Offline

    hernan77 Üye

    Katılım:
    11 Temmuz 2006
    Mesajlar:
    954
    Beğenileri:
    181
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sağlık teknisyeni
    Yer:
    izmir
    Compensatory Acceleration, bundan sonraki antrenmanlarımda yer alacak çalışma sistemi.

    karasan ayrıca tebrikler. güzel bir konuya değinmişsin. belli ağırlıklara takılıp kalmıştım bunların üstüne çıkmama yardım edeceğinden eminim bu sistemin. böylelikle daha fazla ağırlık basabileceğiz. heyecanlandım valla. her bölge için uygulanabilir çalışma sisemi gibi görünüyor.

    şu eklem ve tendon güçlendirecek egzersiz yada çalışma sistemleri hakkındaki yazılarını da bekliyoruz.
     
  6. FleXoR
    Offline

    FleXoR Özel Üye

    Katılım:
    5 Aralık 2005
    Mesajlar:
    7.083
    Beğenileri:
    10.235
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Antrenör - Yazar
    Yer:
    Kırklareli & sivas



    aslında sinirsistemi ile yıllar önce bayağı araştırmalar yapmıştım ve sinir sistemi o kadar karışık ki kafam bulandı zaten düntada çözülemeyen nadir olaylardan biri genel olarak baktığımızda binlerce milyarlarca sinir hücresi var ve sinir hücrelerinin birbirine bağlantılı katrilyonlarca bağlantısı var ayrıca yine bunlardan kat kat fazla yardımcı sinir hücreleri var lafı fazla uzatmıyacağım

    senin dediğin sisteme birde şu açıdan bakmalı mesela adamı koşturuyorsunuz adam en hızlı saatte 20 kilo metre ile gidiyor fakat adamın peşine köpek takıldığında 30-35 km çıkıyor bu olay sinir sisteminden ziyade bu gibi ani haretler ve ani güçler omuriliğin içindeki sinir devrelerinden komut verilir bu verilen komutun beyin sistemindeki sinirle alakası olmadığından istem dışı ve şuursuz bir komutta diyebiliriz

    bu ani refleks yada ani verilen güç hızlı ve normalden güçlüdür çünkü beyine gidip geri dönmeye oranla çok daha az bir yol izler omur iliğin yolu daha kısadır.

    Fakat bu gibi yaptığımız istem dışı kuvetler bir anda aşırı güç patlaması yada köpekten kaçıştaki ortaya çıkan güçler anlık güçlerdir daimi olamadığı gibi daimi olmaya vucut yapısı uygun değildir daimi olduğunda sinir hücrelerinin kendini yenilemeye vakti olmaya bilir çünkü bu gibi ani çıkışlar binlerce hücrenin ölmesini sağlıyor bu çıkışların daimi olduğunu düşün ne kadar çok zarar veririz vucudumuza..
     
    NWO bunu beğendi.
  7. hernan77
    Offline

    hernan77 Üye

    Katılım:
    11 Temmuz 2006
    Mesajlar:
    954
    Beğenileri:
    181
    Ödül Puanları:
    53
    Meslek:
    sağlık teknisyeni
    Yer:
    izmir
    flexor vucudun istemli yada istemsiz yaptığı tüm hareketlerin komuta merkezi beyindir. adamın peşine köpeği taktığında yine beyin devreye girer ve derki arkadaş bu tehlikeli bir canlı sana doğru hızla yaklaşıyor, güçlü bir çenesi ve keskin dişleri var beynin kaslara verdiği komut ise koş ama her zamankinden daha hızlı...,

    karasan da açıklamasında belli bir ağırlığa takılma sebebimizin beynimizin o ağırlığı kaldıramayacağımızı düşünmesi olarak belirtmiş. peki neden beyin bunu düşünür. diyelimki siz bench te 100 kg giriyorsunuz maximumunuz bu. bara 120 taktığın vakit aklına ilk gelen şey nedir ve salonda tek olduğunu düşün ya üzerimde kalırsa. şimdi burada beynin seni ve vucudunu korumak amaçlı devreye giriyor. üzerinde kalır sakatlanabilirsin yada eklemlerinde problem ortaya çıkabilir falan. bunların hepsi beyinden gelen ve kaslara dolayısıyla güce etki eden unsurlar. ama diyelimki başında partnerin var o zaman beyin: hmmm bu biraz daha güvenli, en azından barın altında kalmayacaksın, biraz da o çekecek o zaman hadi bakalım...diyor.

    vucut kendini korumak amaçlı zor durumlarda beynin komutları ile ani haraket eder. hızlıda koşarsın, büyük bir ağırlığın altında kalanı yine beyninin kaslarına koymuş olduğu sınırları atlayarak yardım da edersin ve o ağırlığı da kaldırırsın......
     
  8. Karasan
    Offline

    Karasan Özel Üye

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    2.598
    Beğenileri:
    2.095
    Ödül Puanları:
    0
    Ben işin psikolojik boyutu üzerinde durmaktan öte, fiziksel boyutuna ağırlık vermek istiyorum.
    Elbette bir yandan düşünce gücünün sporda etkisi olduğunu belirtmeden geçmek istemiyorum.
    Yapılan bir deneyde, denekler basketbol sahasında yerlere uzandırılıp, hayallerinde önlerindeki potaya basket attıklarını canlandırılmaları istenmiş.
    Yani tamamen hayal ederek basket atma idmanı yapmışlar.
    ve inanılmaz olan şey, gerçekten şut antrenmanı yapanlara yakın bir performans artışı yaşamışlar daha sonra yaptıkları atışlarda.
    Düşünce gücünü ağırlıklarada uygulayabilir insan, sadece 60 kilo curl yapacağım demek yerine, kendisini kocaman 20 kiloluk olimpik halter barının iki yanına 20'şer kiloları takarak ve daha büyümüş kollarla hayal ederse, hiç gözünde canlandırmadan, günden güne ruhsuzca kilo arttırmaya çalışan birisinden daha çabuk sonuca ulaşacaktır.
    İşin fiziksel boyutu ise, sinir sisteminin "eğitilebilir" olduğuydu.
    Bu konuyu atlamayın lütfen.
    Sinir sistemini eğitmenin iki temel yolu var.
    Birincisi hızlı kasılma sağlayarak "güç" üretimini arttırır hale getirmek.
    Bunun için yapılan kişinin tek tekrarlık maksimum kilosunun %60'ı ile 6-8 tekrarlı idman yapması.
    Patlamalı tekrar yapacak, ve daha ağır basabilirken az kilo basmasını aynı kiloyla büyük güç üreterek telafi edecek.
    Bu birinci yöntem...
    İkinci yöntem ise, kaldıramadığı kiloyu eline alarak onun ağırlığını üzerinde hissedecek.
    Mesela 120 kilo squat yapıyor ise 140 kiloluk barın altına girerek barı sırtlayacak ve çok çok az dizini bükecek, ağırlığı sadece bir kaç santim oynatacak.
    Bu sayede sinir sistemi bu ağırlığı tanımış ve kendisini ilerisi için hazırlamış olacak.
    Bu yöntemi tamamen amerikan ağırlıkçılık sistemine göre çalışan bir dostum bana yıllar önce söylemişti, ancak duymak yetmiyor anlamak için, denemek gerekiyor.

    Yazdıklarım motivasyonal ve psikolojik yaklaşıma değil, sahip olduğumuz kasları kullanmamızı sağlayan, onlara zihnimizde verdiğimiz emirleri uygulayan sinir sistemine yönelik.
    Kasları çalışırken, ona asıl hükmeden şeyi çalıştırmamak büyük eksiklik, bu yeni oluşmuş farkındalığımı paylaşmak istedim.
     
    NWO bunu beğendi.
  9. FleXoR
    Offline

    FleXoR Özel Üye

    Katılım:
    5 Aralık 2005
    Mesajlar:
    7.083
    Beğenileri:
    10.235
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Antrenör - Yazar
    Yer:
    Kırklareli & sivas

    ALINTI

    OMURİLİK:

    Merkezi sinir sistemi; kararların verildiği, etraftan gelen verilerin yorumlandığı, algılamanın ve diğer bütün zihni fonksiyonların yerine getirildiği bölgeleri içeren karmaşık bir işlevsel yapılar bütünüdür. Merkezi sinir sisteminin en "basit" kısmı, omurilik dediğimiz ve sırtımızdaki omur kemikleri arasında aşağıya doğru uzanan tüp şeklindeki yapıdır. Bu yapı, etraftan gelen bilgilerin merkezi sinir sistemine girdiği ve merkezden gelen emirlerin çevresel sisteme aktarıldığı yerdir. Aynı zamanda, refleks dediğimiz, ani ve istemsiz hareketler de, bu organ tarafından kontrol edilir. Omurilik temel olarak, orta kısmında ince ve boylu boyunca bir kanal; kanalın etrafında, eninde kesildiğinde kelebek gibi görünen bir gri madde; ve bunun etrafında ise beyaz madde kütlesinden oluşan, tüp şeklinde bir yapıdır. Ortadaki kanal, beynin içinde bulunan, ventrikül (karıncık) adı verilen ve besleyici bir sıvı olan beyin omurilik sıvısı (BOS) ile dolu olan boşlukların, omurilik içindeki devamıdır ve aynı sıvıyla doludur. Kanalın etrafında bulunan gri madde, esas olarak sinir hücrelerinin gövde kısımlarını içerir. Buradaki sinir hücreleri, çevresel sinir sisteminden gelen ve merkezden dışarıya gönderilen verileri değerlendirilerek, nereye ve ne şekilde gönderileceklerini belirleyen karmaşık elektriksel devreler oluştururlar.

    Bu fonksiyonu anlamak için basit bir örnek verelim: Diyelim ki elimizde bir dondurma var ve bunu ağzımıza götürüp yemek istiyoruz. Bunun için, kolumuzu ağzımıza doğru bükmemiz gerekiyor. Biz bu kararı beynimizde verdikten hemen sonra, beynimizden, kolumuzu bükecek olan pazu kaslarına doğru bir kasılma sinyali gönderilir. Fakat bu sinyal, kola gelmeden önce, omurilikteki sinir hücrelerine aktarılır. Burada, yani omurilikte bulunan elektriksel devreler, bu sinyali alarak birkaç iş yaparlar. Öncelikle, pazu kaslarına bir uyarı gönderirler. Ama bu arada, kolun bükülebilmesi için, kolu açmaya, yani ağızdan uzaklaştırmaya yarayan arka kol kaslarının da gevşemesi gerekir. İşte, omurilikteki devreler, pazu kaslarına “kasıl” emrini gönderirken, aynı zamanda, kolu açan kaslara kasılma emri veren omurilik hücrelerine de “dur” emri verirler. Dolayısıyla kolumuz, ağzımıza doğru yaklaştırılmış olur. Bu sırada, dondurmayı tam ağzımıza isabet ettirebilmemiz için, kaslardaki durum duyusu (proprioception) algılayıcı algaçlardan merkeze gönderilen uyarılar başta olmak üzere, bir çok ek işlev devreye girmelidir. Bu karmaşık ağın tam olarak eksiksiz çalışabilmesi halinde, dondurma yeme işlemimizi normal bir biçimde tamamlayabiliriz.


    BURAYA DİKKAT

    ani hareketler de, yine omurilik içindeki benzer devreler aracılığıyla, şuursuz ve hızlı bir biçimde cereyan ederler. Şuursuzdur çünkü, hareket kararı beyinden değil, omurilikten gelir; ve hızlıdır, çünkü, beyine gidip geri dönmeye oranla çok daha kısa bir yol izler. Eğer bu mekanizma omurilikten değil de beyinden yönetilseydi, yanlışlıkla bir sobaya dokunduğumuz zaman, elimizi ancak belki de ciddi biçimde yandıktan sonra oradan çekebilecektik!
     
    NWO bunu beğendi.
  10. Karasan
    Offline

    Karasan Özel Üye

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    2.598
    Beğenileri:
    2.095
    Ödül Puanları:
    0
    Flexor güzel bir nokta oldu, bu alıntından şunu anlıyoruz,
    Sinir sistemi olmadan ne kaslar ne de beyin bir işe yarar.
    Bir nevi tüm vücuda, tüm kaslara yayılmış elektrik kabloları gibi.
    Elbette beyin elektrik merkezi, ana bilgisayar, beyin olmasa, kaslar olmasa gene eksik kalır herşey.
    Ancak bizler kasları çalıştırıp sinir sistemine yatırım yapmazsak büyük şehir belediyesi gibi yarı yolda kalırız.
    Büyük kaslar güçlü sinirler kontrol edebilir.
    Büyük kasları, verimli bir sinir sistemi yönetebilir.
    Onlara kasılma sinyali gönderemezsek etkin bir şekilde kasılamazlar, hacimleri ne olursa olsun, gerçek potansiyellerine ulaşamazlar.
    Ana fikrim iyice açığa kavuşuyor bu noktada...
     
  11. Blitz
    Offline

    Blitz Özel Üye

    Katılım:
    9 Ocak 2006
    Mesajlar:
    1.418
    Beğenileri:
    209
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    Istanbul
    Çok güzel bir konu olmuş. Başta Karaşan olmak üzere, tüm emeği geçenlere teşekkürler.

    Ben de kendi adıma katıkıda bulunmak istiyorum. Beyin ile sinir sistemi arasındaki ilişki bence çok karmaşık. Şöyle ki, ben aşırı mutlu olduğum zaman, ağırlık çalışmaya çok hevesli olduğum zaman veya kafamda çok ciddi bir hedef olduğuna çok daha sağlam bir antrenman çıkarabiliyorum. Bunun ardında yatan acaba sinir sistemi mi? Beyin dış uyarıların sonucu olarak ani şekilde hormon salımları yapıyor. Önümüzde bir tehlike gördüğümüzde, adrenalin gibi ani olarak güç veren hormonlarda, cinsel bir uyaran olduğunda testosteron hormonunda bir artış yaşanıyor. Hatta şöyle ki; bodyciler arasında bir efsane vardır, derler ki, bazı sporcular antrenmandan önce pornografik yayınlara bakarlar. Bu konuda bir araştırma yapılmış ve gerçekten antrenmana cinsel açıdan uyarılmış bir biçimde gitmenin, performansı artırdığı görülmüş. Benzer şekilde ciddi bir şartlanma ile, ben bu antrenmandan %100e yakın verim almalıyım, önümde büyük zorluklar var deyip, kaldıracağımız ağırlıkları ciddi bir şekilde gözümüzde canlandırıp bundan sonra çalışırsak, eminim ki bazı hormonlarımız çok daha fazla salgılanacak ve başarıya ulaşmamız daha kolay olacaktır.

    Sonuçta, beynin etkisi belki de sinir sisteminden çok hormonal etkiyle açıklanabilir diye düşünüyorum. Öte yandan bu zihinsel şartlandırma ve programlamanın yararsız değil, bilakis yararlı olacağını ispat ediyor.

    Bence bu işi meslek olarak yapan profesyonel sporcular kesinlikle psikolojik destek almalı, belki de antrenman sırasında da zihinsel koçlardan yardım almalı. Zihinsel şartlandırma, hipnoz, NLP gibi yöntemlerin vücut geliştirmede ne kadar yararlı olabileceği gözden kaçırılmamalı. Belki de gen dopinginden önce, böyle gizli bir doping ile sporcular bir kademe daha üste çıkabilirler.
     
  12. FleXoR
    Offline

    FleXoR Özel Üye

    Katılım:
    5 Aralık 2005
    Mesajlar:
    7.083
    Beğenileri:
    10.235
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Antrenör - Yazar
    Yer:
    Kırklareli & sivas
    Evet karasan asıl sana teşekkür etmeli böyle konulara vesile olduğun için sinir sistemine bende kendimi sardırmadan önce heran77 gibi düşünürdüm işin içine girdikçe düşüncelerim değişti aslında beyinden bağımsız bir çok sistem var bunlardan biride kalp daha anne karnındayken hiç bir organımız (beyinde dahil) oluşmadan kalp oluşuyor ve kendi ürettiği enerji ile çalışıyor sistol ve diastol diye adlandırılan sitemde hareket ediyor kalp daha sonra diğer organların gelişmesini sağlıyor en sonunda beyini inşa ederek oluşan tüm organlardan beyin sistemine hat tlar oluşuyor sonra yönetimi beyin alıyor bana sorarsanız ben sistemin ana yöneticisi kalp derdim :) çünkü beyin ölümü gerçekleşse bile kalp ile organizmanın çalışması devam ettirilebiliyor fakat kalp durduğunda herşey bitmiş oluyor (biraz duygusal oldu ama idare edin :) )
     
  13. [Zafer]
    Offline

    [Zafer] Üye

    Katılım:
    18 Aralık 2006
    Mesajlar:
    1.272
    Beğenileri:
    244
    Ödül Puanları:
    73
    Meslek:
    Üniversite öğrencisi
    Yer:
    İstanbul
    Bu maddeyi çoğu kişinin şimdiden seve seve denemeyi düşüneceğine eminim :lol:
     
  14. Karasan
    Offline

    Karasan Özel Üye

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    2.598
    Beğenileri:
    2.095
    Ödül Puanları:
    0
    Ya ben katılmıyorum Zafer, cidden, denedim bir kaç kere, aklım oraya gidiyor (ve belkide kanım) sıcak basıyor, idmana mı gideyim hareretimi alayım karar veremiyorum.
    Cidden, o gibi durumlarda kişi muhakkak hemen evi terketmeli, yoksa idman falan masal olabilir :badgrin:
     
  15. [Zafer]
    Offline

    [Zafer] Üye

    Katılım:
    18 Aralık 2006
    Mesajlar:
    1.272
    Beğenileri:
    244
    Ödül Puanları:
    73
    Meslek:
    Üniversite öğrencisi
    Yer:
    İstanbul
    Hmm öyleyse denememek lazım :D Ama bu sinir sistemi ve dayanıklılık konuları son günlerde çok dikkatimi çekiyordu bu başlık güzel olmuş Karasan ;)

    Son zamanlarda okula daha sık gitmeye başladım (vizeler dolayısıyla :D ) ve havalar da ısındıkça sweet ve t şirt giymeye başladım.Durum böyle olunca da günde en azından yarım saat arkadaşlarla kas ve body muhabbeti oluyo :) Önceden BB yapmış bi kaç eleman haricinde çoğu kişi gitmediği ve bilmediği için söylediği şeyler ve edilen muhabbetleri tahmin edebiliyorsunuz.Ben bu kadar kol istemem,ben fitness vücut isterim falan filan gibi klasik muhabbetler işte.Tabi çoğu da okul arkadaşlarım,bazısı takılmak amaçlı bazısı da ciddi olarak böyle konuşuyolar.Ben de gülüyorum,yuvarlak cevaplarla geçiştiriyorum gırgır yapıyorum ama özellikle de kol konusunda deliriyorum içten içe :D

    Hollywood filmlerindeki gibi bu karakterleri idmandan 1 saat önce falan hayal etmeye başlıyorum.Özellikle de 25 cm koluyla 42 cm koluma ben bu kadar kol istemem diyen bi arkadaşım var,artık her idmandan önce onu aklıma getiriyorum :D Ee haliyle deliriyorum,bazen salona gitmek üşengeçlik veriyo,ama bu dialoglar aklıma gelince inanın koşa koşa idmana gidiyorum.Yolda,idmanda falan hep bu arkadaşlarımı aklıma getirmeye çalışıyorum,bu ben de bi agresiflik yapıyor.Ve gerçekten işe yaramaya başladı,kg lerde artış ve daha hardcore bi idman çıkarıyorum.İleriki zamanlarda kendimi sinirlendirmenin daha etkili yollarını bulana kadar bu şekilde devam :)
     
  16. rroni
    Offline

    rroni Üye

    Katılım:
    23 Haziran 2007
    Mesajlar:
    37
    Beğenileri:
    3
    Ödül Puanları:
    18
    Meslek:
    memur
    Yer:
    kayseri
    hatırlıyorum da 2002 yada 2003 yılıydı üniversitede iken önkol idmanı yapıyordum hareket de ters körl dü, derken bir arkadaşla atışmaya başladık yani az kaldı birbirimize giriyorduk,neyse o anda 30 kg ile 8 tekrarı çıkaramazken 45 kg ile 10 tekrarı bulmuştum inanamadım nasıl olupta o kadar ağırlığı kaldırmıştım.
    sonuç olarak :şu adrenalin herhalde hiçbir dopingin yapamayacağı kadar etkili olabiliyor.
     
  17. okaaan
    Offline

    okaaan Yeni Üye

    Katılım:
    29 Aralık 2008
    Mesajlar:
    892
    Beğenileri:
    420
    Ödül Puanları:
    0
    şöyle bir durum var örneğin bir doping maddesi aldığınızda ne değişiyorda performans 10 a katlanıyor yada antrenman yaptıkça güçleniyoruz demekki o güç içimizde bir şekilde dışarıya çıkarıyoruz güçlenmiyoruz zaten güçlüyüz birde aylarca çalışırsınız koşu rekorunuzu gelişirmek için çok zor olur ama hiç antrenmansız bir köpek kovalasın rekorunuzu rahatlıkla kırarsınız ilginç konular..
     
  18. rroni
    Offline

    rroni Üye

    Katılım:
    23 Haziran 2007
    Mesajlar:
    37
    Beğenileri:
    3
    Ödül Puanları:
    18
    Meslek:
    memur
    Yer:
    kayseri
    peki bu ağırlıklar yüzde kaç oranlarla yapılmalı, kaç set ,kaç tekrar v.s.örneğin çökme için bir progam yazabilirmisiniz?
     
  19. desci
    Offline

    desci Üye

    Katılım:
    5 Aralık 2008
    Mesajlar:
    59
    Beğenileri:
    9
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    Ankara
    güç=kuvvet*hız

    yani bir kütleye kazandırabildiğiniz hız miktarı gücünüzün bir göstergesidir.

    ayrıca daha fazla ağırlık kaldırmak için gidip kafalarımızı barlara vurmak yada yapamayacağımız kaldırışları deneyerek sakatlanma ihtimalini maksimize etmek bana mantıklı gelmedi.tabi amatörler için bu dediklerim.

    sinir sistemi ne kadar limitleri açsa da aynı sinir sistemi acıyı gördüğünde gücünüzü kaslarınızdan çeker ve sizi o kaldıramayacağınız ağırlıkların altında yalnız bırakır. unutmamak lazım ki vucudu asıl koruyan sinir sistemidir. hatta canınız cok yandıgında veya cok bunaldıgınızda aynı sinir sistemi bayılmanızı sağlayıp akıl sağlığınızı korumanıza yardımcı olur.
     
  20. Berkthagar
    Offline

    Berkthagar Üye

    Katılım:
    1 Eylül 2007
    Mesajlar:
    438
    Beğenileri:
    282
    Ödül Puanları:
    0
    Plasebo etkisi aslında kas gücünü artırmaktan çok daha fazlasını başarabiliyor.Bir kaç gün önce
    bir belgesel seyrettim national geographicde "İs it real-Superhuman powers".Burada bir sufi tarikatının ayinleri gösteriliyordu:cemaat 1-2 saat ilahi ve duayla Allah'ın onlara baraka adını verdikleri koruyucu bir güç bahşettiğine inanıyorlar.Ve tanrının yanlarında olduğunu,kendilerini koruduğunu görmek için yanaklarına göğüslerine şişler sokuyorlar,kafalarına çivi çakıyorlar ve yılanlara kendilerini ısırtıyorlar.Şişler ve çiviler vücutlarından çıktığında çok az bir kanama oluyor,enfeksiyon kapmıyorlar ve vücutlarındaki yaralar bir kaç dakikaya iyileşiyor.Bunları hipnoz ve iyileşme üzerine araştırma yapan bir psikolog bizzat deniyordu.
    Aslında zihnimize hakim olmayı öğrenirsek yapabildiklerimizin çok daha fazlasını yapabiliriz,kendimizi sınırlamamak lazım.
     

Sayfayı Paylaş