GÜZELLIK Hormonlari

Konusu 'Kadınlara Özel - Güzellik' forumundadır ve DEXTER JACKSON tarafından 4 Aralık 2006 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen kişi sayısı 1 user .
  1. DEXTER JACKSON
    Offline

    DEXTER JACKSON Özel Üye

    Katılım:
    12 Kasım 2006
    Mesajlar:
    590
    Beğenileri:
    115
    Ödül Puanları:
    0
    Güzellik Hormonları
    Ülkü Çağlayan Dermatoloji Uzmanı

    Hormonlar, güzelliğimizin bodyguard'lan... Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var. Hormon dengesi bozulduğunda bodyguard'lar bu kez aleyhimize çalışıyor. Peki, teraziyi dengede tutabilmek ve güzelliğimize zarar vermemek için dışardan hormon takviyesi ne kadar sağlıklı?
    Güzellik hormonları
    Cildimizin saçlarımızın ve bedenimizin gelişip şekillenmesinde rol oynayan en önemli maddelerin başında, vücudumuz tarafından salgılanan hormonlar geliyor. “Güzellik hormonları “ olarak adlandırabileceğimiz bu etkenler sayesinde cildimiz, pembe, düzgün ve parlak bir görünüme kavuşuyor. Güzellik hormonları aynı zamanda saçlarımız üzerinde de önemli bir işleve sahip. Bu hormonlar saçlarımızı güçlendiriyor ve canlı uzamalarını sağlıyor. Ancak bazı durumlarda vücudumuzun hormon dengesi bozuluyor ve istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Peki bu durumda hormon içeren ürünler kullanılmasın olumsuz etkilere yol açıyor mu? Dermatoloji Uzmanı Dr. Ülkü Çağlayan, güzellik hormonlarıyla ilgili merak ettiğiniz her şeyi sizler için aydınlattı.

    Güzelliğimiz üzerindeki en etkili hormonlar 'östrojen' ve 'progesteron' olarak siliniyor. Bunların yanı sıra steroit hormonları ve melatonin de güzelliğimiz üzerinde önemli bir etkiye sahip. Bu hor­monların vücutta dengeli oranda bulunması ise tahmininizden daha da önemli. Aksi takdirde hem güzelliğimiz hem de

    sağlıgımız üzerinde tehlike çanları çalmaya başlıyor.

    Öströjen: Vücudun bodyguard'ı
    Cildin en önemli koruyucusu olarak bilinen hormon, östrojen. Bu hormon cildin nem tutma özelliğim koruyor, kolajen doku yapımını aktive ediyor, kan dolaşımını gerçekleştiriyor, hyaluronik asit oranım artırıyor, üstderi hücrelerinin yenilenmesini uyarıyor ve yağ salgısını engelliyor. Östrojenin saçların uzaması üzerinde de olumlu etkisi mevcut. Bu hormon aynı zamanda vücuttaki yağ dağılımının da düzgün olmasmı sağlıyor.

    Progesteron: Gergin bir cilt için gerekli

    Progesteron cildin gergin görünmesini sağlıyor. Vücuttan su atılımım
    artırıyor ve damar yapılarının güçlülüğüne katkıda bulunuyor.

    Melatonim: Hücreler hızla yenileniyor
    Melatonin epifiz bezinde özellikle ge­celeri üretilip, bizi uykuya hazırlıyor. Ba­zı uzmanlar melatoninin kişiyi Aizhe-imcr, kalp krizi ve göğüs kanserinden koruduğunu iddia ediyor. Yapılan araştırmalar, melatoninin hücre venilcnmesini hızlandırdığım saptadı. Ancak melatonin aynı zamanda baş ağrısına ve depresyona da yol açabiliyor.Hangi bitkiler hormon etkisi yaratıyor?

    Keten tohumu: Östrojen hormonu sağlıyor ve serbest radikallerle savaş­mada önemli bir rol oynuyor. Yeşil çay : ingiliz bio teknolojisi tara-fından keşfedilen yeni bir östrojen kaynağı.

    Yulaf otu: Günümüzde akne tedavi-sinde kullanılıyor.

    Şerbetçi otu (maya): Solgun ve pü­rüzlü ciltler için kullanılan östrojen içerikli ürünlerle aynı etkiyi yapıyor.

    Özel zamanlarda...

    Özellikle ergenlik, hamilelik ve meno­poz döneminde hormonların dengesi bo­zuluyor. Buna neden olarak, bu dönem­lerde vücutta yaşanan birtakım değişimler gösteriliyor.

    Hormonlardaki ilk değişim 7 - 9 yaşlarında ortaya çıkıyor. Hormonların merkezi olan hipofiz ve hipotalamus, bu dönemlerde vücudun gelişimin! sağla­mak için hormon üretimin! artırıyor. Bu hormonların aktivitelerinin artmasıyla birlikte göğüsler gelişiyor. Belli vücut bölgelerinde yağ depolanıyor ve kadınsı vücut değişiklikleri oluşuyor. Ancak bu dönemde hormon salgılanmasında eksik­lik söz konusuysa adet düzensizlikleri veya kısırlığa yol açan gelişimler yaşanabiliyor.

    Östrojen ve progesteron hormonu vücutta adet sürecinin düzenli olarak ger­çekleşmesini sağlıyor. Yumurtlamanın oluşması, hamileliğin sağlanması ve sürdürülmesi bu hormonlar sayesinde gerçekleşiyor. Hamilelik döneminde de bir­çok hormon uyum içinde salgılanıyor. Bu hormonlar hem anne adayının hem de anne karnındaki bebeğin sağlıklı ge­lişmesini mümkün kılıyor. Böylece vücuda gereken kan ve oksijen sağlanıyor. Bunun sonucunda cilt yeterince nemlendiğinden canlı ve pürüzsüz görünüyor. Daha önce yağlı ve akneli olan ciltte, yağ üretimi normale döndüğü için akne olu­şumu duruyor.

    Kadınlarda ortalama 35 yaş civarlarında hormonal değişiklikler oluşmaya başlıyor. Ciltte yeni hücrelerin yapımı yavaşlıyor, yağ bezlerinin aktivitesi aza­lıyor, cilt daha kuru ve nemsiz oluyor. Bunların yanı sıra derinin orta tabakalarında cilde elastikiyetini veren kolajen ve elastin lifleri zayıflamaya, üretimi de azalmaya başlıyor. Hyaluronik asit adı verilen ara madde miktarı azalıyor, bu da cildin nem tutabilme yeteneğini körel­tiyor.

    Menapoz

    Menopozda vücut tarafından salgıla­nan güzellik hormonlarmın azalması so­nucu bazı olumsuz değişiklikler ortaya çıkıyor. Saçlar inceliyor ve seyreliyor, sa­kal bıyık bölgelerinde tüyler uzuyor, gö­ğüsler sarkıyor ve vücutta gevşemeler meydana geliyor.

    Derideki kolajen içeriği azalmaya baş­lıyor ve bu azalma her yıl giderek artı­yor. Kolajen düzeyinin azalması sonucu yüz hatlarında sarkma, gevşeme görülü­yor ve kırışıklarda artış oluyor. Bu dö­nemde progesteronun damar duvarlarım güçlendirici etkisi de azaldığından; da­marlar daralıyor, dolaşım zayıflıyor, cilt daha sarı, soluk bir renk alıyor ve taze görünümünü kaybediyor. Bu hormonla­rın eksikliğiyle birlikte gelişen başka bir sorun da; osteoporoz. Kemik içlerindeki dokunun kaybına bağlı olarak boy kısa-lıyor, sırtta eğrilikler oluşuyor ve kemik kırıklarına eğilim artıyor.

    Hormon kremleri ve jelleri devrede

    Endokrinologlar ve kozmetik sanayii, tüm bu istenmeyen değişikliklere karşı önlem almaya çalışıyor. Hormon replasmanı sağlamak için ağızdan alınan hor­mon hapları ve östrojen flasterleri ülke-mizde de yıllardır kullanılıyor. Kozmetik sanayii ise hormon kremleri ve jelleri ge-liştirerek bu olumsuz etkileri önleme ça-basında. Sentetik veya hayvansal kay­naklı olmayan bu kremler bio teknolojik olarak elde ediliyor. .

    Kremler kontrollü kullanılmalı

    Bazı uzmanlar karşı tez olarak, hor­mon düzeylerinin 2 - 3 ay aralıklarla öl­çülmesini ve bu kremlerin de kontrollü olarak kullanılması gerektiğini öne sürü­yorlar. Bu görüşü savunan uzmanlar, sa­dece vücutta eksilen miktar kadar hor­mon takviyesi yapılmasının doğru olduğunu belirtiyorlar. Aksi takdirde doz aşımı olabileceğine, dolayısıyla vü­cutta yan etkilere sebep olabileceğine dikkat çekiyorlar. Bu nedenle hormonla­rın hekimler tarafından gelişigüzel tavsi­ye edilmesinin de tehlikeleri artırabileceğine inanıyorlar.

    Kozmetikler tek çözüm değil

    Bazı endokrinologlar sadece hormon içeren kozmetik kremlerle sorunların çö­zülemeyeceğin!, vücut üzerine olumsuz etkileri olan diğer faktörlerin de göz önünde tutulması gerektiğini ifade edi­yor. Uzmanlar bu noktada daha hareket­li bir yaşam tarzı benimsemek, uyku düzenine dikkat etmek, nikotinden ve alkolden uzak durmak ve stresten kaçın­mak gerektiğine de dikkat çekiyorlar. Ayrıca ailede kanser öyküsü bulunan ki­şilerin daha dikkatli olmaları konusunda da bizleri uyarıyorlar.

    Hormon etkisi yaratan bitkisel maddeler

    Kozmetik endüstrisi, deri üzerinde hormon etkisi yaratan maddeleri keşfet­mekte gecikmedi. Hormonlara alternatif olarak doğal östrojen ve androjen içeren yeni anti - age (yaşlanmaya karşı) ürün­ler geliştirildi. "Fito hormonlar" olarak adlandırılan Cytokinin, Auxine ve Gibbeline gibi maddelerin bitkinin gelişim, büyüme ve olgunlaşma evrelerini sağladıkları belirtiliyor. ilk olarak Clarins firması Auxine'i kullandı. Firma, ayçiçeği ve sekoya ağacından elde ettikleri bu maddeyi ilk ola­rak "Serum Tenseur Raffermissant" ve "Mask Rarfermissante" ürünlerinde kul-lanarak piyasaya sürdü.

    Aynı amaçla soya bitkisi kullanan Eli-zabeth Arden firması "Millenum Ener-gist Revitalizing Emulsion"u üretti. Üründe, kolajen yapımım uyaran ve hüc­re yenilenme hızım da artıran soya kullanılarak, hücrelerdeki oksijen içeriğini ar­tırmak amaçlanıyor. Bu şekilde ciltteki kırışıkların azalması hedefleniyor.

    Christion Dior laboratuvarları da uzun yıllar soyanın hormon benzeri etki­si üzerinde çalıştı. Bu çalışmalar sonu-cunda çok özel bir anti - age ürün olan "Phenomen - A" da soya peptidlerinden elde edildi ve retinol ile birlikte kullanı-larak hücre yenileme özelliği artırıldı.

    Soya mucizevi bitki mi?

    Bitkiler üzerinde yapılan pek çok araş­tırmada soya ekstresinin etkinliğinin is­patlandığı ifade ediliyor. Soya, günü-müzde fito hormon yapı taşlarım en yoğun içeren bitki olarak kabul ediliyor ve östrojen benzeri bir etki gösterdiğine inanılıyor. Özellikle soyadan zengin bes­lenen Soya ekstresinin östrojene doğal bir alternatif olduğu ve hormonal yeter­sizlik durumlarmda kadınlara yararlı olacağı öne sürülüyor. Bu iddialara rağ­men tüm araştırmacılar aynı fikirde de­ğil. îsviçre'deki Penfarm firması araştır­macıları fito hormonlar konusunu artık rafa kaldırdıklarım ifade ediyorlar. Pen­farm firması, başlangıçta fito hormonları büyük bir gelişme olarak karşıladıklarım belirtiyor. Örneğin uzmanlar, soyayı tüm kimyasal formüllerden daha potan­siyel bulduklarım, ancak daha sonra cilt üzerinde fazla etkili olmadığım tespit ederek bu görüşten uzaklaştıklarım söy­lüyorlar.

    Son söz olarak hormon kozmetiğinin geleceğe ait olduğunu söyleyebiliriz. Ta ki tıp mensuplarıyla güzellik araştırmacı­ları arasında gerçek bir anlaşma sağla­nıncaya kadar...

    "Gerçek hormon içeren ürünler kullanılmıyor

    "Bize başvuran hastaların cilt tipi ve yaşım göz önünde bulundurarak. fito hormon içeren ürünler tavsiye ediyoruz. Zaten ülkemizde gerçek hormon sentezlenmiş ürünler mev­cut değil. Pek çok ülkede de, kont­rolsüz kullanıldığı takdirde kana ge-çerek yan etkilere yol açabileceği düşüncesiyle bu tür ürünlere ruhsat verilmedi."
     
    jekvek bunu beğendi.

Sayfayı Paylaş