Evrime İnanıyor musunuz???

Konusu 'Konu Dışı' forumundadır ve Aytosh tarafından 25 Nisan 2009 başlatılmıştır.

Evrime İnanıyor musun?

  1. EVET inanıyorum

    53,1%
  2. HAYIR inanmıyorum

    34,4%
  3. fikrim yok.

    12,5%
Konu Durumu:
Mesaj gönderimine kapalı.
Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 22 üye.
  1. siyahkuşak
    Offline

    siyahkuşak Üye

    Katılım:
    10 Şubat 2009
    Mesajlar:
    200
    Beğenileri:
    129
    Ödül Puanları:
    53
    kesin söylenmiştir ama ben bir daha tekrarlayayım....maymuna gittiğimiz kesin...:)

    evrimede inanmıyorum inancım gereği...adem ile havva topraktan yaratıldı deniyorsa kutsal kitabımızda benim için doğru odur!!tersini iddia edersem inancımla ters düşmüş olurum...kralıda gelse maymundan geldiğimize inandıramaz...
    gerçi darwin de şu an yemin billah ediyordur ben öyle bir şey demedim diye:)
     
  2. serkan1984
    Offline

    serkan1984 Üye

    Katılım:
    12 Haziran 2006
    Mesajlar:
    448
    Beğenileri:
    341
    Ödül Puanları:
    73
    evrim varmı yokmu onu bilmiyorum ama alllahı inkar ediyosa evrim kanıtlanmışta olsa reddederim ( ister cahil deyin ister cühela umrumda degil )

    evrim varsa bile onu yapan birinin oldugu kesin hiçbir canlı durduk yere dur ben şu kullanılmıyan organımı atıyım gibi bir güce sahip degil veya sudan karaya çıktık bana ayak lazım ayak degişen koşullara ayak uyduruyum lazım diye organını degiştiremez.

    evrim teorisinin en çok sıkıntı çektigi noktalardan biride cansızdan canlı türüne nasıl gectigidir benim görüşüme göre canlı yaratılmıştır kendi kendine var olması imkansız bişey ve ikinci sıkıntılı yanı evrimin erkek ve dişinin oluşumudur aklının üstüne oturmadan düşünen biri zaten bunları birinin yarttıgını anlar

    Bir köy muhtarsız olmaz.
    Bir iğne ustasız olmaz; sahipsiz olamaz.
    Bir harf kâtipsiz olamaz
    Bir hâne ustasız olmaz.

    o halde bu koskaca evren nasıl sahipsiz olur ?
     
    vandamme ve Crespo bunu beğendi.
  3. StarfreedoM
    Offline

    StarfreedoM Üye

    Katılım:
    12 Mart 2008
    Mesajlar:
    29
    Beğenileri:
    23
    Ödül Puanları:
    13
    Evrim teorisini araştırmadan, okumadan reddedip yaratılış teorisine ve Allah'a kesin gözüyle bakmakta, direkt olarak kabullenmekte çok acayipmiş.

    Ya da Darwin'e çamur atıp, kanıt olarak Harun Yahya'yıo göstermekte bir o kadar acayip.

    Serkan1984@

    "İlk devindirici" olayını araştırmanı öneririm.
     
    balcis, Aytosh, zuzu ve diğer 1 kişi bunu beğendiniz.
  4. sleepy
    Offline

    sleepy Üye

    Katılım:
    5 Aralık 2007
    Mesajlar:
    844
    Beğenileri:
    643
    Ödül Puanları:
    0
    Darwin sınıflandırmayı yaparken ne yapmış bilmiyorum ama canlıların sınıflandırılmasının sonuçlarına baktığımda evrimle pek bir alaka göremiyorum.

    Yani bu öyle bişey ki, teorinin içinde yer alan doğal seleksiyon, mutasyon vs vs.. den yola çıkılarak oluşturulan bu kavram bir teori aslında.

    Alt başlıklarının bazıları bilimsel temele oturtulup kanıtlanabilse de, hala çok fazla varsayım var.


    Benim anlamadığım şey şu:

    Evrim teorisinden yola çıkılarak bir sürü şey yapılmış, genetik de bunlardan biri.

    Bu teoriden yapılan varsayımlarla gerçekleştirilen bütün işler bilimsel bir temele oturtulabiliyor, spekülasyonsuz, tartışmasız.

    Ama evrim teorisi için bunu yapamamalarını bir türlü anlamıyorum.

    Bence buradaki herkes boşuna tartışıyor, var da diyemezsiniz yok da diyemezsiniz.

    Bunu kanıtlamanız mümkün değil.

    O yüzden dünyanın sonuna kadar bu bir teori olarak kalacaktır benim görüşüm.

    Böyle dibi olmayan tartışmalara girmektense insanların vaktini ve zamanını daha iyi şeylere harcaması çok daha akıllıca benim görüşüm.

    İyi sporlar.
     
    Son düzenleme: 25 Nisan 2009
  5. Crespo
    Offline

    Crespo Yeni Üye

    Katılım:
    30 Aralık 2006
    Mesajlar:
    608
    Beğenileri:
    222
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci
    Arkadaşlar bu evrimcilerle tartışmak çok anlamsız ... onlar atalarının maymun olduğuna şempanze olduğuna inanıyo , bende atamın insan olduğuna hz. adem olduğuna inanıyorum ... Benim atam , dedem , insan .... sizlerinki maymunsa saygı duyarım ... tartışmak bile komik bu konuyu


    ve istediğiniz kadar dinden uzak tartışmak isteyin bu konuyu ... evrime inanmakla allaha inanmamak aynı anlama geldiği ne göre ... bu tartışmanın dinden uzak sürmesi nasıl mümkün olabilirki .. sizin bilimsel veri dediğiniz şeylere karşı benim elimdeki en iyi belge de şudur

    "Hani Rabbin meleklere muhakkak ben yeryüzünde bir halife (bir insan, Adem) yaratacağım" demişti (Bakara 30).

    "And olsun biz insanı kuru bir çamurdan suretlenmîş balçıktan yarattık" (Hicr 26).
    "O insanı (Ademi) bardak gibi (çınlayan) kupkuru bir balçıktan yarattı (Rahman 14)


    sizin bilim adamı dediğniiz avrupalı amerikalı adamlar .... birçok şeyin kur an da 1500 yıl önce bahsedildiğini söylüyorlar , atom dan kur an da bahseildiğini söylüyorlar ve kur an ı araştırıyorlar sürekli kaynaksa kur an dan büyük belge yoktur

     
    Son düzenleme: 25 Nisan 2009
    vandamme ve muscle_pump bunu beğendi.
  6. cexenes
    Offline

    cexenes Üye

    Katılım:
    27 Ağustos 2008
    Mesajlar:
    272
    Beğenileri:
    223
    Ödül Puanları:
    53
    Adnan Hocanın bir savunucusu değilim ama bu ve buna benzer konularda açıklamaları olmuş bazı konularda çokta doğru tespitler yapmış ama yaşantısında anlattıklarını yaşıyamamış bir sürü insan var ve bu ayrı bir tartışma konusu körü körüne bir şeye bağlanmıyacak kadar bilgi sahibiyim burda 6 senesi bilimle geçmiş hayatın gerçeklerini çözdüm diyebilen arkadaş gibi bir tavır izliyemem ama şunuda belirtmem gerekirki bende neden varım neden böyle diyerek bir 40 yıl devirdim müslüman doğdum atesit oldum sonra ben ne yapıyorum dedim hep bir arayışın içine girdim çok çeşitli grupların içinde bulundum bazı şeyleri çok uç noktalarda yaşadım sonra birgünde dedim ki esas bize ait olan ailemizden atalarımızdan gelen dinimizi araştırayım bu noktaya gelene kadar araştırmadığım şey kalmadı diyebilirim ve Allahıma şükürler olsun bilinçli bir müslümanım gerçek düşüncelerim bu foruma biraz ağır gelebilir.Şöyle bir söz var "biz yaradılanı yaratandan dolayı severiz" ve bizimde büyüklerimiz var sıkıştığımızda sorular sorup cevaplar alabileceğimiz önümüze ışık tutan insanlar bu konuya çok fazla takılmadım tamamiyle görüşüme ters burda bir tartışma platformu oluştu hiç kimseye kendi doğrularımı kabul ettiremem ama benim doğrularım şahsıma değil inandığım dinime aittir.Kuran ve bilim birbirinden ayrılmaz ama kuran ilmi bambaşka bir boyuttur bilim kuranı kerimin üstüne dünyanın sonu gelene kadar çıkamıyacak Allahu teala bize bilmemizi istediği kadarını veriyor çünkü.Bir alıntı yapıyorum çünkü kendi sözlerim yanlışlara sebebiyet verebilir ayrıca sözü söyleyipte kaçmak gibi bir şey söz konusu değildir bodyforumtr nin nöbetçisi değiliz sonuçta, kırıcı sözlere gerek yok düşüncelerim ve düşüncelerimin tercümanı alttaki yazıda mevcut herkesin varlığına ve düşüncesine saygı duyuyorum dünyanın ispat edemediği bir evrim teorisini(sadece teori)spor forumunda çok fazla tartışmaya gerek duymuyorum kaçmıyoruz burdayız.

    DİN VE BİLİM
    HALİL AKGÜN

    Din ile bilim çatışır mı? Bu, modern dönemde en çok sorulan sorulardan biri. Dinî inanca karşı ‘bilimsel doğru'yu savunanlar, din ile bilim arasında bir çatışma olduğuna inanıyorlar.
    Din ile bilim arasında çatışma olduğunu öne sürenlere göre, dinî öğretilerin çoğu bilimsel bir temele sahip değil. Fizik ötesi inançları bilimsel olarak isbat etmek ya da açıklamak mümkün değil. Bilimsel bilgi, deney ve gözleme dayanırken, dinî bilgi inanç ve ahlâk ilkelerini esas alıyor. Bu yüzden dinî inançları bilimsel bir sınava tabi tutamıyoruz. Böyle olduğu için de dinî inanç ile bilimsel bilgi arasında bir mesafe var. Bu görüşü savunanlara göre bu mesafe çoğu zaman bir çatışmaya dönüşüyor.
    Yeni bir izah arayışı
    Bu çatışmacı bakış açısının kökleri, Avrupa'da 17'nci yüzyılda meydana gelen bilim devrimine geri gidiyor. Bu dönemde büyük bir hamle yapan fizik bilimleri, Kilise'nin muhalefeti ile karşılaşmıştı. Hıristiyanlığın tasallutundan kurtulmak isteyen bilim adamları ve düşünürler, yeni bilimsel gelişmeleri dine karşı kazanılmış bir zafer olarak yorumladılar. Kilisenin temsil ettiği din anlayışından gittikçe uzaklaşan modern bilim ve felsefe, bu süreçte seküler ve din-dışı bir dünya görüşü geli ştirdi. Evrenin yaradılışıyla ilgili geleneksel dinî öğretiler bir kenara bırakıldı. 18 ve 19'uncu yüzyılda zirveye ulaşan mekanistik evren anlayışı, yaratıcı bir Tanrı, ahiret günü ve fizik ötesi gerçeklik kavramlarını dinî hurafeler olarak reddetti.
    19'uncu yüzyılda pozitivizm, bu yeni bilim anlayışının resmi adı haline geldi. Pozitivistler , bilimsel olarak ispat edilemeyen hiçbir şeyin doğru ve gerçek olmadığını ileri sürdüler. Bir başka ifadeyle, fizik ve kimya terimleriyle izah edilemeyen hiçbir şeyin kanıtlanamayacağını ileri sürdüler. Böylece pozitivistler gerçekliği beş duyu organıyla algılayabildiğimiz şeylere indirgediler. Bu tanıma uymayan her şey metafizik bir hezeyan ve batıl bir inanç olarak reddedildi. Bu yüzden bilime mutlak hakikat gözüyle bakan pozitivistler, bilimin ötesinde “bilimcilik” diyebileceğimiz bir ideoloji geliştirdiler.
    Bilim ile bilimcilik arasındaki fark
    Bu “bilimcilik” inancının etkisi, bugün de devam ediyor. Bir örnek olarak Darvinci evrim teorisi ile dinlerin öğrettiği yaradılış fikrine kısaca göz atalım. Geleneksel yaradılış inancına göre evreni yaratan Allah'tır. O her şeyi belli bir nizam ve ölçü içerisinde yaratmıştır. Alemdeki her şeyin bir maksadı ve sebebi vardır. Allah'ın bu muazzam sanat eseri karşısında insanların O'nun kudretini takdir etmesi ve verdiği nimetlere şükretmesi gerekir.
    Buna karşılık evrim teorisi bize her şeyin bir tesadüf eseri olarak ortaya çıktığını, yoktan yaratma diye bir şeyin olmadığını söylüyor. Yaklaşık otuz milyar yıl süren evrim süreci, alemdeki galaksilerin yegane sebebi olarak izah ediliyor. Yine buna göre yeryüzündeki hayat, benzer bir süreç neticesinde ortaya çıkmış. İnsanın maymundan geldiği fikri de bu evrim tarihinin bir parçası. Neticede ortada hiçbir ilâhi kaynağa ihtiyaç duymayan, bir anlamda kendi kendine var olan bir alem var. Bu evrim sürecinde yaratma fikrine yer yok. Bu yüzden evrimcilere göre evrenin bir mana ve maksadı olduğunu söylemek de anlamsız. Zira her şey, bu “kozmik çorba”nın tesadüf eseri olarak bugünkü haline gelmesinden kaynaklanıyor.
    Bilimcilik fikrini benimseyenlere göre, Darvinci evrim teorisi bilimsel bir hakikattir ve alemi en iyi açıklayan modeldir. Paradoksal bir şekilde Darvin'in görüşlerinin bir ‘teori' olduğunu her seferinde söylüyoruz. Kesin olarak ispat edilememiş her sey bir teori olduğuna göre, Darvinci evrim anlayışının bilimsel bir hakikat olarak kabul edilmemesi gerekir. Fakat evrim teorisine “inananlar”, bunun bilimsel bir doğru olduğunda ısrar ediyorlar.
    Bu yüzden evrim teorisi okullarda resmi bilim müfredatının bir parçası olarak okutuluyor. Bunun yol açtığı ikilemi görmek zor değil. Evde ve din derslerinde alemin Allah tarafından yaratıldığını duyan çocuklara, biyoloji derslerinde bambaşka bir model anlatılıyor. Bir tarafta alemin bir gaye için yaratıldığı söyleniyor, öbür tarafta bilimsel açıdan bu inançların hiçbir anlamının olmadığı telkin ediliyor. Bilimin ‘objektif' hakikatleri karşısında dinî inançların ‘ subjektif ' kaldığı ileri sürülüyor.
    Evrim teorisi, din ile bilim arasındaki çatışma alanlarından sadece biri. Peki bu çatışma nereden kaynaklanıyor? Yanlış bir din anlayışından mı? Yoksa yanlış ve tek taraflı bir bilim anlayışından mı? Özetle söylemek gerekirse, sorunun temelinde bilimi, dinin yerine alternatif bir inanç sistemi olarak ikame etme girişimi yatıyor. 19'uncu yüzyılda August Comte'dan Karl Marx'a ve günümüzde Richard Dawkins'e kadar pek çok kişi bilime yeni bir din olarak umut bağladı.
    Bilim neyi bilebilir?
    Bilim, fizik gerçeklikle sınırlı özel alanının dışına çıkıp bütün gerçekliği izah etmeye kalktığında, din ile çatışma içerisine giriyor. Sadece din ile değil, felsefe, sanat ve ahlâk alanlarıyla da çatışmaya ba ş lıyor . Bir başka ifadeyle, bilim bir din olma iddiasında bulunduğunda, kaçınılmaz bir çatışma alanının içine giriyor. Büyük bir bilim geleneğine sahip olan İslâm medeniyeti, bilimin yerini doğru bir şekilde tanımladığı için bu tür bir çatışmaya hiçbir zaman imkan vermedi.
    Bu noktada “bilim neyi bilebilir?” sorusunu sormamız gerekiyor. Tabiat bilimleri, fizik gerçekliği sistematik olarak inceler ve tabiat alemi hakkında bize somut bilgiler sunar. Bilimin ilgi ve bilgi alanına giren şey, laboratuvar ortamında test edilebilen varlıklardan ibarettir. Bu yüzden bilimsel deneyler benzer şartlar sağlandığı müddetçe tekrar edilebilir. Bu anlamda bilimsel doğruların evrensel bir niteliği vardır. Örneğin suyun kütlesel ağırlığı ya da kaynama derecesi, bilim adamının dinine veya milliyetine göre değişmez. Bilime bu ‘evrensellik ayrıcalığı'nı sağlayan, onun fizikî alemle sınırlı bir ihtisas alanına sahip olmasıdır.
    Bilim, bu alanın ötesine geçip , fizik ötesi gerçeklik hakkında iddialarda bulunmaya başladığında bilim olmaktan çıkar, bir ideoloji haline gelir. “Meleklerin varlığını bilimsel olarak ispat edemeyiz, bu yüzden melek diye bir şey yoktur” demek, bilimsel değil, ideolojik bir önermedir. Aynı şekilde hakikat ve gerçekliği fizik alemle sınırlamak, bilimin değil, bilimci ideolojinin bir neticesidir.
    Görüldüğü üzere sorun ne bilimin tabiat olaylarını incelemesinden, ne de dinin fizik ötesi varlıklara atıfta bulunmasından kaynaklanıyor. Bilim, söz söyleme imkanının olmadığı varlık alanlarını batıl inanç olarak reddettiği zaman bir kategori hatası yapıyor ve dinî bilgi ile bilimsel bilgi arasında bir krizin doğmasına yol açıyor. Bilimciliğin bu hatasını doğru anlamamız gerekiyor. Aksi halde bilimi mutlak bir bilgi kaynağı olarak kabul edip, fizik ötesi gerçeklikleri salt bilimsel kavramlarla izah etmek gibi bir yanılgının içine düşmek mümkün.
    Dinî inanç ve bilimsel tefsir
    Bu tartışma, İslâm dünyasına iki şekilde yansıdı. Birincisi, pozitivist bilim anlayışının hiçbir tenkide tabi tutulmadan müslüman toplumlara aktarılması oldu. Türkiye'de 19'uncu yüzyıl bilimini esas alarak İslâm'ı tenkit ve en nihayetinde reddeden Cumhuriyet aydınları, bu bakış açısının önde gelen temsilcileridir. İkincisi, modern bilime İslâmiyet içinde bir yer bulmaya çalışan dindar düşünürlerin tepkisi olarak ortaya çıktı. Bu ikinci akımı, kısaca ele almamızda fayda var.
    19'uncu yüzyılda pozitivist bilim anlayışının etkisi altında kalan pek çok müslüman düşünür, dinî inançları bu tip bilimsel delillerle ispat etme yoluna gittiler. Bu yeni metod, “bilimsel tefsir” denen akımı ortaya çıkardı. Temelde bu görüşü savunanlar, Allah'ın tabiat alemindeki ayetlerini esas alarak O'nun varlığını ispat etmenin mümkün olduğunu savundular. Nitekim Kur'an-ı Kerim Cenab-ı Hakk'ın yaratma kudretini ve sanatını anlatmak için tabiat olaylarına sıkça atıfta bulunur. Kur'an'daki pek çok surenin isminin bitki ve hayvan aleminden alındığını da biliyoruz.
    Dahası, Kur'an'da evrenin yaradılışı ve nizamıyla ilgili pek çok ayet var. Klasik kelâm düşünürleri, bu “tekvinî” ayetlerden hareketle, “nizam delili” denen bir dizi ispat biçimi geliştirdiler. Buna göre nasıl en basit mekanizmaların dahi bir düzenleyicisi varsa, alemde gördüğümüz muazzam düzenin de bir sahibi ve yaratıcısı olmalıdır. Evrendeki hiçbir şey tesadüf eseri meydana gelmediğine göre, evrendeki nizamdan bir yaratıcının varlığına ulaşmak mümkün.
    Modern dönemde gelişen bilimsel tefsir metoduyla, klasik nizam delili arasında şüphesiz bir benzerlik ilişkisi var. Fakat bu ikisinin aynı şey olduğunu düşünmek hata olur. Zira klasik nizam delili, en nihayetinde “bilimsel” değil, felsefi bir delildir. Bilimsel tefsir ise, modern bilimin bulgularını esas alır ve Kur'an-ı Kerim'in ve bazı hadislerin bilimsel keşifleri önceden haber verdiğini ileri sürer. Bunun anlamı, Kur'an'ın ezeli ve ebedi hakikatlerinin, bilim yoluyla ispat edilmeye çalışılmasıdır. Kur'an-ı Kerim'i bu şekilde okumanın en mahzurlu tarafı, kendini tam da bu noktada ele verir.
    Değişmez'i değişkenle açıklamak
    Bilimler, teori ve ispat yöntemiyle işlem görürler. Fakat teoriler her zaman yanlışlanmaya açıktır. Yeni bir gelişme, yeni bir keşif, eski teorilerin terkedilmesine yol açabilir. Bunun bilim tarihinde pek çok örneği var. Fakat asıl önemlisi, sadece teoriler değil, bazen ispat edilmiş, mutlak doğru diye kabul edilen görüşler de terk edilebilir. Bilim tarihinde bunun da pek çok örneği var. Örneğin 20'nci yüzyılın başında atomun sadece üç parçasının olduğu düşünülürdü. Atom altı çalışmaları ilerledikçe, ba ş ka parçacıkların var olduğu keşfedildi. Aynı şekilde, eskiden bilimsel ölçüm yönteminin hatasız ve mutlak olduğu varsayılırdı. Oysa bugün mutlak kesinlikten değil, ‘yaklaşık ölçüm'den bahsediliyor.
    Bu gelişmeleri göz önünde bulundurduğumuzda, bilimin sürekli değişime tabi olduğunu görüyoruz. Kur'an'ın bir ayetini 19'uncu yüzyıldaki bilimsel bir keşif ya da teori ile izah ettiğimizi düşünelim. Bir müddet sonra Kur'an'ın yorumunu dayandırdığımız görüş ya da teori terk edildiğinde ortaya nasıl bir durum çıkar acaba? Kur'an'ın doğruluğunu, değişim halindeki bilimsel bilgiye indirgediğimizde, büyük bir kategori hatası yapmış oluruz. Zira mutlak bir hakikati, görece ve değişken bir bilgi biçimiyle meşrulaştırmak, bizi Kur'an'ın hakikatına değil, bilimin mutlaklaştırılmasına götürür. Kur'an , bilimin ve diğer bilgi türlerinin anlaşılmasında bir rehber olmaktan çıkar; bilim, kutsal bir metni anlamamız için bir kılavuz haline gelir. Bir zamanların moda teorisi sözüm ona “ondokuz mucizesi”, bu çarpık Kur'an ve bilim anlayışının ibret verici örneklerinden biridir.
    Din ile bilimi çatıştırmak kendi başına ideolojik bir tavır iken, dine bilimsel bir temel kazandırmaya çalışmak farklı sorunların doğmasına yol açar. Klasik İslâm medeniyetinde olduğu gibi bilimin alanını doğru bir şekilde tanımlayıp, onu ait olduğu yerde bıraktığımızda, din ile bilim çatışmaz. 19'uncu yüzyıl bilimcilik fikrinin etkisinden kurtulamadığımız için, bugün dahi din ile bilim arasında sağlıklı bir ilişki kuramıyoruz.
    Öte yandan, bilim ile teknoloji arasındaki ayrım gittikçe belirsiz hale geliyor. Bunun günümüz bilim anlayışı üzerinde derin etkileri var. Teknolojinin yol açtığı çevre krizi, bu etkilerin başında geliyor. Ve bütün bunların din-bilim ilişkisi üzerinde doğrudan bir tesiri var. Bu etkileri ve din-bilim ilişkisinin diğer boyutlarını önümüzdeki ay ele alacağız.
     
    Crespo bunu beğendi.
  7. aneximandros
    Offline

    aneximandros Özel Üye

    Katılım:
    14 Aralık 2007
    Mesajlar:
    1.830
    Beğenileri:
    2.154
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Teorik Kimya
    Yer:
    USA
    Sleepy, Richard Dawkins'in tanri yanilgisi kitabi ile baslayabilirsin arastirmalarina. Icinde yeterince referans var daha derinlere inmek istersen. Yalniz ceviren cok kotu bir ceviri yapmis, okumasi cok zor. Orjinal dilinde (ingilizce) emin ol daha rahat okursun.

    Evrim teorisine karsi din adamlarinin yonelttigi sorular yine din temelli. Din, inanc demektir, bazi olgulari sorgulamadan kabul edersiniz, ayni matematikte aksiyomlari kabul ederek ona gore teori insaa etmeniz gibi. Evrim teorisi, bu aksiyomlardan bazilarini dolayli yoldan sorgular. Onun, icin dine inanan biri ile inanmayan birinin tartismalari maalesef iki tarafi da memnun etmez cunku dine inanan aksiyomlari zaten dinin tanimi geregi oldugundan sorgulamaz. Haliyle tartismalar bir kisir dongu icinde kalmaya mahkumdur.

    Bir de Tanri inanci ile din tam olarak ayni seyler degil, bu ikisi arasinda net bir ayrim yapilmasi gerektigini dusunuyorum. Cunku dinlerin gelisimini, sosyopolitik, tarihi ve kulturel anlamlarda da sorgulayabilirsiniz. Oysa Tanri inanci kisinin bir yaraticinin varligina inanip inanmamasindan ibarettir. Muslumanlar Allah'a inanirken, bir baska grup da ucan spagetti canavarina inaniyor. Sonucta ikisinin de yoklugunu ispatlayamiyorsunuz. Ateist'ler Tanri'nin neredeyse yok olduguna dair yeterli kanitlari oldugunu dusunerek ona gore yoktur derler. Inanlar da spektrum'un tam olarak diger ucundadir. Ben, Turkiye'de insanlarin cogunun aralarda bir yerde, daha cok spektrum'un inanan tarafina yakin oldugunu dusunuyorum. Ayrica, buradaki anket sonuclarinin da bir gecerliligi olacagini dusunmuyorum, istatiksel olarak verileri dogru bir sekilde toplamiyoruz cunku.

    Bonatschi'nin uyarisini da hatirlatmak istiyorum, tartismada evrim teorisine inanin ya da inanmayin, insanligin bir geregi olarak birbirimize saygi gostermemiz gerekir. Hakaret dolu, ya da kucuk dusurucu mesajlari editleyip saygisizlik yapanlara uyari verecegiz. Kendinizi lutfen bu duruma dusurmeyin, mesaji yollamadan once de son bir kez daha okuyun, zira konustugumuz konu cok hassas.
     
    SEZER YZL, zuzu, diez ve diğer 3 kişi bunu beğendi.
  8. Crespo
    Offline

    Crespo Yeni Üye

    Katılım:
    30 Aralık 2006
    Mesajlar:
    608
    Beğenileri:
    222
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    öğrenci

    ya niye uyarı vericeğinizi anlamadımki .. sen diyosan ben maymundan gorilden geliyorum , ki bunu yazarken bile gülüyorum o derece komik bi konu , yani bunu söylüyosan adam sana sempanze yada goril derse gücenmiceksin .. niye çünkü sana göre dedeniz aynı .... ( sana derken x bi şahıs adına söylüyorum şahsına değil )
     
    muscle_pump bunu beğendi.
  9. Bench Press
    Offline

    Bench Press Üye

    Katılım:
    6 Eylül 2008
    Mesajlar:
    344
    Beğenileri:
    77
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Özel güvenlik görevlisi
    Yer:
    İstanbul
    Evrime inanmak dini inkardır demek için çok etkili,bilgili ve araştırmacı bir kişi olmak gerekir.Bütün kaynakları ve teorileri incelemiş olmak gerekir.Oturduğumuz yerden ahkam kesmeyelim lütfen.
     
  10. muscle_pump
    Offline

    muscle_pump Yeni Üye

    Katılım:
    17 Eylül 2008
    Mesajlar:
    335
    Beğenileri:
    53
    Ödül Puanları:
    0
    walla en son bu evrimcilerin atası arog filminde cem yılmazın gazabına uğramıştı...viagra fişek olayı...herşey bi yana lanet olası evrim teorisinde gelişim devam eder çünkü hayat koşulları sürekli değişir ve insanlar aya çıkıyor şimdi bu uzaylılar evrim geçirmiş insanlarmı oluyor :D:D:D:D:D:D:D bu evrim beni güldürmekle kalmıyor savunucuları hakkında da maymun soyu olduklarını sandıklarına çıldırıyorum :D:D:D:D:D: cahilliq paraylamı
     
    Crespo bunu beğendi.
  11. StarfreedoM
    Offline

    StarfreedoM Üye

    Katılım:
    12 Mart 2008
    Mesajlar:
    29
    Beğenileri:
    23
    Ödül Puanları:
    13
    [​IMG]


    Koskoca evrim teorisini "o zaman şimdiki maymunlar neden insan olmuyor? aha çürüttüm teorinizi" diye karalamaya çalışıyor ya, insanın sinirlenmemesi mümkün değil. Birde "Yani sizin atanız maymun he mi?" diye birşey var. Çok acayip. Senin atan maymun olsa ne olur, şempanze olsa ne olur. Sen evrimleşip, insan olmuşsun işte daha ne?

    Yaratılış teorisine inanırken ise nedense bir sorun olmuyor. Evrimleştiğine inanmıyorsunda, çamurdan yapıldığına mı inanıyorsun?
     
    SEZER YZL, balcis, Aytosh ve diğer 1 kişi bunu beğendiniz.
  12. muscle_pump
    Offline

    muscle_pump Yeni Üye

    Katılım:
    17 Eylül 2008
    Mesajlar:
    335
    Beğenileri:
    53
    Ödül Puanları:
    0
    en azından hayvandan yaratılmadım inancım var müslümanım kuran-ı kerim ne demişşe doğrudur ki benim kitabım herşeyi doğru anlatır...Ben gidip de darvin denen ne olduğu belirsiz bir türk düşmanına inanacak kadar cahil değilim ki evrim saçmasının dünyada bukadar tutması komunizm ve faşizm açısından bir nimettir...evrim bu her 2 ideolojinin de biyolojik temelini oluşturur...ilkel komunal toplumda evrim sayesinde insanların hayvan gibi yaşadığını inkar edecek varmıdır...

    darvinin ağzından evrimi çürüten bir kanıt:

    Darwin "eğer teorim doğruysa, dünya Siluryen (Kambriyen) devri öncesinde yaşayan canlılarla dolup taşmış olmalı" demişti. Bu canlıların neden hiçbir kayıtları çok yetersiz" bahanesiyle cevap bulmaya çalışmıştı. Ama bugün fosil kayıtlfosili olmadığı sorusuna ise, tüm kitabı boyunca tekrarladığı "fosilarının yeterli olduğu da, Kambriyen devri canlılarının bir ataları olmadığı da ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu ise Darwin'in "eğer teorim doğruysa" diye başladığı cümlesini geri çevirmemizi gerektirmektedir; Darwin'in varsayımları tutmamıştır ve dolayısıyla teorisi doğru değildir...
     
    Son düzenleme: 25 Nisan 2009
    vandamme bunu beğendi.
  13. kahveisteyen
    Offline

    kahveisteyen Üye

    Katılım:
    1 Mart 2009
    Mesajlar:
    39
    Beğenileri:
    20
    Ödül Puanları:
    0
    İnsanın bildiğini zannettiği bir şeyi öğrenmesi imkansızdır.
     
    Aytosh bunu beğendi.
  14. StarfreedoM
    Offline

    StarfreedoM Üye

    Katılım:
    12 Mart 2008
    Mesajlar:
    29
    Beğenileri:
    23
    Ödül Puanları:
    13
    Harun Yahya sözleriyle evrime karşı çıkmak? Gözlerim doğru mu görüyor, beynim doğru mu algılıyor? "Ne olduğu belirsiz Charles Darwin" nasıl bir kelimedir? Koskoca Charles Darwin'den bahsediyorsun, bir de ona inananlara cahil diyorsun. Belirtmem lazım ki Hıristiyanlıkta Galelio'yu asmayı istemişti. Ama sonuçta hangisinin haklı olduğu ortaya çıktı.

    Diyorsun ki "ben müslümanım, benim kitabım her şeyi doğru anlatır" Peki senin inandığın tanrının dünya tarihinde var olan 2800 küsür tanrıdan sadece biri olduğunu da biliyor musun? New Age dinlerini saymıyorum bile. Bilimsel deneylerle kanıtlanmaya çalışan bir şeyi, tamamiyle soyut ve inanca bağlı birşeyle çökertmek ne derece mantıklıdır? O zaman bende "Odin insanları x'ten yaratmış" diyebilirim. Bu ne derece mantıklı olur?

    Eğer bu teoriye karşı geliyorsanız, bilimsel metodlarla gelin.
     
    Son düzenleme: 25 Nisan 2009
    Berkthagar, SEZER YZL, akrep_ve_su ve diğer 4 kişi bunu beğendi.
  15. Battemberg
    Offline

    Battemberg Üye

    Katılım:
    3 Aralık 2007
    Mesajlar:
    101
    Beğenileri:
    28
    Ödül Puanları:
    38
    Şimdi bak burda bi olayı anlamamakta ısrar etmektesin. Elbette Kuran-ı Kerim e ınanırsın inanmazsın o senin biliceğin iş.. Fakat sorgulayanıda suçlayamassın.. Benim sevaplarım size değilse, günahlarımda(araştırmak günahsa) sana değil..

    2. si Zaten burda olay inanıp inanmamak değil.. Olayları araştırıp incelemek, derinine inmek, sorgulamak.. Sen gene neye istiyosan ona inan o seni bağlar bizi değil. Fakat bir bilim adamının ortaya attığını sen direk türk düşmanı diyerek (ki zaten bu dünyada herkez türk düşmanı milletin işi gücü yok bize kafayı takmış durumda...neyse buda ayrı bi türk efsanesi) çürütmen biraz komik olur.

    Komunizm şu yada bu adam gelmiş geçmiş en önemli bilim adamlarından biri..

    İnanmayın arkadaşlar saygım sonsuz..bende darwin e inanıyorum demiyorum..fakat karşınıza böyle konular geldiğinde "aha bize ters kuran a ters yansın gebersin bunlar kafirler vb." tarzı bir anlayışdan ziyade oturun, okuyun, inceleyin sonra gene inanmayın.

    Sonuç olarak bu forumda "en iyi ev yapımı weight gainer"..yada " yanlarımı nasıl eritirim" başlıklarına verdiğiniz özenin %10 unu verseniz de yeter bilime..
     
    Son düzenleme: 25 Nisan 2009
    Berkthagar, akrep_ve_su, Bench Press ve diğer 3 kişi bunu beğendi.
  16. serkan1984
    Offline

    serkan1984 Üye

    Katılım:
    12 Haziran 2006
    Mesajlar:
    448
    Beğenileri:
    341
    Ödül Puanları:
    73

    yaratılışda bir yaratıcı var ama sizin görüşünüze göre ne yaratıcı var ne başka bişey her şey tesadüf eseri kendiliginden olmuş ...o zaman bende sana derimki senin oturdugun evi ustalar yapmadı kendiliginden oldu rüzgar tuglaları alıp savurdu , çimentonun üstüne yagmur yagdı harç oldu sonra rüzgar onu tuglaların arasına dogru savurdu ve senin oturdugun ev oldu . . bu sana ne kadar mantıklı geliyor ? 0 degilmi.. bu yüzden insanların coguna yaratılş daha mantıklı geliyor...
     
  17. moztin
    Offline

    moztin Üye

    Katılım:
    23 Mart 2008
    Mesajlar:
    140
    Beğenileri:
    34
    Ödül Puanları:
    0

    olaya boyle basit bakamazsin ikisi ayni sey degildir nezaman birisiyle tartissam boyle basit ornekler veriyor yok kendiliginden olmaz yok su yok bu ben iki sayfadir bilimsel ornekler deneyler kanitlar anlatiyorum bana bunlarla gelin cimento bacayla degil
     
  18. StarfreedoM
    Offline

    StarfreedoM Üye

    Katılım:
    12 Mart 2008
    Mesajlar:
    29
    Beğenileri:
    23
    Ödül Puanları:
    13
    serkan1984@

    önceki sayfada "ilk devindirici" diye birşey duyup duymadığını sormuştum. Tekrar soruyorum, araştırsana bir.
     
  19. serkan1984
    Offline

    serkan1984 Üye

    Katılım:
    12 Haziran 2006
    Mesajlar:
    448
    Beğenileri:
    341
    Ödül Puanları:
    73
    söledigine baktım pek fazla bilgi olmasada hakkında.... aristoya göre herşeyin ilk nedeniymiş yani tanrı diye adlandırmak istemiyorum çünkü bu adam pek tanrıyı tasvir etmemiş anladıgım kadarıyla.....ee ne olmuş ben onu anlamadım şimdi burdan nereye varmak istiyosun ?
     
  20. StarfreedoM
    Offline

    StarfreedoM Üye

    Katılım:
    12 Mart 2008
    Mesajlar:
    29
    Beğenileri:
    23
    Ödül Puanları:
    13
    Yani senin "herşeyin bir yaratıcısı vardır, hiç bir şey tesadüfen olmaz, çimento, kum inşaat sektörü" mesajına bir bakış açısı.

    Yani kısaca şunu demek istiyorum. İnsan denen varlık mükemmel değildir. Düşünebilen bir varlıktır. Çok zayıftır, hastalıklara karşı bağışıklı değildir, iğrenç görünüşlü olanlar vardır, vardır da vardır. Yani tesadüfen de oluşabilir. İlla birinin yaratması mı gerekmekte?

    Şu an çıkmak zorunda olduğum için kısa kestim, yarın daha detaylı tartışırız.
     
    Son düzenleme: 25 Nisan 2009
    Bench Press bunu beğendi.
Konu Durumu:
Mesaj gönderimine kapalı.

Sayfayı Paylaş