Etten korkma meyveden kork!

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve heldic tarafından 8 Aralık 2011 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 30 üye.
  1. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    bazen ormana cıkıyoruz ordaki meyveler tam tatsız alsanız yemezsiniz

    aralarında cok fark var eski meyveler fruktozdan fakirdi onları kulturlestirdiniz ve sekerden zengin yaptınız simdi saglıklı oldugunu iddaa ediyorsunuz fakat dunya saglık orgutu en tehlikeli seker olarak adlandırmıs fruktozu

    siz fruktozun zararı yoktur diyorsanız kanıtlamalısınız



    sizle tartıstıgımız bir konu vardı cevap veremediniz

    simdide cevap veremeyeceksiniz

    tahıllarda

    fitat colayak ve leptin var o yuzden insan saglıgına zararlı ki

    karsını iddaa ediyorsanız acıklayın ogrenelim

    meyve yememek insana nasıl bir eksiklik yaptıgını anlatana kadar biz bol sebze tuketin diyoruz

    cunku sebzeler sekerden kıt vitamin mineralden zengindir
     
    Son düzenleme: 11 Aralık 2011
    ccmssx bunu beğendi.
  2. Cidade de Deus
    Offline

    Cidade de Deus Üye

    Katılım:
    28 Nisan 2010
    Mesajlar:
    3.510
    Beğenileri:
    1.717
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    İstanbul
    heldic belliki anlamıyorsun anlatmaya çalışıcam

    meyvenin birçok değişik türü vardır

    örneğin elmanın birçok farklı çeşiti var bazıları ekşiyken bazıları çok tatlı oluyor

    incirin siyahı daha ekşiyken sarısı çok daha şekerlidir

    nar meyvesının ekşisi varken çok tatlısıda vardır

    gibi gibi

    bir sürü farklı meyve çeşiti var tek çeşit meyve yok.

    ormanda yabani meyve yemişsindir tatsız gelmiştir normaldir hatta ormanlarda pek meyvede olmaz belkide gölgede kaldığı için olgunlaşmamıştır.

    meyveye şeker vuramazlar tam tersi şimdiki meyveler çok tatsız hormon yüzünden benım bahcem var az çok anlarım aynı meyvenın bırcok farklı çeşiti vardır.
     
    AngryHun bunu beğendi.
  3. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    meyveler insan tarafından kültürlestirilmistir icine seker basılmıstır demem o yuzden

    insan oglu nar meyvesininin elmanın armutun her zaman tatlısını dikip yetistirmistir.

    dedigin gibi ormanda yabani meyve yemisimdir belkide meyvenin aslı odur degismeyeni

    zaten o meyve olsa diledigimiz kadar yiyebiliriz

    konusulan fruktoz yani meyve sekerinin zararları

    meyve sekeri zararsızdır de ve kanıtla yeter :)
     
    Son düzenleme: 11 Aralık 2011
    ccmssx bunu beğendi.
  4. Cidade de Deus
    Offline

    Cidade de Deus Üye

    Katılım:
    28 Nisan 2010
    Mesajlar:
    3.510
    Beğenileri:
    1.717
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    İstanbul
    çok boş mesaj yazmışsın.

    her meyvenın kullanma alanı vardır ekşi nardan nar ekşisi yapılır.
    tatlı nardan nar ekşisi kötü olur tatlısı yenmek içindir.

    incirin küçüğünden reçel yapılır küçükleri sarı tatlı olanlar genelde çok yiyemezsın çok tatlı olduğu için reçelliktir

    siyah daha ekşimsidir onu yesen seni çarpmaz
    bunun gibi bir sürü örnek var benim ailem reçel yaparlar sürekli kendi bahçesinden ordan az çok bılgım var

    meyve şekerinin fazlası zarar enerji almak ıcın lif almak ıcın hastalıklardan korunmak ıcın vıtamın ve mınarel almak ıcın meyve tüketiyoruz ağız tadı almak ıcın tüketıyoruz aynısı sebelerdede var dıyeceksın ama hergun aynı şey yenmez hayattan tat almak gerek ben koyun değilimki sebze yıyım sureklı meyvede yıyoruz ette sebzede ama dozunda yıyoruz

    böyle bir mesaj yazan birine durup gece 12 de cevap yazıyorum artık yazmıycam heldic bu kadar bilgisiz olduğunu bilmiyordum.
     
    Son düzenleme: 12 Aralık 2011
    AngryHun bunu beğendi.
  5. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    bu konu ilgili olarak size kac kere sordum cevap veremiyorsunuz ? cevap bekliyorum cokmu zor ? cevap veremediginiz icin bos konusan sizsiniz

    meyvelere insanın ihtiyacı yoktur cunku fruktoz insana zararlıdır. buyrun yanlıssa tersini yazın bilimsel birseyler getirin ögrenelim
     
    Son düzenleme: 12 Aralık 2011
    ccmssx bunu beğendi.
  6. serkan1984
    Offline

    serkan1984 Üye

    Katılım:
    12 Haziran 2006
    Mesajlar:
    448
    Beğenileri:
    341
    Ödül Puanları:
    73
    bu kadar ince düşünseydim , şimdiye çoktan intihar etmiştim , insanoglu herşeyi zaten bir şekilde bozuyor onun için fazla takılma derim....

    bide şuna cevap versen ?

    taraf olmak iyidirde fanatik olmak pek iyi degildir......takmışsın meyvelere , inan canan karatay diyetini senin kadar savunmuyodur......dünya saglık örgütünün fructozu en tehlikeli şeker ilan ettigini söylüyosun , peki yine aynı örgütün beslenmenin en büyük bölümünü karbonhidratlardan oluşturulmasını istedigini biliyomusun ? ama çıkmışsın low carbdan bahsediyosun , bu ne yaman çelişki anne ?
     
    AngryHun ve ZeusS_ bunu beğendi.
  7. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir

    bunu acıklamak cok basit turkiye kardiyoloji dernegi de margarinleri yiyin diyordu

    simdi margarinlerin saglıklı oldugunu kim soyleyebilir ?
     
    ccmssx bunu beğendi.
  8. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir

    saglık örgütlerinin de bilerek yada bilmeyerek yanlıs bilgiler verebildiginden bahsetmek istedim

    margarin ve sıvıyag yiyin saglıklıdır diyen kalp vakfı bugun pardon diyebiliyor
    Bol meyve tüketin saglıklı diyen dunya saglık örgütü bugun pardon en tehlikeli seker meyve sekeri diyebiliyor.

    Yarın pardon karbonhidrat agırlıklı beslenmek yanlıstır Demeyecegini nerden biliyorsunuz ?
     
    ccmssx bunu beğendi.
  9. ccmssx
    Offline

    ccmssx Üye

    Katılım:
    5 Aralık 2011
    Mesajlar:
    140
    Beğenileri:
    94
    Ödül Puanları:
    38
    Heltic yine yapacağını yapmış :)

    Her soruya cevabı var çünkü hazırlıklı dersini çalışmış.

    Diğerlerinin ise bildiği tek şey meyvayı sevdikleri. :) Nedeni de şeker!!!

    Fruktozun zararları başlığını kim açacak???


    Meyvayı savunmalarının 1 numaralı nedeni bu insanlar meyvasız yapamıyor. Seviyorlar. Bu kadar hararetli savunmalarının nedeni bu kadar basit.
     
  10. serkan1984
    Offline

    serkan1984 Üye

    Katılım:
    12 Haziran 2006
    Mesajlar:
    448
    Beğenileri:
    341
    Ödül Puanları:
    73
    o açıdan bakarsan iki gün sonra aaa pardon meyve şekeri çok yararlıymışta diyebilirler :D

    ---------- Post added at 09:41 ---------- Previous post was at 09:30 ----------

    Fruktozun eser miktarda bulunduğu başlıca besinler meyveler, sebzeler ve baldır.

    kaynak : Park, KY; Yetley AE (1993). Intakes and food sources of fructose in the United States. 58. af. 737S–747S.

    yoksa anti-fruktozcular şimdi sebze yemeyidemi bırakacaklar ?
     
    AngryHun ve Cidade de Deus bunu beğendi.
  11. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    yoo sebze yenmeli hemde oldukca cok özellikle cig olarak.

    sebzelerdeki fruktoz oranı cok düsük 100gr maydanoz da 1 gr fruktoz var ve meyvelere göre kat ve kat vitamin acıdan zengin
     
    ccmssx bunu beğendi.
  12. Cidade de Deus
    Offline

    Cidade de Deus Üye

    Katılım:
    28 Nisan 2010
    Mesajlar:
    3.510
    Beğenileri:
    1.717
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    İstanbul
    sebzeler sadece maydonoz oluyor sanırım :D işine geleni yazıp işine gelmeyeni karalıyor inan ciddiye almıyorlar yazılarını boşuna lafı geveleyip duruyorsun hala
     
    AngryHun ve serkan1984 bunu beğendi.
  13. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir

    tüm yesil yapraklı sebzeler bolca yenmeli

    maydanoz roka marul derotu tere ıspanak pazı pırasa v.s

    meyvelerden de fruktoz icerigi düsük olanlar yenebilir avakado mesela yagdan zengin şekerden fakir hindistan cevizi de öyle
     
  14. serkan1984
    Offline

    serkan1984 Üye

    Katılım:
    12 Haziran 2006
    Mesajlar:
    448
    Beğenileri:
    341
    Ödül Puanları:
    73
    şeftalinin 100 gramındada 1.5 gr saf fruktoz var mesela, çok mu büyük aradaki fark , hiç meyve yemeyip , 200 gr maydanoz yesen , 1 adet şeftaliden daha fazla fruktoz almış oluyosun

    bu ne yaman çelişki anne ?
     
    AngryHun ve Cidade de Deus bunu beğendi.
  15. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir
    seftali nin 100 gr da 9.9 gram karbonhidrat var ve bunun 8.4 gr ı fruktoz dan gelmekte ?

    1.5 gr oldugunu nerden cıkarıyorsunuz ?

    Seftalinin besin değerleri

    [​IMG]


    Buda ıspanagın besin degerleri

    [​IMG]


    Mantıgı calısan birisi ıspanak ve seftaliyi karsılastırıp hangisinin vitamin ve mineral den bol sekerden kıt oldugunu gorebilir.
     
    Son düzenleme: 12 Aralık 2011
    ccmssx bunu beğendi.
  16. serkan1984
    Offline

    serkan1984 Üye

    Katılım:
    12 Haziran 2006
    Mesajlar:
    448
    Beğenileri:
    341
    Ödül Puanları:
    73
    8,4 ün hepsi toplam şeker , saf fruktoz degil lütfen yanlış bilgi vermeyelim , saf fruktoz oranı sadece 1,5.......
     
    AngryHun ve Cidade de Deus bunu beğendi.
  17. heldic
    Offline

    heldic forum Kurdu

    Katılım:
    23 Mayıs 2010
    Mesajlar:
    1.606
    Beğenileri:
    1.118
    Ödül Puanları:
    123
    Yer:
    izmir

    yesil sebzelerdeki de toplam şeker miktarı zaten

    Sucrose Glucose Fructose Galactose bu seker türevlerinin hepsinin ayrı ayrı zararı var sebzelerdeki toplam seker oranıda fruktoz oranıda düsük

    zaten bunun karsılastırılması bile mantıksız biri tatlı biri degil


    yukardaki tabloya bakınca 100 gr ıspanak gunluk vitamin mineral ihtiyacımızın büyük bölümünü karsılıyor fakat karsılastırdıgımız seftali icin durum öyle degil

    ve şeftali daha sekerli
     
    Son düzenleme: 12 Aralık 2011
    ccmssx bunu beğendi.
  18. Cidade de Deus
    Offline

    Cidade de Deus Üye

    Katılım:
    28 Nisan 2010
    Mesajlar:
    3.510
    Beğenileri:
    1.717
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    İstanbul
    [FONT=Verdana, Times New Roman][FONT=Verdana, Times New Roman]Genellikle et ve yağlı besinlerle beslenen Eskimolar, çabuk yaşlanırlar, ortalama ömürleri de 27,5 yıldır. Yaşamlarını özellikle et ile beslenme üzerine kurmuş olan Kırgızlar erken ergenleşirler ve dolayısıyla çabuk ölürler, nadiren 40 yaşını geçerler.

    Tersine etle beslenmeyen kültürler, örneğin Pakistan'daki Hunzalar, Otomi Kabileleri (Mexico yerlileri) ve Güney Batı Amerika yerlileri üzerine antropologlar tarafından yapılan alan araştırmalarında bunların sağlıklı, dayanıklı oldukları ve uzun yaşadıkları belgelenmiştir. Bu topluluklarda 110 yıl veya daha fazla yaşayan aktif ve sağlıklı bireylerle karşılaşmak olağandır. Dünya sağlık istatistikleri en çok et tüketen toplumların en yüksek hastalık (kalp-damar hastalıkları, kanser) oranına sahip olduğunu ve çeşitli ülkelerdeki vejetaryen gruplarda en düşük hastalık oranına rastlandığını göstermektedir.

    Neden Et Yiyenler Daha Fazla Hastalanır Ve Erken Ölür?
    Et Yemenin Zararları : Zehirlenme

    Kesim öncesinde ve kesim sırasında ölüm korkusuyla ürkmüş olan hayvanın biyokimyasal yapısı derin değişikliklere uğrar. Böylece açığa çıkan toksik ürünler tüm bedene yayılarak hayvanın bedenini zehirli hale getirir.

    Değişik duygulanımların beden içinde özellikle kanda hormonal değişmeler yarattığı bilinen bir gerçektir. Şiddetli öfke veya korku sırasında bedenimizin hastalanması gibi, hayvanların bedenleri de büyük biyokimyasal değişimlere uğrar. Kesimevinde bulunan bir hayvanın özellikle adrenalin hormonunun kandaki seviyesi çevresindeki diğer hayvanların öldürüldüğünü ve ümitsiz yaşam mücadelelerini görmesiyle süratle yükselir. Salgılanan bu fazla miktardaki hormon, hayvanın bedeninde kalır ve bu et besin olarak alındığında insanın dokularını zehirlediği gibi zihnini de rahatsız eder. Amerika Beslenme Enstitüsüne göre: "Hayvan eti toksik kan ve öteki atık yan ürünlerle yüklüdür."

    Heldic tam sana göre yazı tuturmuştun eskimo eskimo al sana eskimo bende buna ınanıyorum buda kaynak devamıda var dılersen senın gıbı copy paste yapayım

    [/FONT][/FONT]
     
    Son düzenleme: 12 Aralık 2011
    AngryHun ve serkan1984 bunu beğendi.
  19. serkan1984
    Offline

    serkan1984 Üye

    Katılım:
    12 Haziran 2006
    Mesajlar:
    448
    Beğenileri:
    341
    Ödül Puanları:
    73
    fanatik olmuşsun daha fazla tartışmak istemiyorum , ne desek boş

    senin bahsettigin kadar şeker oranı düşük degil aradan seçip istediklerini koyarsan tabi çok düşük olacaktır....meyveler evet sebzelerden daha fazla şeker içeriyor zaten bunu herkes biliyor ama senin bakış açından bakarsak çok yanlış olacaktır , şeker içeriyor diye meyveden kaç sebzeye yüklen ama ondada şeker var ve bol bol tüketildiginde meyveden daha fazla şeker alınması içten bile degil

    biraz önce her türlü sebze BOL BOL yenmeli diyordun , şimdi döndün sebzelerinde bazılarının yenmeye bilecegini söylüyorsun , sen tek tip beslenmenin zararlarını bilirmsin ? low karb alıp vucudu keto duruma sokmanın zararını bilirmisin ?

    ayrıca bazı sebzelerdeki şeker miktarı

    kırmızı pancar : 9.6 toplam karbo 6,8 i şeker
    havuç : 9.6 toplam karbo 4,7 i şeker
    tatlı sogan 7.6 toplam karbo 5 i şeker
     
    R10, AngryHun ve Cidade de Deus bunu beğendi.
  20. Cidade de Deus
    Offline

    Cidade de Deus Üye

    Katılım:
    28 Nisan 2010
    Mesajlar:
    3.510
    Beğenileri:
    1.717
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    İstanbul
    [FONT=Verdana, Times New Roman][FONT=Verdana, Times New Roman]Et Yemenin Zararları : Kanser

    50.000 vejetaryen (7.th Day Adventists) arasında yapılan son incelemeler kanser araştırmalarına yeni bir boyut getirdi. Çalışma, bu büyük gruptaki kansere yakalanmış kişi sayısının düşüklüğünü gösterdi. Her türden kanser, yaş ve cinsiyete göre eşleştirilen gruplarla karşılaştırıldığında daha düşük oranda görülüyordu. Araştırma, aynı zamanda bu gruptaki insanların yaşam sürelerinin de daha uzun olduğunu gösterdi. Kaliforniya'da Mormonlar üzerinde yapılan daha güncel bir araştırma ise bu gruptaki kişilerin normal nüfusa oranla kansere %50 daha az yakalandığını ortaya koydu. Mormonlar çok az et yerler.

    Neden et yiyenler kansere daha fazla yakalanır? Kesimden bir kaç gün sonra hayvan eti doğal olarak hastalıklı gri yeşil bir renge dönüşür. Et endüstrisi nitritler, nitratlar ve başka koruyucular kullanarak bu renk değişimini maskelemeye çalışmaktadır. Bu maddeler eti kırmızı renkli ve taze gösterir, fakat bu maddelerin bir çoğunun kanserojen (kansere yol açabilen) olduğu bilinmektedir.

    Tenneesee'de Oak Ridge Ulusal Laboratuvarındaki bir kanser araştırmacısı şöyle demişti:

    "Bu nitratlı etlerle kedimi bile beslemem."

    Bundan başka İngiliz ve Amerikan bilim adamları et yiyenlerle vejetaryenlerin bağırsak bakterilerinde belirgin farklılıklar bulmuşlardır. Et yiyenlerin bağırsaklarındaki bakteriler, sindirim salgıları ile reaksiyona girerek kansere sebep olduğu saptanmış kimyasal maddeler üretir. Bu, Hindistan gibi vejetaryen ülkelerde çok az rastlanılan bağırsak kanserlerinin Kuzey Amerika ve Batı Avrupa gibi et yenen bölgelerde çok yaygın olmasının sebebini açıklayabilir. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde bağırsak kanseri kanserin ikinci en çok rastlanılan türüdür. İngiltere ortalamasının %20 üzerinde et tüketen İskoçya'da dünyanın en yüksek bağırsak kanseri oranı vardır.

    Kimyasal Diyet

    Et yemek "besin zincirinin en üst noktası" olarak tanımlanmıştır. Doğada uzun bir beslenme zinciri vardır. Bitkiler güneş ışığı, hava ve su "yerler", hayvanlar bitkileri, büyük hayvanlar ve insanlar ise daha küçük hayvanları yerler. Günümüzde bütün dünya zehirli kimyasal gübreler ve ilaçlarla doludur. Bu zehirler, bitkileri ve otları yiyen hayvanların vücutlarına geçer. Kırlar, çayırlar böcek öldürücü kimyasal bir madde olan DDT ile ilaçlanmıştır.

    DDT'nin çok zehirli bir madde olduğu ve kanser, kısırlık ve ciddi karaciğer hastalıklarına sebep olduğu bilinmektedir. DDT ve benzeri ilaçlar hayvanın yağ dokularına yerleşir. Bu ilaçların parçalanması ve bedenden atılması çok zordur. Böylece hayvanların otlardan aldıkları zehirler ve ilaçlar vücutlarına yerleşir. Sonra eti yenilen hayvanın hayatı boyunca almış olduğu yoğunlaşmış DDT ve diğer kimyasal maddeler yiyenin vücuduna geçer. Besin zincirinin sonunda yer alan insanlar bu zehirli ilaçları vücutlarına en son alan varlıklar olur. Gerçekte et, sebzelerden, meyvelerden ve otlardan 13 kez daha fazla DDT taşır.

    Bu durum fazla miktarda et yiyerek konsantre zehirleri vücuduna alan bir anne adayının bebeği için özellikle zararlıdır. Lowa State University'de yapılan deneylerde insan bedenindeki DDT'nin önemli bir kısmının etten geldiği ve vejetaryenlerin bedenlerindeki ortalama DDT yoğunluğunun, et yiyenlerinkinin yarısından daha az olduğu tesbit edilmiştir!

    Ancak etin insan bedenini zehirlemesi burada bitmez.

    Eti için beslenen hayvanların hızla gelişmelerini sağlamak, şişmanlatmak ve etlerinin rengini koyulaştırmak için daha başka birçok kimyasal madde verilmektedir. En büyük miktarda eti en yüksek kazançla satabilmek için hayvanlar zorla beslenmekte, gelişmelerini hızlandırmak için hormonlar enjekte edilmekte, iştah açıcılar verilmekte, antibiyotikler, sedatifler ve kimyasal besin karışımları yedirilmektedir.

    The New York Times şöyle yazmıştı: "Ancak tüketicilerin sağlıklarını tehdit eden daha büyük potansiyel tehlikeler vardır. Bunlar salmonella tipi bakteriler, pestisit, nitrat, nitrit, hormon, antibiyotik ve diğer izinsiz ve gizlice kullanılan kimyasal madde artıklarıdır." (18 Temmuz 1971) Bunların bir çoğunun kanser yapıcı kimyasal maddeler olduğu bulunmuştur. Birçok hayvan bu ilaçlar yüzünden kesilmeden ölmektedir. Araştırmalar ette bulunan bu kimyasal maddelerin sonuç olarak hamile kadınlara, anne karnındaki bebeklere ve küçük çocuklara büyük zararlar verdiğini göstermiştir. Bu nedenle hamile kadınlar yeni doğacak çocuklarının zihinsel ve fiziksel sağlıklarını korumak için beslenmelerine özellikle dikkat etmelidir.

    Hayvan Hastalıkları

    Et yiyenlerin karşılaştıkları başka bir tehlike ise hayvan üreticilerinin ve et uzmanlarının yeterli özen göstermemelerinden dolayı hayvanların bazı hastalıklara yakalanmasıdır.

    Çiftliklerin hayvan fabrikalarına dönüşmesiyle birlikte, birçok hayvan gün ışığını göremez olmuş ve yaşamlarını ızdırap içinde, vahşice sona erdirecek acımasız çevre şartlarında geçirmeye başlamıştır. Örneğin, Chicago Tribune'daki bir makaleye göre, yüksek ürün veren bir tavuk çiftliğindeki durum şöyleydi: Tavuklar ilaçlarla uyarılarak, zorla beslenmişti. Küçük kafeslerinde doymak bilmez bir şekilde yer, asla hareket edemez ve temiz hava alamazlardı. Büyüdükçe hareket etmeye başlar ve her seferinde bir kat aşağıya inerlerdi. En alt kata ulaştıklarında ise kesilirlerdi. Böylesi doğa dışı uygulamalar tavukların biyokimyasal yapılarını bozmakla kalmayıp, doğal alışkanlıklarını da yok etmektedir. Bu uygulamalar, genellikle habis tümörlerin gelişmesine ve diğer şekil bozukluklarına neden olmaktadır.

    Hayvan kanserliyse veya bedeninin herhangi bir yerinde tümör varsa, çoğu kez kanser olan kısım kesilerek, bedenin geri kalan kısmı toksinler ve hastalıklarla dolu olduğu halde et olarak satılmaktadır. Daha kötüsü tümörlü kısımlar 'hot dog' şeklini alacak etlere karıştırılarak etiketlenir. Amerika'da kesilmiş hayvanların rutin olarak kontrol edildiği bir yerde göz kanseri olan 25.000 sığırın biftek olarak satıldığı saptanmıştı!

    Bilim adamları hastalıklı bir hayvanın ciğerinin balıkların beslenmesinde kullanıldığında, balıkların da kansere yakalandığını kanıtlamışlardır. Ünlü bir vejetaryen doktor Dr. J. H. Kelogg , vejetaryen bir akşam yemeğine başlarken şöyle demişti; "Bir akşam yemeğini, nelerin ölümü pahasına olduğunu düşünmeksizin yemeniz ne kadar güzel."

    Et uzmanlarından başka hiç kimse kesilen hayvanlarda ne kadar ciddi hastalıkların bulunduğunu bilemez. Bir restoranda, vejetaryen yemek sipariş eden müşterinin karşısında oturan diğer müşteri de, aynı tür sipariş verdi. İki müşteri birbirlerinin tabaklarına baktıktan sonra, biri diğerine sordu: "Vejetaryen misiniz?" "Evet öyle. Ya siz?" Adam cevapladı: "Hayır. Ben et uzmanıyım."

    Kalp Hastalığı

    Etsiz beslenme konusundaki en sert tartışma et yeme ve kalp rahatsızlıkları arasındaki bağıntıların yadsınamaz ilişkileridir. Kalp rahatsızlıkları A.B.D, Kanada, Batı Avrupa ve Avustralya gibi yüksek oranda et tüketilen toplumlarda oldukça yaygınken, et tüketiminin çok düşük olduğu toplumlarda bu hastalığa daha az rastlanmaktadır.

    Eti dolaşım sistemi için bu derece zararlı yapan sebep nedir? Hayvan etindeki kolesterol gibi yağlar insan bedeninde tamamiyle çözülemez ve kan damarlarının iç duvarlarında birikmeye başlar. Sürekli birikim sonunda damarların içi gittikçe daralır, kanın geçmesini zorlaştırır. Bu tehlikeli duruma arteriosklerosis -damar sertliği denilir. Bu nedenlerle kanın, tıkanmış, sertleşmiş ve küçülmüş damarlardan pompalanabilmesi için daha çok güç sarfeden kalbe ağır bir yük biner. Sonuç olarak yüksek tansiyon, çarpıntı ve kalp krizleri meydana gelir.

    Kokuşma

    Hayvan öldürülür öldürülmez bedenindeki proteinler pıhtılaşmaya başlar ve kendini bozan enzimler açığa çıkar. Katı hücre duvarı ve basit dolaşım sistemine sahip olan yavaş çürüyen bitkilerde ise durum böyle değildir. Hayvanın ölümünden kısa bir süre sonra ptomain gibi doğa dışı maddeler belirir. Bu gibi maddeler nedeniyle hayvan eti, balık ve yumurta çok hızlı bir parçalanır ve kokuşur. Hayvan kesildikten sonra soğuk depolarda bekletilir, "dinlendirilir", kasap dükkanına nakledilir, satın alınır, eve getirilir, depolanır, hazırlanır ve yenir. Akşam yemeğinde yenilen etin çürümenin hangi aşamasında olduğunu hayal edebiliyor musunuz?

    Böbrek Hastalığı, Gut, Artrit

    Et yiyen bir kişinin bedenine yüklediği en belli başlı atık madde (nitrojen bileşikleri olan) üre ve ürik asittir. Örneğin 450 gram biftek 14 gram ürik asit içerir. Araştırmalar et yiyenlerin böbreklerinin etten aldıkları nitrojen bileşiklerinin zehirlerini gidermek için vejetaryenlerinkinden üç kez daha fazla çalıştığını göstermiştir. İnsan gençliğinde bu fazla yükü taşıyabilir ve hiç bir hastalık görülmeyebilir. Ancak, böbrekler yaşlanıp erken yıprandığında ve etle beslenmenin ağır yükünü taşıyamaz hale geldiğinde giderilemeyen ürik asit bedende birikmeye başlar. Kaslarda biriktiğinde sertleşerek kristaller oluşturur. Bu durum eklemlerde oluşursa gut hastalığı, artrit ve romatizma gibi acı verici sonuçlar ortaya çıkar.

    Yetersiz Boşaltım

    Sindirim sistemimizin etle beslenmeye göre yapılanmamış olmasından dolayı yetersiz boşaltım, et yiyenlerin ortak şikayetidir. Etin, lifler açısından son derece fakir olması büyük bir dezavantajdır. Et insanın sindirim sisteminden çok yavaş bir şekilde (tohumlardan ve vejetaryen besinlerden dört kez daha yavaş) geçer, bu nedenle et ile beslenen bireylerde kronik kabızlık genel bir rahatsızlıktır.


    Heldic beyendinmi senin gibi copy paste yapıyorum :D buda benim kaynağım oluyor.
    [/FONT][/FONT]
     
    Son düzenleme: 12 Aralık 2011
    R10, AngryHun ve serkan1984 bunu beğendi.

Sayfayı Paylaş