Besin Alerjisi

Konusu 'Beslenme' forumundadır ve darknesssword tarafından 26 Şubat 2010 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen kişi sayısı 1 user .
  1. darknesssword
    Offline

    darknesssword Üye

    Katılım:
    21 Ocak 2009
    Mesajlar:
    588
    Beğenileri:
    174
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Ögrenci
    Yer:
    Aydın
    Arkadaslar internette dolaşırken şöyle bir yazı okudum:

    BESİN ALERJİSİ
    Alerji, normal kişilerde herhangi bir rahatsızlığa yol açmayan bir ya da birkaç maddeye karşı aşırı duyarlılık*tır. Alerji yapan maddeler solunum, ağız ya da enjeksiyon yoluyla vücuda girebilir. Böyle bir madde vücutta ya*bancı ve özümsenemez bir cisim ola*rak tanınır; bir başka deyişle antijen etkisi gösterir ve kendisine karşı anti*kor denen engelleyici ya da etkisizleş-tirici maddelerin oluşumunu uyarır. Antikorun antijenle birleşmesiyle alerjik tepki başlar. Alerjik tepkiye neden olabilen maddeler arasında çi*çek tozlan, ev tozları, kozmetik ürün*ler, evde beslenen hayvanların kılları, değişik fiziksel etkenler, bitkisel mad*deler, ilaçlar, aşılar ve çeşitli besinler sayılabilir. Besin alerjisine yol açan maddeler besinlerde bulunan protein*lerdir; bazı besinlerin çok az protein içermesi de bu gerçeği değiştirmez. Yatkınlığı olan kişilerde alerjinin or*taya çıkması için çok küçük miktarda protein bile yeterlidir. Ama bu prote*inlerin bağırsaklardan kimyasal bü*tünlük içinde, yani normal sindirim süreçlerinde parçalanmadan emilmiş olmaları gerekir.
    GÖRÜLME SIKLIĞI
    Besin alerjisi bebeklik çağmda daha sık görülür; yıllar geçtikçe azalır. Bunun çe-Şİtli nedenleri vardır. Bebeğin sindirim sisteminin tam gelişmemiş olması, gün*de birkaç öğün alerji yapma olasılığı yüksek tek bir besinle (süt) beslenmesi, alerji yapan besinle erken ve sürekli kar*şılaşması başlıca nedenlerdir.
    Besin alerjisinin görülme sıklığı ko*nusunda kesin bir şey söylemek zordur. Kuşkusuz erişkinlerde görece seyrek ortaya çıktığı ve alerjik hastalıkların küçük bir bölümünü oluşturduğu söyle*nebilir. Ama konserve yiyeceklerin yaygınlaşması ve gıda sanayisi teknik lerinin gelişmesiyle besin alerjisinin gittikçe daha çok görüldüğü yaygın bir görüştür.
    Bütün besinler alerji yapabilir, ama bazılarının alerjik tepkiye yol açma ola*sılığı daha yüksektir. Hayvansal besin*ler arasında en sık süt ve yumurta alerji yapar; etler daha çok pişirilerek tüketil*diğinden alerjiye seyrek olarak yol açar. Bitkisel kökenli besinler arasında ise en çok çilek,<;eviz, çikolata ve tahıl*lar antijen özelliği kazanır. Bununla birlikte bilinen bütün besinlerin alerji yapabildiği kesinlikle unutulmamalıdır.
    Bir besinin alerji yapıp yapmaması bir ölçüde tüketilmeden önce geçtiği iş*lemlere bağlıdır. Pişirilme genellikle alerjik etkiyi azaltır ya da yok eder. Sü*tün içerdiği albüminin alınması alerji yapma olasılığının azalmasına yol açar. Örneğin peynirlere karşı alerji çok sey*rek görülür, çünkü peynirin üretim sü*recinde sütteki albümin (laktalbümin) genellikle ayrılmaktadır. Az sayıdaki peynir alerjisi olguları yumurta, un, ni*şasta koku ve tat vericiler, küf gibi süt dışı maddelere bağlıdır. Sanayide kulla*nılan koruyucu maddeler de besinlerin alerji yapma özelliklerini değiştirebilir.
    Besinlerin çoğu bir antijenler moza*iği gibi düşünülebilir. Örneğin yumur*tadaki albümin görece basit yapılı bir besin olmasına karşın beş ayrı antijen içerir. Karmaşık yapılı besinlerde bu bi*leşenlerin sayısı çok daha fazladır.
    Doğal bileşenlerin yanı sıra besinle*re bulaşmış- maddeler de antijen etkisi gösterebilir. “Bulaşma ürünü” denen bu maddeler besin olmadıkları halde besin alerjisi yapabilir. Bu yabancı maddeler besinlere kaza ya da rastlantıyla bulaşa*bilir. Örneğin süt hayvanlarında meme iltihabını (mastit) tedavi etmek ya da önlemek amacıyla kullanılan antibiyo*tikler (özellikle penisilin) inek sütüne geçebilir. Emziren kadınların aldıkları ilaçlar da sütlerine geçebilir. Bu yolla süte geçen, ama sütün normal yapısına yabancı bulaşma ürünü maddeler sütço-cuğunda alerji tepkimesine yol açabilir. Gerçekte bebekte anne sütüne karşı alerji gelişmesinin tek yolu budur.
    Besinlere yabancı madde bulaşması*nın bir aracı da üretim teknolojisidir. Besinlerin bozulmasını önlemek ama*cıyla çok yaygın olarak kullanılan sali-silik ve antiseptik maddelerle gene gıda sanayisinde çok kullanılan renklendiri-ciler besin alerjisine yol açabilen yaban*cı maddelerdir.
    Besinlere sık sık bulaşan bir madde de nikeldir. Nikel özellikle baklagillere ve çileğe, ayrıca ekmeğe, etlere ve balığa bulaşabilir. Mutfak tuzunda ve margarin*lerde de bulunur. Besinlerin paslanmaz Çelik tencerede pişirilmesi oksalik asit (ıspanak, ravent), malik asit (elma) ve sit*rik asit (özellikle turunçgiller) içermeleri durumunda nikel yoğunluğunu önemli ölçüde artırır. Bu yiyeceklerin yenmesi (5,6 mgr nikel=25 mgr nikel sülfat) gecikmiş bir aşın duyarlılığa bağlı bir egza*mayı, ama aynı zamanda ürtiker ya da kı*zarıklığı da yeniden başlatabilir.
    Besinleri korumak, renklendirmek gibi bazı belirli amaçlara yönelik olmak koşuluyla gıda sanayisinde kullanılması*na izin verilen katkı maddeleri vardır. Ama bunlar ülkelere göre yüzde 0,03 ile yüzde 0,15 arasında değişen oranlarda istenmeyen yan etkilere yol açmaktadır.
    KOLAYLAŞTIRICI ETKENLER
    Sindirim sistemi mukozasında enfeksi*yon, zedelenme gibi etkenlere bağlı olarak çok miktarda besinsel antijenin parçalanmamış halde emilimi kolayla*şır. Böylece kişide duyarlılık gelişme tehlikesi de artar. Sindirim mukozasın*da değişiklikler yaparak besin alerjisine zemin hazırlayan birçok etken vardır:
    Epitel dokuya giren bakteriler ve ba*ğırsaklara yerleşen virüsler özellikle yenidoğanlarda alerji ortamım hazırlar.
    • Asalakların epitele zarar vererek aler*ji sürecini başlatacak antikorların bire*şimini hızlandırması görece seyrektir. Bağırsak enfeksiyonuyla birlikte ürtiker gibi deri döküntülerine de yol açan asa*lak türü daha çok giardia lambîİa’&a.
    • Sindirim sisteminde mantar enfeksi yonlarL sık görülür. Bunlar besin alerjisi olgularının yüzde 25′ini oluşturur.
    • Besin alerjisi taşıyanların yüzde 22’si düzenli olarak aspirin ve iltihap giderici ilaç kullanan kişilerdir. Besin alerjileri. mukozayı koruyan mukoprotein bireşi*minin aksamasıyla birlikte görülür.
    • Fenolftalein gibi örseleyici müshiller gittikçe daha az kullanıldığından alerjil etkisi de belirgin biçimde azalmıştır, Aşırı miktarda alkol ve çeşitli katle maddeleri kullanmak alerjiyi özellikle kolaylaştırır.
    Besin alerjisi olan hastaların yüzde 7’sinden çoğunun dengesiz beslendiği ve alerjik etkisi yüksek besinleri aşın tükettiği saptanmıştır.
    YALANCI BEŞİN ALERJİLERİ
    Alerji yapan besinle vücudun buna karşı ürettiği antikor arasındaki tepkimerır neden olduğu gerçek besin alerjisini vücutta bazı maddeler açığa çıkar. Bun- ] lardan özellikle histamin alerjiyle ilgili belirti ve bozukluklardan sorumlu ola»! önemli bir maddedir. Ama kendi yapı*sında çok miktarda histamin bulunan ya da sindirildiğinde alerjik bir mekanizma*dan bağımsız olarak vücutta histamir salgısını uyaran birçok besin de vardır
    Bu besinlerin başlıcalan şunlardır:
    • Yumurta akı çok etkili bir lıistamin serbestleştiricidir.
    • Kabuklu deniz hayvanları (karides ve daha az olmak üzere yengeçler), çilek, domates, çikolata, balık ve domuz eti de benzer bir etki yapar.
    • Ananas ve papaya gibi bazı tropik meyveler histamin serbestleştirici mad*deler içerir.
    • Bakla, bezelye, fasulye gibi bazı seb*zeler, tahıllar, ceviz, yerfıstığı gibi çe*şitli besinler histamin serbestleştirici bir madde olan lesitin içerir.
    Bütün bunlardan başka protein yapı*sında olmayan bazı besinler de böyle et*ki gösterebilir.
    Ayrıca alkolün iyi bilinen damar ge*nişletici etkisiyle histamin serbestleştiri*ci etkisinin birlikte görüldüğü unutul*mamalıdır.
    • Histamin açısından zengin besinler-
    Aşırı histamin yüklenmesi doğal olarak histamin açısından zengin ya da maya*lanmayla sonradan zenginleşmiş besin*lerin alınmasından kaynaklanır. Etteki histamin miktarının hayvanın öldürül*me anında arttığı bilinmektedir. Ruhsal gerginlik de adrenalin salgısını artırarak plazmada histamin düzeyini yükseltir. Histamin yüksek sıcaklıklara dayanıklı*dır; yiyeceğin pişirilmesiyle ya da hava*sı alınmış kapta ısıtılmasıyla yok ol*maz. Lahana turşusu, salam, mayalı peynirler ve özellikle konserve olmak üzere balık gibi besinlerde bol histamin bulunur.
    • Karbonhidratlar- Bazı bitkisel ürün*lerde nişasta ve selüloz oranı yüksektir. Tahıllar, ekmek ve unlu besinler, tatlı ve şekerlemeler, ayrıca bezelye ve mer*cimek, fasulye gibi kuru sebzeler bunla*rın başında gelir. Selülozun tamamı, ni*şastanın ise bir bölümü çıkan kalınba*ğırsakta bulunan bakteriler tarafından parçalanır. Parçalanma ürünleri, gaz ve organik asitlerdir. Bunlar bağırsak flo*rasında yoğun mayalanma yapan bakte*riler tarafından büyük miktarlarda üreti-lirse sindirim sistemi mukozası zedele*nebilir. Organik asitlerin varlığında aşı*rı nişasta tüketilmesi mukozanın kolay*ca zedelenmesine yol açar. Mikropların etkisiyle kısır bir döngü oluşur. Maya*lanmaya bağlı kalınbağırsak hastalıkları belirtilerine kaşıntı ve ürtiker gibi hista-mine bağlı belirtiler de eklenir. Gerçekten de yapılan birçok araştırma çeşitli bağırsak bakterilerinin histamin bire-şimlediğini göstermiştir.
    • Benzoat dokunması- Benzoat özel*likle meyvelerde bulunan doğal bir maddedir. Üzüm, ahududu, dut ve ya-banmersini bol miktarda benzoat içerir. Besinlerin bozulmasını önlemek ama*cıyla gıda sanayisinde de kullanılan bu madde nüfusun yüzde lO’undan çoğun*da alerjik tepkilere neden olabilir.
    Sodyum nitrat dokunması- Sodyum nitrat güçlü bir mikrop öldürücü ve ok*sitlenme önleyicidir. Jambon, salam, salamura peynir, işlenmiş ringa balığı gibi çeşitli ürünlerde kullanılır. Sod*yum nitrata tepkiyi ölçmek için 20 mgr sodyum nitrat verilerek yapılan test so*nuçlarına göre bu madde insanların yüzde 5′ten biraz fazlasına dokunur; da*mar kaynaklı baş ağrıları, bağırsak bo*zuklukları ve ürtiker nöbetleri yapar.
    • Alkol dokunması- Yalancı besin alerjisi olgularının yüzde 38′inde aşırı alkol tüketimi saptanmıştır. Bu olgular*da alkol çeşitli etkilerine bağlı olarak kolaylaştırıcı bir rol oynar. Örneğin da*marları genişleterek besinlerin sindirim sistemi mukozasından hızla geçmesini sağlar. Ayrıca alkolden elde edilen ase-taldehit güçlü bir histamin serbestleş*tiricidir. Şarap ve hafif alkollü öbür iç*kilerin dokunma olasılığı daha düşük*tür. Vücudun alkolü kaldıramaması du*rumunda çarpıntı, kalp atışlarında hız*lanma, kaslarda güçsüzlük, baş ağrısı, ayrıca astım ve nezle gibi solunum sis*temiyle ilgili belirtiler ortaya çıkar. Çok seyrek olarak gerçek alerji de gö*rülebilir. Bunda asetaldehidin histamin serbestleştirici etkisi belirleyici görün*mektedir. Bazı beyaz ve kırmızı şarap*ların çok miktarda histamin içermesi histamine aşın tepki gösteren kişilerde*ki belirtileri açıklayabilir. Üzümde çok miktarda bulunan benzoat burun çevresi sinüslerinde polip olan ve aspirin ala*mayan astımlı hastalarda nezle ve astım nöbeti başlatabilir. Ayrıca bazı astım hastalan şaraplarda koruyucu madde olarak çok kullanılan kükürt dioksiti kaldıramama belirtileri gösterebilir.
    BELİRTİLERİ
    Besin alerjisinin belirtileri öbür alerji bi*çimlerinde görülenlerden pek farklı de*ğildir. Bu belirtiler sindirim, solunum, deri, kalp-dolaşım, boşaltım, Üreme, ek*lem ve sinir sistemleriyle ilgilidir. Belli bir yiyeceğe karşı alerjik yanıt hemen ya da gecikmeli olarak ortaya çıkabilir. Ay*nı kişide iki yanıt tipi de görülebilir, ama bunlar farklı antijenlere karşıdır. Ayrıca aynı antijen bir hastada erken ya*nıta, bir başkasında ise gecikmeli yanıta yol açabilir. Besin alerjisi solunum siste*mi düzeyinde astım ya da burun muko*zası iltihabı (nezle) belirtileriyle ortaya çıkabilir. Sindirim sisteminde mide-bağırsak iltihabı, ağız içi iltihabı, bulan*tı, kusma, karın ağrıları, ishal, kalınba*ğırsak iltihabı belirtileri verebilir. Deride kaşıntı, ürtiker, purpura ve anjiyonörotik ödem biçiminde ortaya çıkabilir. Sinir sistemiyle ilgili olarak baş dönmesi ya da baş ağrısı nöbetleri yapabilir. Boşal*tım sisteminde kan işeme (hematini), dış cinsel organlarda kaşıntı ve eklem siste*minde çeşitli eklemlerde ağrı biçiminde görülebilir. Ama bütün belirtilere karşın hastalığın alerjik kökenini kanıtlamak çok güç olabilir. Bunaltı, huzursuzluk, saplantı gibi bazı ruhsal etkenler gizli alerji belirtilerini ortaya çıkararak ya da güçlendirerek nöbeti başlatabilir.
    Besin alerjisine bağlı belirtilerin ço*ğunlukla besinin her alınışında değil, yalnızca arada sırada ortaya çıktığını unutmamak gerekir. Bunun çeşitli ne*denleri olabilir. Birincisi hastalığın olu*şumu yalnızca bağışıklık sistemiyle il*gili olmayabilir, ama belirtileri alerjiye benzeyebilir. İkincisi, belirtiler ancak alerjik olaya bir ya da birkaç kolaylaştı*rıcı etkenin eklenmesiyle ortaya çıkabi*lir. Son bir olasılık da alerjen maddeyle her karşılaşıldığında göreli bir duyar*sızlaşmanın gerçekleşmesi ve vücut ye*niden yeterli antikor üretinceye değin klinik belirtileri başlatacak düzeyde an*tikor bulunmamasıdır..........(yazının devamı aşağıdaki linktedir)


    Kaynak:

    http://www.saglik.im/besin-alerjisi/
     

Sayfayı Paylaş