Beden Eğitimi ve Spor'a Önem Veren İlk Eğitimcilerimiz

Konusu 'Kültür Sanat Bilim Seyahat' forumundadır ve diez tarafından 14 Ağustos 2007 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 2 üye.
  1. diez
    Offline

    diez ADMIN Yönetici Admin

    Katılım:
    18 Ocak 2006
    Mesajlar:
    13.051
    Beğenileri:
    15.000
    Ödül Puanları:
    123
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Çorum
    Türk eğitim tarihimizde önemli yer tutan eğitimcilerimiz, beden eğitimi sporu da eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak görmüşlerdir. O yıllarda fikirleriyle, uygulamalarıyla çok yeni sayılan bu anlayışlarını, hızla topluma yaymaya ve benimsetmeye çalışmışlardır.
    Selim Sabit efendi (1829-1910): Fransa’da matematik eğitimi yapmış, Galatasaray Sultanisi’nin ikinci müdürü olan (1869) ve Türk eğitim tarihimizde önemli yer tutan eğitimcilerimizdendir. 27 Ocak 1874’de yayınladığı “Rehnüma-yı Muallimin” yani öğretmenlere rehber, yol gösterici adlı kitabında, sıbyan mektebleri öğretmenlerine, o zaman için yeni sayılabilecek eğitim-öğretim yöntemlerini açıklamış ve kitabın “Teneffüs ve İstirahata Dair” kısmında, öğrencilere ayak talimi gibi sağlığa yararlı bazı uygun hareketlerin yaptırılmasını tavsiye etmiştir. Selim Sabit Efendinin tavsiye etmiş olduğu bu hareketler basit ve uygulaması kolay jimnastik hareketleridir.

    Şemsi Efendi: Atatürk’ün mahalle mektebi hocası olarak tanıyoruz, ama diğer yandan da eğitime getirmiş olduğu farklı uygulamalarıyla dikkatleri üstünde toplamıştır. Şemsi Efendi; açtığı özel okulda o zaman için yeni sayılabilecek, öğretmen kürsüsü, kara tahta v.b. sınıfa sokmuştur ve bununla da kalmayıp her saat başı yaptığı tenefüsler de çocukları bahçeye çıkarıp oyun oynatıp, jimnastik hateketleri de yaptırmıştır. Ayrıca; Perşembe günleri yarım gün sayıldığından, öğrencileri öğleden sonra sıra yaparak şehirde dolaştırması da, o dönem için oldukça yeni sayılabilen hareketlerdir.

    Hacı Mustafa Bey: Miralay olup 1859’da Takvimhane-i Amire de basılan “Jimnastik” kitabıyla tanıyoruz. Hacı Mustafa Bey, bu kitabında beden ve fikir arasında denge kurmuş bedenin organlarının da eğitilmesi görüşünü savunmuştur. Ayrıca, kitabında konuyla ilgili resimlere de yer vermiştir.

    Ayşe Sıdıka Hanım: Darülmuallimat’ta öğretmen olup, 1897’de yazdığı “Usul-ü Talim ve Terbiye Dersleri” adlı kitabında, insanı ruh ve beden olarak ikiye ayırmıştır. İnsan vücudunun sağlıklı olursa başka işlerde yapabileceğini, onun içinde vücut sağlığına ve beden eğitimine önem vermek gerektiğini savunmuştur. Ayşe Sıdıka Hanım’ın bu görüşünün, döneminin sert ve ruha, maneviyata önem veren görüşünün aksi bir görüş olması ilginçtir.

    Aristokli Efendi: Darülmuallimin’de, Mektebi Mülkiye’de öğretmenlik ve Meclis-i Maarif’de üyelik yapmıştır. Yazdığı “İlm-i Terbiye-i Eftal” adlı eserinde özellikle beden eğitimi üzerinde durmuş ve kitabın “Terbiye-i Bedeniye” adındaki bölümünde, beden eğitimi ile ilgili bilgiler vermiştir. Ayrıca, Aristokli Efendi; eğitimi, bedenin ve ruhun eğitimi olarak ikiye ayırmış ve incelemiştir.

    Emrullah Efendi (1858-1914): Maarif Müdürlüğü, Darülfünun’da öğretmenlik, Galatasaray Sultanisi’nde müdürlük ve iki kez de Maarif Nazırlığı (1910-1911-1912) yapmıştır. Emrullah Efendi, eğitim tarihimizde olduğu gibi beden eğitimi spor tarihimizde de önemli yer tutmaktadır. Çünkü, Maarif Nazırı olduğu dönemlerde öğretmen okullarına (erkek), Sultanilere, liselere beden eğitimi spor dersini koydurmuş ve bu dersin önemle ele alınmasını da istemiştir.

    Tevfik Fikret (1867-1915): Edebiyatımız da ve eğitim tarihimizde önemli yeri olan kişilerden biri olmanın yanı sıra, beden eğitimi spora da eğitim içinde yer verilmesi gereğini savunan eğitimcilerimizdendir. Açmayı düşündüğü “Yeni Mektep” adındaki okulun amacını izah ederken, beden eğitimi spora verdiği önemi şu şekilde belirtmiştir: Okul; gençleri bedenen ve ruhi yönden en iyi şekilde yetiştirmek, gerçek hayata ve toplumsal görevlere hazırlamaktan sorumludur. Ayrıca, okul genel eğitim ve onu tamamlayan bir bedeni eğitime dayandırılmalıdır. Çünkü “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” ifadesiyle görüşlerini açıklamıştır. Tevfik Fikret, gerçekleştiremediği “Yeni Mektep” teorisini, 1909’da Galatasaray’a müdür olarak atandığında, uygulamaya çalışmış ve beden eğitimi spor dersine önem vermiştir. İdmanlarla bedeni ve ruhi gücün arttığına inandığından spor salonundan öğrencilerin etkin bir şekilde yararlanabilmelerini sağlamıştır.

    Satı Bey (1880-1968): Beden eğitimi spor dersinin çeşitli düzeylerde ki okulların programlarında yer alması ve bu dersin gelişmesi için çalışmış olan eğitimcilerimizdendir. Aslen Arap tır. Kaymakamlık, öğretmenlik ve Darülmuallimin müdürlüğünü yapmıştır. Yazmış olduğu eserlerden birinin adı da “Fenn-i Terbiye” dir. Bu eserinde eğitimi üç bölüme ayırmıştır: Beden, Fikir, Ahlak. Böylece genel eğitimin içinde bedenin eğitilmesinin de gereğini belirtmiştir.

    Ethem Nejat (1882-1921): Çeşitli illerin öğretmen okullarında müdürlük, beden eğitimi spor öğretmenliği ile pedagoji öğretmenliği yapmıştır. Eğitimini; milli duygulara dayalı, gençleri canlı, güçlü ve becerikli yetiştirmeye dönük olması gereğini savunmuştur. Bedence sağlam gençlerin yetiştirilmesinin önemini ısrarla belirtmiş ve eğitimini spor dersinin okullarda yer alması için çok çalışmıştır. Ayrıca, bu dersi öğretmenlerin, aydınların ve halkın “hamallık, cambazlık, pehlivanlık” sanıp küçümsemelerine karşı çıkmıştır. Kendi deyimiyle; “kamburu göğsünden çıkan” gençler yetiştirilmesini, yeni kurulacak eğitim sisteminin önemli sorunlarından saymıştır. Türkiye’de izcilik ve spor teşkilatlarının kurulmasına da yardımcı olmuştur.

    İsmail Hakkı Baltacıoğlu (1886-1978): Darülmuallimin, Darülmuallimat, Darülfünun da öğretmenlik, orta ve yüksek öğretim müdürlükleri ile Darülfünun Emirliği (Rektörlüğü) ve milletvekilliği yapmış, eğitimcilerimizdendir. Ona göre, Balkan yenilgimizin tek sorumlusu korkak ve hareketsiz nesiller yetiştiren eğitimcilerimizdir. “İzmir Konferansları” adlı eserinde yeni eğitim sisteminin; vücuda çeviklik, beceriklilik kazandırması, şüpheye, gözleme, dayanması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, okul programlarının da sağlam kafalar, demir eller, metin seciyeler, yüksek emeller vücuda getirecek tarzda, gençler yetiştirmesi gerektiğini belirtmiştir.

    Selim Sırrı Tarcan (1874-1956): Subaylık, jimnastik öğretmenliği, müfettişlik ve milletvekilliği yapmıştır. Kurtuluş Savaşını destekleyen, milletinin bağımsızlığı için çalışan ve Türk beden eğitimi spor tarihinde önemli yeri olan eğitimcilerimizdendir. Hayatının her döneminde beden eğitiminin, sporun gün ışığına çıkması ve toplum tarafından benimsenmesi için çalışmıştır. O fikirlerini diğer eğitimcilerimiz gibi yazarak veya tartışmalarla değil, bizzat uygulamalarla ortaya koymaya çalışmıştır. Beden eğitimi sayılan vücut hareketlerini, felsefenin temeli haline getirmiş ve milletin bedence hareket halinde olması gerektiğine inanmıştır. Bu inançladır ki meydanlarda, okullarda jimnastiği yaymaya, kabul ettirmeye çalışmıştır. Selim Sırrı Tarcan’a göre eğitim; halka, ayağa kalkmayı ve dik yürümeyi öğretmekti. Beden hareketlerinin eğitime veya modernleşmeye olan ilgisini pek az kişi anlayabilmiş olmasına rağmen hiç kimse ona karşı çıkmadı. İlk yurt dışına “beden terbiyesi” tahsiline yollanmasının yanı sıra Türkiye’de ilk “İdman Bayramı”nı da (1916) düzenleyen ve Türk spor tarihine yön veren kişilerden biridir.

    SONUÇ


    Şayet bugün Türk gençliği; koşuyor, sıçrıyor, yürüyor, ve örgün eğitim kurumlarında beden eğitimi spor dersi, eğitimin ayrılmaz bir parçası, önemli bir öğesi olarak kabul ediliyorsa ve bunun sonucu olarak dünyadaki diğer uluslar arası müsabakalara katılabiliyor, onlarla yarışabiliyorsa bunu, yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığımız eğitimcilerimize borçluyuz.

    Kaynak: I.Spor Bilimleri Kongresi Kitabı.Hacettepe Üniversitesi Yayını.
    *Dr. Nalan BİLGE
    İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğr. Üyesi MALATYA
    sporbilim.com
     
  2. Serious_Sam
    Offline

    Serious_Sam Üye

    Katılım:
    31 Ağustos 2006
    Mesajlar:
    141
    Beğenileri:
    16
    Ödül Puanları:
    0
    bizim okuldaki beden eğitimi hocalarımız hadi çocuklar alın topları bahçeye şeklinde bizi yönlendirerek kızların dedikodu yapması, erkeklerin ise futbol maçı yapması ile sonuçlanmasıydı. :) lisede bir hocamızda yukarıda ki tarife uymayan davranışlar sergiliyordu. resmen bizi askere aldıklarını zannedebiliyorduk. kızıyordu yat 20 şınav falan, esneme hareketleri, okulun etrafında bilmem kaç tur atın, tek ayağınız üzerinde zıplayarak şurdan şuraya gideceksiniz şeklinde bir çok hareket kombinasyonu ile canımızı çıkartıyordu. :) kusura bakmayın konuyla birebir alakalı değil ama onlarda beden hocası :D
     
  3. Serious_Sam
    Offline

    Serious_Sam Üye

    Katılım:
    31 Ağustos 2006
    Mesajlar:
    141
    Beğenileri:
    16
    Ödül Puanları:
    0
    bu ülkeyi ileriye götürmeye yönelik çaba sarfetmiş her insana teşekkürü borç biliyorum
     

Sayfayı Paylaş