Kurtuluş savaşı kazanılmış ve zafer Türk milletinin olmuştur. Bunun üstüne görüşmeler yapılmaya başlanmış ve Türkiye daha önce görmediği kadar çok diplomat ve siyasetçiyi bir arada görmeye başlamıştır. Bu günlerden birinde Atatürk Dolmabahçe Sarayı'nda bir resepsiyon verir; fakat servisi yapacak yemeği hazırlayacak kişiler yoktur. Malum savaştan yeni çıkan bir milletin hizmetçi arayacak halide yoktur. Bu nedenle o akşamki servisi, Başkomutana sonuna kadar hizmet eden, Türk askeri yapacaktır. Resepsiyon sırasında servis yapmakta olan askerlerden biri İngiliz diplomatlardan birine servis yaparken, ayağı takılır ve bütün servisi İngiliz diplomatın üstüne döker. Korkuyla ne yapacağını şaşırmışken Mustafa Kemal'den zeka dolu bir cevap gelir. "Bu millete her şeyi öğrettim; ama bir uşaklığı öğretemedim."
gene harika bir yorum, jöntürk... zaten ancak, bu tür laflar ona yakışır-ona gidiyor-onun zaten, genelde, öbür türlü, her zaman bize gitmeyebilir...
şimdi ise bazıları uşaklık peşinde. Bu olayda başımızadaki bazı insanlara örnek olsun ki Türk olduklarını Türk milletine mensup olduklarını anlasınlar...
mrb... çok güzel yazmışsın Kahraman Türk; ama bazıları gafletten, bazıları mecburiyet diyerekten, ESAS bazıları da ise, bilerekten-isteyerekten, bilinçli olarak uşaklık yapmaktadırlar ki; en tehlikeli olan bu grup! Eğer, bunlara çözüm bulunursa, diğerleri de hal olur! veya, önce öbürkülerini kendine getirip, uyandırıp, öbürkülerini halledelim... ve tabi ki, işe kendimizden başlayalım...
Atatürk'ün Türk Ordusuna Ordumuzu Öven TELGRAFI 20 Eylül 1921 NEFERLERE Kurtuluş için yaptığımız bu savaştan çok daha evvel sizi başka muharebe meydanlarında da tanımış idim. Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi pak kalbinle düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için minnet ve şükranımı söylemeyi nefsime en aziz bir borç bildim. Sizin gibi kumandanları, zabitleri, neferleri olan millete, yad elleri altında köle olmak mümkün değildir. Bu defa Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin hakkımda yeni bir rütbe ve Gazi unvanıyla tecelli eden iltifat ve teveccühü, doğrudan doğruya size racidir. Milletin verdiği bu rütbe ile yükselen ordu, en şerefli, en ulu bir gaza ile mümtaz olan gene ordudur. Sizin kahramanlığınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz kahramanlıklar bu unvanı ve rütbeyi ancak size izafe ederek, bütün askerlik hayatımın en büyük sermaye-i iftiharı olarak taşıyacağım. Cenabı Hak giriştiğimiz kurtuluş mücadelesinde şerefli silah arkadaşlarıma kendilerinin temyiz eden asaletin, civanmertliğin, kahramanlığın hakkı olan kati halası nasip etsin. Başkumandan Mustafa Kemal
mrb Flexor abi.... güzel bir Atatürk yazısı olmuş...Ordularımız-askerlerimiz; imanlı, saf-iyi niyetli, azimli yoldaşlarımız... bizden-biz olan iyi-yüce insanlarımız... ne mutlu onları ki, illa şehit olmak gerekmeyebilir, hepsi ölümsüz güzel insanlar... saygılar...
Re: mrb... Haklısın dostum. Bu işi mecburiyetten yapanlar, içinde herzaman bi şüpheylen bi vicdan azabıylan yaşıyorlar. isteyerek yapanlar, ya onların adamı oluyorlar yada para için ruhlarını benliklerini satmış oluyorlar. Fakat bu millet bu tarih bu hainlerin hak ettiklerini almasını ve en iyi şekilde cezalandırılmasını bişekilde sağlıyor. Tıp kı 80 sene önce olduğu gibi...
http://www.metacafe.com/watch/144261/turkish_anthem/ eğer yeni nesil böyle gelecekse bize kara savaşında ölüm yok
arkadaşlar yorumlarınız için çok sevindim böle insanlar her zaman ülkeye gelmez gösterdiğiniz ilgiye teşekkürler
*hakikaten de öyle olur, flexor abi... *ilginçtir ama "kara savaşı" demişsin, yani son nesil teknoloji-nükleer-füze vb. geldi, mertlik bozuldu... bir ara dönem de, aynı lafı silah-tüfek için de söylemişlerdi, belki aynı lafı bir ara bıçak-kılıç iiçinde söylediler, geriye bir tekme-tokat kaldı... *ayrıca, bu çocuk süper ya, daha 3-4 yaşlarında, bütün kıtaları, teklemeden-içten-güzel-etkili okudu, valla benden çok çok daha iyi-ben onun kadar böyle güzel söyleyemem açıkçası-tekrar zamanı gelmiş... *çoğu o yaşta, sibel can-hülya avşar-serdar ortaç vb'lerin. şarkılarını ezberler ve/veya pembe dizi manyağı olur, bir de bazı ana-babalar da bundan gurur duyarlar-ne akıllı çocuğumuz var diye... :!: -onu yetiştiren ana-baba ne kadar da kaliteliymiş... saygılar...
Atatürkün çok sevdiğim ve hayat felsefesi haline getirmeye çalıştığım, sadece genel değil özel birçok işimde düstur edinmeye çalıştığım bir sözü var.Hakkaten çok yönlü muazzam bir zekaya sahipmiş.Bize hep üstünkörü altın saçlı çocuk diye hayatını ezberlettiler.Kaç yabancı dili var, ne tür kitapları okur hiç bilen var mı?Fransızcayı anadili gibi bilirmiş, kelime değil paragraf okuma yeteneği varmış ve muazzam süratli okurmuş, bilimkurgu ve efsanelere çok düşkünmüş(kayıp kıta mu 'yu araştırmak için ekip kurduğu ve notlar aldığı anıtkabirde yazılı),günde 40 sigara ve hasta olmadığında 1 litre rakı içermiş ve hemen hemen hiç yemek yemezmiş.Nur içinde yatsın. Büyük Olmak İçin Hiç Kimseye İltifat Etmeyeceksin, Kimseyi Aldatmayacaksın. Ülke İçin Gerçek Amaç Ne İse Onu Görecek, O Hedefe Yürüyeceksin. Herkes Senin Aleyhinde Bulunacaktır. Herkes Seni Yolundan Çevirmeye Çalışacaktır; Fakat Sen Buna Karşı Direneceksin. Önüne Sonsuz Engeller De Yığılacaktır. Kendini Büyük Değil, Küçük , Zayıf, Araçsız, Hiç Sayarak, Kimseden Yardım Gelmeyeceğine İnanarak Engelleri Aşacaksın . Bundan Sonrada Sana Büyük Derlerse Söyleyenlere Güleceksin. M. Kemal ATATÜRK
iişte... bir de onu yapmasaydı... sigara-içki... ne ilginçtir ki, ülkeyi-dünyayı değiştirdi de, bir bunu değiştiremedi... aklıma geldikçe, bu duruma üzülür, göz ardı etmeye çalışırım... çünkü, kötü örnek olabilir; efendim, bu işi bırakmak zor-o da bırakmadı-bırakamadı gibi... not: ben içki-sigara hiç içmedim, ayrıca babam seneler öncesi, annem de 3-4 aydır sigarayı bıraktı... saygılar... bazıları diyecekler, sigara-içkisini içti ama neler yaptı, boşver bunları... vb.... canım, biz de birazcık boşveriyoruz tabi...
Başlık kirliliği yapmadan buradan bilgiyi vereyim dedim.Atatürke hediye olarak hindistan başbakanının kahinine dokutturduğu yazılı olan halının resmi.(Anıtkabirde okudum)Halı 1930 da dokunup ataya hediye edilmiş ve halının üstünde 10 tane kasım çiçeği ortasında saat 09,07 yi gösteren bir analog saat figürü.Gayet anlamsız gayet mantıksız 1930 için.Yöresel figürleri işlemek dururken.Atanın ölümü 10 kasım ve beyin ölümü 09.07.İlginç geldi .Konu Atatürk diye paylaşmak istedim. [img=http://img380.imageshack.us/img380/2350/atam8vkmf9.png]
mrb zagortenay... oldu, resim işi oldu, ben gördüm... oldu ama, bu ne muhteşem-korkunç-ilginç bir şey!!! :shock: demek ki, birazcık daha, şu hintlilerin ve çinli taocuların, gizli bilimlerini araştırmaya devam edeyim... saygılar... +rep