90lı yıllardaki mahalle kuralları :)

Konusu 'Konu Dışı' forumundadır ve AxiboY tarafından 20 Şubat 2010 başlatılmıştır.

Watchers:
Başlığı izleyen üye sayısı: 7 üye.
  1. AxiboY
    Offline

    AxiboY Üye

    Katılım:
    12 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.163
    Beğenileri:
    687
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Hukuk
    Yer:
    Kocaeli
    internette okudum koptum eski zamanlar geld aklıma hemen foruma koyup herkezi güldüreyim dedim :)


    1. Iyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi.

    2. Maçlar minyatür kalede oyn...anıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.

    3. Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.

    4. Hava kararınca, ezan okununca, anne-baba çağırınca maç biterdi.

    5. Uç korner bir penaltıydı.

    6. Topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı.

    7. `Frikiklerde açıl biraz` denince `Burası Ali Sami Yen mi` şeklinde cevap verilirdi.

    8. Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.

    9. Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe `Açılsana 3 kere sektirdim` derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı.

    10. Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse herkes `işe işe!` diye bağırırdı.

    11. Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.

    12. Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı.

    13. Tanju, Rıdvan, Metin, Ali, Feyyaz, Hagi, Hakan, Hami gibi dönemin popüler futbolcularının adı alınırdı.

    14. Topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı.

    15. Klişe laflar vardı: `At bakayim abinin kıllı göğsüne!`

    16. Elin avantajı olmazdı.

    17. Bel üstü gol sayılmazdı.

    18. Taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi.

    19. Maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı.

    20. Maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak Algida Max, eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola vb. ürünlerden oluşurdu.

    21. Pas vermeden sadece çalım atarak gol atılırsa sayılmazdı.

    22. Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin koca bir zıplayışının akabinde 3 koca adım atmasıyla belirlenirdi... Büyük atılan adıma karşılık olarak rakip takım "sen tuvalete de mi böyle gidiyon?" diyerek ortalığı kızıştırırdı.

    23. Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.

    24. Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse rakip takım direk o kişiyi yüceltip "adamın gol diyo" diyerek golü alırlardı. Golü kabullenen kişi de kaleye veya defansa alınırdı.

    25. Varsa hakeme yapılan en dolu dizgin hakaret: "hakeme gözlük, eline de sözlük" tü.

    26. Oynayacakların sayısı eğer tek ise, güçsüzlerden biri devre değiştirerek gönlü alınırdı.

    27. Penaltılarda eğer takımınız açık ara farkla öndeyse kaleciye vurdurulurdu. Ama en güçlü forvetiniz penaltıyı kullanacaksa, hemen rakip kalecinin gönlü alınırdı: "Merak etme olm, teknik vuracam."

    28. Sabit bir kaleci yoksa 2 golde bir veya dakika usulü oyuncular aralarında değişirdi. Kalecilik sırası "Sonum bir Allah" diye kim başlarsa o kişiden geriye sayılırdı.

    29. Dizde veya ayak ucunda top sektirerek de sıra belirlendiği olurdu (genellikle 9 aylık veya 21 aylık gibi oyunlarda). Bu durumlarda ilk sektirmek isteyen "Birim bir Allah, kırmızı bayrak, yeşil kitap" derdi.

    30. Kaleci oyuncu kavramı vardı. Takımların genellikle iyi oyuncuları bu kutsal göreve kendilerini adarlardı.

    31. Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: "Adamın devam ediyor." derdi.

    32. Milli birlik ve beraberliğimiz mahalle maçlarında başlamıştır. Önce maçlar yapılır... Centilmenlik skora yansımazsa sopalar, taşlar konuşurdu.

    33. Atan alır spor vardı. Eğer top kime çarpıp çıkmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.

    34. Mahallenin abileri kaleci alıştırırlardı ve buna göre puan verirlerdi. Aralarında kavga eden çocukların puanı kesilirdi.

    35. Skor ne olursa olsun akşam!? saati yaklaştığında "Golü atan kazanır." kuralı işlerdi.

    36. Maçlardan sonra su sırasına girmek ayrı bir davaydı ve mutlaka koşa koşa gidilirdi. Genellikle yaşlı amca veya teyzeler, zemin katta oturanlar bu işin acımasız kurbanlarıydı.

    37. El kasti değilse o top direkt kaleye kullanılmaz, "kasti değilki oğlum, gol olmaz." denirdi...

    38. Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa; o top çizgiye kadar götürülür ya popo dürtmesi yada yere yatıp kafa, burun, alın gibi vucut kısımlarının dürtmesi ile gol atılırdı.

    39. Kalecinin degajla gol atabilmesi bir yetenekti fakat gene de gol sayılmazdı. Karşılıklı atışmaların sonunda yoldan geçen herhangi biri hakem yapılırdı ve sonuca o karar verirdi.

    40. Para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına; bir tarafına tükürülmüş yassı bir taşın havaya atılıp, yaş mı,kuru mu seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi.

    41.Kaleler taştan olduğu için atılan şut önce defansa çarpıp sonra taşın üstünden geçtiyse şutu atan takım gooll diye yaygara çıkarırdı.Rakip takımın gol değil kale üstü cevabına,gol yoksa korner o zaman ver topu diyerek racon kesilirdi.
     
    ercan41, Leadri, SOLID ve diğer 5 kişi bunu beğendi.
  2. SOLID
    Offline

    SOLID Üye

    Katılım:
    9 Eylül 2009
    Mesajlar:
    362
    Beğenileri:
    129
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Öğrenci
    Biz topaç kırar,gazoz kapağı toplar,soğan çuvalları arasında güreşir,gülle için kavga ederdik.Şimdiki çocuklar öğlen zamanı uyanıp,brunch keyfi yapıyor.
     
    altaylar, Bloodist ve ßarskan bunu beğendi.
  3. AxiboY
    Offline

    AxiboY Üye

    Katılım:
    12 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.163
    Beğenileri:
    687
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Hukuk
    Yer:
    Kocaeli
  4. estetik fenomen
    Offline

    estetik fenomen Üye

    Katılım:
    15 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.126
    Beğenileri:
    614
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    istanbul
    Rıdvan Dilmen, doksanlarda "Şeytan Rıdvan" idi. Tabii ki ben de...

    Plastik toplar patlamasın diye yüzeyine vernik sürerdik. Ağırlaştığından uçmazdı da.

    "Meşin top" kavramına değinilirse Mikasa'nın siyah beyaz topu sevilirdi. Molten'in topları sağlık topu gibi ağırdı hiç tutulmazdı. Bir de Migros'da satılan yapıştırma toplar vardı ki en kötüsü oydu.

    O dönemler kömürle ısınıldığından İstanbul'da acaip bir hava kirliliği vardı. Sokaklarda da... Ama en tatlı da kömürlüğün girişini kale yapmak hoş olurdu. Yumuşaktı zemini, uçmaya elverişliydi. Bir şut çekeceğim hadi at abinin kıllı göğüsüne diyip top isteyen mahallenin abileri esir alırdı ve puan vermece gibi bir oyuna dökerlerdi hep işi. Eve döndüğümde ise her yerim kapkara olurdu. Yıkanınca rengim açılırdı.

    Apartman girişindeki mimozaların altında kafa gol oynanırdı. Karşılıklı dakikalarla oynanan bu oyun 5, 10... şeklinde 90'a kadar gidip uzatmaları da vardı.

    Çardakta ise çardağı çardak yapan demirler barfiks vazifesi görüp düz, ter ve şimdilerde yapmaya gözümün yemediği ellerin içinden dönmeyi yapardım. Hiç inmeden her biri 10 çekiş...

    Futbolcu kartları ve bunun kumarı oynanırdı. Kazandım tabiri yerine köktüm tabiri vardı. Sonra taso geldi, olaylar koptu.

    Doksanların sonlarına girilirken plastik toplarda devrim yaşanıp üç kat ve hatta sonradan beş kat toplar da çıkıyordu.

    Yazları ise genelde Erenköy'den Altınoluk ile Burhaniye taraflarına gidip bölge kadınlarını, kızları bombalama yaparak ıslatmak gibi hobiler edindimdi.

    Şahsen futbol ağırlıklı olmak üzere hatırladığım spor aktivitelerim böyleydi. : )
     
    Son düzenleme: 20 Şubat 2010
    ßarskan bunu beğendi.
  5. estetik fenomen
    Offline

    estetik fenomen Üye

    Katılım:
    15 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.126
    Beğenileri:
    614
    Ödül Puanları:
    0
    Yer:
    istanbul
    Aksine şanssızlar olarak görüyorum. Şimdi ki kızlar benim oynadığım kadar lastik bile oynamamıştır. : ) Belli bir döneme kadar mahalleden dışarı çıkamıyorduk ne yapalım ve sadece iki erkektik, geri kalanı kız idi. İyi tarafları da var tabii, saklambaçlarda kurtarılma önceliği hep erkeklerden yana kullanılıyordu. : ) Asıl konuya dönersek ise şimdi ki çocuklar Playstation'ın emrine amade... İletişim içinde bir oyun da oynamıyorlar, sokaklarla aralarına köprü olabilecek bir şey de yok... Geçmişte sokakta son büyüyüp evde bilgisayarı da olan nesillerden biri olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Tekrar o doksanlar dön deseler dönerim. : ) Şimdinin çocukluğuysa asla...

     
    ßarskan bunu beğendi.
  6. by_bambam
    Offline

    by_bambam Üye

    Katılım:
    11 Kasım 2009
    Mesajlar:
    160
    Beğenileri:
    26
    Ödül Puanları:
    0
    Ne günlerdi :D çoğunu unutmuşum bile
     
    ßarskan bunu beğendi.
  7. kaka
    Offline

    kaka Üye

    Katılım:
    6 Nisan 2009
    Mesajlar:
    438
    Beğenileri:
    144
    Ödül Puanları:
    53
    walla eskileri hatırladım ha %90 her zaman yaptığımız şeyler :D
     
    Son düzenleyen: Moderatör: 20 Şubat 2010
  8. yalnızkovboy_89
    Offline

    yalnızkovboy_89 Üye

    Katılım:
    5 Nisan 2009
    Mesajlar:
    925
    Beğenileri:
    383
    Ödül Puanları:
    73
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Endüstriyel Otomasyon
    Yer:
    İstanbul
    Hepsi mükemmel birer anı,eskiden yaşadığım herşeyden büyük bir zevk alıyorum...
     
  9. seytantuyu
    Offline

    seytantuyu Özel Üye

    Katılım:
    14 Ekim 2009
    Mesajlar:
    1.609
    Beğenileri:
    1.152
    Ödül Puanları:
    123
    hakan90 bence hepsi çok şanssız. Ben hallerine üzülüyorum.

    Okuldan eve gelip bilgisayar, TV karşısında oturarak büyüyen yeni neslin bana göre bırakın sosyalleşmeyi arkadaşlıktan bile haberleri yok. Küçükken eve gelir gelmez üzerimi değişip sokağa fırlardım çünkü evde oturmak, belirli bir şeye kilitlenip kalmak bana göre en büyük işkenceydi. Yani yeni nesil kendi kendine işkence ediyor.

    Eskiden mahalle maçları olurdu, bir de mahalle kavgaları:) Arkadaşların kenetlenmesi için bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi?

    Kavga etmek iyi bir şey değil ama o zamanların kavgalarını bile özlüyorum.
     
    demir00 bunu beğendi.
  10. by_bambam
    Offline

    by_bambam Üye

    Katılım:
    11 Kasım 2009
    Mesajlar:
    160
    Beğenileri:
    26
    Ödül Puanları:
    0
    Aslında asosyal olmanın bazı sebepleride oturduğun yere bağlı mesala ben çocukluğumu mahallede geçirdim sayılır 0-11 yaş arası öyle o ara çok iyi top oynardım calız zayıf bi çocuktum hatta mahalle kaptanıydım yani en iyi ben oynardım daha sonra oturduğumuz yerden taşındık bir apartman dairesine kimseyi tanımam etmem zamanım evde geçti hep sosyal olmakta sıkıntı yaşamadım ama kilo aldım evde oturmaktan dolayısıyla iyi top oynamamaya da başladım
     
  11. AxiboY
    Offline

    AxiboY Üye

    Katılım:
    12 Kasım 2007
    Mesajlar:
    1.163
    Beğenileri:
    687
    Ödül Puanları:
    123
    Meslek:
    Hukuk
    Yer:
    Kocaeli
    şanslı derken bizim zamanımızda ateri vardı ama pahalıydı bisikletler pahalıydı ama şimdiki çocukların kendine özel telefon bisiklet bilgisayar herşeyi var ama sokaktaki arkadaş ortamında çok sanssızlar çocukken yapılası gereken şeyleren mahrumlar
     
  12. zoparrat
    Offline

    zoparrat Üye

    Katılım:
    15 Aralık 2009
    Mesajlar:
    127
    Beğenileri:
    44
    Ödül Puanları:
    38
    Cinsiyet:
    Bay
    Yer:
    Edirne & İzmir
    bence o da bi şanssızlık.
    biz o saydıklarını kolay kolay alamadığımız için kıymet biliyorduk. ama artık herşey şimdiki neslin elinin altında. yani herşeye rahatça sahip olabildikleri için hiçbir şeyin kıymetini bilemiyorlar...
     
  13. yalnızkovboy_89
    Offline

    yalnızkovboy_89 Üye

    Katılım:
    5 Nisan 2009
    Mesajlar:
    925
    Beğenileri:
    383
    Ödül Puanları:
    73
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Endüstriyel Otomasyon
    Yer:
    İstanbul
    zoparrat 'a katılıyorum.Şimdiki çocuklar bize göre çoğu yönden eksik büyüyorlar. Bence yeni nesil kıymet bilme,saygı,dostluk gibi kavramları yitiriyorlar giderek çünkü sosyal değiller,okul,dershane..vs gibi zorunluluklar dışında beraber zaman geçirmiyorlar,istediklerini kolay elde ediyorlar,bilgisayar ve televizyon karşısında büyüyorlar, gerçekte olan bitenlerden haberdar değiller...
     
  14. SOLID
    Offline

    SOLID Üye

    Katılım:
    9 Eylül 2009
    Mesajlar:
    362
    Beğenileri:
    129
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Öğrenci
    Her zamanın kendine göre eksisi artısı var.Bunu tartışmaya gerek bile yok.Ama illa kıyaslayacaksanız şimdikiler daha şanslı,tartışılmaz bile.
    Şunu da ekleyeyim,sen farkında değilsin,şimdiki çocuklar seni beni suya götürür susuz getirir;)
     
    Son düzenleme: 21 Şubat 2010
  15. yalnızkovboy_89
    Offline

    yalnızkovboy_89 Üye

    Katılım:
    5 Nisan 2009
    Mesajlar:
    925
    Beğenileri:
    383
    Ödül Puanları:
    73
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Endüstriyel Otomasyon
    Yer:
    İstanbul
    SOLID haklısın,evet şimdiki çocuklar daha şanslılar ama benim anlatmak istediğim şudur; manevi yönden eksik büyüyorlar dayanışma nedir?, paylaşma nedir?..vs gibi bunlardan mahrum kalıyorlar.Halbuki bizim zamanımızdaki gibi bilgisayarları falan olmasaydı,sürekli arkadaşlarıyla sokakta oynayarak zaman geçirselerdi bu tür manevi değerlere sahip olacaklardı...
     
  16. SOLID
    Offline

    SOLID Üye

    Katılım:
    9 Eylül 2009
    Mesajlar:
    362
    Beğenileri:
    129
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    Öğrenci
    Aslında böyle bir genelleme yapmak doğru olmaz ama büyük kısmı böyle evet.Paylaşım nedir,dayanışma nedir bilmiyorlar.Gerek yaşam koşullarının gittikçe iyi olması,gerek teknolojinin gelişmesi bunu etkiliyor.
    Düşün,biz çocukken bir arkadaşımız bize en sevdiği misketini verse?Mutlu olmaz mıydın?
    Sana bişey söyleyim,babam bana ateri almıştı,2 gün yatamadım.
    Şimdiki çocukların asıl problemi bu.Ne yaparsan yap,mutlu edemezsin.Ne alırsan al,daha iyisini isteyecekler.Bu doyumsuzluk,onların şanssızlığı...
    İşte bu bakımdan bizden şanssızlar.Doyumsuzlukları,onlara hayatın tadını aldırmayacak.
     
  17. krnkmdd
    Offline

    krnkmdd Üye

    Katılım:
    15 Mart 2009
    Mesajlar:
    321
    Beğenileri:
    58
    Ödül Puanları:
    38
    Ya İşin enteresan yanı,eskiden biz bi kıza platonik aşık oldukmu tutuldukmu utanırdık,çekinirdik konuşmak için.(çokta yaşlı değilim)Hele bide eskiden kız ayarlamakta kolay değildi sahile çık gezin gezin gezin tanış 10 kere bak falan filan,yollarda cafede tanış vs. Şimdi çalıştığım yerde bundan 3 sene önce falan numara verirlerdi birlirlerine tanışmak için herkez.Şimdi msn veya facebook ad soyad veriyolar şok oluyorum =)
     
  18. yalnızkovboy_89
    Offline

    yalnızkovboy_89 Üye

    Katılım:
    5 Nisan 2009
    Mesajlar:
    925
    Beğenileri:
    383
    Ödül Puanları:
    73
    Cinsiyet:
    Bay
    Meslek:
    Endüstriyel Otomasyon
    Yer:
    İstanbul
    Ben o dönemlerin sonlarından da olsa ucunu tutabildiğim için şanslı sayıyorum kendimi,iyiki yakalayabilmişim o dönemi,hatta keşke 1-2 yıl daha önce doğsaymışım.Eskiden dinlediğim,yaptığım,yediğim,içtiğim herşeyin tadı bambaşkaydı...
     
  19. shownodese
    Offline

    shownodese Üye

    Katılım:
    3 Ocak 2008
    Mesajlar:
    966
    Beğenileri:
    253
    Ödül Puanları:
    73
    Meslek:
    gayrimenkul danışmanı
    Yer:
    kocaeli
    konu harika ama şimdiki çocuklar gerçekten şansız ps de milanla madridle maç yapmaktansa sokakta o zamanki rivaldo,kluivert,davids,ronaldo olmayı tercih ederim
     

Sayfayı Paylaş