40 Yaş Üstü Kadınlardaki Sağlık Riskleri

Konusu 'Kadınlara Özel - Beslenme & Diyet' forumundadır ve saydam tarafından 17 Şubat 2006 başlatılmıştır.

  1. saydam
    Offline

    saydam Özel Üye

    Katılım:
    4 Eylül 2004
    Mesajlar:
    7.092
    Beğenileri:
    1.922
    Ödül Puanları:
    0
    Meslek:
    serbest
    Yer:
    Academic Sport Center
    Sağlık Bakanlığı, 40 yaş üstü kadınları karşı karşıya oldukları sağlık riskleri konusunda uyardı.

    Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı'ndan yapılan ortak açıklamada, ülkemizde kadınların karşılaştığı sağlık risklerinin başında koroner kalp hastalıkları ve meme kanserinin bulunduğu bildirildi. Açıklamada, Türkiye'de her yıl yaklaşık 30 bin kadında meme kanserinin görüldüğü ve meme kanserinin 40 yaş üzerindeki kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğu vurgulanarak, yeni meme kanseri tanısı konan kadınların yüzde 70'inin 50 yaş üzerinde olduğuna dikkat çekildi. Meme kanserinin kadınlarda ölümlere yol açan kanser türleri arasında ilk sırada yer aldığı kaydedilen açıklamada, 40 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığının, 40 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazla olduğu bildirildi. Açıklamada, Türkiye'de koroner kalp hastalıklarından ölüm oranının, tüm ölümler içinde yüzde 43 oranıyla ilk sırada yer aldığı vurgulanarak, bu ölümlerin önemli bir bölümünün 41-58 yaş grubunda yer alan kadınlarda gerçekleştiği ifade edildi.

    ALKOL VE SİGARADAN UZAK DURUN, YETERLİ VE DENGELİ BESLENİN

    Yüksek tansiyon, sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık, hareketsiz yaşam tarzı, diyabet ve bilinçsiz beslenmenin, özellikle 40 yaş üstü kadınlarda kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini arttıran faktörlerin başında yer aldığına dikkat çekilen açıklamada, beslenme ve meme kanserinden korunma konularında, 40 yaş üzerindeki bayanlara yönelik şu uyarılar yer alıyor:

    Alkol ve sigaradan uzak durun. Sigara, öldürücü zararları nedeniyle çok önemli bir halk sağlığı sorunudur. Alkol tüketimi ise sindirim enzimlerini bozup, karaciğer ve beyin üzerinde olumsuz etki yapar. Sigara akciğer, ağız boşluğu, yemek borusu, boyun, pankreas, mesane, böbrek, mide ve kan kanserine, alkol kullanımı ise karaciğer ve yemek borusu kanserine yol açar.

    Yeterli ve dengeli beslenin. Yeterli ve dengeli beslenme, 4 besin grubunda bulunan besinlerin yeterli miktarda tüketilmesiyle sağlanır. Bu besinler; süt grubunda yer alan süt, peynir ve yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta ve kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ile tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç, mısır ve tarhanadır. Bu besinlerin önerilen tüketim miktarları kişiye özgü olarak değişmekte, bireyin yaşı, cinsiyeti ve fiziksel aktivite durumu bu oranları etkilemektedir.

    DOYMAMIŞ YAĞLARI TERCİH EDİN

    Ülkemizde şişmanlığın özellikle bayanlarda görülme sıklığı gittikçe artmakta ve sağlık üzerindeki etkileri de ciddi boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Şişmanlık, kan basıncını ve kolesterolü yükseltmekte ve kalp damar hastalıkları, felç, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum yetersizlikleri ile kemik ve eklem hastalıklarının ortaya çıkış hızını arttırmaktadır.

    Yağlar konusunda ölçülü olun ve doymamış yağları tercih edin. Tereyağı, diğer hayvansal yağlar ve margarinlerin çoğu doymuş yağlardır ve kolesterol düzeyini arttırırlar. Ayçiçek, soya, mısırözü gibi bitkisel yağların çoğu ise doymamış yağlardır ve kolesterol içermezler. Bu nedenle yemeklerin doymamış yağlarla birlikte zeytinyağı ile pişirilmesi ve tüketimi, sağlık açısından daha yararlıdır. Günlük protein ihtiyacınızı hayvansal ve bitkisel kaynaklı gıdalardan dengeli olarak alın. Besinler yoluyla alınan kolesterole dikkat edin. Kolesterol miktarı, kırmızı et, sakatat gibi hayvansal gıdalarda yüksektir. Bu besinler tüketilirken, kolesterol içerikleri göz önünde bulundurulmalıdır.

    ŞEKERLİ İÇECEK VE TATLI TÜKETİMİNİZİ AZALTIN

    Posalı besinleri sıkça tüketin. Posanın kan kolesterolünü düşürücü etkisi vardır. Sebze ve meyveler posa, vitamin ve mineral içeriği zengin olan besinlerdir. Bunun yanında kuru baklagiller, yulaf, mercimek, mısır, buğday ve ekmek gibi posa yönünden zengin besinler günlük beslenmede yer almalıdır.

    Şekerli içecek ve tatlı tüketiminizi azaltın, şeker içeriği az olan besinleri tercih edin. Şekerler saf karbonhidrattır ve yoğun enerji kaynağıdır. Bu besinlerin fazla miktarda tüketimi, vücut ağırlığının artmasına ve besleyici değeri yüksek olan besinlerin tüketiminin de azalmasına neden olur.

    Tuz tüketimine dikkat edin. Tuz tüketimi ile yüksek tansiyon arasında yakın bir ilişki vardır. Fazla tuz tüketimi idrarla kalsiyum atılmasını arttırarak, kemiklerden kalsiyum kaybına neden olur. Tuz tüketimini azaltmak için, lezzetine bakmadan yemeklere tuz eklemeyin. Tuz içeriği düşük besinler tüketin. Sebze ve meyve tüketimini arttırın.

    Vücut ağırlığınızı dengede tutun, fiziksel aktivitenizi arttırın. Vücut ağırlığının normalden az ya da çok olması, çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlar. Bu nedenle kilonuzu normal sınırlar içinde tutmak için yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterin. Hareketli bir yaşam sürmeye çalışın; sözgelimi kısa mesafeleri yürüyün. Çok gerekmedikçe asansör ve yürüyen merdivenleri kullanmamaya özen gösterin. Her gün en az 30-45 dakika yürüyüş yapın.

    MEME KONTROLÜNÜ İHMAL ETMEYİN

    20 yaşın üzerindeki tüm bayanlar ayda bir kez kendi meme kontrollerini yapmalıdır. Bunun için en ideal yöntem, kadınların 'kendi kendilerine elle' yapacakları muayenedir. Kadınlar kendi kendilerine elle yapacakları kontrollerde, memelerinin dokusu ve yapısı konusunda fikir sahibi olacakları için, memelerinde oluşacak herhangi bir değişikliği hemen fark edeceklerdir.

    Kadınlar kendi kendilerine meme muayenelerini, adet bitim tarihinde yapmalıdır; çünkü adet döneminde meme dokusu yumuşak olur ve herhangi bir kitlenin varlığı kolayca fark edilir. Adetten doğal ya da cerrahi nedenlerle kesilme hali söz konusu ise, bu muayene her ayın aynı günü tekrarlanmalıdır. Hormon tedavisi alan kadınlar ise bu muayene için en uygun günün hangisi olduğu konusunda doktorlarına danışmalıdır.

    Kadınlar kendi kendilerine meme muayenelerini ayna karşısında dikkatli bir gözlemle yapmalıdır. Ayna önünde yapılan kontrollerde; ms hastalığı, bazı kanser türleri, solunum yetersizlikleri iemede ele gelen sertlik veya kitle, meme başlarının pozisyonlarında değişiklik, kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması, memenin rengi, dokusu veya şeklinde değişiklik, meme derisinde kalınlaşma, şişme veya renk değişikliği, meme ucundan akıntı, meme veya meme başında içeriye doğru çekilme durumu tespit edilirse derhal bir hekime başvurulmalıdır.

    Açıklamada ayrıca, kadınlarda ileri yaşın meme kanseri açısından risk faktörlerinin başında yer aldığı vurgulanarak, 40 yaşa gelmiş her kadının kontrol amaçlı mamografi çektirmesi gerektiği bildirildi.
     

Sayfayı Paylaş